En güncel tahminlere göre dünya nüfusu 2010 ocak ayı itibariyle 6.800.000.000'u aşmıştır.
Dünya nüfusu;
1 milyara 1802 yılında ulaşılmıştır.
2 milyara 1927 yılında ulaşılmıştır.
3 milyara 1961 yılında ulaşılmıştır.
4 milyara 1971 yılında ulaşılmıştır.
5 milyara 1987 yılında ulaşılmıştır.
6 milyara 1999 yılında ulaşılmıştır.
Yukarıdaki rakamlara göre, son 81 yılda dünya nüfusu üçe katlanmıştır.
Birleşmiş Milletler tarafından 2002 yılında yayınlanan tahminlere göre:
7,2 milyara 2010 yılında ulaşılacaktır.
8,5 milyara 2020 yılında ulaşılacaktır.
9,6 milyara 2030 yılında ulaşılacaktır.
10,3 milyara 2040 yılında ulaşılacaktır.
12 milyara 2050 yılında ulaşılacaktır.
30 milyara 2075 yılında ulaşması beklenmektedir... (ABD'nin Milli İlimler Akademisi'nde yapılan bir araştırmaya göre)
Peki, Dünya bu kadar nüfusu beslemeye yetecek kaynalara sahip midir? Yada bu nüfus artış hızı sürdükçe insanlık için bir tehlikenin yaklaştığı da söylenebilir mi? Dünyada sadece insanların nüfusu bu şekilde parabolik olarak artmaktadır. Diğer canlıların ise nüfus hareketleri ya minumum düzeyde artış ve azalış içermekte veya giderek azalım yönünde bir hareket izlemektedir.
Bu noktada işin önemi anlatabilmek için ekologların bir adada yaptığı deneyi aktarmak isterim:
Daha önce geyiklerin bulunmadığı bir adaya erkekli dişili bir grup geyiği bıraktılar. Amaç geyiklerin artış hızını tespit etmektir. Adadaki geyik nüfusu başlangıçta çok yavaş arttı. Sonra giderek hızlandı. Geyiklerle insanlar arasında bir benzerlik olmamasına rağmen artışları insanın artışına benzer "Deli J" artışı şeklindeydi.
Ancak bu hızlı çoğalış da devam etmedi. Bir zaman sonra nüfus artışı "geometrik dizi"den ayrılarak yavaşladı ve sonunda durdu. Böylece adada yıldan yıla pek değişmeyen bir geyik nüfusu kaldı.
Bunun nedeni konusunda ekologlar şöyle diyorlar: "Başlangıçta bol yiyecek bulan geyikler çoğalma kapasitelerine uygun şekilde çoğaldı. Nüfus arttıkça baştaki yiyecek bolluğu azaldı. Yem azaldıkça beslenmek ve hayatı devam ettirmek zorlaştı. Yiyecekler ve su (kaynaklar demek de mümkün) güçlülerin inisiyatifine girdi, onların ayrıcalığı haline geldi. Kaynaklar azaldıkça geyiklerde saldırganlık arttı, kıtlık başladı. Bu kıtlıktan nasibini önce yavrular, sakatlar, güçsüz yetişkinler ve dişiler aldı. Annelerin sütü azaldı. Kısırlık ve ölü doğumlar arttı. Bireylerin vücut dirençleri düştü ve hastalıklardan ölümler çoğaldı.
Sonuçta nüfus artışı yavaşladı ve adada ancak kaynakların yettiği kadar geyik kaldı.
Deneyde de görüldüğü üzere insan nüfusunun artış hızının bu hızla sürmesi durumunda yaklaşık olarak 2060 yılında dünyadaki besin ve su kaynakları insan nüfusu için yeterli kalmayacağı için insanlığı bir felaket beklemektedir.
Böyle bir felaketin önüne geçebilmek için geri kalmış veya az gelişmiş ülkeler ya nüfus artış hızını yavaşlatmalılar ya da ekonomik kalkınmalarını veya ülkelerinin kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirme çalışmalarını hızlandırmalıdırlar. Her ikisini de yapabilmek en ideal çözümdür, fakat bize göre birinci seçenek daha kolaydır. Gelişmiş ülkeler de az gelişmiş ülkelere yardımcı olmalıdır.
Çünkü, rakamların gösterdiği bu dengesizliği, dünya çapında büyük patlamalara meydan vermeden ciddi tedbirlerle gidermek gerekmektedir.
Kaynak: Doç.Dr. Hayri ÇAMURCU, DÜNYA NÜFUS ARTIŞI VE GETİRDİĞİ SORUNLAR