Sayın Caliper’in Tevrat’tan vermiş olduğu metin, bendeki Tevrat ile tam uyuşmuyor. Bu kitapların farklı yayınları arasında farklar olduğunu görebiliyoruz. Bu hemen her dil için geçerli.
Fakat bunun pek bir önemi yok. Çünkü Masonluktaki uygulamaların ve ritüellerin Tevrat ile bir ilgisi ya da bağlantısı yok. Benzerlikler görülebilir. Bu pek doğal, Başka kitaplardaki anlatımların bir bölümü ile de benzerlikle görülebilir. Örneğin "Mısır’ın Ölüler Kitabı".
Bu, Masonluğun ritüel ve uygulamalarının oluşturulmasında, çok sayıda değişik antik nitelikli kaynaktan da dolaylı olarak esinlenilmiş ya da yararlanılmış olduğunu gösterir. Belki de Masonluğun esinlenmiş ya da yararlanmış olduğu kimi kaynakların -Francis Bacon’un “Nova Atlantis” adlı yapıtı gibi- daha önceki birçok kaynaktan alıntısı ya da esinlenmesi bulunduğunu gösterişi gibi...
Tüm bunlar pek doğal. Tarih boyunca gerek bilim, gerek edebiyat, gerek zanaat gerekse felsefe hatta dinler, kısmen kendinden öncekilerin üzerine oturtulmuştur. Bugün de bu öyle sürmektedir.
Masonlukta “ışık saçan kılıç” diye bir simgeyi, ben bilmiyorum.
Bu da pek doğal. Ben yapmış olduğum inceleme ve araştırmalar nedeniyle Masonluktaki simgelerin birçoğunu biliyorum ama hepsini bilmeyebilirim.
Sadece Masonlukta kullanılan bir özel kılıç var. Bu kılıç, bildiğimiz diğer kılıçlardan biraz farklı: Dümdüz değil de dalgalı ya da eğri büğrü diyebileceğimiz bir biçimi var. (Keşke elimde bunun bir fotoğrafı olsaydı; nasıl bir nesne olduğunu anlatmak daha kolay olurdu. Gerçi Ansiklopedik Sözlükte bir biçim verilmiş ama o bir çizim; fotoğraf değil. Nitekim Mason Sözlüğü’ne bakarsanız, orada da “Kıvrımlı Kılıç” diye bir başlığın bsulunduğunu görebilirsiniz. İşte o!
Bu kılıcın Batı dillerindeki adına baktığımızda, tam Türkçesi Alevli Kılıç olarak verilebilecek bir terim kullanılmakta olduğunu görüyoruz. (Örneğin Fransızcada “Epée flamboyante” İngilizcede “Flaming Sword”)
Eh, kimisi de buna Işık Saçan Kılıç demiş. Olabilir. Çünkü Fransızca ve İngilizcedeki o sıfatların, dilimize “ışık saçan” olarak da çevirisi yapılabilir.
Demek ki Işık Saçan Kılıç işte bu!…
Bu kılıcın, Masonluktaki bazı uygulamalarda bir locanın başkanı (Muhterem Üstat), bazı uygulamalarda ise Dış Koruyucu ya da Gözcü diye anılan görevlinin bir avadanlığı olarak yer aldığını da biliyoruz. Burada Sayın Caliper’in alıntıyla belirttiği, işte bunlardan önceki.
Şimdi…
Masonluktaki bir ilk tekris töreninde böyle bir uygulamanın olup olmadığı konusunun burada irdelenmesinin, Forum kuralları uyarınca doğru olmayacağı görüşündeyim. Forum kuralları, genel bilgilerin irdelenmesinin yapılabileceğini fakat ritüelik ayrıntılara yer verilemeyeceğini belirtiyor.
Böyle olunca, çok değerli ve ne yazık ki pek erken bir tarihte masonik deyimiyle Sonsuz Doğu’ya göçmüş olduğunu bildiğimiz masonik araştırmacı yazar sayın Tanju Koray’ın o kitabında değindiği konuyu ne doğrulayabilir ne de yadsıyabiliriz.
Ancak Sayın Tanju Koray burada bir de bireysel yorum yapmış. Diyor ki “Bu ikinci halde, Keter (Taç), Binah (Zeka), Hokmah (Aklühikmet) sefirotik üçlüsüne uyulmaktadır."
Hayır… Bu yorum doğru değildir. Masonluğun birinci derecesinde Kabala’daki Sefirot ile herhangi bir bağlantının kurulması yanlış olur. Hani böyle bir şeyin mason ritlerinden birinde (örneğin Mizraim Memfis Riti’nde) geçerli bir değerlendirme olabileceğini düşünsek bile, bunu Türkiye’de uygulanan Masonluğa uyarlamak olanağı yoktur. (Aslında o ritte bile olamaz çünkü Kabala ile bağlantılı incelemeler ritin son bölümündedir: 78.-90. dereceler)
Sayın Tanju Koray’ın, yapıtında niçin böyle demiş olduğunu bilemem. Bunun için sadece o bölümü değil, kitabın bütününü okuyup irdelemek gerekir.
Sayın Caliper’e bu konuyu Foruma getirmiş oluşundan ötürü ben kendi adımla teşekkür ederim. Umarım izleyenler için yararlı bir inceleme oldu. Bu konuları bilenlerin katkılarıyla belki biraz daha genişletme olanağı buluruz.