Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: BİR MASON ÖRGÜTÜNDEKİ OLASI SORUNLAR – 9 (SON)  (Okunma sayısı 2700 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 16, 2010, 08:04:50 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Bir mason örgütündeki olası sorunlara ilişkin bu son yazımda özellikle Türkiye’deki masonların yapmaları gereken işlere değineceğim. Dolayısıyla bu son yazımda masonlardan söz ettiğimde, yurdumuzdaki masonlar anlaşılmalı.


Hiçbir şey yapamayan birtakım kişiler ile hiçbir şey yapmak istemeyen birtakım kişiler her nasıl olmuşsa bir araya gelmiş. «Biz de bir şey yapalım.» demişler. Oturup ne yapacaklarını tartışmaya kalkışmışlar. Fakat hiçbir şey yapamayanlar bunu da başaramadığı gibi, hiçbir şey yapmak istemeyenler tartışmayı bile istememiş. Her türlü olumsuzluğa karşın sonunda bir şey yapmışlar. Şöyle bir karar vermişler. «Hiçbir şey yapılamaz. Zaten hiçbir şey yapmaya da gerek yoktur.»

Masonlar onlardan olmamalı: Hiçbir şey yapılamayacağına değil, çok şey yapabileceklerine güvenmeli. Hiçbir şey yapmamayı değil, çok şey yapmayı hedeflemeli.

«Peki, o zaman yapabileceklerini yapsınlar da biz de görelim. Onları kutlayalım.» diyeceksiniz.

Yapamıyorlar, çünkü iki noksanları var:

Birincisi, gerçekten de ne yapmaları gerektiğine karar veremiyorlar. Amaçları doğrultusunda ve ilkeleri ile uyumlu olmak üzere kurumsal olarak yapmaları gerekenlere nereden ve nasıl başlamalarının daha doğru, daha olumlu, daha yararlı olacağını kararlaştıramıyorlar.

Yanlış yapmaktan çekiniyorlar ama kararsızlık yanlış yapmaktan daha iyi değil.

İkincisi, yapılacak işlerin getirdiği yükleri paylaşarak taşımaya pek de hevesli değiller. Bu, kurumsal yapının kusuru sayılmaz; masonlarımızın noksanı. Çocukluklarından beri görev bilincini edinemediler; iş bölümünü beceremiyorlar; çünkü bu disiplin verilmedi onlara.

Nedenini de biliyor musunuz?... Batı ülkelerinin çoğunun ilköğretim kurumlarındaki sınıflarda öğrenciler gruplara ayrılır, büyücek bir masanın çevresinde toplaşarak otururlar. Gruplardakiler de belli aralıklarla değiştirilir. Bizim ülkemizde ise birer sıra arkasında tek ya da ikili-üçlü yan yana, yüzleri öğretmene dönük olarak otururlar. Sıra arkadaşlarının bile aralarında düzenli bir alışveriş yoktur. Öğretmen anlatır, onlar öğrenir öğrenirse, ödevlerini de tek başlarına yaparlar. Notlarını da tek başlarına alırlar.

İşte bu disiplin, bu alışkanlık, kişilerimiz büyüdükleri zaman da böyle sürer gider ve sonunda masonlar da mason olduklarında bunu localarına taşır.

Demek oluyor ki kurumsal olarak masonların yapması gereken iki önemli iş var:

İlki, ne yapılması gerektiğini iyice, sıkıca görüşüp tartışmak; bunu tabanda yapmak tepede değil. Bir anda çok şey yapmaya kalkışmayı bir yana bırakıp, yapılmasını uygun bulduklarını bir öncelik sırasına dizmek. Sonra bunlardan her birinin yapılabilmesi için nelere, ne gibi bir donanıma sahip olmaları gerektiğini saptamak. Yapılması kararlaştırılmış ilk işin yapılabilmesi için gerekli olanaklara şimdilik sahip değilseler onu erteleyip, öncelik sırasında bir sonrakine bakmak.

İkincisi öncekinden de önemli: Hangi işi yapacaklarsa, bunun yapılmasını başkalarına bırakmamak. İzleyici değil, yapıcı, yürütücü, paylaşıcı, üstlenici olmak. Yapılması gereken işlerin bütününü değil, sadece bilgi, beceri, olanak ve yeteneklerinin elverdiği bölümünü üstlenmek. Fakat üstlendiklerini kesinlikle olması gerektiğince ve zamanında yerine getirmek ki, diğerleri de aynısını yaptığında bunlar eş zamanlı olarak bütünleşebilsin.

Demek oluyor ki, masonlar kurumsal boyuttaki çalışma tarzını değiştirmeli. Yapılacak işleri tavandan indirme alışkanlığını terk edip tabana yaymalı.

Bunun için de önce masonların bilinçlerini geliştirmeye gereksinmeleri var.

Her biri kendisine şunları sorsun: Neden buraya geldim?.. Neden mason oldum?.. Neden burada kalmayı sürdürüyorum?.. Masonluğun amaçları ve ilkeleri, benim bireysel amaç ve ilkelerimizle uyumlu mu?.. Masonluğun amaçları ve ilkeleriyle uyum sağlayabildim mi?... Çalışma yöntemini benimsiyor muyum?

Büyük loca masonları kendi kendilerine böylesine sorgulamaya yöneltmeli.

Eğer ben bir masonsam, Masonluğun amaçları ile ilkeleri bana uygun gelmiyor ya da ben onlarla uyum sağlayamıyorsam fazla kalabalık etmemeliyim.

Benim gibi olanlarla birlikte biz, sırf “mason” unvanını taşıyanlar orada fazla kalabalık etmeyelim ki, kurumsal boyutta yalnızca niteliksel bakımdan değil, niceliksel bakımdan da büyük locanın gerçekte hangi düzeyde olduğu ortaya çıksın. Kaç kişi olduklarını bilsinler. Ondan sonra baksınlar kurumsal olarak ne yapmaları gerektiğine ve neyi nasıl yapabileceklerine.

Eğer ben bir masonsam, Masonluğun çalışma yöntemini benimsemiyorsam ya da bu bağlamda eleştirilerim varsa, bunları kendi içime saklamayıp belirtmeliyim; belirtebilmeliyim. Büyük loca beni bu yönde teşvik etmeli; beni durdurmamalı, engellememeli; bana düşünce özgürlüğünü hakkıyla ve başkalarının hakkını çiğnemediğim sürece sınırsız ölçüde tanımalı. Fakat ben de bana bu olanak sağlanırsa, bunu yaparken yıkıcı olmaktan kaçınmalı, yapıcı olmaya çalışmalıyım. Masonluk ne demek? Yapıcılık demek. .ben de yapıcı olmalıyım. Çağımızın koşullarını ve gereksinmelerini göz önünde tutarak, nelerin nasıl değiştirilmesi gerektiğine ilişkin somut ve gerçekçi öneriler üretmeliyim üretebiliyorsam.

Büyük loca, masonlara, onları çalışmalarında Masonluğun amaçlarına doğru yönlendireceğine güvendiği yeni bir kapı açmalı. Kendi içine kapanmış kalmamalı. Masonluğun çalışma yöntemi ezoteriktir diye kendini ve üyesi olan masonları salt ezoterikliğe tutsak etmemeli. Dışarıya da açılmalı; gerekiyorsa bunun için ezoterizmin kendine göre çağdaş bir tanımını yapmalı.

Fakat bunu yaparken kapıyı açmalı; kırmamalı.

Kapıyı kırmaksızın açmadan önce kilidi açmaya bakmalı; onu da kırmamalı.

Kilidi kırmaksızın açmadan önce anahtarını bulmalı.

Özgün anahtar bulunamıyorsa, en uygun olanı denemeli. Bir maymuncuk uydurmalı. Fakat bu, görmemeye, duymamaya ve konuşmamaya tutsak edilmiş üç maymuncuktan biri olmamalı. Görmeli, duymalı, konuşmalı. Gördüğünü anlamalı, duyduğunu kavramalı, konuştuğunda sözü dinlenmeli ve yararlı olmalı.

Bunun için masonların eğitime gereksinmeleri var. Büyük locanın bir işlevi de eğetimi sadece ritüeller ile kısıtlı tutmayıp, onlara görevlerini yerine getirebilmeleri için gereksinme duydukları eğitimi de sağlamak olmalı.

Masonların deyişiyle herkes kendi hamtaşını kendisi yontar ama hamtaşın nasıl yontulması gerektiğini bilemeyenler bu işi doğru dürüst beceremez. Masonlar bu beceriyi elde etmeli. Büyük Loca bu konuda onlara yardımcı olmalı ki, her birinin yonttuğu taş bir diğeriyle uyumlu olsun. Hepsi birleştiğinde o hep dile getirdikleri ulu yapının oluşması bakımından gelişme sağlansın.

Masonlar, kurumsal bir yapı oluşturmalı. Yapılarını kurumsallaştırmalı.

Yoksa…

«Yoksa ne?» diyeceksiniz.

Yoksa eski hamam eski tas.




ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
3866 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2010, 06:37:51 ös
Gönderen: Asi
1 Yanıt
3316 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 06, 2010, 12:37:09 ös
Gönderen: ceycet
8 Yanıt
5026 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 16, 2010, 05:26:53 ös
Gönderen: Asi
2 Yanıt
3420 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 09, 2010, 05:10:20 ös
Gönderen: aashooter
1 Yanıt
3327 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2010, 04:37:01 ös
Gönderen: aashooter
0 Yanıt
2984 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 12, 2010, 12:42:54 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2900 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 13, 2010, 11:50:22 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2914 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 15, 2010, 08:53:02 öö
Gönderen: ADAM
11 Yanıt
36477 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 28, 2013, 07:19:09 öö
Gönderen: ADAM
11 Yanıt
15530 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 24, 2011, 03:14:13 öö
Gönderen: ARCHITECT