Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Turkiye`de Masonluk => Konuyu başlatan: enelsır - Mayıs 07, 2011, 10:18:57 öö

Başlık: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: enelsır - Mayıs 07, 2011, 10:18:57 öö
   Forum ve forum dışından edindiğim  bilgilerden anlıyorum ki;

 Türkiyede Masonluk örgütsel olarak 1966 yılında bölünmeye uğramıştır. Bu bölünme olayı yılların birikimi sonucunda oluşmamıştır. Bölünmeyi doğuran nedenlerin etkisi ise - hala sözü edilse de- artık ortadan kalkmış olmalıdır.Onlar tarihte kalmıştır. Bununla birlikte Türk Masonluğunun bölünmüşlüğü süre gitmektedir. Çünkü Türk Masonluğu içinde daha 1950 li yılların sonlarına doğru başlatılan bir takım girişimler 1970 yılında sonuçlandırılarak,'' bölünmüş kalma'' olgusunun perçinlenmesine yol açmıştır. Bunun ardından yapılmış olan bir takım değişiklikler, bu perçinin üzerine bir de kaynak vurmuştur.

 Size Türkiye' de ki Masonluğun tarihini anlatmak için bu başlığı açmadım. Bu konu da bir dolu bilgi forum da zaten mevcut. Dileyen okuyabilir. Ben bu durumun aklıma getirdiği birkaç soruyu sormak istiyorum:

 Forum da her ne kadar tartışılsa da merak ettiğim en büyük konu; muntazamlık dışında, bu kurumlar ritüel ve diğer masonik unsurlar bakımından ne tür farklılıklar içerirler?

 Bireye her iki Büyük Loca tarafından teklif gelmesi durumunda neye göre seçim yapılmalıdır?
(Aradığımız yanıt muntazamlık değil)
   Saygılarımla.
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: Genius Loci - Mayıs 07, 2011, 07:57:51 ös
Öncelikle bölünmenin perçinlenmesi bence pek de uygun değil. HKEMBL dediğiniz üzere 1950lerin başından itibaren muntazam masonluk çizgisinde ilerlemek isteğine sahiptir. Bu 50lerin ortasında daha belirgin hale gelir. 65'ten sonra muntazam Büyük Localarla kardeşlik ilişkileri daha hızlı bir şekilde kurulmaya başlanır ve 1970lerde İngiltere Birleşik Büyük Locası ve İrlanda Büyük Locasının da Türkiye Büyük Locası ile tanışması ile doruk noktasına ulaşır.

Bu bir tercihtir. 66 Bölünmesinin zahiren sebepleri farklı olarak gösterilse bile aslında kökensel neden bu tercihteki farklılıktır. Türkiye Suprem Konseyinin Türk Masonluğu üzerindeki otoritesini yetkesini devam ettirebilme derdi bu bölünmede etken bir rol de oynamıştır. Çok ayrıntılı bilgi isteyenler Türkiye'de MAsonluk Tarihi bölümüne bakabilirler.

Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası muntazam MAsonluktan yana tercihini kullanmıştır. Özgür Masonlar Büyük Locası (eski ismiyle Türkiye Büyük Mason Mahfili) ise farklı bir tercihte bulunmuştur.

Ritüelik farklılıklara ilgili örneklemelerde bulunamayız. Çünkü ritüellerimizi bir Harici ile tartışmaz ve paylaşmayız. Forum Kuralları bunu yapmamızı da mümkün kılmaz.

Tercih farklılıklarımız neler? HKEMBL üyelerinde bir Yüce Yaratıcı inancı aramaktadır. ÖMBLde bu yönde bir inanç şartı bulunmamaktadır. HKEMBL üyelerinde ruhun ölmezliğine inanç kriterini de aramaktadır. ÖMBLde bu yönde de bir şart bulunmamaktadır. HKEMBL kadınların tekris edildiği Localarla ilişki kurmaz ve kadınları Mason olarak kabul eden kuruluşları düzenli bir Masonik kuruluş olarak kabul etmez, kendisi yalnızca erkekleri tekris eder. ÖMBL ise, kadınların da tekris edildiği ya da kadınların da çalıştığı Localarla ilişki içerisindedir, bu tip Locaların üyeleri onların toplantılarına katılabilir ve ÖMBL üyeleri de bu tip locaların toplantılarına iştirak edebilir, ama bildiğim kadarıyla onlar da yalnızca erkekleri üye olarak kabul etmektedirler. HKEMBL'na bağlı Localarda çalışma esnasında Kutsal Kitaplar açık olarak bulunur, ÖMBLde ise çalışmalarda kutsal kitaplar bulunmaz, bunun yerine yazısız beyaz bir kitap açılmaktadır.

Dolayısıyla ÖMBLnin Masonluk anlayışı ile HKEMBLin Masonluk anlayışında temel bazı farklılıklar bulunmaktadır. Kişiye her iki Büyük Locaya bağlı Locaların üyelerince teklif gelmesi halinde nasıl seçim yapmalıdır? Onu bilemem işte. İkisi arasındaki farklılıklar yukarıda saydıklarım gibi ayrıca forumda da pek çok konuda bu farklılıklar belirtilmiş. Bizler ÖMBL üyeleriyle Masonik herhangi bir ilişki kurmayız ve kendilerine Kardeş demeyiz. Ancak ÖMBL üyeleri bizlere Kardeş derler. İki yapılanma arasında yukarıda belirttiğim gibi Masonluk algılayışında farklılıklar vardır ve bunlar birer tercih meselesidir. Kişiye teklif geldiğinde kendisi aklı ile bu farklılıkları ölçüp biçer, hangi anlayış kendisine uygun geliyorsa onu kabul edebilir.

Sevgi ve Saygılarımla.
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: enelsır - Mayıs 07, 2011, 08:51:41 ös

  Sayın skullG,
 Açıklamalırınız için teşekkür ederim. Fakat açtığım konu başlığına verdiğiniz cevap bir çok bilgi içermekle beraber. Şimdiye kadar öğrendiklerimizden daha ileri gidemiyor malesef. Belki açık sormalıydım. Bu yüzden hata ben de olabilir. Şöyle sorayım izin verirseniz.

 Ritüellerinizi haricilerle paylaşmadığınızı biliyoruz. Saygı da duyuyorum. Zaten bilmem gereken zaman geldiğin de öğrenirim. Ben anlatın demiyorum sadece şunu merak ediyorum. Bu ayrılık felsefede midir, yoksa işleyiş de farklı mıdır? Şöyle yanıt verebilirsiniz mesela: '' evet ritüellerimiz de farklıdır'' ya da '' ben onların ritüelleri hakkında bilgi sahibi değilim''.

 Bunu şunun için soruyorum ,bu iki loca bir zamanlar birleşiktiler. Yani şu an da ayrılık yaşayan bir çok insan bir zamanlar birbirilerine '' kardeşim '' diyordu. Bu ayrılık sadece sizin anlattığınız sebeplerle mi yaşandı. Birde bu insanlar ( yani ayrılanlar) ayrılırken Masonluktan da mı ayrıldılar. Siz onları Mason olarak kabul etmiyorsunuz diye onlar Masonluktan çıkmış mı oluyorlar. Eğer öyleyse bu Masonluğu felsefe olarakbiraz basite indirgemek olmuyor mu. Masonluk Türkiye de HKEMBL, dünyanın başka bir yerinde de başka bir locanın tekelinde mi? '' Bizden olan Mason olmayan değil'' mi denmek isteniyor?

 Sözün özü sizin tanımadığınız bir loca ( bunu sadece ÖMBL olarak almayın, sizin tanımadığınız başka bir ülkede ki başka bir BL da olabilir) Masonluğun nurunu taşımamış mı oluyor. Bir harici olarak bu konuda ki cehaletimi bağışlayın. Fakat şu sorunun cevabı aklımı kurcalıyor. '' Masonluk bir nurdur'', tamam peki biz bilemeyiz ama sizin anlatmalırınızdan böyle öğrendik. Peki bu nur nasıl bir nur'dur ki her yerde aynı parlamıyor? Bu ışık nasıl bir ışıktır ki her yerde aynı ölçüde aydınlatmıyor.

 Sevgi ve saygılarımla.
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: Genius Loci - Mayıs 07, 2011, 09:36:22 ös
daha açık nasıl söylerim bilemiyorum. yukarıdaki açıklamaları bir kez daha okursanız veya o diğer açıklamaları okursanız aslında sorunuza cevap bulabileceğinizi düşünüyorum.

TBMMyi kuranlar, HKEMBLnin Masonluk anlayışını benimsemediler. Bir tercih meselesidir bu. Bu tercihin sonucu kendi yaklaşımlarına göre bir yol çizdiler ve TBMM'yi daha sonraki ismiyle ÖMBLyi kurdu. Dolayısıyla Türkiye'de iki farklı Masonluk anlayışı vardır. HKEMBL, ÖMBL ile herhangi bir MAsonik ilişki kurmamaktadır, kurmaz. Orada tekris olmuş olanların ÖMBLyi düzensiz bir teşkilat olarak gördüğünden düzenli bir Locada tekris edilmedikleri için de kendi toplantılarına almaz. Bu da bir tercih meselesidir. Ama ÖMBL, HKEMBL üyelerini toplantılarına alırlar, çünkü HKEMBLi düzenli bir Masonik örgüt olarak kabul eder.

Ritüellerimizde farklılar da vardır, benzerlikler de vardır. Masonluk yaklaşımındaki temel farklılıkları da kısaca söyledim. Masonluk hiç kimsenin tekelinde değildir. Ne UGLEnin ne GOdFun ne de başka bir teşkilatın. Sadece Masonluk anlayışlarında farklılıklar vardır. Bize göre bir yapının Mason olması için onun düzenli olması gereklidir ve bu düzen kuralları da bellidir. HKEMBLnin bir Masonik teşkilatla Kardeşlik ilişkisi kurması için yanı tanıması veya tanışması için de koyduğu ilkeler mevcuttur. Bu ilkelere uygunluk yoksa o yapı bizim için düzensizdir, gayrımuntazamdır. O yapı ile herhangi bir Masonik ilişki kurmayız.

Dediğim gibi bunların hepsi birer tercih meselesidir.

Masonluk bir nursa bu nasıl bir nurdur demişsiniz, ben de size sorayım. Güneş de bir yıldızdır. Peki ama niçin o bizi ışıtıyor ve ısıtıyor da başka yıldızlar bizi ısıtmıyor? Neden geceleri diğer yıldızlar Güneş kadar sıcaklık vermiyor bize neden o yıldızlar da Güneş gibi geceyi aydınlatamıyor? Ya da Güneş yaz aylarında neden öğle vakti kavuruyor da kış aylarında o vakitlerde o kadar etkin bir sıcaklık olmuyor? Neden güneş akşama doğru aynı sıcaklığı yaymıyor?

Masonluk bir nur mudur? Bence Masonluk bir YOLdur. Ve bu yol, sınırlarını belirlemiştir. Bir tarafında hümanizm bir tarafında tanrı inancı olan bir YOLdur. Ve biz o yolda ya o tarafa ya da diğer tarafa yakın yürürüz. Ya sol şeritten hızlıca gideriz ya sağ şeritten etrafı seyrede seyrede.
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: enelsır - Mayıs 07, 2011, 11:53:50 ös
  Sevgili skullG,

 Bu forumun bir yöneticisi olarak, foruma yazılan iletilerin çoğunu belki de hepsini okuduğunuzu, üyeler hakkında da ,yazdıklarından, açtıkları konulardan , verdikleri  cevaplardan, usluplarından yola çıkarak bir fikriniz olduğunu biliyorum. Bu konumunuzun doğası gereği böyle de olmalıdır. Buradan haraketle benim hakkımda da bir fikrinizin oluşmuş olduğunu umuyorum. Sizinle bir roportaj bile gerçekleştirdik. Bana göre çokta güzel oldu. Yazdıklarıma , forum içerisinde yaptıklarıma , uslubuma bakarak, artık anlaşılmış olmayı umuyorum. Ben hep polemikten uzak bir insan oldum. Diyeceklerim varsa dedim. Yorumlarım vara yaptım. Yanlış olduğuna inandığım bir şey varsa da karşı çıktım. Bütün bunları yaparken de, güç gerekiyorsa gücümün, fikir gerekiyorsa fikrimin, bilgi gerekiryorsa bilgimin hep farkın da oldum. Hep haddimi bildim  yani :).

 İlk iletinizi tekrar okursam daha iyi anlayacağımı söylemişsiniz sayın skullG. Bu söylediklerimi bir haricinin bu konuda ki cahilliği olarak görün ne olur, fakat o iletiniz bana aradığım cevapların hiçbirisini vermedi. Bütün o yazdıklarınızı ben forum da ve başka ortamlar da zaten defalara okumuştum. Benim kafama takılan konuları ilk iletim de anlatabildiğimi umuyorum. İzin verirseniz tekrar sıralayabilir, hatta daha anlaşılır bir şekil de sorabilirim.

  1- Benim anladığım '' muntazamlık'' görece bir olgu. Çünkü HKEMBL sırf görüş farklılığından dolayı ÖMBL'sını Masonik bir kuruluş olarak kabul etmiyor. '' Muntazamlık'' kavramını Mason olmamakla eş gördüğüm için böyle söylüyorum. Çünkü bu kavram forumda hep bu anlam da kullanılıyor. Ben muntazam olmamayı Mason olmamak olarak anladım. Yani ben başka bir ülkede yaşaydım orada da HKEMBL sını tanımayan  (bu konuda da bir bilgimin olmadığını bilmelisiniz) bir BL olsaydı ben onların görüşüne itibar edip HKEMBL sını bir Mason kuruluşu olarak görmemeli miydim?Bu kanıya şuradan varıyorum. Bir Mason başka kime ( masonik anlamda) ''kardeşim'' der? Tabi ki diğer bir Mason' a değil mi? O halde siz bir ÖMBL üyesine '' kardeşim'' demiyorsanız onun bir Mason oduğunu kabul etmiyorsunuz demektir öyle değil mi? İletinizden ne anladığımı şu soruyla anlayın: ''Evet onlar da Masonluk yolunda ( siz söylediniz Masonluk bir yoldur ) ilerliyor fakat bizimle aynı rotadan değil'' bunu mu anlamalıyım?

 2- Muntazamlık kavramını bir kenara bırakırsak ( biliyorum bu imkansız :) ) Masonluğun felsefesi açısından iki BL arasında ne fark vardır?

 Ben bu başlığı açarken '' Muntazamlık'' kavramını sorumun kapsamının dışın da tuttuğumu bildirdirmiştim. O yüzden ilk iletinizi çok iyi okuduğumu ve sorularımın cevaplarının o ileti de olmadığını bilmenizi isterim. Değer bulup yanıt verdiğiniz için ayrıca teşekkür ederim.

 Sevgi ve saygılarımla.



 
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: Prometheus - Mayıs 08, 2011, 12:58:42 öö
Haddim olmayarak ama işte sen suçlusun dendiği için bir şeyler yazmak istiyorum :)

Sayın enelsır'ın sorusu gerçekten çok güzel ama cevap nedense beni de tatmin etmedi(Belki de cumhurbaşkanı olmadığım içindir).
Sayın skullG'nin ifadesinde bir çelişki gördüm, belki de sorun oradadır; hem yok biz birbirimizi severiz, hatta sinsi ingilizler bile 1970 yılında gelip BL ile tanışmak istedi. Amaaa, BL'dekilerin hiçbirini Mason saymayız gibi anlaşılmaz bir durum ortaya çıkmış. ingiliz veya başka bir düzenli büyük loca ÖMBL'yi tanıyor mu, tanımıyor mu? Görülen o ki tanımıyor, yani yakınlaşma falan yok. Biz sol şeritten hızlı gidiyoruz, onlar sağ şeritten manzaranın tadını çıkarıyor veya tam tersi şeklinde bir açıklama yetersiz kalıyor yada politik....

Tercih farklarını konu dışında tutalım derim, çünkü bilmeyenimiz yok.

İki Locadan birden teklif gelirse kişi hangisi seçmeli konusun da atlayalım çünkü hemfikiriz sanırım, bu kişiye kalmıştır. Mesela ben, zamanı gelince ÖMBL ye gitmeyi düşünüyorum. Tabi burada söylenen farklar doğruysa veya yeterliyse, yoksa yanıltılmış olurum.

Geriye kalan, sayın enelsırın'da değindiği gibi, ritüeller ve masonik unsurlar arasında fark varmı? Ritüelleri veya masonik unsurları elbette paylaşmayabilirsiniz ki bence bu sizin en doğal hakkınız(Yanlış görsem bile). Saklı tuttuklarınızı açıklamadan farkı ortaya koyabilir misiniz?

Sayın enelsır'a bu soru için özellikle teşekkür etmek boynumun borcu, çünkü zaten kendi içlerinde çözemedikleri bir sorunu buraya taşıdı.
Her ne kadar her iki tarafta saygı, hoşgörü ve toleransla, hayır bu zıtlık değil bir tercih sebebidir dese bile, orta da bir sorun var. Aslında ÖMBL nin böyle bir tavrı yok anladığım kadarıyla, çünkü onların kapıları daha çok açılabiliyor sanırım. Kesinlikle kabul etmiyoruz gibi bir söylemleri yok.
Açıkçası bu konunun sonucu benim gelecekte ki hareketimi çok etkileyecek gibi görünüyor. Keşke ÖMBLden de birisi burada olsaydı, daha çok ilgi sahibi olacağımız kesin.

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: ADAM - Mayıs 08, 2011, 09:49:26 öö



Sanıyorum ki buraya bir çizelge yerleştirilebiliyor. Bunun nasıl yapıldığını hiç denemedim ama bu yazıyı yazarken yukarıda beliren olanaklara bakınca, orada bir çizelge olanağı bulunduğunu görüyoruz.

Anladığım kadarıyla Sayın enelsır. bu başlık altındaki sorusuna Sayın SkullG tarafından verilen yanıtları böyle bir çizelge kapsamında (olsaydı) bulunması gereken konuları içermediği, dönüp dolaşıp hep o kısır döngüye gelindiği için onaylamıyor ya da yakınıyor demek istediğinin anlaşılmadığından, aradığı yanıtın o olmadığından.

Çizelgeden söz edişimin nedeni, aslında karşılaştırmanın daha kolay yapılabilmesi için. Üç kolon ve çok satır olacak. Aslında belki üç kolon yetmez ama şimdilik yeterli sayalım.

Birinci Kolon: Kavram ya da tanım ya da başlık ya da konu, her ne derseniz o.

İkinci Kolon: Masonluk anlayışı I (Sayın enelsır konunun oraya gelmesinden hoşlanmıyor ve bunu göz ardı edelim istiyor ama olmaz;  buna "Muntazamların tutumu" diyelim.)

Üçüncü Kolon:  Masonluk anlayışı II (Buna da "Muntazamların muntazam saymadıklarının tutumu" diyelim. Kısa tutmak için ^Liberallerin tutumu” da diyebiliriz.)

Şimdi sıra geldi ilk kolondaki satırlara ilgili kavram ya da konuları yerleştirmeye. Sonra da sıra o her iki Masonluk anlayışını benimseyen kuruluşların (Birinin Türkiye'deki karşılığı HKEMBL ötekinin ÖMBL+KMBL olacak) yerleştirmeye gelecek.

Hatta Sayın enelsır’ın konuya girişine ve bu başlığın bulunduğu bölümü (Türkiye’de Masonluk) göz önünde tutacak olursak, konu kapsamını daraltmak, 2. ve 3. kolonlara doğrudan HKEMBL ve ÖMBL demek gerekecektir. (Aslında 3. kolonda ÖMBL+KMBL belki daha iyi ve daha doğru olur.)

Sırayla konulması gereken kavram ya da tanımları şöyle belirleyelim:

1- Masonluğun evrensel amacı

2- Masonluğun pratik/uygulamadaki amacı (Bunu belki birkaç ayrı alt başlığa ayırmak gerekebilir. Burada mutlaka ulusallık ile bağlantılı bir açıklama da yer almalı.)

3- Masonluğun bireylere (masonlara) yönelik amacı (Belki bunu da birkaç alt başlığa ayırmak gerekir.)

4- Masonluğun temel/asal ilkeleri (Bundan sonraki satırlara burada kaç temel ya da asal ilke belirtilecek olursa o kadar satır yerleştirmek gerekecek.)

5- Masonluğun töresel ilkeleri (Aynı şey burada da yapılacak)

6- Masonluktaki örgütlenme tarzı (Bu da alt başlıkları gerektirebilir)

7- Masonluğun çalışma yöntemi (Alt başlıklar burada da gerekebilir.)

8- Masonlukta ilişkiler (Bu da alt başlıklara ayrılmalı)

9- Masonluktaki öğretimin verilişi (Bu da alt başlıklara ayrılacaktır ama korkarım bunu bu forumda yapamayız çünkü burada ritüelik ayrıntılara girmek söz konusu olacaktır.)

Aslında belki başka ayrıntılar da bu başlıklara katılabilir; örneğin “Bir mason mabedinin yapısal özellikleri” gibi bir başlık da söz konusu olabilir ama forumun 17. maddesi uyarınca bu başlık altındaki anlatımın çok genel kalması ve ayrıntıya girilmemesi gerekir.

Tüm bunlar yapıtlıktan sonra farkın nerede, hangi aşamada ortaya çıktığı görülür ve bunun üzerine bir değerlendirme yapılabilir.

Konu başlığını açmış olan Sayın enelsır… Bundan sonrasına da o karar vermeli bence.




Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: shakespeare - Mayıs 08, 2011, 12:35:13 ös
bu bölünmenin Türkiye'ye münhasır olmadığı açıktır , hepimizin bildiği gibi  özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan yeni Dünya düzeninde ; A.B.D, İngiltere ve Kıta Avrupa sı başta olmak üzere bütün Milletler ve bütün Dünya yeniden düzenlenmiştir, dolayısıyla kimi ideolojik, kimi dini, kimi felsefi, kimi ortak hedef ve amaçlarda gerek yöntem farklılığından , gerekse uygulama açısından bölünmeler olmuştur, bu bölünmenin başta Türkiye olmak üzre birçok ülkede de doğal yansıması olmuştur, gelişmiş ve ileri ülkelerin ekonomik ve iktisadi sistemleri yeniden yorumlamasında ki çeşitli farklılıklar, toplumların savaş süreciyle başlayıp savaş sonrası yeni kurulan modern hayatta, bireysel kimliklerinin ve bu kimlikleri oluşturan dini, kültürel v.b.  ögelerin daha öne çıkması, yeni istekler ve yaşam biçimi taleplerinin etkili hale gelmesi Dünya üzerinde ki Masonluğun bölünmesin de önemli rol oynamıştır,dolayısıyla, ülkemizde de bu sürecin olması gereken sonucu gözlemlenmiştir.
sevgiler...saygılar...
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: shakespeare - Mayıs 08, 2011, 12:37:37 ös
bu arada izlemek isteyen varsa şu an da Zeki Alasya Usta, ntv spor da futbolla ilgili geçmiş günlerini  anlatıyor
sevgiler...saygılar...
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: enelsır - Mayıs 08, 2011, 01:44:53 ös
 Sayın ADAM' ın katlımı zaten beklediğim ve istediğim bir şeydi. Nihayet kendisini esirgemedi bizden :). Sağolsun. Sayın ADAM'ın önerisi gayet makul fakat bütün bu konuları made made incelersek sanırım daha yararlı olabilir. Evet biraz uzun sürebilir farkındayım ama, bizde bunun için buradayız öyle değil mi?

 O hal de 1. madde ile başlayabiliriz ve bundan sonra konu başlıklarını her iki taraf için de inceleyebiliriz. Hem HKEMBL, hem de Libareller açısından. Madem sayın ADAM konuyu ben başlattığım için benim karar vermemi uygun görmüş. Benim görüşüm de bu yönde.

 Konuya katılacak üyelerden bir ricam olacak, lütfen o anda açmış olduğumuz başlığa sadık kalalım, başlıkları sırasıyla açalım ve hep birlikte karar verip sonra bir sonraki maddeye geçelim.

 Bir ricam da sayın ADAM' dan olacak. Sevgili ADAM, siz konunun tartışılması gereken yönlerini sıralamışsınız. Fakat bazı başlıklarda alt başlıkların gerekliliğinden bahsetmişsiniz. Sizden ricam bu çizelgeyi alt başlıklarıyla birlikte tam ve eksiksiz yapmanız. Sonrasında da uzun soluklu bir tartışma ve araştırma sürecine başlayabiliriz. Bunu en iyi yapacak kişinin siz olduğunuza inadığım için sizden rica ediyorum. Şimdiden teşekkür ederim.

 Sevgi ve saygılarımla.
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: ADAM - Mayıs 08, 2011, 03:26:39 ös

Sayın enelsır'ın dediği iyi ve güzel ama nasıl yapılacağı biraz kuşkulu.

Bu bağlamda yansız (objektif) bir tutum takınılmalı.

Bir de Sayın enelsır'ın tüm olası başlıkların önceden belirlenme düşünüsünü gerekli bulmuyorum. Zaman geldiğinde açılım yeapılabilir.

Eğer benim belirtmiş olduğum yöntem uygun bulunuyorsa, o zaman bence bu forumun katılımcılarından önce ilgili kurumların resmi deyişlerini görelim.

Her iki büyük locanın da internette birer sitesi var.

Konu 1:  Masonluğun evrensel boyuttaki amacı; bir diğer deyişle ülküsü.

Şimdi bence sbu konuyla ilgilenen bir katılımcı, pher iki kuruluşun resmi web sitesine girsin ve bu konuda ne demişler, onu oradan kopyalayarak buraya getirsin. Karşılaştıralım, görealim aradaki farkın ne olduğunu anlayalım. Sonra diyelim ki HKEMBL şöyle bir tutum benimsemişken, ÖMBL ondan şu bakımdan farklı.

Eğer bu yöntem sizce de uygunsa, şimdi söz, bu ilk karşılaştırmayı her kim yapmak istiyorsa onda.

Yok eğer bu yöntem uygun değilse, her katılımcı kendi bildiğini söyler.
 

     
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: shakespeare - Mayıs 08, 2011, 04:01:39 ös
HKEMBL ;

Hür Masonluk “Yüce Varlık’a İnanç” temeli üzerine kurulu bir “Kardeşlik Kurumu”dur. Kendilerinden başlayarak bütün insanlar arasında sevginin, toleransın ve kardeşlik bağlarının kurulmasını hedefler; tüm insanların hürriyet, barış, adalet ve huzur içinde gelişmesini ve yaşamasını amaçlar.

Bu çerçevede Hür Masonluk, toplumsal değil, bireysel bir öğretidir. Üyelerini toplu ya da tek tek, bir kanaat veya fikri kabul etmeye ve açıklamaya asla zorlamaz. Her Mason, bu temel ilkeler ışığında izleyeceği yolu, kendi aklı ve vicdanıyla saptar, böylece kendi Hakikati’ni araştırır.

Hür Masonluk, üyeleri arasında din, mezhep, ırk, dil, inanç, ünvan ve makam ayırımı yapmaz. Üyelerini inançlı, hür, namuslu, şerefli, haysiyetli, aydın ve iyi ahlâklı erkekler arasından seçer. Hiçbir inanç ve ülküye bağlı olmayan septikleri, arasına kabul etmez.

Kurulduğu ilk günden bu yana insanoğlunun fikren ve ahlâken kendini geliştirmesini ve insan zekâsının hürriyetini hedefleyen Hür Masonluk, bireyin gelişmesini engelleyen batıl inançların ve kör taassubun daima karşısında olmuştur. Bu ise, insanoğlunun fikrî ve ahlâki gelişimini kendi tekeli altında tutmak isteyen bazı şahısların ve kurumların Hür Masonluğa karşı temelsiz suçlamalarda bulunmasına yol açmıştır.

Dünyada Hür Masonluk kadar eski ve önemli olup da tam ve doğru anlaşılamamış başka bir kurum yoktur. Bu, yalnız ülkemizde değil, dünyada da öyledir.

Batıl inançlara ve taassuba tutsak olmuş bazı kesimlerce Masonlara yakıştırılan suçlamalar temelsiz ithamlardır. Böylesine ithamlarda bulunanlar, asılsız bir dedikoduyu seslendirdikleri için, her şeyden önce, kendi akıl ve vicdanlarına karşı haksızlık yapmaktadırlar. Masonlar bunu böyle düşünmektedir.

İşte bu yüzden Hür Masonluk, tarih boyunca, kendine karşı yapılan hiçbir saldırıya yanıt vermemiş, kendini savunma gereği duymamıştır. Çünkü şuna inanmakta ve bilmektedir ki, kendi akıl ve vicdanıyla hareket eden her objektif insanın yapacağı en küçük bir araştırma bile, Hür Masonluğun nasıl bir kurum olduğu gerçeğini derhal ortaya çıkaracaktır. Kişi isterse bunu benimser, istemezse benimsemez. Bu onun kendi kararıdır.

Hür Masonluk gizli değil, sadece üyelerine açık, üye olmayanlara ise kapalı bir topluluktur. Gizli bir topluluk olarak addedilmesinin nedenlerinden biri, üyelerinin çok eski zamanlardan bu yana geleneksel semboller ile tanışma işaret ve sözlerini kullanmalarıdır. Oysa Hür Masonluğun ülküsü, ilkeleri ve tüzükleri sır değildir.

Hür Masonluk yasal bir topluluktur. Türkiye'de faaliyet gösteren her dernek gibi, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneği de Devletimizin denetimi altındadır. Üstelik Kardeşliğimiz, üyelerinin birer vatandaş olarak ülkesinin yasalarına uymasını ve vatanına sadakat ve şerefle hizmet etmesini zorunlu tutar ve bunu kutsal bir görev sayar.

Derneğimiz kamu düzenine aykırı hareketten, yüz kızartıcı bir suçtan mahkûm olan veya bir Masona yakışmayan bir yaşam tarzı sergileyen üyesini de derhal bünyesinden uzaklaştırır. Ayrıca, kendi arzu ve iradesiyle Mason olmak isteyen ve bu sıfatı kazanan herkes, istediği zaman üyelikten ayrılmakta da serbesttir.

Derneğimiz, üyelerine Mason olduklarını açıklamaları ya da gizlemeleri için baskı yapmaz. Onları kendi akıl ve vicdanlarıyla baş başa bırakır. Buna göre, her üyenin, Mason olduğunu açıklama hürriyeti ve yetkisi vardır. Ancak bir Mason, başka bir üyenin Mason olduğu yolunda bir açıklama yapma yetkisini kendinde görmez.

Hür Masonluğun kapıları, Masonluğu yaşamak isteyen iyi niyetli, inançlı, hür, namuslu, şerefli, haysiyetli, aydın, iyi ahlâklı ve dürüst insanlara açıktır.

Remzi SANVER
Büyük Üstat



ÖMBL ;

Temel İlkelerimiz
Masonluğun en önemli ilkeleri ÖZGÜRLÜK , EŞİTLİK ve KARDEŞLİK ‘tir.
Bu üç ilke “Masonluğun Temel İlkeleri” olarak nitelenir. Bunlar birbirlerinden ayrılamaz, bir bütün oluşturur. Bunun için, genellikle üçü bir arada dile getirilir.
Bu ilkelerden her birinin, Masonluğun en önemli simgelerinden biri olan “eş kenar üçgen” in bir kenarını oluşturdukları benimsenir.
Ön yargılar ya da art niyetle Masonluğu kötülemek isteyenler, bu üç temel ilkenin Büyük Fransız Devrimi’nden alınmış olduğunu ileri sürer. Bunu, masonların “ihtilâlcilik ruhu” ile beslendiğinin kanıtı olarak gösterir.
Bu tür yaklaşımların amacı, Masonluğun ilkelerinin küçümsenmesi değil, Masonluğun kötülenebilmesi için gerekçeler aranırken buna ilkelerinin de eklenmesidir.
Oysa, Masonluğun tarihinde bu üç temel ilke Büyük Fransız Devrimi’nden kırk yıl kadar önce benimsenmiştir. Büyük Fransız Devrimi’nin gerçekleşmesinde masonların rolünün ne olduğu ise bambaşka bir konudur. Bunun çağımızda Masonluk’ta benimsenmesi sürdürülen ilkeler ile bağlantısı yoktur.
Kaldı ki, 1789 tarihinde başlayan Büyük Fransız Devrimi’nin, gerek amaçları gerek sonuçlarıyla, yalnızca Fransa halkı için değil, tüm insanlık için zararlı mı olduğu yoksa yarar mı sağladığı da apayrı bir tartışma konusudur.
Bu üçleme, günümüzde kullanılan Fransız paralarının üzerinde de görülebilir. Fakat buna bakarak Masonluğu salt Fransa’ya mal etme olanağı da yoktur.
Üstelik bu üç temel ilke, yer yer Masonluğu kötüleyenlerce de kendi sloganları olarak kullanılmaktadır.
Masonluk’ta bu üç temel ilkeye iyilik , doğruluk , alçak gönüllülük , saygı , dayanışma , bağlılık , tolerans , sabır , sevecenlik gibi “töresel ilkeler” de eklenmiştir.
Şimdi Masonluğun temel ilkelerini teker teker özetle gözden geçirelim. Masonluk’ta bu ilkelerin nasıl tanımlandığını görelim.
ÖZGÜRLÜK:    Bir yanda “bireysel”, diğer yanda “toplumsal” olmak üzere iki tür özgürlükten söz edebiliriz.
Masonluk’ta toplumsal özgürlüğe de çok önem verilir. Fakat mason localarının çalışmalarında öncelikli tutulan bireysel özgürlüktür.
Bireysel özgürlüğün birkaç türü vardır. Bunların başında düşünce özgürlüğü ve vicdan özgürlüğü gelir. Bu iki temel özgürlüğün temeli “özgür düşünce” dir. Onlara politik özgürlük , sosyal özgürlük , ekonomik özgürlük , davranış özgürlüğü gibi nesnel özgürlükler katılır.
Masonluk’ta, ayrımsız olarak tüm insanların önce özgür düşünceye, sonra da tüm bireysel özgürlüklere sahip olması savunulur.
Masonluğun temel ilkelerinin başında gelen “özgürlük” konusunun daha iyi anlaşılabilmesi bakımından, birtakım kavramların açıklanması gerekmektedir. Aşağıda, bu amaçla düzenlenmiş bir özet bulacaksınız.
Özgür
Düşünce    Bir insanın hiçbir etki ya da baskı altında olmaksızın, kendi istemiyle, serbestçe düşünerek oluşturduğu düşünsel üretimdir. Bir diğer deyişle, dogmalardan, ön yargılardan, kör inançlardan, baskılardan ve korkulardan arınmış olan, bilimsel nitelikli değer yargılarına ve akıl verilerine dayanılarak üretilen düşüncedir.
Hiç kimsenin istediğini düşünmekten alıkonulamıyacağı sanılır. Bu nedenle “özgür düşünce” ilk bakışta basit ve açık görünür. Oysa her insan, daha doğuştan, çevresinde yerleşmiş tutumların, eğilimlerin, anlayışların, inançların, korkuların, peşin yargıların, özellikle dogmaların etkisi altında tutulur. Belli kalıplar içinde düşünmeye zorlanır.
Bir kez yitirilmiş olan özgür düşünce yeteneğini yeniden elde edebilmek pek zordur. Kendi kendisini yargılayabilme gücü olan, düşüncelerini eleştirebilen kişi, aslında birçok dogmalarının, çeşitli saplantılarının bulunduğunu görür.
Masonluk’ta, herkesin dogmalardan ve kör inançlardan sıyrılarak özgür düşünce sahibi olması öngörülür.
Düşünce Özgürlüğü   Bir insanın özgür düşüncesini serbestçe söyleyebilmesi, isterse yazarak ve çizerek başkalarına bildirebilmesidir.
Düşünce özgürlüğü ile “özgür düşünce” aynı şey değildir. Yalnızca bireyin özgür düşüncesinden söz edilebilir. Düşünce özgürlüğü ise toplumsal bir olgudur.
Demokratik toplumlarda düşünce özgürlüğü, rejimin temel direklerinden biridir. Baskı ya da dikta rejimlerinin egemen olduğu toplumlarda ise büyük ölçüde kısıtlanmıştır. Bu kısıtlama, toplumu çeşitli bakımlardan geri kalmaya tutsak eden birçok etkenin başında gelir.
Düşünce özgürlüğünün kısıtlanması, kişilerin düşüncelerini başkalarıyla paylaşıp geliştirememesi, bireysel boyutta da “özgür düşünce”nin serpilip yaygınlaşamamasına yol açar.
Masonluk’ta, her toplumda sınırsız ve sonsuz bir düşünce özgürlüğünün oluşturulması öngörülür.
Dogma   Doğruluğu tartışmasız bir biçimde kabul edilip onaylanan, her türlü eleştirinin dışında ve üstünde tutulan, her koşul altında kesin ve değişmez sayılan görüş ve düşüncedir.
Hiçbir inceleme yapmadan, bilimsel veriler ile uyumlu olup olmadığına bakmadan, akıl süzgeçinden geçirmeksizin, karşıt görüş ya da olasılıkları göz önüne almadan, olduğu gibi inanılması önerilen her ilke bir dogmadır.
Bilim , bir bakıma dogmanın karşıtıdır. Fakat, bilimsel nitelikli olması gereken doğrular ve bunlara ilişkin soruların yanıtları da birtakım hazır kalıplara bağlanacak ve “değişmez” sayılacak olursa, bunlar da birer dogma sayılır.
Masonluk, dogmaların her türüne karşıdır.
Batıl
Aklın kabul etmediği ve gerçek ile ilgisi bulunmayan bir saplantıdır.
Batıl, doğada ya da yaşamda yer alan bağımsız iki veya daha çok olay ya da olgu arasında imgesel (hayalî) bağlantılar kurularak oluşturulur. Bilim dışı bir kurgu ve akıl ilkelerine uymayan bir kapılmadır. Bireyi belli saplantılara tutsak ederek aklın kullanılabilmesine, böylece düşüncenin gelişmesine engel olur.
Masonluk akıldan yana olduğu için batıl ile bağdaşamaz.
Bağnazlık   Bir inancı, bir ülküyü, bir geleneği, bir göreneği, bir töreyi, bir ilkeyi, bir bilgiyi, bir düşünüyü, bir yorumu ya da bunlardan birkaçını, körü körüne ve aşırı ölçüde inatla savunmak, ondan başkasını ya da başka türlüsünü hiçbir koşul altında benimseyebilme eğilimini gösterememektir.
Toplumsal yaşamın birçok alanında, örneğin politikada, ekonomide, meslekte ve işte, sosyal ilişkilerde, hatta bilimde ve sanatta bile bağnazca tutum ve davranışlarla karşılaşılabilir.
Bağnazlık, tutuculuk (muhafazakârlık) ile aynı şey değildir. Tutuculuk “olanı olduğu gibi koruma ve sürdürme eğilimi” olarak tanımlanabilir. Geçmişin bilgi birikimi ve deneyimleri üzerine kuruludur.
Tutucu kişi değişimden pek hoşlanmaz; ama eleştiriye dayanıklıdır. Bağnaz bir insan ise eleştiriye dayanamaz; savunmasını saldırıya geçerek yapar. Üstelik bağnaz kişi kendi özgür düşüncesini oluşturmaz; başkalarının görüş ve düşüncelerini körü körüne savunur. Böylece kendini başka kişilerin düşünülerine tutsak eder. Bunlara karşı çıkan herkesi de kendine düşman sayar.
Bu nedenlerle bağnazlık her ortamda uyuşmazlık ve çatışma yaratır.
Masonluk, bağnazlığın her türüne karşıdır. İnsanlara, başkalarına karşı anlayışlı ve toleranslı olmalarını, herkesin özgürlüğüne saygı göstermelerini önerir.
Vicdan Özgürlüğü   İ nsanın, tüm inançlarında hiçbir koşula ve sınırlandırmaya bağlı kalmaksızın, kendi vicdanından başka hiçbir güce hesap vermek zorunda olmayışıdır.
Vicdan özgürlüğü, her insanın inançlarına sahip olmasını, zorunluluklara bağlı kalmamasını, korkularını gidermesini, aklını ve öz buyrultusunu kullanmasını sağlar.
Masonluk’ta hiç kimsenin inancına karışılmaz.
Politik
Özgürlük   Bir insanın, herhangi bir toplum yönetim biçimini, bir doktrin ya da rejimi, belli bir politik görüşün ya da örgütün ilkelerini dilediğince benimseyebilmesi, toplum yönetiminde yer ve görev alma kapısının kendisine açık olmasıdır.
Masonluk bir kurum olarak politika (siyaset) ile uğraşmaz. Fakat, ulusal yasalara uyan herkesin politik özgürlüğünü savunur.
Ekonomik Özgürlük   Bireyin, kendini ve kendisiyle birlikte geçim sorumluluğunu üstlenmiş olduğu kimseleri, çağın uygarlık düzeyinde geçindirebilecek durumda olmasıdır.
Masonluk, masonlar başta olmak üzere hiç kimseye bir özdeksel yararlanma ya da çıkar sağlamaz. Fakat herkesin ekonomik özgürlüğe sahip olmasını savunur.
Sosyal Özgürlük   Bir insanın, dilediği yaşam tarzını dilediğince seçebilmesi, toplumun her türlü olanağından yararlanabilme hakkının bulunmasıdır.
Bu özgürlük, İNSAN HAKLARI ‘nın temel öğelerinden biridir. İnsanın mutluluğun temel kaynaklarındandır.
Masonluk, insan haklarını sonsuzca savunur.
Davranış Özgürlüğü   Bir insanın, aklına ve buyrultusuna (iradesine) egemen olması, bedensel bir sakatlığı ya da hastalığı, sinirsel ya da psikolojik bir sorunu yoksa, yasalara ve toplumun töresine aykırı düşmemek koşuluyla istediğini yapabilmesidir.
Davranış özgürlüğü bir insanın her istediğini her istediği biçimde yapabilmesi değildir. Bu özgürlüğün en önemli koşulu başkalarını rahatsız ya da huzursuz etmemektir.
Her kişinin davranış özgürlüğü diğerlerinin hakları ile sınırlanır. Böyle olmazsa, toplumda barış, düzen ve denge yitirilir, anarşi ve karmaşa doğar.
Masonluk, özgürlüğü bir temel ilke olarak benimser, ama düzenden yanadır; anarşi ve karmaşaya karşıdır.
EŞİTLİK:   
İnsanlar arasında, farklılıkları her ne olursa olsun, bundan ötürü hiçbir ayırım güdülmemesi, hiç kimseye hak etmediği ayrıcalığın tanınmaması gerekir.
Yasal olarak kısıtlı bir durumu bulunmayan herkes, tüzel bakımdan eşit haklara sahip olmalıdır. Birtakım insanlar bu ilkeye uymayıp “ adalet” denilen olguyu da hiçe sayarak, yalnızca kendilerine yaraştırdıkları hakları sonsuz ölçüde, bencilce kullanmak ister. Bu tutum bir sosyal eşitsizlik, haksızlık, dengesizlik eğilimidir.
Masonluk haktan ve dengeden yanadır.
Her insan kendi sahip olduğu değerlere yaraşır olmalıdır. Bununla kalmamalı, diğer tüm insanları da aynı değerlere yaraşır görmelidir.
Hiç kimse, kendisinin olmayan şeylere göz dikmemelidir.
Herkes, kendine yeterli olanla yetinmeyi bilmelidir. Çünkü, bugün birisinin olan herhangi bir şey, dün başkasınındı; yarın da bir başkasının olacaktır.
İnsanlar arasındaki farklılıkların giderilmesi olanaksızdır. Çünkü bunların birçoğu doğal, ancak bazıları toplumsaldır. Bununla birlikte, tüm farklılıklarına karşın her insana koşulsuz olarak eşit davranmak, her insanı bir diğerine eşit saymak olanaksız değildir.
Bu olanağı sağlayacak olan güç “insancı sosyal adalet” olarak nitelenebilir.
Zaten Masonluk, insanlar ve toplumlar arasında var olan farklılıkları gidermeyi değil, tüm bu farklarına karşın her insana koşulsuz ve ayırımsız olarak eşit davranılmasını ilke edinmiştir.
Kimileri, Masonluk’taki eşitlik ilkesini sosyalist doktrinlerle bağdaştırır. Bu tür doktrinlere karşı çıkılan toplumlarda Masonluk bu bakımdan kötülenir.
Oysa, insanların özgürlüklerinin büyük ölçüde kısıtlandığı sosyalizmin bir yönetsel rejim olarak uygulandığı ülkelerde Masonluk yaşatılmaz.
Masonluk’taki eşitlik ilkesi herhangi bir doktrinden alınmış ya da esinlenilerek oluşturulmuş değildir. Doğrudan ve yalnızca insancılık (hümanizm) üzerine kuruludur. Bu anlayışı şöyle özetleyebiliriz:
- Hiçbir ırk ya da soy bir diğerinden daha üstün ya da daha aşağı değildir. Hiçbir insanın alnına doğuştan “soyluluk” ya da “kölelik” damgası vurulmamıştır. Böyle bir şeyin oluşturulması insanlığa aykırıdır.
- Hiçbir din, mezhep ya da inanç bir diğerinden daha üstün ya da daha aşağı değildir. İnsanlar “inançlılar” ve “inançsızlar” diye, ya da buna benzer birbirine karşıt terimlerle (örneğin “dindarlar” ve “dinsizler” diye) birbirlerinden ayrılamaz. Hiçbiri diğeri onanla daha üstün ya da ayrıcalıklı tutulamaz.
- İnsanlık çeşitli toplumlara, çeşitli uluslara bölünmüştür. Bunların hepsi birden “insanlık bütünü” nü oluşturur. Her insan önce kendi toplumunun, kendi öz yurdunun, kendi ulusunun bir bireyidir. Her toplumun ve her ulusun da kendine özgü yasaları, töreleri, yaşayış biçimi vardır; bunlar yer yer birbirlerinden farklıdır. Bu etkenler, insanlar arasında bir eşitsizlik nedeni olamaz.
- Her ulusun, hatta bir ulus içindeki çeşitli toplumların kendilerine özgü bir dili vardır. Bir dil, bir diğerinden daha gelişkin olabilir. Bir yabancı dil, ona pek alışkın olmayan kulaklarca yadırganabilir. Fakat bu nedenlerle insanlar arasında ayırım yapılamaz.
- Erkeklerin ve kadınların biyolojik bakımdan farklılıkları vardır. Ailedeki ve toplumdaki öncelikli işlevleri de farklı olabilir. Fakat bundan ötürü erkek ya da kadın karşı cinse oranla üstün sayılamaz.
- Toplum içinde, ekonomik düzeyleri ve olanakları nedeniyle birbirlerinden farklı yaşam standartları olan insanlar bulunabilir. Fakat bundan ötürü hiç kimse bir diğerinden daha üstün ya da daha aşağı görülemez.
- Her toplumda, gerek bilgileri, gerek meslekleri ya da işleri, gerek “yönetici” ya da “emekçi” olmaları, gerekse toplumun yönetiminde yer alıp almamaları bakımından birbirlerinden farklı sosyal sınıflarda olanlar vardır. Fakat bundan ötürü hiç kimse bir diğerinden daha üstün sayılamayacağı gibi daha aşağı sayılamaz.
Masonluk, insanlar ve toplumlar arasında, her bakımdan ayırımsızlıktan ve eşitlikten yanadır.
KARDEŞLİK:    İnsanların Masonluk’ta tanımlanan özgürlükleri elde edip her bakımdan “özgür” olmaları, sonra da bunun toplumsal eşitlik ile pekiştirilmesi kolay değildir. Her ikisinin birden korunabilmesi ise çok daha zordur.
Özgürlük ve eşitlik ancak birlik ve beraberliğin kaynağı olan kardeşlik ortamında gerçekleştirilebilir.
Masonluk’ta benimsenen kardeşlik, ortak bir ana ya da babaya bağlı olduğu için kendiliğinden oluşan, insanın elinde olmayan bir kardeşlik değildir.
Burada söz konusu olan kardeşlik, insanın kendi istem ve buyrultusuyla oluşturduğu, bilinçli bir kardeşliktir.
Bu kardeşlik “ülkü birliği” üzerine kuruludur. Tolerans , sevgi , saygı , güven , anlayış ve dayanışma ile yaşatılır.
Masonlar birbirlerine “kardeş” der ve birbirlerini “kardeş” olarak tanır. Fakat kardeşlik ilkesini yalnızca kendileri için istemekle kalmazlar. Tüm insanların bu kardeşliğe ortak olmalarını bekler, bunun için çalışırlar.
Bir ön yargı ya da bilgisizlikle Masonluğa karşı çıkanların masonlara yönelttikleri eleştirilerin başında Masonluk’ta benimsenen kardeşlik anlayışı gelir. Böylece masonların aralarındaki ilişkileri aile bağlarından bile üstün tuttukları, birbirlerini gözeten, bireysel çıkarlarını topluca koruyan bir örgüt oluşturdukları ileri sürülür.
Oysa, birbirlerinden ayrı zamanlarda aynı okulda okumuş kişiler arasında, aynı köyden hatta aynı kentten ya da çevreden gelenler arasında, birbirlerini hiç görmemiş ve tanımamış olsalar bile, bir yakınlık ve dayanışma eğilimi vardır. İnsan her gittiği yerde okul ya da askerlik arkadaşını, köylüsünü, kentlisini, memleketlisini arar.
Çünkü insanlar arasındaki dayanışma , paylaştıkları bir takım “ortak değerlerin varlığı” ile sağlanabilir. Birbirini “kardeş” olarak benimseyen kişiler arasında dayanışma olması çok daha doğaldır.
Kaldı ki, masonlar arasındaki dayanışma olgusu hiç de çoğu kimsenin sandığı gibi birbirine özdeksel (maddî) yardımda bulunmak ve destek olmak değildir; Masonluğun amaçlarını paylaşmak ve birbirinin Masonluğun amaçları doğrultusunda gelişip olgunlaşmasına katkıda bulunmaktır.
KARDEŞLİKBirbirleriyle hiçbir kan bağı bulunmayan insanların birbirlerini “kardeş” olarak benimseyebilmeleri, bu kişilerin erdemlerini yansıtır.
Masonlar arasındaki kardeşlik bağlarının imrenilecek bir düzeyde olması beklenir. Fakat gerçekte bunun böyle olduğunu söyleyebilmek de zordur. Bu yüzden masonlar bile kimi zaman aralarındaki kardeşlik bağlarının yeterince güçlü olmadığından yakınır. Bunun başlıca nedeni ise, kimi masonların Masonluğun Töresel İlkeleri ‘ni içtenlikle benimsemek ve bunları kendi yaşamlarına uyarlamak bakımından yetersiz kalmış olmalarıdır.
Masonluğun töresel ilkelerinin çoğu, uygar toplumlarda birer “erdem” olarak benimsenmiş bireysel niteliklerdir:
İyilik, doğruluk ve dürüstlük, alçak gönüllülük, sabırlılık, yüreklilik (cesaret) , yurtseverlik, çalışkanlık, görev duygusu, öz veri (fedakârlık) , içtenlik (samimiyet) , bağlılık (sadakat) , yardımseverlik, sevecenlik (şefkat) , insanseverlik, onur (haysiyet) , ve bunların hepsinden daha önemli olan tolerans.
Tüm bu töresel ilkeler, bir bakıma KARDEŞLİK ilkesinin çeşitli öğelerini oluşturur. Bu ilkeler aynı zamanda bir masonun nasıl bir insan olması gerektiğini de ortaya koyar.
Masonluğa karşı çıkanlar, Masonluğun ilkelerini de kötüler.
Çünkü,
Masonluğun ilkeleri, çeşitli nedenlerle bu kuruma saldıranlar ve masonları suçlayanlar için Masonluğun amaçlarından çok daha korkutucudur.
Çünkü, bu ilkeler, toplumu oluşturan geniş halk kitlelerini kendi pençelerine takarak böylece egemenlik tutkularını doyuma ulaştıran ya da onların sırtından kendi çıkarlarını elde etmeyi sürdürme kaygısında olanların işine gelmez.
Siz başkalarının söylediklerine kanmayın ve kapılmayın.
Yukarıda sayılmış olan temel ilkeler sizce iyi, doğru ve güzel mi? Anlatılan kapsamları sizce uygun mu? Bunu düşünün.
Düşünürken hiç kimsenin özgür düşüncenizi ve bireysel değer yargılarınızı etkilemesine izin vermeyin.
Kendi doğrularınızı öz buyrultunuzla ve vicdanınıza danışarak oluşturun.
 SEVGİLER...SAYGILAR...
 


Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: shakespeare - Mayıs 08, 2011, 04:35:24 ös
ÖMBL SİTESİNDEN
Türkiye’de Masonluğun Bölünmesi
1964 yılında Adalet Partisi’nin genel başkanlığına adaylığını koyan Süleyman Demirel’i yıpratmak ve seçilmesini engellemek amacıyla “mason” olduğu ileri sürülmüştü. Demirel’in 1956 yılında Masonluğa girmiş olduğu doğruydu. Fakat sonra ilgisini yitirmiş ve locasıyla ilişkisi kesilmişti. İstek üzerine, Ankara’daki Büyük Üstat Yardımcısı Enver Necdet Egeran, Demirel’in Türk Yükseltme Derneği’nde kaydının olmadığına dair bir yazı vermişti.
Böyle bir belgenin verilmiş olması çoğu masonlarca “Türk Masonluğu’nun politikaya âlet edilmesi” olarak nitelendirildi. Bundan ötürü büyük loca genel kurulunda yoğun tartışmalar çıktı. Ertesi yıl Enver Necdet Egeran’ın bir de büyük üstatlığa seçilmesi, büyük locayı daha da karıştırdı. Öte yandan Türkiye Süprem Konseyi de bu konuya karışıp sert bir tutum ortaya koyunca, büyük loca yönetimiyle arası açıldı.
Türk Masonluğu bir buçuk yıllık bir süre boyunca masonik çalışmaları bir yana bıraktı; hep bu konuyu tartışır oldu. Sonunda kimi masonlar localarından ayrılıp kendi başlarına bağımsız 6 yeni loca kurdu. İzmir’deki localardan biri tüm üyeleriyle birlikte büyük locadan koptu. İşte bu 7 loca 1966 yılında bir araya gelerek Türkiye Büyük Mason Mahfili adı altında yeni bir büyük loca oluşturdu. Aynı adı taşıyan bir de dernek kuruldu.
Böylece Türkiye’de Masonluk ikiye bölünmüş oldu.
Türkiye Süprem Konseyi, Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası ile ilişkilerini keserek, yeni kurulan Türkiye Büyük Mason Mahfili’ne kucak açtı. Türkiye Büyük Mason Mahfile’nin İstanbul’daki locaları Süprem Konsey binasında çalışmaya başladı. Bundan ötürü Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası, yüksek dereceli üyelerinin o binaya giderek Masonluğun yüksek derecelerinde yapılan çalışmalara katılmalarını yasakladı.
Derken, Türkiye Süprem Konseyi’nden ayrılan kimi yüksek dereceli masonlar Türkiye Yüksek Şûrası adı altında bir diğer örgüt oluşturdular. Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin Türkiye’deki bu ikinci yönetsel organı, T.C. Dernekler kanunu uyarınca “Türkiye Fikir ve Kültür Derneği” adını aldı.
Böylece Türkiye’de Masonluğun bölünme olgusu yüksek dereceleri de kapsar oldu.
Bölünme Sonrası
Türkiye Büyük Mason Mahfili, çalışmalarını Türk Masonluğu’nda öteden beri benimsenmiş olan Liberal Masonluk anlayışı doğrultusunda yürüttü. Pek az sayıda masonun katılımıyla kurulmuş olduğundan, ilk birkaç yılda hayli ağır bir gelişim sağlayabildi. 1970’li yıllarda üyelerinin sayısı belirgin bir artış gösterdi ve yeni locaların kurulmasına başlandı.
Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası ise, dünya çapında Masonluğun en büyük niceliksel gücünü oluşturan Anglosakson Masonluğu topluluğuna katılmaya yöneldi. Zaten bu amaçla yıllar öncesinden başlatılmış birtakım girişimler vardı; bunların başını da gene Enver Necdet Egeran çekiyordu. Nitekim, 1965 yılında Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası yukarıda sözünü etmiş olduğumuz kaynaşma içindeyken, Türk Masonluğu’unun Anglosakson Masonluğu topluluğundaki mason kuruluşları tarafından “düzenli bir büyük loca” olarak tanınabilmesi bakımından gerekli görülen ve Masonluk’ta “konsekrasyon” olarak anılan bir tören, genel kurul toplantısı sırasında bir “oldu bitti” ye getirilerek uygulanıvermişti.
Anglosakson Masonluğu topluluğunun önderi niteliğindeki İngiltere Birleşik Büyük Locası, konsekrasyon uygulamasını, Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası’nın “düzenli bir büyük loca” olarak tanınması için yetersiz buldu. Büyük locanın tüzük ve ritüelleri üzerinde yer yer birtakım değişiklikler yapıldı. Bu da yetmedi. İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası’nı “düzenli bir masonik örgüt” olarak tanıyabilmesi için, kökeninde daha önce kendisinden patent almış bulunan bir locanın bulunması gerekiyordu. Bunun üzerine, 1909 yılında daha önce Mısır obediyansına bağlı iken Maşrık-ı Âzam-ı Osmanî’ye katılmış olan “Resne” adlı loca, Türk Masonluğunun kökeni olarak gösterildi. Bunun üzerine İngiltere Birleşik Büyük Locası 1970 yılında Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası’nı düzenli bir mason örgütü olarak tanıdı.
Böylece Türkiye’deki Masonluğun bölünmesi, yalnızca 1965 yılında patlak vermiş birtakım iç olaylara bağlı kalmadı. Ortaya biri Liberal Masonluk, diğeri Anglosakson Masonluğu kanadında olmak üzere iki ayrı mason büyük locası ve gene bu kanatlarda yer alan iki ayrı yüksek dereceler otoritesi çıktı.
Türkiye Süprem Konseyi Liberal Masonluğu benimseyen Türkiye Büyük Mason Mahfili ile, 1968 yılında kurulan Türkiye Yüksek Şûrası ise artık Anglosakson Masonluğu kanadında yer alan Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası ile ilişki kurmayı sürdürdü.
1973 yılında T.C. Dernekler Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle derneklerin adlarının başında yer alabilen “Türk” ya da “Türkiye” sözüne kısıtlama getirildi. Bunun üzerine Türkiye’deki tüm mason örgütlerinin adlarının başında yer alan “Türkiye” sözü kaldırıldı.
1980’li yılların sonlarında, Büyük Mason Mahfili’nin kimi üyeleri, birçok Batı ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de kadınların mason olabilmelerinin sağlanması bakımından başlatılan girişimleri desteklediler. Bu bağlamda 1989 yılında önce “Çağdaş Kardeşlik Dayanışma Derneği” adı altında bir dernek kuruldu. 1991 yılında bu derneğin üyelerinin Masonluğa girebilmeleri amacıyla bir geçici loca oluşturuldu. Masonluğa giren kadınlar dört ayrı loca kurdular. Aynı yıl bu localar bir araya geldi ve “Kadın Büyük Mason Locası” adını alan bir büyük loca oluştu. Kadın masonlar sonradan hem bu örgütün hem de derneğin adını Kadın Masonlar Büyük Locası olarak değiştirdiler.
Gene 1991 yılında Büyük Mason Mahfili Derneği, uluslararası nitelikli bir mason örgütü olan ve kısaca CLIPSAS olarak anılan kuruluşa üye olabilmek için T.C. Bakanlar Kurulu’na başvurdu. Bunun için Masonluk’taki tutumunu açıklayan bir “evrensel bildirge” yayımladı. Bakanlar Kurulu’nun izniyle bu uluslararası örgüte üye oldu.
Büyük Mason Mahfili, 1993 yılından bu yana Özgür Masonlar Büyük Locası adını kullanmaya başladı.
Günümüzde, Türkiye’de üç ayrı mason büyük locası vardır. Masonluk’taki yüksek dereceler büyük locadan ayrı bir örgüt çatısı altında yürütüldüğünden, böylece yurdumuzda şu anda beş bağımsız mason derneği bulunmaktadır.

HKEMBL sitesinden

TÜRKİYE'DE MASONLUK
Spekülatif Masonluğun İngiltere de 1717 yılında kurulmasından çok kısa bir süre sonra, 1721 yılında, İstanbul’da Fransız Masonları tarafından ilk loca kurulmuş olmakla beraber, Türkiye Büyük Locasının 1909 yılında, Meşrutiyetin ilanından sonra ancak kurulabilmiş olmasıyla, bu tarihe kadar olan devirdeki masonluk eylemleri genellikle dış kaynaklı belgelerden öğrenilmektedir.

1738 yılında İstanbul’da, İzmir’de ve Halep’te Mason localarının açıldığı haberi ‘St. James Evening Post’ adlı bir Londra gazetesinin 24 Mayıs 1738 tarihli nühasında yazılmaktadır.

Osmanlı toprakları üzerinde adı bilinen ilk loca ise 1748 yılında Halep’te kurulan , İskoçya Büyük Locasına bağlı, İskenderun Locasıdır. İlk Türk Masonları ise Yirmisekiz Çelebizade Sait Çelebi, İbrahim Müteferrika ve Humbaracı Ahmet Paşa dır.
Koca Mustafa Reşit Paşa gibi, önemli devlet adamları ve aydınların bu localara girdiği loca arşivlerinden öğrenilmektedir.
İstanbul da kurulan localar; 1861 yılında ‘Ser Locası, 1867 yılında Prootos ve ‘l’Etoile du Bosphore’ Localarıdır.
Sultan V. Murad, Şehzade Nurettin Efendi, Şehzade Kemalettin Efendi, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi, Şeyhülislam Hayri Efendi, Müderris Mahmut Esad Efendi, Sadrazam Keçecizade Fuat Paşa, Sadrazam Mithat Paşa, Sadrazam Ahmet Vefik Paşa, Sadrazam Tunuslu Hayrettin Paşa, Sadrazam İbrahim Hakkı Paşa, Berlin Büyük Elçisi Sadullah Paşa, Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal Prootos üyeleridir. Bu devirde İstanbul da kurulan Mason Locaları aydınların barınağı olmuş ve buralarda yetişen Masonlar Meşrutiyetin kurulmasını düşünsel ve eylemsel yönlerden etkilemişlerdir.
Abdülhamit, Sultan V. Murad'ın mason olması nedeniyle, ilk devirlerinde masonların eylemlerine pek karışamamış, fakat V. Muratın ölümünden sonra tutumunu sertleştirmiştir. Bu olaya bağlı olarak 1905 yılından itibaren localar İstanbul dışında ve özellikle Makedonya'da (Selanik) açılmaya başlamıştır. Makedonya'da kurulan locaların en önemlileri İtalyan Obediyansına bağlı ‘Macedonia Risorta’ ve ‘Veritas’ Localarıdır. Bu iki locanın üyeleri arasında önemli siyaset, devlet adamları ve Komutanlar vardır. Kazım Özalp Paşa, Sadrazam Mehmet Talat Paşa, Mithat Şükrü Bleda, Mehmet Cavit Bey, Manyasizade Refik Bey, Kazım Nami Duru, Bahriye Nazırı Cemal Paşa, Faik Süleyman Paşa, İsmail Canbulat Bey, Hoca Fehmi Efendi, Osman Adil Bey; Mehmet Servet Bey, Fazlı Necip Bey ve Emanuel Karasu Efendi bu locaların üyelerindendirler.
Bu tarihe kadar ülkede toplam 23 loca kurulmuştur. Birinci ve İkinci Meşrutiyetin , Jön Türklerin, İttihat ve Terakki Cemiyetinin kurulması ve eylemleri bu kişilerin gayretiyledir.
Aynı zamanda İttihat ve Terakki yöneticileri olan bu kadro, İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra, Osmanlı İmparatorluğunda Milli Masonluğu kurmak için harekete geçmişlerdir.
Türkiye Büyük Locasının kurulması işlemi sırasında İstanbul’daki Selimiye Süvari Fırkası Komutanı Prens Aziz Hasan Paşa, Maliye Bakanı Mehmet Cavit Bey, Mehmet Talat Sai Paşa, Mithat Şükrü Bleda, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Fuat Hulusi Demirelli, Faik Süleyman Paşa, Jandarma Genel Komutanı Galip Bey, Hüseyin Cahit Yalçın kurucular arasındadır.

1 Ağustos 1909 günü ‘Maşrıkı Azamı Osmani’ adı altında ilk Türkiye Büyük Locası kuruldu. Büyük Üstadlığa Mehmet Talat Sait Paşa ve yönetime Jandarma Genel Komutanı Galip Paşa, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Osman Talat Bey seçildiler.

1923 de Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, ülkenin yabancıların işgali ve etkilerinden kurtulması sonucu, Masonlukta yeni bir ulusallık anlayışı ve bilinçlenme başlar ve bünyesini Atatürk devrimleri ve ilkelerine öz ve biçim olarak uyarlar. Türkiye Büyük Locasının o zamanki ismi olan ‘Maşrıkı Azamı Osmani’ adı ‘Türkiye Büyük Maşrıkı’ olarak değiştirilir.

Atatürk’ün Cumhuriyetçi kadrosunda görev alanların büyük bölümü Masondur. Bir bakıma yönetim ve devrimlerin gerçekleştirilmesi Masonlara emanet edilmiştir. Fethi Okyar, Rauf Orbay, Refet Bele Paşa, Ali İhsan Sabis Paşa, Meclis Başkanı Kazım Özalp Paşa, Meclis Başkanı Abdülhalik Renda, Başbakan Hasan Saka, İçişleri Bakanları Şükrü Kaya ve Mehmet Cemil Ubaydın, Dışişleri Bakanları Bekir Sami Kunduh ve Tevfik Rüştü Aras, Sağlık Bakanları Rıza Nur, Adnan Adıvar, Refik Saydam, Behçet Uz, Milli Eğitim Bakanları Reşit Galip, Hasan Ali Yücel, Ekonomi Bakanı Sırrı Bellioğlu, Milletvekilleri Cevat Abbas, Atıf Bey, Edip Servet Tör, Yunus Nadi, Reşit Saffet Atabinen, Memduh Şevket Esendal, Hilmi Uran, Tevfik Fikret Sılay, Ahmet Ağaoğlu, Ankara Valisi Nevzat Tandoğan ve Belediye Başkanı Süleyman Asaf İlbay, İstanbul Valileri Muittin Üstündağ, Lütfü Kırdar, Danıştay Başkanı Mustafa Reşat Mimaroğlu, Jandarma Genel Komutanı Galip Paşa, İstiklal Mahkemesi Başkanı Necip Ali Küçüka, Amiral Mehmet Ali Paşa Atatürk’ün çevresinde ülkeye hizmet etmiş Masonlardır.
Cumhuriyet döneminde Dernekler Kanunu gereği Masonluk kurumları birer dernek statüsüne sokulmuştur. 1927 yılında Türkiye Büyük Locasının resmi statüsünü içeren derneğe ‘Tekamülü Fikri Cemiyeti’ adı verilmiş ve bu ad 1929 yılında ‘Türk Yükseltme Cemiyeti’ şekline değiştirilmiştir.

1935 yılında Türk Yükseltme Cemiyeti adı altında dernek statüsünde çalışan Türkiye Büyük Locası kendi çalışmalarını bizzat kendisi tatil etmiştir.

Ülkede oluşan siyasal ve sosyal ortam göz önüne alınarak, Türk Ocakları, Kadınları Himaye Cemiyeti, Muallimler Derneği, İzcilik Teşkilatı gibi kuruluşlar yasayla kapatılmış ve parti denetimi altına alınmıştır.

Atatürk, aynı zamanda Mason olan dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ile görüşür ve ondan Masonların üst düzey yöneticilerine genel durumu açıklamasını ve yasaya gerek olmadan kendi kendilerini tatil etmeleri mesajını iletmesini ister. Sonunda 10 Ekim 1935 günü Mason yöneticileri tarafından imzalanmış bildirge Anadolu Ajansı tarafından yayınlanır:
“Mes’ul ve maruf imzalar altında Ajansımıza verilmiştir. Türk Mason Cemiyeti memleketimizin sosyal tekamülünü ve günden güne artan muazzam terakkilerini dikkate alarak ve Türkiye Cumhuriyetinde hakim olan demokratik ve cidden laik prensiplerin tatbikatından doğan iyilikleri müşahede ederek faaliyetine, bu hususta hiç bir kanun olmaksızın nihayet vermeyi ve bütün mallarını memleketimizin sosyal ve kültürel kalkınmasına çalışan Halk Evlerine teberruu muvafık görmüştür.”
Ayrıca Şükrü Kaya hükümet adına kamu oyuna yaptığı resmi açıklamada; “Türk Masonları kendi ideallerinin hükümetin esas programına dahil olduğunu görerek, kendi teşkilatlarını kendileri fesh etmişlerdir. Hükümetin bu iş üzerinde hiç bir teşebbüsü ve alakası yoktur” diyerek durumu belirtmiştir.
1946 yılında yeni Cemiyetler Kanununun yürürlüğe girmesiyle, masonlar da yeniden faaliyete geçerler ve 1948 yılında İstanbul Vilayetine verilen dilekçeyle Türk Mason Derneğini kurarlar. Aynı yıl İzmir ve Ankara şubeleri açılır.
Daha sonra, Ankara’daki localar birleşerek 1955 yılında kendi Büyük Localarını kurarlar, İstanbul ve İzmir’deki locaları bu Büyük Locaya katılmaya davet ederler. Aynı yılın sonunda, Merkez Ankara’da olmak üzere Türkiye Büyük Locası kurulur. Böylece Türk Masonluğu, masonluk ilke ve kurallarına aykırı olmayan bir şekilde, loca üyelerinin özgür iradeleriyle, dünyadaki diğer benzerleri gibi kurulmuş olur. Bu tarihten itibaren, Türkiye Büyük Locası kendi obediyansı içinde, kendisine eşit veya üstün bir güç tanımayan tek bir merkezi yönetim şekline gelmiştir.
Ancak sorun dünya masonluğu için çözülmüş değildir. Çünkü Büyük Locayı oluşturan Locaların tümü kendiliğinden oluşmamış, Yüksek Şura tarafından kurulmuştur. Türkiyedeki masonlar bu localarda masonluğa kabul edildiklerinden, dünya masonluğuna göre hem localar, hem de Türk masonları mason olarak tanınmazlar. Bu olay, Türk masonluğunun tanınması için masonları 22 yıl daha uğraştıracaktır.
Türk Masonluğu bazı yabancı Büyük Localar tarafından tanınmakla beraber, Düzenli Masonluk olarak tanımlanan ve önderliğini İngiltere, İskoçya ve İrlanda Büyük Localarının yaptığı obediyanslar tarafından, kuruluşundaki usulsüzlük nedeniyle tanınmamaktadır. Bu nedenle bu obediyanslarla tanışma ve iyi ilişki kurma çalışmaları başlatılır. Hollanda, A.B.D., Almanya, İsviçre ile tanınma işleminin nasıl olabileceğine değin çalışmalar yapılır.
Bu arada Türkiye Yüksek Şurasının tanınma girişimi başarılı olmuştur. A.B.D.nin 1861 yılında tanımış olduğu Osmanlı Yüksek Şurasının devamı olduğu kabul edilerek, patent yenilenmiştir. Bu olayın etkisiyle, 1962 yılında Newyork ve İskoçya Büyük Locaları, Türkiye Büyük Locasını tanıdılar. Türkiye Büyük Locası'nın diğer Büyük Localar tarafından tanınmasını sağlamak için, İskoçya Büyük Locası, Türkiye Büyük Locası için bir Konsekrasyon (Tahsis)Töreni yaptı. Bu törenden sonra, Türkiye Büyük Locasının, yabancı obediyanslar tarafından tanınmasında büyük artış olmuştur.
Türkiye Büyük Locasının, İngiltere ve İrlanda Büyük Locaları tarafından
tanınma işlemlerinde de sonunda başarıya ulaşılır. İngiltere Büyük locası 1970 tarihinde tanıma işlemini gerçekleştirdi. Bundan 1 ay sonra da İrlanda Büyük Locası Türkiye Büyük Locasını tanıdı. Böylece Türkiye Büyük Locası ile, dünya düzenli Masonluk obediyansları arasındaki tüm engeller ortadan kalkmış oldu.

Bu tarihten itibaren Türkiye’de Masonluk hızla gelişmeye başlamıştır. 1987’de İsrail’de Türkçe konuşan “Nur" locası, ve 1990’da Almanya-Frankfurt’ta Türkçe konuşan “Türkay” locası açıldı. Washington “Nur”, Bükreş “Işık”, ve ayrıca 1991’de Bodrum, 1993’de Antalya, 1995’de İstanbul-Yakacık, 1995’de Eskişehir, 1996’da Marmaris, 2004’te Adana binaları hizmete sokuldu.

sevgiler...saygılar...
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: enelsır - Mayıs 08, 2011, 04:58:49 ös
 Sayın sahnesarsan' a katkısından dolayı teşekkür ederim. Birinci madde olarak '' Masonluk'un evrensel ülküsü'' nü işliyoruz. Ben her iki locanın resmi internet sitelerinden alınmış bu beyanlarından, evrensel ülkü anlamında bir farklılık göremedim. HKEMBL nın kendini tanıtırken birinci koşul olarak '' bir yaratıcıya inanmak'' koşulunu da Masonluk'la değil Mason'un kendisiyle alakalı birşey olarak anladım. Hatta bu detay olmasa iki taraf da aynı şeyi söylüyormuş gibi geldi.

 İkincisi; sayın sahnesarsan ÖMBL' sının bölünme sebeleri hakkında ki açıklamasını eklemiş. Teşekkür ederim ,fakat biraz erken. Önce şu '' evrensel ülkü'' açısından konuyu bir anlayalım, hepsine sıra gelecek.

 Sevgi ve saygılarımla.

 
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: ADAM - Mayıs 08, 2011, 05:21:42 ös

Bir işi düzenli ve sistematik bir şekilde yapmayı niçin başaramıyoruz; anlamak olanaklı değil.

Aslında olanaklı; almış olduğumuz eğitim, edinmiş olduğumuz disiplin buna pek elvermiyor.

Eğer bir yanda HKEMBL'nın herhangi bir bildirgesini, diğer yanda ÖMBL'nın herhangi bir bildirgesini alıp alt alta sıralarsak, buradan Sayın enelsır'ın yönelmek isteği karşılaştırmayı elde edemeyiz.

Ben boşuna mı söz ettim üç kolonlu bir çizelgeden?

Şimdi ben burada Sayın Sahnsarsan'a sorsam "Nedir iki büyük locanın farkı?" diye, belki de hemen birinin üye olarak kabul edeceği kişilerle ötekinin üye olarak kabul edeceği kişilerde aranılan kriterlerinden başlayacak.

Hayır efendm. O aşamaya belki 20 konu başlığını karşılaştırdıktan sonra geleceğiz. Gelmeyecek değiliz elbette; geleceğiz. Bireysel aşamadan başlayarak örgütsel ve sonra kurumsal, daha sonra evrensel aşamaya doğru ilerlemek de bir yöntem olabilirdi. Ancak ben böylesini önerdim. Konu başlığının sahibi Sayın enelsır da benimsedi.

Neden böylesini önerdim?... Çünkü bu yönden başlayarak gittiğimizde aradaki farkların öyle çok olrmadığını, kimi zaman hiç fark olmadığını, kimi zaman farkların pek önemsiz düzeyde kaldığını göreceğiz. Olay ne kadar çok örgütsel bireysel düzeye doğru gelirse, farkların ve çelişkilerin de o denli artış gösterdiğini, ancak bir sonraki aşamada yine önemsizleşmeye yüz tuttuğunu göreceğiz.

Şimdi ben Sayın sahnesarsan'dan rica etsem, desem ki buraya aktarmış olduklarını bize yan yara karşılaştırmalı olarak yazsın ki, iki kuruluş arasındaki benzerlikleri ve farkları görebilelim. Yapabilir mi acaba?

Bunun olabileceğini sanmıyorum. Bu yöntemle gidince olmaz.  Bir büyük locanın bildirgesi ile ötdekini karşılaştırmak için her birini ayrı ayrı parçalamak, aynı konuya değinen tümcelerini yan yana getirmek gerekir. bir diğer deyişye olduğu gibi aktarmakla yetinmeyip, biraz çalışmak.

Bu iş burada bu başlık altında böyle karmakarışık olunca, anlaşılan şimdi bu başlığı terk edip yenisini açmak gerekecek.

O yeni başlık şöyle olabilir: "HKEMBL & ÖMBL - Evrensel Amaç Karşılaştırması"

Altına da ya iki kolonlu bir çizelge ya da iki soru:

HKEMBL'nın evrensel düzeydeki amacı nedir? (Varsa)

ÖMBL'nın evrensel düzeydeki amacı nedir? (Varsa)

Sonra bu ikisinin karşılaştırılması ve tartışılması.

Bu konu bittikten, artık yeni bir katkı görülmemeye başlandıktan sonra bir sonraki aşamaya geçilmesi.

Eh, madem Sayın Sahnesarsan üstlenmiş kuruluşların görüş ve bildirgelerini incelemeyi, kendisinden rica edelim, belirttiğimiz tarzda bir başlık açıp konuyu (bilgilerini ve bulgularını) ortaya koymasını.

Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: enelsır - Mayıs 08, 2011, 05:45:54 ös

 Sayı ADAM  çok doğru demiş. Ben de aynı kaygıyı yaşadığım için son iki iletim de bunu ve çözüm yollarını kendimce belirttim. Yalnız sayın ADAM'ın konuyu başka başlıklar altına taşıma fikrinin , işleri daha da karmaşık ve anlaşılmaz kılacağını düşünüyorum. Bunu bencillik olarak almayın fakat , bu konunun bu başlık altında tartışılıp nihayete erdirilmesini arzu ediyorum. Bu hem katılım da bir sürekliliği, hem de konunun bütünlüğünü korumak adına çok gerekli bana göre. Hatta konu bütün yönleriyle tartışılıp bütün fikirler ortaya konduktan sonra bir sonuç bildirgesi yayımlamayı bile düşünüyorum. Bu tartışma boyunca neler konuşuldu neler tartışıldı bunu özetlemek adına.

 Konunun dağıldığı ve bunu ileriki safhalar da daha da derinleşeceğini gördüğüm için, bunu parçalara bölme fikrini benimsemiştim zaten.

 Şu halde bu konu da görüş ve düşüncelerini, bilgilerini paylaşacak üyelere şunu duyurmak isterim: Biz bu başlık altında HKEMBL ve ÖMBL nın düşünsel , işleyiş ve felsefi açıdan karşılaştırmasını yapmaya ve bu kurumları daha iyi anlamaya çalışıyoruz. Bunu da belli başlıklar altında ilerleyerek sistematik ve düzenli bir şekilde yapmak istiyoruz. Bu konu da bir katkıda ve fikir beyanında bulunmak istiyorsanız sizden bir ricada bulunacağım. Önce daha önce yazılmış iletileri okuyun, konunun neresinde olduğunuzu kavradıktan sonra o başlığa ait paylaşımlarınızı, görüşlerinizi iletin. Bu konu henüz yeni başladı ve biz şu an da iki BL nın evrensel ülküsünü tartışıyor ve anlamaya çalışıyoruz. Bütün katılımcılara şimdiden teşekkür ederim.

 Sevgi ve saygılarımla.
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: shakespeare - Mayıs 08, 2011, 06:21:46 ös
sayın ADAM,
saygıdeğer Mason üstad-ı azamı Kemalettin Apak tarafından yazılmış    "Ana Çizgileriyle Türkiye'deki Masonluk Tarihi" ve benzeri kitapları edinmem lazım, 19 mayıstan sonra bu kitaplar elime geçtikten sonra okuyup çalışma yapıp belirttiğiniz ana çizgi ve kolonlar çerçevesi içinde sitede yayınlarım.
tabi bunlara ek olarak sitede daha önce yazılmış olan (bilhassa sizin tarafınızdan) Masonluk Tarihi ile ilgili yazıları da tekrar tekrar okuyup kendi çıkarımlarımı zenginleştirmeye çalışırım
sevgiler...saygılar...
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: Hacamat - Mayıs 08, 2011, 06:45:03 ös
Saygılar

   HKEMBL yi siz bilgiler ışığında yansıtsanız, aralar da ''ÖMBL de şu farklılıklar var'' gibi satır aralarında değinilse, sanki daha çok amaca uygun olur. sayın ADAM'ın en son bahsettiği konu başlıkları, aynı başlıkta değerlendirirsiniz.  Aksi taktirde takip noktasında yine kafalar karışa bilir. ''HKEMBL miydi onu yapan'', ''ÖMBL miydi bunu yapan'' gibi uzayan mevzu da karmaşık durum söz konusu olabilir.  Başlık içinde bir başlık açıldığında da mevzuda bilgisi olan kişi, özetin özetini yaparak konuyu ilk bir açsın. Açarken ''özet'' şeklinde konu açılsın ''işte bu şudur'' şu da budur'' tarzında kısa ve net. Zaten o başlık tartışılırken bilen bilmeyene anlatırken, yeterince bilgi edinilir. Böylelikle ÖMBL ile HKEMBL nin aralarındaki farklılıklar, daha anlaşılır şekilde ortaya çıkar kanısındayım.
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: Mustafa Kemal - Mayıs 09, 2011, 03:42:37 ös
Öncelikle iki söylem arasındaki farka dikkatinizi çekmek istiyorum:

"Biz muntazam Mason olarak kabul etmeyiz"  ile "Mason değildir" söylemleri arasındaki fark... Kötü niyetli bakarsanız ne farkı var, bu kaçamak bir yaklaşım diyebilirsiniz. Ama değildir.

Şöyle açıklamaya çalışayım. Ben ne kadar bilgili, ne kadar tecrübeli, ne kadar yetkili, ne kadar "üst dereceli" bir Mason olursam olayım, bir kişinin Mason olup olmadığına karar veremem. (Ben diye verdiğim örnek herkes için geçerlidir). Sorun BL'ların birbirini tanımasından kaynaklanır. O sebeple bir Mason, diğer BL üyesi için ancak "Biz muntazam Mason olarak kabul etmiyoruz" diyebilir.

Ondan sonra farklara sıra gelir. Sn. Adam'ın üç sütunlu tablo önerisi güzel ama yeterli mi? Birbirlerini tanıyan BL'lar arasında mutlak bir aynılık var mı? Sorun diğerleri değil biziz denilirse tamam, 3 sütun kabul edilebilir. Hangi sütun daha "güzel" olacak ona karar vermek zor olur ama ne yapalım, o da katlanılabilecek bir külfet diyelim.

Ritüeller arasında fark olup olmadığı da çok önemli değildir bence. Sembollerin nasıl anlatıldıkları mı önem taşır, ne anlattıkları mı? Bir harici 2 ritüeli eline alıp incelese, sadece maddi farkları görür. Ne anlattıklarını (tam olarak) anlayamayacağı için de, farklı (veya çok benziyor) denmesi bir anlam ifade etmez.

Bir son husus: Bu farklılıkları ortaya koymak kime ne kazandıracak. Bölünmenin sebeplerine tam olarak vakıf olamadan bu günün farklarını bilmek ne fayda sağlayacak? Çok farklı olduğunu gördüğümüz zaman "Evet iyi ki ayrılmışlar" mı diyeceğiz... Ya da çok benzer oldukları görülürse "Zaten farkınız yok hadi birleşin" mi diyeceğiz? Dersek ne faydası olacak?

Sorun bir harici hangisini seçmesi gerektiğini bilsin ise, her iki taraftan da teklif alan kaç kişi vardır sizce? Ben şimdiye kadar böyle birisini görmedim. Zaten başta yapılan seçim de nihai olmak zorunda değil. BL'lar arasında diğer tarafa giden çok insan var. Karar veremeyen BL'lardan birisine üye olur, öğrenir (ki zaten tam anlamıyla öğrenebilmesi için zaten birisine üye olması şarttır), sonra diğer taraf kendisine daha uygun geliyorsa gider o tarafa başvurur.

Benim fikrim budur.

Saygılarımla.

Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: ADAM - Mayıs 09, 2011, 04:42:12 ös

Araya giriyorum ama aslında bir şey yazacağım yok; sadece öneri...

Bir kere bu konuya dünya genelinde değil, sadece Türkiye açısından bakalım. En azından şimdilik. Nitekim başlık da onu gerektiriyor. Sonra gerekirse bir dünyea geneline açılım ya onunla bir karşılaştırma yapılabilir.

İkincisi, -özellikle Sayın Mustafa Kemal değinmiş olduğu için belirtme gereğini duydum- bu irdelemeyi Türk Masonluğu'nun tarihçesiyle bağdaştırmayalım. Hele 1965-1975 dönemine hiç değinmeyelim. Çünkü o işe bulaşılınca çapanoğlu çıkıyor ve bana göre hava hoş ama masonlar bu işten pek de hoşlanmıyor. İyisi mi unutalım ya da bir kenara bırakalım. Günümüze bakalım. Nedir HKEMBL ile ÖMBL arasındaki farklar? Sadece nedir? Şu ya da şöylesi doğru, öteki yanlıştır değil; farklar neler?

Aslında ben demştim ki hani amaçlardan başlayalım, llkeler ile devam edelim, sonra yöntemlere ve kurallara falan gelelim. Bunu ortaya koyarken niyetim farklara gelinceye kadar çok şeyin aynı ya da pek benzer olduğunun bir kez daha gözler önüne serilmesini bağlamaktı. Üç kolonlu çizelgenin işlevi de bu olacaktı.

Ancak istemiyorsanız onları atlayalım ve sadece farklara gelelim.

Yorumsuz. Değerlendirmesiz.

Sizi tutamam, zoırlayamam elbette. İsterseniz yorumlu ve değerlendirmeli anlatırsınız.

Neresinden başlayalım?

Bunu başlığın sahibi saptasın bence.
   
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: enelsır - Mayıs 09, 2011, 05:36:04 ös
 Sayın ADAM konunun bundan sonraki yürüyüş şekline benim karar vermemi istemiş. Teşekkür ederim.

 Benim bu konuda ki düşüncem, başlarken anlatmaya çalıştığımla aynı. Adım adım ilerleyerek her şeyi netleştirmek. Bununla birlikte buraya kadar az yol aldığımız da söylenemez. Kişinin hangi locayı tercih edeceği ve ritüeller konusu atlanabilir gözüküyor. Ha! Ritüellerin farllığı da bu ayrılığın sebeblerinden biriyse onu bilemem. Bu da tabiki konuyu bilenlerce ortaya konulabilir.

 Şu halde elimiz de tartışılması gereken en önemli konulardan biri olarak iki BL' nın '' Masonluk ülküsü''  olarak neyi benimsedikleri bununla neyi anlatmak istedikleri kalıyor. Bence bunu tartışarak başlayabiliriz.

 Öte yandan her ne kadar konu iki BL 'nın karşılaştırılması gibi geliyorsa da , samimiyetime inanın ki, ben bu başlığı bunun için açmadım. Bu tartışma sürerken çok yararlı bilgiler edineceğimizi görüyorum. Benim beklediğim yegane şey de bu zaten.

 Bu tartışmanın bize katacağı en büyük faydalardan birinin de şu olacağını düşünüyorum. Bu saye de forum da :

 a) Forumun amacına uygun bir konu ele alınacak

 b) Bu konu tartışılırken belli bir yol izleneceği için bu bize bunda sonraki konuları tartışırken de belli bir disiplin ve düzen alışkanlığını edinmemize katkısı olacak. Ben bizzat bu konunun dağılmaması ve polemik ortamı oluşmaması için, sağlıklı bir şekil de yürümesi için takipçi olacağım. Arkasın da duracağım.

 c) Forumumuzda ki ADAM gibi Mustafa Kemal gibi büyüklerimizin katılımıyla gerçek bir tartışma ve araştırma sürecine gireceğiz. Belki büyüklerimiz konunun ilerleyen aşamalarında , konuyla alakalı olarak bizlere araştırılmak üzere görevler bile verebilirler. Bu paylaşımcı bir ruh da oluşturur.

 Konunun kendisi tabi ki önemli. Fakat ben bu yönleriyle de bakıyorum duruma.


 Saygılarımla.
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: Prometheus - Mayıs 09, 2011, 07:03:09 ös
Sadece büyükler mi? Bizde bir iki şey söyleyelim arada :).
Benim anladığım kadarıyla bölünme evrensel değerlerin farkıyla olmamış, olay siyasi veya başka bir şeyin patlak vermesiyle başlamış, daha sonraki dönemlerde B.Localar yönlerini tespit etmişler.
Tarih de ki olaylara bakınca, bölünme önce, yol belirleme ise sonra olmuştur.
Bu yüzden aralarındaki fark bir zıtlaşma gibi görünmektedir. Sebebi başka bir zıtlaşma. Örneğin ÖMBL daha önceden İskoç ve İngilizlerce onay almış olsaydı, HKEMBL de aynı obediansı kabul edermiydi? Görünen o ki çok zor.

Sayın Mustafa Kemalin açıklamasına gelirsek, bu sefer masonluk kelimesini kaldırıp yerine muntazamlığı koymamız gerekiyor ki sanırım bu da hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Ayrıca birisi çıkıp ben masonum dese, HKMBL ye göre ÖMBL ile sınıfa sokulmuş olacak. Toplantılara alınmayacak, uluslarasında tanınmayacak, yani bir şey değişmiyor.
Ayrıca merak ettiğim bir konu daha var ki, Kimse kimsenin mason olup olmadığına karar veremez deniyor ama, üyelikten nasıl atıyorsunuz o zaman? Mason olmanın kriterlerine, kurallarına, kanunlarına uymadığı için değil mi?

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: ADAM - Mayıs 10, 2011, 07:18:30 öö

Sayın Prometheus haklı... Elbette benim gibi yaşı ileriler yazacak da gençler izleyecek değil. Tersi daha iyi.

Ancak konu kapsamından çıkmasak nasıl olur? Konu iuki büyük loca arasındaki farkların ne zaman ve nasıl, niçin oluştuğu değil, bu farkların neler olduğu. Elbette aynılıklar ve benzerlikler de işin içine katılmalı ki farkların ne denli sudan kaldığı da anlaşılabilsin.

Sayın Prometheus'un sorduğu sorunun yanıtı da bu konu başlığının kapsamının çok dışında. Gerçi o konu forumdan geçmiştir ama isterse Masonluk ile İlgili Sorular ve Cevaplar bölümünde yeniden gündeme getirebilir.

Şu halde lütfen başa dönelim. Amaçlarda, ilkelerde, kurallarda, yöntemlerde bu iki büyük loca arasındaki uyuşmalar ve uyuşmazlıklar nelerdir?
 
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: Prometheus - Mayıs 10, 2011, 10:02:48 öö
Sayın ADAM, ben o lafı yaş açısından söylememiştim. :)

Hani masonlukta siyaset konuşmak yasaktı?
Ayrıca şu var ki bölünmenin siyasi veya kişisel olaylar yüzünden yaşanması çok yakışıksız. Bölünme evrensel fikirlere bakış açısından olsaydı tartışmayı da doğru bulabilirdim. Ortada düşünce farkından dolayı bir bölünme yok gibi görünüyor, şimdi fikir farklılığını tartışmak ne kadar doğru olur ki?
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: ADAM - Mayıs 10, 2011, 12:29:34 ös

Masonlukta siyaset konuşmak gene de yasaktır. Zaten konuşulmamıştır da...  Zaten Süleyman Demirel konusu ortaya çıktığında buna şiddetle karşı çıkılmıştır siyaset sokulmasın kuruma diye...  Zaten aslında pek sokulmamıştır da... İşin siyasetle bağlantılı yönü kişilerin bireysel eğilimleridir. Bunlar bilinmektedir ama hiçbir zaman bundan ötürü diye ortaya konulmamıştır. Nitekim bu nedenle de masonların kitaplarında bu noktalara değinildiğini pek göremezsiniz. Dolayısıyla benim böyle deyişlerim ve anlatılarım bir bakıma antimasonik bile sayılabilir; öyle bir niyetim olmasa da...

Bir diğer nokta Türkiye'de Masonluğun bölünmesi olayının daha doğrusu HKEMBL üyesi olan kimi masonların ayrılıp bir başka büyük loca kurmaları olayının "bölünmüşlük" olarak niteleyebileceğimiz bir olgu ile doğrudan bağlantısını kurmanın pek gerçekçi olmayacağıdır.

Şayet işin içinde masonik tutum ve eğilim bakımından farklı düşmek olmasaydı, kişilerin siyasi yeğlemelerinin bir yan ürünü olan çekişme ortadan kalktıktan sonra, bunlar tümüyle bireysel olduğu için, iki büyük locanın yeniden birleşmeye yöneldiği görülürdü. Oysa böyle bir şey hiçbir zaman olmadı. Hele düşünün ki bir de 1980 darbesi geçiyor bunun üzerinden ve ortada önceki siyasi partiler de kalmıyor. 

Ara sıra kimi masonların bir büyük locadan ayrılıp diğerine geçtiği görüldü. Bunun toplu bir grup halinde yapıldığı bile görüldü ama neresinden bakarsanız bakın bunlar örgütsel değil, bireysel hareketlerdi.

Büyük localar arasında iletişimin ilerlediği dönemler de görülmedi değil. Ancak aralarındaki iletişim hiçbir zaman birleşmeye yönelmek amacını taşımadı; sadece Masonluğu ülke çapında bir bütün olarak görebilmek dileğini yansıttı.

Üstüne üstlük, 1965-1975 yılları arasında, HKEMBL ile ÖMBL (o tarihlerde henüz Büyük Mason Mahfili) arasında bugün görülmekte olan farklar yoktu.  Demek oluyor ki 1975 yılı sonrasındaki farklara bakacak olursak bunların bölünme olayı ile doğrudan bağlantısı bulunmadığını görürüz.

Dolaysıyla, 1965-1966 yılında gerçekleşen olaylar hiç yaşanmasaydı bile bugün Türkiye'de biri Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası, diğeri Özgür Masonlar Büyük Locası diye iki ayrı büyük loca olacaktı. (Bir de Kadın Mason Büyük Locası da mutlaka olur muydu, orasını bilemem.)

Tüm bu nedenlerden ötürü, bana göre, Sayın enelsır'ın açmış olduğu bu başlık altındaki tartışma, Türkiye'deki Masonluğun bölünmesi olarak anılan 1965-66 tarihli olaylardan bağımszdır ve öyle değerlendirilmelidir.





 
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: shakespeare - Mayıs 10, 2011, 12:37:06 ös
bu iki BL nin ayrılması doğal , birleşmesi ise olanaksızdır
sevgiler...saygılar...
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: enelsır - Mayıs 10, 2011, 02:32:05 ös

 Bence konuya şu açıdan yaklaşmak akılcı olacak gibi. İki BL arasındaki en temel görüş ayrılıklarını ortaya koyalım.

 İlk bakışta iki BL arasındaki en temel farklılık bir yaratıcıya inamak konusu. Bu fark öylesine keskin ki HKEMBL, hürmasonluğu tanımlarken '' Yüce Varlık'' a inamayı bunun temeli ve Hür Masonluğu bu temel üzerine kurulmuş bir Kardeşlik örgütü olarak tanımlıyor. Bilindiği üzere ÖMBL böyle bir inancı şart koşmuyor.

 Bu iki BL böyle düşünüyorlar ve düzenlemeleri, çalışmaları, işleyişleri bu yön de oluyor. Peki. Fakat bu nokta da Masonluğun bu konuya nasıl baktığı önem kazanıyor. Bunun için de Masonluğun tarihine bakmak kaçınılmaz. Masonluk çıkışı itibarıyla '' Tanrı inacı''na nasıl bakıyordu. Bu nokta da iki BL' nın söylediklerinden çok, Masonluğun ne dediğini bilmek önem kazanıyor.

 Şu hal de , iş konu hakkın da daha bilgili üyelere düşüyor sanırım.
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: enelsır - Mayıs 16, 2011, 11:57:14 ös
 Bu konunun gündem de kalabilmesi için biraz çaba gösterdim. Fakat konuya gönderilen son iletiden ( ki onu da ben yazmışım) bu yana birilerinin dikatini çekip katılım olacağı umudu ile bekliyordum. Tabi bu bekleyiş unutturası bir bekleyiş değildi... Benim de huyum bu ne yapayım? Bir şeyin ucundan tuttuysam sonuna kadar gitsin isterim.

 Bu konuda da durum böyle. Katılımı beklerken kendimce araştırıp kafam da olgunlaştırmaya çalıştım. Bu konu hakkın da düşündüm yani.

 Belki konuyu tekrar canlandırıp , daha doyurucu sonuçlar çıkarabileceğimiz bir açıdan bakabiliriz.

 Şimdi baştan alalım. İki büyük loca arasındaki en büyük fikir ayrılığının '' bir yaratıcıya inanmak'' olduğunu anladık. Fakat bu şu sonucu doğurmuyor mu? Ya da en azından şöyle anlaşılmıyor mu? Sanki ÖMBL bir yaratıcıyı kabul etmiyor ve böyle düşünen insanları arasına almıyor. Tabiki öyle değil. Onlar sadece inanıp inanmamanın sizin bir tercihiniz olduğunu ve bununla ilgilenmediklerini söylüyorlar. Fakat bunu bir fark olarak ortaya koyduğumuz da konunun algılanışı böyle olmuyor.

 Öte yandan HKEMBL ''bir yaratıcıya inanmak'' koşulunu hem kendi üyelerinin , hem de kurumunun vazgeçilmez bir özelliği olarak ortaya koyuyor. Hatta bunu arasına kabul edeceği insanlar için  şart koşuyor. Bütün bunlara böyle dışarıdan ve yüzeysel bakınca , sanki ÖMBL daha çağdaş daha yenilikçi daha kucaklayıcı, buna karşılık HKEMBL da , daha tutucu daha gelenekçi, daha bağnaz gibi duruyor. Bu da HKEMBL için bir yanlış algılanma bence. Çünkü onlarda kişinin diniyle ( bir yaratıcıya inanmak, aynı zaman da bir dine mensup olmayı kaçınılmaz yapar mı?) ve onu nasıl yaşadığıyla ilgilenmiyorlar. Yani bu yönüyle konu din meselesi değil. Peki.

 İşte benim bu konu üzerinde düşünürken kafam da oluşan soru şuydu: ÖMBL üyelerinde bir yaratıcıya inanmak koşulunu aramıyor, bunu da kişinin hür iradesi ve kendi tercihi olarak yorumluyor. Peki şöyle sorup, bir de şu açıdan baksak ne buluruz acaba? HKMBL niye bir yaratıcıya inanmayı şart koşuyor? Bu durduk yerde ortaya çıkmış bir şey olamaz herhalde. Madem böyle bir kuralları var , ve bu kuralların Masonluğun temel kuralları olarak görüyorlar, Masonluk gibi aklı ön de tutan bir öğreti de, bunun da bir açıklaması olmalı.

 Buna cevap ararken sıraladığım sebebler ( tabi ki kendi görüşüm olarak) şöyleydi;

Kişi bir yaratıcıya inanmalı çünkü ,bu onu yanlız olduğu anlarda bile gözeten ve izleyen bir yüce varlığı bildiği için, kimse görmese bile:

1- hep adil olmaya
2-hep vicdanlı omaya
3-hep doğru olmaya
4-hep iyilik sever olmaya
5-hep dürüst olmaya...

  İtecek ve bu yaşamının her anına yansıyacak. Yani başka bir deyişle, hepimizin günlük hayatta, bir haksızlığı, bir yosuzluğu gördüğümüz de '' Allah'tan da mı korkmadın be adam'' dediğimiz anlar olmuştur. İşte bu anlar da yüce bir yargıcın oduğunu ve bir gün bütün bunların hesabını '' mazlumun '' yerine soracağına inanmanın, inanmayana göre bir artı olduğunu söyleyebilirim.

  HKEMBL nın savunduğu düşünce bir de bu gözle değerlendirilebilir mi? Bu konu da katılımlarınızı bekliyorum.

 Yoksa bana , konuya ilginizi çekecek başka bir bakış açısı bulabilmem için , bir onbeşgün daha mı vereceksiniz? :D

 Saygılarımla.
    
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: Mustafa Kemal - Mayıs 17, 2011, 12:50:39 öö
Şimdi baştan alalım. İki büyük loca arasındaki en büyük fikir ayrılığının '' bir yaratıcıya inanmak'' olduğunu anladık. 

Aslında hayır... 1929 bildirgesini kabul edip etmemek diyebilirsiniz... Yüksek Şura'yı Büyük Locanın üzerinde kabul edip etmemek diyebilirsiniz... Landmarklara bağlanıp bağlanmamak diyebilirsiniz... Politikanın Localara girmesi diyebilirsiniz... Tamamen kişisel husumet bile diyebilirsiniz...

Bunların hepsi ve fazlası söylendi zaten....

Zaten kusura bakmayın ama "bir yaratıcıya inanmak" şeklinde bir ayırım da yok. Bir yaradana inanmayı önşart olarak koyup koymamak konusunda bir görüş farklılığı var.

Cevap gelmemesi, özellikle Masonların bu konuda yazmada isteksiz davranmaları normaldir. tarihte neler olduğu kayıtlarla ortaya konulduktan sonra, konuşmaktan çok haz etmediğimiz bir süreç olduğunu söyleyebilirim.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: Prometheus - Mayıs 17, 2011, 01:01:01 öö
Sayın enelsır, yazdıklarınızı çok beğendim ve çok haklısınız.
Hatta bir kaç soru da ben ilave edeyim.
-Masonların en zekisi ve kültürlüsü Anderson'muydu?
-Tanrıtanımazlık geçilebilecek bir süreç olamaz mı? Sonuçta bazı şeyler illa kitaptan öğrenilmemeli.

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: Mustafa Kemal - Mayıs 17, 2011, 12:21:56 ös
Sn. Prometheus,

Cevap vereyim,

1- Hayır :) Zaten asıl derlemeyi yapan Payne'dir. Anderson sadece o kitabın "yazarı"dır. (Bu ibare 1723 Anayasasında aynen yer almaktadır)
2- Kesinlikle olabilir. Buna hiçbir düzenli Mason itiraz etmez. Ama aramıza katılabilmek için Tanrı inancını şart görüyoruz. Her isteyene göre kuralları revize etmek gibi bir gerek yok... İsteyen istediği yere üye olabilir. Ama burada "Tanrıtanır" olmak ön koşuldur.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: ADAM - Mayıs 17, 2011, 12:31:45 ös
"Ben bu işe karışmazsam olmaz." diyordum kendi kendime.

Ancak buraya bir katkıda bulunmadan önce, forumda şu son sıralarda neler yazlış diye bir bakayım dedim.

Şunu buldum:

http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=12450.msg77085;topicseen#msg77085 (http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=12450.msg77085;topicseen#msg77085)

Şimdi Saüyın enelsır, bu linkte Sayın SkullG'nin yazdığı son paragrafı kopyalayıp bu başlık altına yapıştıracak olursa, sanırım bu başlık altındaki soru büyük ölçüde yanıtlanmış olacak.

Bu açıklama hem Türkiye'deki Masonluğun tarihcçesindeki birtakım olaylar ve gerekçelerden soyutlanmış, konuyu güncel durumuyla irdelemekte hem de bu forumda çoğu kez kimilerinin benimsediği bir yan tutmadan tam olmasa bile büyük ölçüde uzaklaşmış durumda.

Bu konu Sayın Mustafa Kemal 'in yaptığı açıklama üzerinden gidilerek de irdelenebilirdi ama bu kez polemik çıkacaktı.  Polemiğe yol açan konular bambaşka başlıklar altında incelenebilir; bu forumda incelenmiştir de...  

Bence en önemli nokta şu:  Belirtilen küçük ve önemsiz ayrıntı dışında Türkiye'deki mason örgütleri (büyük localar)  arasında öyle önemli, dişe değen bir fark, bir sorun yok. Hepsi de aynı evrensel ülkünün doğrultusunda  aynı temel ve töresel ilkeleri benimsemiş, aynı yöntemle çalışıyor, uluslararası ilişkileri olan fakat kesinlikle ulusal ve bağımsız, önce insanın evriminin sonra toplumsal düzenin ve giderek tüm insanlığı içeren bir barış ve mutluluk ortamının sağlanabilmesi için çalışıyorlar.  


Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: enelsır - Mayıs 17, 2011, 01:04:49 ös
Sevgili ADAM'ın isteği üzerine Sayın skullG' nin benzer bir başlık altın da yazdığı bir iletinin bir kısmı aşağıdadır. Bu konuya katkıda bukunan herkese teşekkür ederim,

 Saygılarımla.


Düzenli Düzensiz Masonluk ayrımında ise Masonik ilke farklılıkları vardır. Düzenli Masonluk, temel olarak, Tanrıya inanç (Yüce bir Güce inanç), Ruhun ölmezliği, kadınların tekris edilmemesi ve kadınları tekris eden Localarla ilişki kurulmaması, Loca çalışmalarında Kutsal Kitapların açık bulunması, Loca çalışmalarında din ve politika (hatta spor) konuşulmaması, kuruluşta düzenli olması, ilk üç derecenin tek ve mutlak hakimi olması kurallarını kabul eder. Bu kurallara uyan Büyük Localar birbirleriyle tanışabilirler ya da tanışmayabilirler. Düzensiz Masonluk ise, bu kurallarını bazısını ya da hepsini reddeder. Mesela düzensiz Masonluk içerisindeki kimi Büyük Localar yalnızca erkekleri tekris edip kadınların tekris edildiği Büyük Localar Masonik bir ilişki kurmazlarken üyelerinden Yüce Güç inancı şartını aramazlar ya da kimileri kadınları da tekris ederler gibi. Ülkemiz için Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası ile Özgür Masonlar Büyük Locası arasında bu bağlamda tercih farklılığı vardır. HKEMBL, düzenli bir Masonik yetkedir. Üyelerinden bir Yüce Yaradan inancı ve ruhun ölümüsüzlüğünü kabul şartı arar, çalışmalarında kutsal kitaplar açık bulunur ve tekris edilenler bu kitaplara el basarak yemin ederler, kadınları tekris etmez ve kadınları tekris eden Localarla ilişki kurmaz, çalışmalarında din ve politik konular tartışılmaz. ÖMBL ise, Evrenin Ulu Mimarıni sembolik olarak kavrar, üyelerinde yüce yaratıcı ve ruhun ölümsüzlüğüne inanç şartını aramaz, kadınları tekris etmemekle birlikte, Kadınların tekris edildiği Localarla Masonik çalışmalar yapabilir, ilişki kurar. Dolayısıyla bu tercihler açısından farklılık söz konusudur ve bu yüzden HKEMBL ile ÖMBL arasında Masonik bir ilişki kurulmamaktadır.






Başlık: Ynt: HKEMBL & ÖMBL
Gönderen: Prometheus - Mayıs 17, 2011, 01:24:51 ös
Sn. Mustafa Kemal, ben sadece bir örnek olsun diye o ismi kullanmıştım. Sonuçta neden masonlar o kadar eski kurallara bağlı kalıyorlar, yada neden geliştirmiyorlar diye vurgu yapmak istemiştim. Yoksa Payne olur, Pike olur farketmez. Ancak açıklamanız için yinede teşekkür ederim.