Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Büyük Şark - 2  (Okunma sayısı 2730 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 28, 2015, 12:26:27 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Büyük Şark adlı masonik derginin 1931 yılında yayınlanmış 3. sayısında, aşağıdaki makale ile karşılaşıyoruz.

Bugün bile, nasıl olup da Masonlukta evrensel ölçekteki insancılık ile ulusallığın bağdaştırılmasını bir türlü anlayamayanlar var. Nitekim günümüzde masonlar, bunu anlatabilmek için çok uğraşıyor ama galibe karşılarındakilerin hangi dil ile anlatılırsa anlayabileceklerini bilemedikleri için olsa gerek, bir türlü anlatamıyorlar.

Bakalım o tarihlerde bir Türk mason, bu konuyu nasıl anlatmış.

(O tarihlerde yazılar matbaada el ile harf harf dizildiğinden, yer yer dizgi yanlışları var. Onları hoşgörüyle karşılıyoruz.)




MİLLİYET VE İNSANİYET

Birçok kelimeler vardır ki medlûlleri yalnız zamandan zamana değil, aynı zaman içinde zümreden zümreye göre değişir.

Burada mevzuumuz olan “ Milliyet „ kelimesini, bir misal olmak üzere, ele alalım. Meselâ bugün bile münevverlerimiz arasında “Milliyet» kelimesi muhtelif medlûller ifade eder. Mütedeyyinler için “Din ve Milliyet,, bir manadadır; onlar için “Milliyet” Diyanet demektir. Halbuki bu manada “Ümmet” kelimesi vardır.

Kozmopolit fikirli bir kimse için “Milliyet„ çok geri bir medlûl ifade eder. Fransa, Almanya gibi garp memleketlerinde “Milliyet» burjuvazi müradifi idi.

Halbuki “Millet» İçtimaî bir vahdettir; binaenaleyh, müstakil bir harsi olan her cemiyet millettir, ve milliyet böyle bir millette mensubiyetten ibaret olur.

Bugün ırk nazariyesinin bir “batıl fikir - prejuges,, olduğu tahakkuk etmiştir. Büyük muhacerietler, büyük istilâlar, kavimler arasında öyle tesallüp “croisement”1ar husule getirmiştir ki hiçbir kavim, herhangi sâf bir ırk olduğunu iddia edemez.

Irk esaslı bir mefhum değildir. Bugün insanlık mefhumunun aldığı vüs’at dahilinde, beşeriyetin ayrıldığı beyaz, sarı, siyah, kırmızı ırk tabirleri bile yavaş yavaş kıymetten düşmektedir.

Milliyet, kanla ve renkle hiç alâkadar değildir. Milliyet “hars bağları,, denilen-tamamiyle manevî bağlarla bir kısım insanların biribirine merbutiyetidir.

İçtimaî sınıfları katı sınırlarla ayrılan milletlerde, “Milliyet„ ekseriya müreffeh sınıfların, kendilerine hasrettikleri bir imtiyazdır. Bugün burjuvazisi kuvvetli olan milletlerde en büyük kütleyi teşkil eden işçi sınıfları, “quantite negligeable - ihmali kabil bir kemiyet” gibi telâkki olunduğu halde dahi, büyük tehlikelerde, yahut sınıflar arasındaki şiddetli menfaat mücadelelerinde, fakir sınıfa surî bir ehemmiyet atfedildiğini görüyoruz.

Halbuki milliyet sınıf mücadelelerine rağmen, daima harsî bir vahdeti ifade eder. Bu vahdet, socialisme, hatta communisme gibi, beynelmileliyete kıymet veren siyasî ve içtimaî akideler için dahi mevcut olmaktan hâli değildir. Çünkü “Milliyet bir realitedir„

Bir cemiyet, maddî hudutlarla kayıtlanmadan, lisan gibi, ahlâkî örf gibi, bediî telâkki tarzları gibi... manevî unsurlarla fertlerini birleştirdikçe o. cemiyet “Millet,,tir; ve millet için harsî istiklâl gibi, siyasî bir istiklâl de lâzımdır. Vakıa bugün, ekalliyet diye, küçük ve istiklâlsiz milletler de görüyoruz, fakat onların harsî istiklâlleri, idareten merbut bulundukları milletler haricindeki milletdaşlarının bilhassa siyasî istiklâliyle mütenasiptir.

Maksadımız siyasî teşekküllerden bahsetmek değildir; milliyetin her tarafça hürmet olunan bir harsî vahdet, bir İçtimaî realite olduğunu göstermektir.

Demek ki “Millet„ denince, batıl olan ırkı düşünmiyeceğiz; acı bir realite olan ve birgün kalkacağına itimat beslenen sınıf farkları da hatırımıza gelmiyecek. Millet, aynı tarihî tekâmülü takip eden aynı dili konuşan, aynı İçtimaî örflere tâbi olan bir kütleyi ifade edecek.

İşte hakikî milliyet budur. Demokrasi, bu hakikî milliyetin tahakkukudur.

Bu şekilde anlaşılan milliyetin “Masonluk„ la alâkası nasıl olabilir?

Masonluk, bütün insanlığı manevî bir vahdet çerçivesinden görür. Filhakika insanlar, kabile kabile, kavim kavim, millet millet, ayrılmış olmalarına rağmen, hep birden bir “tamâmiyete - integra- tion,,a doğru yürümektedir. Bu tâmamiyeti, velev çok uzak bir realite olarak “Hadsen - intuitivement,, sezen büyük mütefekkirler, her zaman bir insaniyet mefhumunu düşünmüşler, bunu bir ideal edinmişlerdir.

Şüphesizdir ki insanlık bir tamamiyete doğru çok kısa, fakat herhalde emin adımlar atmaktadır. Milletler arasındaki hudut¬larda eski katılıktan eser kalmamıştır. Bütün millî harsler biri- birlerine hulul etmektedir. Fikirler, duygular arasında gittikçe bariz bir yaklaşma görülmektedir. Her sahada insanlığın kuvvetli bir kooperasyonuna şahit oluyoruz. Milletler arasındaki taarüf resanetleniyor. İşte bu da mütekâmil bir realitedir.

Masonluk bu realiteyi mefkure edinmiştir. Milletleri ve bir millet, içindeki fertleri biribirine .düşman eden evvelâ kavmî ve dinî, sonra da millî olan’ inünaferetleri izale etmenin yollarını arıyor.

Masonluğun bir mefkûre olduğunu söyliyenler hiç te aldanmıyorlar. Ona din aleyhdarlığı, milliyet aleyhdarlığı isnat edenler, tesamuh nazariyle görülecek zavallılardır.

Masonluk insanî bir ideal takip etmekle beraber, ne diyanet, ne de milliyet aleyhdarı değildir. Dini vicdanî bir emir addeder. Dinleri hürmetle görür, fakat insanları ve milletleri biribirine düşman eden dinî taassubun düşmanıdır. Milliyete de hürmet eder; çünkü onun nazarında milliyet pek tabiî bir realitedir; fakat insanlığın tamamiyetine muzur olan milli taassuptan nefret eder.

Masonluk insanî vahdete yürümek için beynelmilel kooperasyona kıymet vermiştir. Her millet, kendi mahsusatı dahilinde bir mason ailesi doğurmuştur. Bu aileler biribiriyle taarüf temin etmektedir.

Milliyeti masonluğa mugayir düşünen ve görenler aldanıyorlar. Milliyet, insanî bir iş bölümünün zarurî bir uzvudur. Masonluk bu uzvu hehyedemez.

Binaenaleyh insanlığın tamamiyetine inanan ve onu kendine mefkûre edinen masonluk, milliyetleri, insanî vazifelerde bir kooperasyon temin eden uzviyetler addeder. O uzviyetler yani milliyetler, bir bedenin mütesanit cihazları gibi, insanlığın hayat cihazlarıdır; onlarsız insaniyet tasavvuru, realiteleri görmiyen bir ütopidir.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Nisan 28, 2015, 07:24:18 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Tabi birde o günün türkçesini anlama zorluğu var.


Nisan 28, 2015, 08:16:02 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Tij haklı... Bu yazıları anlamak yer yer çok zor olabiliyor. Hele benim gibi Divan Edebiyatını bilse de Öz Türkçeden yana olan ve bunu savunanlar için daha da zor.

Bu yazı serisinin ilkinde, el altında bir Osmanlıca-Türkçe sözlük bulundurmanın yararlı olacağına değinmiştim. Bir diğer seçenek de okuyucuya yardım edebilmek için, bilinmeyen ya da anlaşılması zor sözcükler için  açıklamalar vermek... Çok akademik gibi olmasın diye, bir de ne ölçüde yararlı olacağını  bilemediğimden öyle işlere girişmedim.

Bu arada dikkatimi çeken bir şey oldu. Birçok konu, galiba o eski dille çok daha etkili bir şekilde anlatılıyor.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Nisan 29, 2015, 12:47:20 öö
Yanıtla #3
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay

Birinci sayısında insaniyeti ön plana çıkarmaya çalışan Büyük Şark'ın , bu sayısında ise 'cem' olmayı ön plana çıkardığını fark ettim.

Bunu yaparken de bu birleşmeyi engelleyen, her türlü olgunun ayrıştırıcı özelliğini reddedici bir tutum çiziyor.

Ve Büyük Şark bu çizgisini aşmıyor, iyi koruyor.

Daha sonra da birleştirici olmamız gerektiğini, dağıtıcı değil toplayıcı olmamız gerektiğini yineleyerek  'cemiyet' i ekliyor.
 

İkinci olarak da 'cem'i sağlayabilecek gücün cemiyet ; insanlığı rahata ulaştıracak gücün ise 'insaniyet' olduğuna vurgu yaptığını fark etttim.

Masonluk ise bu noktada devreye giriyor anlaşılan.

İnsanın 'ünsiyet' yönü ile ilgilenerek ona değer ve ona anlam yüklüyor. 

Ve Masonluk bu bir araya gelmeye set olan bütün çalıları yakıp, önünde duranları ise elinin tersi ile itiyor.

Bu ise büyük bir hizmet.

Verilen bu mesajların ilk sayılarda verilmesi açısından hayatî özellik taşıdığını düşünüyorum.
 

Fikrimce bahsettiğim bu ölümsüz ruhu aşağıda vereceğim sözlerle yakalamak mümkün olabilir.

'Binaenaleyh insanlığın tamamiyetine inanan ve onu kendine mefkûre edinen masonluk, milliyetleri, insanî vazifelerde bir kooperasyon temin eden uzviyetler addeder. O uzviyetler yani milliyetler, bir bedenin mütesanit cihazları gibi, insanlığın hayat cihazlarıdır; onlarsız insaniyet tasavvuru, realiteleri görmiyen bir ütopidir.'


« Son Düzenleme: Nisan 29, 2015, 01:04:08 öö Gönderen: İNSAN »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
28 Yanıt
65802 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2017, 08:24:27 ös
Gönderen: ADAM
8 Yanıt
8761 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 14, 2012, 01:12:49 öö
Gönderen: Munir
0 Yanıt
3786 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 01, 2011, 05:32:05 ös
Gönderen: shaGrot
0 Yanıt
7113 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 14, 2011, 06:19:30 öö
Gönderen: M1TO
0 Yanıt
4980 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 22, 2012, 06:29:46 ös
Gönderen: b12
1 Yanıt
2723 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 12, 2014, 08:02:03 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
2701 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 26, 2015, 01:31:22 öö
Gönderen: İNSAN
5 Yanıt
3261 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 14, 2015, 11:33:42 öö
Gönderen: propulsion
13 Yanıt
5412 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 20, 2015, 12:08:50 öö
Gönderen: İNSAN
5 Yanıt
3383 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 20, 2015, 11:36:24 ös
Gönderen: İNSAN