Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ugur Arslan  (Okunma sayısı 5201 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 25, 2009, 11:20:29 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Mektup

Bütün ışıkları söndürdüm
Susturdum bütün sesleri
Artık ağlayabilirsin kanka
Severken bana sormadın
Ağlarken de utanma
Nasıl unuturum diye düşünmeye başlama
Bir beyhude çabayla
Her unutmak çabası
Bir hatırlamak hamlesidir aslında
İlk akla gelendir en çok unutmak istediğin
Hep kaçmak istediğin yere koşarsın aşkta
Çok ahmakça biliyorum ama
Herkes teslim oluyorsa eğer en çok kurtulmak istediğine
Bu kez ahmaklık sırası sende usta
Alımlı delikanlılığından, alıngan bir adam yaratmışsın
Yumruklarının içine sıktığın gururun kırıldı kırılacak
Ama dert etme, gururun kırıldıkça çoğalacak
Aşkın acısını çekmek,
Aşkta hile yapıp gitmekten daha asil iştir
Sen şimdi, seni sakız gibi çiğneyip tükürdü sanıyorsun
Vaziyeti şaşırıp algıda hata yapıyorsun
O sadece çiğnedi, sen tükür gitsin
Gel şimdi bir hasret şarkısı okuyalım
Allah gidenleri affetsin…
Allah gidenleri affetsin…

Üsküdar’da sandallar yıkılır sallanırlar
Tophanede mangallar yar diye yanar ağlar
İsmini çığlık çığlık haykırıyor martılar
Senin için söylenir Kumkapı’da şarkılar
Yar, yokluğuna itirazım var!

Bütün ışıkları söndürdüm, susturdum bütün sesleri
Şimdi âlemin bütün efkârını toplamaya başla
Topladığın efkârı dağıtma vakti gelir nasıl olsa
Aşkta kazanan taraf yoktur
Bunu sonra anlarsın
Ayrılığın izlerini kaldırıp
saklayabileceğin tek bir yer bulamazsın
Islak açık bir ayar gibi şimdi kalbim
Hiçbir tesellide teselli aradığım da yok
Şimdi denizleri içsen, sönmez içindeki mahşer yangını
Bu illet, senin gibi kaç adamı küle çevirdi de
Küllerin hepsini, kalbi yalandan Leyla, üfleyip gitti

Sen İstanbul’un rüzgârında uçuşanı toz mu sandın?
Hepsi küldür senin gibi
Ben çok kadın tanıdım;
Sevenden sakındığı bedenini
Sevmeyenlerin yoluna kilim yapmış
Sen gözünden sakınmışsın
O gözünün yaşına bakmamış

Şimdi dilediğin kadar ağla
Bana da bir şey sorma
Bu da geçer diyeceğim inanmayacaksın nasıl olsa
Boş ver derdi kederi, sat gitsin
Gel şimdi bir muhayyel kürdi şarkı okuyalım
Allah gidenleri affetsin…

Üsküdar’da sandallar yıkılır sallanırlar
Tophanede mangallar yar diye yanar ağlar
İsmini çığlık çığlık haykırıyor martılar
Senin için söylenir Kumkapı’da şarkılar
Yar, yokluğuna itirazım var





Ocak 25, 2009, 11:35:07 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662





Uğur Arslan (d. 3 Aralık 1972 İstanbul) Türk şair, sunucu, TV programı yapımcısı.

1978 yılında İstanbul Karagümrük Muallim Naci İlköğretim Okulu'nda başladığı öğrenimini Orta Doğu Koleji'nde sürdürdü. Sakarya Üniversitesi Makine Meslek Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. İşe girdiği fabrikadan kısa sürede ayrılarak lise yıllarındaki sunuculuk ve spikerlik idealini gerçekleştirmek için Ak Radyo'da program sunuculuğu yapmaya başladı. Bir yıl sonrada Kanal 7 televizyonunda sunuculuk ve sonrasında program yapımcılığına başladı. Bir yıl sunuculuk, spikerlik eğitimini aldıktan sonra Amerika'da New York Film Akademisi'nde yönetmenlik eğitimi gördü. Temmuz 1999'da New York'da ilk kısa filmini çekmeye başladıktan bir ay sonra askerlik görevini yapmak üzere Türkiye'ye döndü. Askerliğini İzmir Narlıdere'de yaptı.

Daha çok yazdığı ve seslendirdiği şiirleriyle tanınan Uğur Arslan, Kanal 7'de önceleri Ramazan aylarında yayınlanan, sosyal yardım içerikli "Deniz Feneri" adlı TV programını sunmaya başladı. Eski sinema oyuncusu İbrahim Uğurlu ile birlikte sunduğu program kısa sürede büyük ilgi görünce 1998 yılında aynı isimde "Deniz Feneri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği"ni kurarak Yönetim Kurulu Başkanlı'ğını yaptı. Kendi şiirlerini seslendirdiği çeşitli albümler çıkaran Uğur Arslan, Kanal 7'de Deniz Feneri programını sürdürmektedir.

   

Şiirleri

    * Adı Mehmet (Ene Mehmet)
    * Aziz Yarim
    * Bazen
    * Beni Sana Yönlendir
    * Beni Tanırsın Sen
    * Bir Çiçek Aldım
    * Deniz Feneri
    * Er Mektubu
    * Gölgeli Adam
    * Gözlerin
    * Günahsız Aşk
    * Herşey Vatan İçin
    * Kavuşursak Biteriz Biz
    * Karagümrük yanıyor
    * Korkuyla Umut Arası
    * Lise Fotoğrafı
    * Metris
    * Namın Yürüsün
    * Satılık Aşk
    * Sen Ve Ben
    * Seni Yağmurdan Sonra Seveceğim
    * Sultaniyegah Sirto
    * Urfalı
    * Uyuyan Güzel
    * Yedi Zılgıt
    * Yollar

Kitap [değiştir]

    * Deniz Feneri Gerçek Hayattan Kesitler, Kasım 1999

Albümleri

    * Deniz Feneri, 2000
    * Deniz Feneri 2 Beni Tanırsın Sen, 2000
    * Deniz Feneri Şiirleri 3 Kavuşursak biteriz, 2003
    * Biz Barışmayız Artık Deniz Feneri Şiirleri 4, 2005

TV Dizisi

    * Karagümrük Yanıyor 2006 (Ramazan)


Ocak 25, 2009, 11:36:32 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

METRIS

Sana olan aşkımı
Deftere değil
Metris'in Duvarlarına yazdım

Cigara çekmedi canım hiç
Çıkarken havalandırmaya
Olmadı avluda talmış voltam hiç
Hele masmavi bir denize
Atılmış oltam
Hiç mi hiç

İçeride bıraktım
Dünyayı
Parmaklıklarla bölünmüş olarak
Görmeye alıştık gözleri
Ve senin için yazdığım şiirleri, sözleri
Uykusuz geçen geeler
Akıllara zarar

Kıramazdı beni duruşmada kırılan kalem
Senin görüşlere gelmeyişin kadar

Parmaklıkların elime bulaşan pası
Havalandırmadan gelen helâ kokusu
Işık ve ufuksuz hücremde
Bir şişin ucundaydı ölümün kokusu
Ve özgürlük
Kravatlıların avcundaydı

Avluda atılmış voltam olmadı hiç
Hele mas
Mavi bir denize atılmış oltam
Hiç mi hiç

Ben gençliğimin en tutkulu en tutkulu aşklarını
Kağıtlara değil
Gönlümün en deli nağralarını
Kalemle değil
Tırnaklarımla
Metris'in duvarlarına yazdım

Bir kazaydı gelişim
Ya seni sevişim
Bir masaldı
Sekiz yıl on beş gece
Bir ranzaydı yattığım
Bir de oturduğum masaydı

Çok mektup yazdım sana
Ama hiç yollamadım
Ben sana olan mektuplarımı
Metris'in duvarlarına yazdım
Ve üzerine zarf değil
Maphushane Kaapılarını kapadım
 . . .


Ocak 25, 2009, 11:37:14 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Gece boyunca süren çatışmanın ala sabahında
Yüzbaşı Sabri
Kıstırdığı eşkiyanın
İki kaşının arasına doğrulttuğu namluyu
Yavaş yavaş indirir
Çünkü o kaşlar
Ve gözler;
Geçen gece onu pusudan kurtaran
Yabancının gözleridir.

O an sanki Anadolu'nun dört bir yanında
Bitmek bilmeyenbir kardeş kavgasında
Yüreği evlet acısıyla yanan
Anaların ve babaların dilinden
Onun türküsü yükselir

"kıvırcık saçlarına
ak düşmüş uçlarına
dağın yamaçlarına
yaslan be Halil İbrahim"

...


Ocak 25, 2009, 11:37:40 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Kavuşursak biteriz biz
Biz mutlu sonlar katiliyiz
Kavuşursak biteriz biz
Sevgiyle bakan gözleri kör ederiz

Herkesin bildiği bir aşk
Herkesin attığı bir imza
Herkes gibi değiliz biz
Belki biraz serseri, belki biraz deliyiz.
Ama kavuşursak biteriz biz

Bir kor var içimizde yanan
Onu küllendiremeyiz
Görüşemeyiz, konuşamayız, şevişemeyiz
Bir aşk var bizi biz yapan
Kavuşarsak biteriz biz

...

İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz
Dokunsak kanar ellerimiz
Hiçkimseye söylemez
Gizli gizli severiz
Kavuşarsak biteriz biz

...


Ocak 25, 2009, 11:40:04 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Bir kırlangıç hikayesi bu
Kırlangıçların hikayesi
Hani şu altı ayda bi
Havalarda soğuduğunda
Sıcak ülkelere göçmek zorunda kalanların hikayesi

Hani sevmişde kabul görmemiş
Sevildiğini fark edememiş
Ya da sevdiğini bir türlü söyleyememişlerin hikayesi

Hikaye bu ya;
Bir gün bir kırlangıç
Gider
Ve bir adamın penceresine konar
Gagasıyala tıklatır pencereyi
Ve adam pencereyi acıp sorar
"ne var?" diye
"biliyorum" der kırlangıç,
"sana garip gelecek ama , müsaade edersen eğer
seninle kalabilirmiyim?"
"niye ki" der adam
"uzun zamandır izliyorum seni,
evine kimse girip çıkmıyor.
Anlaşılan ne eşin, ne dostun, ne de arkdaşın var.
Beni içeri al,
İster bir kafese koy
İster avucuna alıp sev
Ne olur bundan sonra seninle kalayım"
Der kırlangıç.

...



Ocak 13, 2010, 10:20:14 ös
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

ER MEKTUBU

O elinde tuttuğun zarf
Bir ihanet anında örülmüştür
Ve zarfın içindeki kağıt
ER mektubudur görülmüştür
Doğum günüm bu gün 3 Aralık
Ve şafak karanlık
Bu mektubu sana yazıyorum anne
Dün sevdiğimle ayrıldık
Son mektubuymuş bana yazdığı
Bir daha yazmayacakmış
Demek sevda ayrılığa bir ay dayanırmış
Ve asker ocağında terkedilmek de varmış

Bu mektubu sana yazıyorum anne
Bu gün doğum günüm 3 Aralık
Ve şafak karanlık

3-5 nöbetindeydim dün gece
Bir şarjörün boşluğunda içtim son sigaramı
Ve yorgan gibi üstümü örttü kar siperde
Sabaha karşı biraz içim geçmiş
Hayalin gözümün önüne geldi anne
Kızkardeşimi de verdiğinden beri sevdiğine
Bir ben bir de sen kaldın geriye

Üzülme anne üşümüyorum
Bekliyorum elim tetikte
Bekliyorum memleketi ve seni
Ve artık beklemiyorum beni beklemeyen sevdiğimi
Beklemiyorum yüreğimi ve aşkımı
Soğuk siperde yalnız bırakan sevgiyi
Ve bekliyorum anne elim tetikte
Eğer girerse menzile vurup öldüreceğim
Hem aşkı hem sevgiyi

Geçen gece karakolu bastılar
Kurşunlar yağmur gibi yağdı üzerimize
Garip gelecek belki sana ama
Ortalık bayram yeri gibi oldu anne
Biliyormusun o an hiç korkmuyorsun
Herkes kendini bir sipere atıyor
Ve gecenin karanlığında kurşun yerine
Işıl ışıl yıldızlar yağıyor sanki üzerimize
Ve ölüm aklımıza bile gelmiyor anne
Yıldızlar yagıyor üzerimize
Ve kurşundan yagmurlar
Ama sadece şehitler ıslanıyor anne


Doğum günüm 3 aralık
Hiç saymadım kaç günüm kaldı ana
Daha şafak karanlık
Yeni yeni bitmeye başladı dede torun muhabbetleri
Ve yeni yeni öğrendim tokat yememeyi
Biliyormusun anne zamanla herşeye alışıyor insan
Akşam postalları boyayıp yatmaya
Sabah iştimaya kalkmaya
Barut kokusuna,tüfege,havai fişege,nohuta ve kara şimşeğe
İnsan herşeye alışıyor anne
Hele birde olmasa şu çarşı izni
Doyasıya yemek yemek ve eşe dosta telefon etmek bir deolmasa
Herşeye alıştımda bir
Alışamadım sevdiğimin başkasına gitmesine
Benden saklama anne
Sende biliyorsun 1 haftaya kadar
Nikah masasına oturacağını
Kızma ama anne
Bu terk ediliş ya firara gebe yada bir daha hiç dönmemeye
Sitemimm sana deil anne
Ama bu terk ediliş ya firara gebe yada bir daha hiçdönmemeye
Geçen gece gene karakolu bastılar
Kurşunlar yine yagmur gibi yagdı üzerimize
Belki garip gelecek sana ama
Ortalık bayram yeri gibi oldu anne
Biliyorumusun o an hiç korkmuyosun
Herkes kendini bir ispere atıyor
Ve gecenin karanlığında
Kurşun yerine ışıl ışıl yıldızlar yapıyor sanki üzerimize
Ve ölüm aklına bile gelmiyor anne
Yıldızlar yağıyor üzerimize
Ve kurşundan yağmurlar
Ama sadece şehitler ıslanıyor anne


Ocak 13, 2010, 10:47:31 ös
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

SU GIBI

Hoşgeldin gülüm, su gibi ömrün olsun,
Yangınlarıma sular yağdırdın,
Damla damla söndüm serinledim.
Onar onar saydığğım yıllarımı onardın,
Saat saat bulunduğum meçhulden gün yüzüne çıktım…
Günler gördüm gül yüzünde,
Gönlümün kapılarını sana açtım, çalmadan gir içeri diye.
Adıyorum sana onca kırık aşktan sonra arta kalanımı,
Temize çekiyorum sende büyün yalanlarımı…
Senin aşktaki kadrini bilmek için, önce kadersiz aşklardan gecmeli insan…
Eksiltip yoran bütün ayrılıklar,
Kavuşmalara giden yollara çıkar.
Vefayı bozada gülmeyi gülhanede unuttuğum garip bir zamanda çıkageldin…
Hoşgeldin, yitirilmiş sevgililer köyü coğrafyama,
Hoşgeldin, bir daha seversem namerdim sokağıma….
Hoşgeldin…
Bitti dediğim yerden başlıyorsun,
Dindi artık dediğim yerden oluk oluk kanıyorsun.
Beni en iyi sen tanıyor,sen anlıyorsun.
Ne hoş geliyor, ne hoş gülüyorsun…
En güzel renkleri komşu kızların gözlerinde gördüğüm solgun sarı bir zamanda çıkageldin.
Hangi yollardan uğradın durağıma?
Hoşgeldin, yitirilmiş sevgililer köyü coğrafyama,
Hoşgeldin bir daha seversem namerdim sokağıma…



 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
4277 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 29, 2008, 04:57:53 ös
Gönderen: Fraternis