Masonlar.org - Harici Forumu
Inanc => 3 Buyuk Din => Hiristiyanlik => Konuyu başlatan: ADAM - Ekim 09, 2012, 01:34:29 ös
-
Şimdi konumuz Katharlar…
Kimine göre; Katharlar, tarihte Avrupa’nın belirli bir coğrafi çevresinde (Languedoc dolaylarında) kısa sayılabilecek bir dönem için (11. yüzyıl sonlarından ve 13. yüzyıl başlarına kadar) yaşamış bir etnik topluluktur.
Languedoc bölgesinde yaşayan halk, “Oc” diye anılan, kendilerine özgü bir dil konuşurdu. Zaten Fransızcada Languedoc, “Oc dili” anlamına geliyor. Fransızcada bu bölgeye eskiden “Occitanie” denirmiş. Nitekim Türkçede bu nedenle o bölge “Oksitanya” olarak anılmış.
Şöyle bir görüş var: Antik Çağda Anadolu’nun batı kıyıları neyse, Orta Çağda Avrupa’da bugünkü Fransa’nın güneyi de bir bakıma aynı niteliği taşıyordu.
Bu ne demek? Şu demek: Languedoc bölgesinin kültürü Fransa genelinin kültürüne oranla çok yüksekti.
Kimine göre Kathar inancı 12. yüzyılda yoğun olarak görülmekle birlikte aslında çok daha eskiden doğmuş. Kimileri 13. yüzyılda son bulmuş olduğunu ileri sürerse de kimilerine göre sonraki yüzyıllar boyunca birçok yerde varlığını sürdürmüş. Bu bağlamda Şeyh Bedreddin’in de 14. yüzyıl sonu ve 15. yüzyıl başlarında Batı Anadolu’da Kathar inancının izlerini sürdürdüğünü belirterek, aralarında benzerlikler kuranlar varsa da aslında gerek Kathar inancının gerek Şeyh Bedreddin’in Balkanlarda yayılmış Mani inancı kökenli Bogomiller’den esinlendiklerini söylemek belki çok daha doğru olur.
Etimolojisi bakımından Yunancadan alınma olan Kathar sözcüğü, “saf” ya da “arınmış” anlamına gelir. Ancak Katolik Kilisesi bu inancı sapkınlık saydığı için, sözcüğün Latince kökenli olup, “kediye tapanlar” anlamına geldiğini ileri sürmüştü.
Katharlar hiçbir zaman kendilerini bu adla anmamış, sadece “iyi Hıristiyanlar” olduklarını belirtmekle yetinmişti. Bir diğer deyişle onlara “Katharlar” diyenler kendileri değil, başkalarıydı.
Katolik Kilisesi’nin Katharları sapkın olarak görmemesi için, ya kendi dogmalarından cayması ya da Hıristiyanlıkta birbirinden yer yer farklı inanç öğelerinin var olabileceğini benimsemesi gerekirdi. Bunu yapamadı.
Günümüzde Vatikan, bu konuda biraz daha toleranslı bir anlayış sergiliyor. Nitekim Kaharlar ile bağlantılı arşivlerini araştırmacılara açmış olması da bunu gösteriyor. Yoksa günah mı çıkarıyorlar böylelikle?
-
Gerçekten de Vatikan uyguladığı, veya fişeklediği de diyebiliriz, acımasız ve kanlı Kathar kıyımı ile kendi "katharsis"ini yarattı, açıkçası bu sorundan böyle bir "arınma" yöntemiyle kurtuldu...
Languedoc ve Kathar kıyımı derken konu çaktırmadan yine bizim meşhur çobanlara gelecek, ben en iyisi kaçayım sayın ADAM :)
Dostça sevgi ve saygılarımla.
-
Laborare est Orare...
"Engizisyonun ilk ateşi onların şerefine yakıldı." deniyor ilgili linkte, değerli ADAM'a paylaşımı için teşekkür ederim, bende ilgili iki link aktarmak istedim:
http://blog.milliyet.com.tr/katharlar/Blog/?BlogNo=143884 (http://blog.milliyet.com.tr/katharlar/Blog/?BlogNo=143884)
Kathar öğretisi yüzyıllarca unutulsa da (?) Dr. Arthur Guirdham tarafından gündeme getiriliyor:
http://www.spiritualizm.com/bbreen2.html (http://www.spiritualizm.com/bbreen2.html)