Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Tanrı , İnsan ve Özgür İrade ?  (Okunma sayısı 12619 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 05, 2014, 06:25:42 ös
Yanıtla #30
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

          Sayın ADAM görüşümden söz ederken,-"....ama Tanrı ve din kavramlarının tamamen inanç alanında olduğuna katılamam.
                                                                          Çünkü böyle denilince bir pozitif bilim dalı olan sosyoloji bu kavramla ilgilenmez demektir."                   .                                                                          diyerek bana katılmadığını bildirmektedir.
         
          Ne var ki, sayın ADAM burada ne demek istediğimi ya anlayamamış, yada ben tam manası ile açıklayamamış olabilirim. Konuyu biraz daha açıklayacak olursak; Tanrı ve din kavramları ile sosyoloji tamamen farklı konulardır. Bakınız, sosyoloji sözlük anlamı ile "toplumsal olaylar bilimidir." Diğer bir deyişle, sosyoloji bir yandan teori ile deneysel araştırmalar arasında sıkı bir bağlantı arar. Sosyolojide araştırma, inceleme,sorgulama , matematik ve istatistik gibi araçları kullanarak, kavram ve modeller ortaya çıkarılır yani sosyoloji müspet bir ilimdir.
          Din ve Tanrı konularında ise sosyolojide kullanılan argümanlar kullanılmaz. Din ve Tanrı konularında araştırma, inceleme, sorgulama yapılamadığı gibi her hangi bir denklem veya formül de uygulanamaz.  Görüldüğü üzere, sosyoloji ile din ve Tanrı'yı aynı kategoride ele almak doğru bir yaklaşım değildir. Burada tamamen inanış şekli önemlidir. Neden? ve niçin? sorgulamaları yapılamaz. İşte sosyoloji, sorgusuz sualsiz inançların toplumsal  yansımalarını  inceleyen bir bilim olduğundan aynı kategoride değerlendirilemezler.
           Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Nisan 06, 2014, 08:41:18 öö
Yanıtla #31
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu konuda sanırım aslında Sayın Alşah ile aynı şeyleri söylüyoruz da, sözlerimiz paralel gittiğinden kesişip buluşamıyor.

Sosyoloji ya da toplumbilim elbette Tanrı kavramının  ve dinin içeriğiyle ilgilenmez. Bunun toplumdaki yansımasını, nedenleri ve sonuçlarıyla birlikte değerlendirir. Zaten inancın bireysel oluşuna karşın dinin toplumsal bir olgu oluşu bunu gerektirir. Nitekim tarihin belki de en büyük toplum bilimcilerdinden biri olan Emile Durkheim da, tüm yaşamı boyunca sürdürdüğü çalışmalarının çoğunu "din" konusunun değerlendirilmesine ayırmıştır.  (Bu konuda benim de bir zamanlar yapmış olduğum bir çalışma var. Ancak onu bu başlık altında yansıtmak istemem.)

Belki Tanrı, insan ve özgür irade konusuna Teoloji nasıl bakar, Sosyoloji nasıl bakar, her ikisine de boş veren inanırlar nasıl bakar, bunları karşılaştırmayı düşünebiliriz.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Nisan 07, 2014, 09:38:23 ös
Yanıtla #32
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

 :) :) :) :)
 Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Mayıs 03, 2014, 04:01:57 ös
Yanıtla #33
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 43
  • Cinsiyet: Bayan

Tanrı'nın olduğu yerde özgür iradenin olduğunu düşünmüyorum. Çünkü tanrı, bir nevi egoist ve ne istiyorsa onu yaptırıyor.
sol lucet omnibus.


Mayıs 03, 2014, 06:11:54 ös
Yanıtla #34
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Tanrı varsa neden egoist olsun?
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Mayıs 03, 2014, 07:36:01 ös
Yanıtla #35
  • Ziyaretçi

Benim anladığım kadarıyla;

Bir nehir olduğunuzu düşünün. Başlangıç noktanız belli ve denizin başladığı yerde son buluyorsunuz. Denize ulaşana kadar gideceğiniz yolu siz belirliyorsunuz. İşte bu sizin seçtiğiniz yol sizin özgür iradeniz.

Veya başka bir şekilde. Sizin doğum tarihiniz x olsun bu Tanrı/Allah/Yehova (inancınıza göre) tarafından belirlenmiştir. Öleceğiniz tarih te belirlenmiştir. Saniye, salise sekmeden bu 2 gerçek değişmez. İster bir hastalık veya kaza vesilesiyle olsun, ister kendinizi bir köprüden atın, o önceden belirlenmiş zaman diliminde siz ölürsünüz. Doğum ve ölüm arasında geçen sürede yapacaklarınız-iyi veya- kötü şeyler- sizin özgür iradeniz. Hatta kendi vücüdunuza bakıp bakmamanız da sizin elinizde.

Yani başlangıç ve bitiş noktası belli. Hatta bitiş çizgisini nasıl geçeceğiniz de sizin elinizde ama bitiş çizgisini öteleme veya öne alma şansına sahip değiliz.

İyi yaşayarak, kendimize bakarak iyi bir sonu da seçebiliriz veya tam tersi. Yani bir çelişki değil tam tersi çok net bir biçimde kendi seçimlerimizi yapmakta özgürüz. Sadece eğer inançlıysak yaptıklarımızdan ölümümüzden sonra sorumlu olacağımızı bilerek yaşarız.

Saygılarımla


Mayıs 04, 2014, 01:14:52 öö
Yanıtla #36
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Sundance ilginç bir örnek vermiş  ve yorumu da ilginç.

Söylediklerinden anladığım kadarıyla,Tanrı insanı yaratıyor. Doğum ve ölüm saati belli ama insan yaşam süresince  Tanrı iradesinin dışında yaşıyor. Yani özgür iradesi ile...

Bu örnek bana Kuantum Fiziğinde "Kopenhag Yorumu" olarak bilinen kuantum ilkesini hatırlattı. Buna göre bir dalga fonksiyonu ile ifade edilen belirsizlikte olası bir davranışın sonsuz sonucu vardır ama sonuçta biri gerçekleşir. Durum gerçekleşince olası diğer bütün durumlar/sonuçlar çöker,yokolur.

Olay gözlenen(ölçülen-nesne) ile gözlemci(ölçen-özne) arasındaki ilşkiyle açıklanır. Parçacık açısından bu, konum ve momentum ilişkisidir. Parçacık size hem konumu hem de momentumu hakkında doğru bir bilgi vermez. Yani ikisini de aynı anda doğru ölçemezsiniz. Ölçmeye çalışmanız olaya müdahale etmeniz nedeniyle size yanlış sonuçlar verir. Çünkü parçacığın konumunu veya momentumunu bulabilmek için paraçacıkla etkileşmeniz gerekecektir. Bu parçacığın davranışını etkileyecektir. Bu nedenle parçacığın momentumunu biliyorsanız konumunu (olası yerini) ancak bir dalga fonsiyonuyla ifade edebilirsiniz.
(Son zamanlarda bu belirsizlik ilkesi ile ilgili çok değişik çalışmalar da var.)

Dahası "Schrödinger'in Kedisi Paradoksu"nu da bunun içine katalım..Yani gözlemci kutuya bakana kadar kedi yaşıyor mu, ölü mü? bilemez.


Şimdi buradan hareketle Tanrı evrene müdahale etmiyor mu? Yarattı ve öylece kendi işleyişine mi bıraktı. Müdahale etmemesi özgür iradeyi doğurur mu?

Verilebilecek yanıtlara göre belki ilaveler yapabiliriz.

« Son Düzenleme: Mayıs 04, 2014, 01:24:32 öö Gönderen: asimov »
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Mayıs 04, 2014, 02:14:13 öö
Yanıtla #37

Konu çok lezzetli. Tartış tartış bitmez. Tıkandığı noktalarda çok zorlayıcı ve bunaltıcı da olabilir. Ben yazılanlara şöyle bir ekleme yapmak isterim.

Eğer Tanrı yoksa, tartışacak bir şey yoktur. Eğer varsa (benim kanaatimce var, sence var mı diye soracak olan olursa söylemiş olayım) üzerine düşünmek gereksizdir.

Gereksiz olmasının nedeni şu, eğer Tanrı varsa şu andaki hayatımız, içinde bulunduğumuz koşullar, yaşadığımız dünya tam olarak onun iradesi doğrultusundadır. Bizim neden dünyada bulunduğumuz ve bu dünya hayatını yaşamakta olduğumuz ise kader gibi zayıf bir argümanla açıklanamaz. Ancak Tanrı'nın yaptığı her şeyi bilerek ve isteyerek yaptığını varsayarsak, burada bulunmamızın bizim henüz kavrayamayacağımız bir nedeni olduğunu düşünebiliriz.

Kavrayamayacağımız bir nedenin varlığı, kendisini kavrayamasak da bu nedenin şimdiki zamandaki sonuçlarını incelememize izin verir. Yani ben kendime ve çevreme bakarak, neden dünyada olduğumu anlayamasam da, çevre koşullarını ve kendimi inceleyebilecek bir akla ve yapıya sahibim.

Dolayısıyla diyebilirim ki, elimdeki inceleme imkanı bununla sınırlı olduğuna göre benim öncelikli işim kendimi ve çevremi tanımak olmalı. Eğer Tanrı varsa ve beni bu duruma o soktuysa bunun en yüksek ihtimalle anlamı, benim kendimi ve çevremi keşfetmekle yükümlü olduğumdur. Daha doğrusu, yapabileceğim en doğru şeyin bu olduğudur.

Bu nedenle Tanrı olsa da olmasa da, insan olarak kişinin yapması gereken doğru şey aynı kapıya çıkıyor.

Diğer türlü Tanrı var mı, niye var, her şeyi biliyorsa beni buraya neden koydu gibi sorularla bir yere varmak mümkün değildir. Hele de o her şeyi biliyorsa beni buraya neden koydu sorusu... En önemli sorudur insanın aklını kurcalayan. Ve bunun en mantıklı cevabıymış gibi görünen meşhur cevap da asla yeterli değildir: "o senin ne yapacağına karar verdiğinden değil, her şeyi bildiği için senin de ne yapacağını biliyor". Bu argüman da bizi hiç bir yere götürmez, bir arpa boyu bile yol aldırmaz. İşin doğrusu, şu anda kavrayışımızda bir eksiklik olduğunu kabullenip, kavrayışımız dahilinde kalan olayları incelemeye çabalamaktır.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
Tanrı ve Şeytan

Başlatan blossom « 1 2 3 4 5 » Inanc Uzerine

49 Yanıt
24505 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 11, 2015, 01:16:58 öö
Gönderen: muratmazman
İmam ve Tanrı

Başlatan amurdad Mizah

2 Yanıt
2988 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 25, 2014, 05:49:11 ös
Gönderen: Alşah
0 Yanıt
5169 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 19, 2009, 03:58:18 ös
Gönderen: degas
Tanrı Nedir?

Başlatan Nova « 1 2 3 » Kavramlar

23 Yanıt
10515 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 18, 2009, 08:38:02 ös
Gönderen: Prenses Isabella
4 Yanıt
3556 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 26, 2009, 04:13:10 ös
Gönderen: Maledictum
1 Yanıt
3497 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 06, 2011, 08:48:40 ös
Gönderen: neumann
5 Yanıt
4304 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 09, 2013, 06:27:48 ös
Gönderen: karahan
8 Yanıt
4601 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 01, 2013, 07:22:14 öö
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2218 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 13, 2013, 03:51:01 ös
Gönderen: Melina
4 Yanıt
4694 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 24, 2016, 12:22:12 öö
Gönderen: Ve-nice