Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Satrancın Tarihsel Gelişimi  (Okunma sayısı 6278 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 04, 2010, 10:52:34 ös
  • Ziyaretçi

Asırlardan beri süregelen ve süregelecek bir oyun. Gerçek bir strateji. Gerçek bir beyin cimnastiği. İranda zamanın padişahı tarafından savaş stratejisi olarak geliştirilmiş bir sistem daha sonra oyun halini almış ve günümüze kadar gelmiştir.
Yalnızca bir oyun olarak tanımlayabilmek için kuşkusuz fazlasıyla karmaşık ve derin olan satranç, tarihi boyunca ustalar ve teorisyenler tarafından çeşitli şekillerde tanımlanmış; örneğin, eski dünya şampiyonlarından, aynı zamanda filozof ve matematikçi Emanuel Lasker'e göre satranç iki beyin arasındaki psikolojik bir mücadeledir.


Yine eski bir dünya satranç şampiyonu olan Alexander Alekhine'e göre ise satranç bir sanattır. Bütün bu tanımlar yapılan vurgulara göre farklılık gösterse de, ortak bir kanı vardır ki o da satrancın sportif, bilimsel ve sanatsal öğeleri birarada barındıran entellektüel bir uğraş olduğudur.
Satrancın, zamanımızdan en az 4000 yıl önce Mısır'da oynandığına dair bulgular piramitlerdeki kabartmalarda bulunmaktadır. Oyunun bugünkü adını alması, MS 3. - 4. yüzyıllarda Hindistan'da, oyuna "ÇATURANGA" denmesi ile başlar. Tarihçiler satrancın (daha doğrusu çaturanga'nın) din zulmünden kaçan budist rahipler yoluyla Çin'e götürüldüğünü düşünmektedirler.


Satranç ile ilgili ilk yazılı belgeler Hindistan'dan kalmadır. Daha sonra satranç İran'a, onlardan Araplara, Endülüslüler sayesinde de İspanya üzerinden Avrupa'ya yayılmıştır. Bizans İmpratorluğu ile de karşılaşma önemli bir dönüm noktasıdır. Yüzyıllarca satranç, yavaş stratejik bir oyundu. 1400'lü yılların sonunda iki uzun menzilli taşın (Fil ve Vezir) icadıyla oyun hareketlendi. Arap ve Avrupa el yazması kitaplardan sonra, İspanyol Lucena'nın ilk basılı satranç kitabında (1497) satrancın o zamanki yeni kuralları açıklandı.


O zamandan bugüne kadar, satranç oyununun kuralları değişmeden gelmiştir. İspanya'dan sonra, İtalya, Fransa, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya'da satranç hızla yaygınlaştı. 15. yüzyılda İspanyol Lucena, 17. yüzyılda İspanyol El Greco, 18. yüzyılda Fransız Philidor'un satranç kitapları vardır. 19. yüzyıl sonlarında satrancın büyük yıldızları belirdi: Anderssen, Morphy, Rubinstein ve Steinitz. 1850'lerden başlayarak, güçlü oyuncuların katıldığı turnuvalar yapıldı. Sonunda, 1886'da o zamanın en kuvvetli iki satranç oyuncusu arasında, ilk dünya satranç şampiyonluk karşılaşması oynandı: Steinitz ve Zukertort. Steinitz bu maçı, 10 galibiyet, 5 beraberlik ve 5 yenilgi (+10 -5 =5) alarak kazandı.

Tarihi Gelişimi
Satranç kurallarının, 7. yüzyıldan günümüze kadar nasıl geliştiğinin hikayesi çok karışık ve şaşırtıcıdır:
Satrancın atası MS 600'de oynanan Çaturanga isimli oyundur. Tarihçiler satrancın (daha doğrusu çaturanga'nın) din zulmünden kaçan budist rahipler yoluyla Çin'e götürüldüğünü düşünmektedirler.
Çin satrancı 8. yüzyılın sonunda ortaya çıkmıştır ve onu Japon versiyonu Shogi (Şogi) takibetmiştir.


Öteki yöne dönüldüğünde, satranç 625 yılları civarında Pers ülkesine ulaşmıştır (Bugünkü İran). Persler bu oyuna Çatrang ismini vermişlerdir.Araplar satranç hastalığına 25 yıl sonra yakalanmışlar ve Şatranc ismini vermişlerdir.
Emeviler İspanya'yı 700 yılında işgal ettiklerinde, yanlarında satrancı da getirmişlerdir.
Bizans İmpratorluğu ile de karşılaşma önemli bir dönüm noktasıdır.
Arnavutluk’taki arkeologlar, Butrint kentinde 5. ya da 6. yüzyıla ait bir sarayda yaptıkları kazada fildişinden yapılmış bir satranç taşı buldular. Taşın vezir mi, şah mı olduğununsa araştırıldığı söyleniyor. Hindistan’da 4. ya da 5. yüzyılda doğduğuna inanılan satrancın, Avrupa’ya İpek Yolu’yla geldiği tahmin ediliyor. Tarihçiler, bu oyunun 12. yüzyıl başlarından itibaren Avrupa’da üst sınıftakiler tarafından oynanmaya başladığını tahmin ediyor.
Satrancın bilinen 1500 yılı aşkın tarihi boyunca gelişmesi ve yayılmasında önemli rol oynayan Türkler,son birkaç yıla kadar nicelik ve nitelik olarak bu geleneğe biraz uzak kalmış görünüyorlar.
H.J.R. Murray'in 1913 baskılı "Satranç Tarihi" adlı eserinde Arapça ve Farsça elyazmalarından yararlanılarak bazıları XII. yüzyıla kadar dayanan 500'ün üzerinde konum verilmektedir. IX. yüzyılda, en güçlü büyük ustaların Türkler, Araplar ve İranlı'ların arasından çıktığı zamanlarda dünyanın en güçlü 4 satranççısı arasında bir dünya Şampiyonası düzenlenmiş ve Türk tarihçi Sâlî, tüm rakiplerini yenerek ilk dünya satranç şampiyonu olmuştu.
Yüzyıllarca satranç yavaş stratejik bir oyundu. 1400'lü yılların sonunda iki uzun menzilli taşın (Fil ve Vezir) icadıyla oyun hareketlendi. Oyun bu taşlarla beraber çok heyecanlı hale geldi ve bir süre sonra İspanya'dan tüm Avrupa'ya yayıldı.
Rok kuralı çok daha yavaş kabul edildi.Başta Şah istisnasız en fazla bir kare ilerleyebilirdi. Ama Fil ve Vezirin oyuna dinamik bir şekilde katılımından sonra Şahın biraz yardıma ihtiyacı olduğu anlaşıldı. Orta çağlarda bir süre rok hareketi iki hamlede gerçekleştirildi. Ama 1600'lerin başında artık bir hamlede rok hareketi kural haline gelmişti.
Şah ve Kalenin rok hareketiyle tam olarak nereye yerleştirileceği ancak 17.yüzyılda belirlendi ve İtalyanlar kendilerine özgü rok hareketine 1900'lere kadar sahip çıktılar.
Francois André Danican Philidor ’un 1783’te iki kişiye karşı körleme satranç oynaması, Avrupa’da "insanlık tarihinde bir fenomen" olarak lanse edilmişti.


Oysa, bin yıldan daha önceki tarihlerde sıradan Türk ve Arap satranççılar 5 kişiye kadar, ustalar 10 kişiye karşı körleme oynayabiliyorlardı. At veya deve üzerinde yapılan uzun yolculuklarda zihni uyanık tutmak için yol arkadaşlarının tahta ve taşlar olmaksızın birbirleriyle aynı anda satranç oynamasının verdiği bir alışkanlık.
İlk resmi uluslararası satranç turnuvası 1851'de İngiltere, Londra'da Howard Staunton organizatörlüğünde düzenlendi.

19.yüzyıl sonu ve 20.yuzyılın başlarından dört büyük satranç ustasını; [Wilhelm Steinitz (1886-1894) , Emanuel Lasker (1894-1921) , Jose Raul Capablanca (1921-1927) ve Alexander Alekhine (1927-1935) ve 1937-1946)] dünyanın gelmiş geçmiş en önemli satranççılarından Garry Kasparov'un örnek aldığı kendisi tarafından belirtilir.
Bugün Rüstem Kasımcanov, Timur Recebov, Şahriyar Memedyarov ve Tunç Hamarat gibi Türk büyük ustalar dünya satrancının zirvelerinde dolaşıyorlar.
Öte yandan, 1996 ve Mayıs 1997 'de IBM bilgisayar firması tarafından yapılan ve geliştirilen ve DEEP BLUE SuperComputer adı verilen makinayla Dünya şampiyonlarından Garry Kasparov defalarca müsabaka yapmış insan eliyle yapılan bir makina tarihte ilk defa insana karşı yaptığı bir maçta galip gelmiştir.


1851'de Londra'da düzenlenen turnuvada İngiltere şampiyonu Howard Staunton herkes için geçerli olması gereken Satranç Kuralları'nın (rok, geçerken alma berabere kuralları,dokunulan taşı oynama kuralı vb.) onaylanma gerekliliğini tartışmaya açtı. Ne var ki bu hayalin gerçekleşmesi ancak bugün FIDE (Federation Internationale des Echecs) ismi altında bilinen uluslararası bir satranç federasyonunun kurulmasıyla mümkün oldu.


FIDE

FIDE (Federation Internationale des Echecs) tarafından, internet üzerinden satranç, bilgisayar, satranç programları gibi gelişmeler doğrultusunda "Satranç Kuralları" nın yeni düzenlemeleri yapılmaya devam edilmektedir.

Tarihte Ünlü Satranç Oyunları

* Ölümsüz Oyun Adolf Anderssen-Lionel Kieseritzky (1851)
* Herdem Yeşil Parti Adolf Anderssen - Jean Dufresne (1852)
* Opera oyunu Paul Morphy - Brunswick Dükü ve Kont Isouard (1858)
* Bowdler - Conway, Londra, 1788, Çift kale fedasının ilk örneği
* Lasker - Bauer, Amsterdam, 1889, Çift fil fedasının ilk örneği
* Yüzyılın oyunu Bobby Fischer-Donald Byrne (1956)
* Yüzyılın maçı Bobby Fischer - Boris Spassky, 1972.
* Deep Blue - Kasparov, 1996, Oyun 1, Bir bilgisayarın dünya şampiyonunu yendiği ilk oyun
* Deep Blue - Kasparov, 1997, Oyun 6, Deep Blue'nun kazandığı 1997 maçının son oyunu
* Kasparov dünyaya karşı, (1999) Kasparov internet aracılığı ile bütün dünyaya karşı oynuyor.
* Kasparov - Topalov, Wijk aan Zee, 1999 15 hamlelik bir kombinezonun hesaplandığı ünlü bir kale fedası.


Yararlanılan Kaynaklar;
Türkiye Satranç Federasyonu web
Tursev web
Eczacıbaşı web
Aybar Karaçay makalesinden



Aralık 05, 2010, 08:13:37 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Satrancı öğrenmek istiyorum. Tıpkı hayat gibi. Bir hamlede bir kaç hamle sonrasını bilmek lazım diyorlar


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
14722 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 12, 2007, 08:05:25 ös
Gönderen: Supeluta
2 Yanıt
4896 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 03, 2013, 08:45:47 ös
Gönderen: karahan
11 Yanıt
8681 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 29, 2007, 02:56:11 öö
Gönderen: arteizm
11 Yanıt
8174 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 01, 2010, 07:42:17 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
4219 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 15, 2011, 11:11:01 ös
Gönderen: Alşah
3 Yanıt
3072 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 10, 2014, 01:57:32 ös
Gönderen: Erg32
0 Yanıt
11693 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2015, 01:01:16 ös
Gönderen: Risus