3. Davranış Özgürlüğü:
Bu özgürlüğü yanlış anlamayalım. Bu özgürlük, bir kişinin her istediği yerde ve her istediği zaman toplumun yasalarını, kurallarını, töresini hiçe sayarak istediğini yapabilmesi değildir.
Bu özgürlük, kişinin aklına ve buyrultusuna egemen olması, bedensel bir sakatlığı ya da hastalığı, sinirsel ya da ruhsal bir sorunu olmadığı sürece istediklerini yapabilmesidir.
Bu özgürlüğü yanlış ya da kötüye kullanıp, aslında başkalarının hiç de hoşuna gitmeyecek şeyler yapanlar hatta başkalarının olan şeyleri zorla, gizlice ya da düzenbazlıkla ellerine geçirenler görülebilir. Gerçi bunlar toplumsal yasalar ve törelerce kısıtlanır ama bu kısıtlamalar da öyle bir özgürlüğün bulunmadığı, kullanılamayacağı anlamına gelmez. Yasalar ve töre, toplumsal genel özgürlük ortamının sağlanması amacıyla bireysel özgürlükleri sınırlayabilir. (Bir kişinin hasta ya da sakat oluşu nedeniyle başkalarının yapabildiği bazı hareketleri dilediğince yapamayışı, kavram bakımından farklı bir olgudur.)
Eğer kişi tutum ve davranışlarını denetim altına alamıyor, bilerek ya da güdümlü olarak başkalarının hak ve özgürlüklerini de kendi hak ve özgürlükleri gibi gözetmiyor, onları rahatsız ve huzursuz ediyorsa; ya aslında bu özgürlüğe hiç sahip değildir ya da bunu hak etmiyor demektir.
Bir de şunu eklemeliyim: Korkutulma, umutlandırılma, kandırılma ve benzeri etkenlerle tutum ve davranışları belli bir tarzda yönlendirilmiş olanlar, aslında ellerinde var olmasına karşın bu özgürlüğü kullanamayan, değerlendiremeyen, kendilerini başkalarına tutsak edenlerdir.
Masonluğun bu bağlamdaki tutumu, aslında özgürlüğün başlangıcına hiçbir sınır konulmaması, ancak bunun kullanımının başkalarının özgürlüğü ile sınırlı tutulmasının bilincine erişilmesidir.