Yorumsuz olarak sunuyorum:
İSPANYA’DA LAİK TÜRKİYE VE TÜRK KADINI TANITILDI
Yakın kardeş ilişkileri içinde olduğumuz İspanya Sembolik Büyük Locası’ndan, geçtiğimiz aylarda bir davet aldık. Bask Üniversitesi’nin düzenlediği yaz okulunda, Avrupalı önde gelen akademisyenlerin katılımıyla seminerler ve paneller düzenlenecek, bir dizi etkinlik gerçekleştirilecekmiş. Aynı zamanda bölgenin Ombudsman’ı da olan İspanya’nın önceki büyük üstadı kardeşimiz, akademisyen kimliğiyle bu etkinliğin organizasyonunda görev almış. Yaz okulunda, “laiklik ve kadın” konulu bir gündem varmış. “Acaba, Türk kardeşler bu konunun yönlendirilmesini üstlenirler miymiş?”
Bu öneriye çok sıcak yaklaştık. Çağdaş Türkiye’nin aydınlık yüzü ve cumhuriyetimizin onuru laikliği, bu konuda yeterince bilgi sahibi olmayan Avrupalılara anlatmalıydık. Türk kadınının Cumhuriyetle birlikte kazanımlarını; Türkiye’ye, Avrupa’ya ve insanlığa katkılarını paylaşmalıydık. Böyle bir çalışmayı Masonca bilinç ve ulusal duyarlılıklarımızla Avrupalı dostlarımıza yansıtmalıydık. Yaz okulunun organizatörü ve üniversite yöneticilerinden çoğu kardeşimiz olsa da, çalışma araştırmacılara açık ve akademik nitelikteydi. Sunuda bulunacakların akademisyen olma koşulu yoktu ama bilim insanı olmaları, hele aydın ve uygar bir Türk kadını niteliğini taşımaları “Türkiye, laiklik ve Türk kadını” temalı bir çalışmaya farklı bir anlam ve açılım kazandırabilirdi.
Uygar bir Türk kadını kimliğini benliğinde yansıtan bir araştırmacının, yurt dışı akademik çevrelerde birkaç kez sunduğu “Laik Türkiye’de Kadın” temalı bir çalışması olduğunu öğrendik. Kendisiyle tanıştık, uzun görüşmeler yaptık, aynı düşünce frekansı içinde benzer bir söylemi paylaştığımızı mutlulukla gözlemledik. Sunacağı çalışmanın içeriğini tamamen kendi sorumluluğuna bırakarak, Bask Üniversitesi’ndeki çalışmaya katılması için gerekli girişimleri yaptık.
Sayın araştırmacı, Temmuz ayı sonlarında, İspanya’da, Bask Üniversitesi Yaz Okulu’nda seminer yaptı, panellere katıldı, aydınlık Türkiye’nin umutlu yüzünü Avrupalılar ile paylaştı.
“Avrupalı kimliğine bugünlerde yerleştirilmeye çalışılan laikliğin, üç çeyrek yüzyıldır Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında değişmez madde olarak yer aldığı”,
“Türkiye Cumhuriyetinin en belirgin özelliği olan laikliği Avrupa’da, Fransa’dan sonra, yasal olarak benimseyen tek ulusun Türkler olduğu”,
“Türkiye’nin dine dayalı modellerle değil, laik niteliğiyle Doğu ve Batı arasında bir köprü oluşturmasının yararı”,
“Türk kadınının Cumhuriyetle başlayan özgürleşme sürecinde medeni hakları Avrupalı ülke kadınlarının çoğundan önce kullanmaya başladığı”,
“Türkiye’de seçme ve seçilme hakkının yanı sıra, her türlü sosyal, akademik ve yönetsel görevde kadınlarımızın yer aldıkları”,
“Türbanın ne Türk kadınının ne de İslam kadınının simgesi olduğu, sadece ideolojik bir duruşu yansıttığı. Türbanın farklı din ve inanışlarda; güncel ve tarih sürecindeki durumu”,
“Türkiye’nin Avrupalı olmakla neler kazanacağının çok belirgin olmamasına karşın, Avrupa’nın Türkiye’nin varlığıyla neler kazanabileceğinin ölçülebilir olduğu”,
“Laik bir ülke ve özgürleşme sürecindeki kadın modeliyle Türkiye’nin Avrupa ile de, Ortadoğu ve Asya ile de paylaşabileceği ortak değerleri bulunduğu” özenle vurgulandı!
“Atatürk Türkiye’si, ilke ve devrimlerin aydınlığında yansıtıldı!”
Yapılan çalışma, Avrupalı aydınların akademik ortamına onurla sunuldu ve çok büyük ilgi gördü. Pek çok İspanyol radyosu, Türk kadınının bu saygın temsilcisi ile görüşmeler yaptı, İspanya’nın en büyük gazeteleri olan El Mundo ve El Pais’de yarımşar sayfalık resimli söyleşileri yayımlandı.