2009 yılında bu bağlamda bir soru atılmış ortaya…
http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=6690.0
Hiç kimse yanıt vermemiş.
Gerçi soruyu soranlar uzun süredir forumda yok. Üstelik bu konu forumun bir başka alanında daha irdelenmişti; biliyorum. Ancak bunun ilgi konusu olduğunu da biliyorum. Bu nedenle şöyle bir irdelemek istedim.Çağımızdaki Masonluktaki çoğunluk benimseyişi, bu kurumun Orta Çağdaki inşaatçı mason topluluklarının (Operatif Masonluk) biçim değiştirmiş bir devamı olduğu tarzındadır. Bu nedenle de o eski mesleğin birçok kuralı, çağımızdaki Masonlukta da geçerli sayılmıştır.
Operatif Masonlukta herhangi bir sakatlığı bulunan bir kişinin locaya çırak olarak alınması söz konusu olamazdı. Bunu anlayışla karşılamak gerekir çünkü kişinin fiziki engeli, öncelikle beden gücünü gerektiren bu meslek bakımından bir sorun yaratır.
Ancak bu “sakatlık” konusunun herhangi bir tanımı yapılmamış, hangi tür ve ne ölçüde sakatların alınmayacağı belirtilmemiştir. Bunu da doğal karşılamak gerekir çünkü sınırın nereye konulacağını belirlemek pek zordur. Örneğin bir elinin bir parmağı kopmuş bir kişi mesleğe alınabilir mi? Hadi diyelim ki evet. Peki iki parmağı yoksa?... Eh!... Ya üç parmağı?... Nerede duracaksınız? Dilsiz ve sağır olan bir kişi alınabilir mi? Eli iyi işlese de kendisine söylenenleri de duyabilmeli; çünkü burada bir de eğitim var. Dolayısıyla sakatlık ya da engellilik kesinlikle dışarıda bırakılmış.
Buna karşın tarihte mesleğe böyle çırakların da yer yer ve zaman zaman alınmış olduğu bilinmiyor değil. Bunların arasında en çok bilinen örnek de İskoçya’daki ünlü Rosslyn Şapeli’nin yapımı sırasında mesleğe alınmış olan çırak. Gerçi onun ayrı bir gerekçesi var bilinen ama alınmış işte…
Bu konunun bir sonraki aşaması, kişinin işi sırasında bir kaza geçirip sakatlanması… O zaman ne olurdu? Elbette o kişi meslekten çıkarılamazdı artık. Yapabileceği işleri yapmaya devam ederdi. Kalıcı sakatlığı nedeniyle hiçbir iş yapamayacak durumdaysa, loca onu sosyal niteliğini de gözeterek koruma altına alırdı. Sigorta yoktu elbette ama loca kendi kendisini sigortalardı bir bakıma. Günümüzdeki locaların pek de yapamadığını o zamanki operatif mason locaları kendi çerçevelerinde gerçekleştiriyorlardı. Bu sadece inşaatçılık için değil, çoğu başka meslek ve zanaat alanlarında da geçerliydi.
İşte günümüzün Masonluğunda da başlangıçta, özellikli ilk yasalarda fiziki engelli bir kişinin Masonluğa alınamayacağı belirtilmiştir. Burada da bir sınır konulmamıştır. Bu sınırı günümüzün Masonluğunun bir gereği olarak “akıl ve bilgelik” belirler.
Bir masonun görmesi, duyması ve ritüeller uyarınca belirli hareketleri rahatça yapabilmesi gerekir. Forum kuralları uyarınca bu hareketlerin neler olduğuna giremem. Ancak tıpkı Operatif Masonlukta olduğu gibi, sınırla sayıda oranın eksikliği, bu bağlamda bir engel sayılmayabilir. Bunun ölçüsünü ritüel belirler. Orada yazılı değildir ama ritüel uyarınca neyin gerektiği bellidir.
Sonradan sakatlanma durumunda ise durum aynıdır. Hiç kimse ritüel uyarınca gerekli olan organlarından birini yitiren bir masonu dışlayamaz. Aksine, Masonluktaki “kardeşlik” ona daha çok sarılmayı, onunla daha yakından ilgilenmeyi bile gerektirir. Nitekim bu nedenle sonradan bir fiziki engel ile karşılaşan birçok masonun, yıllarca localarının çalışmalarına hiç aksatmadan katılmış olduğu da bilinmektedir.
Fiziki engelden çok daha önemli olan zihinsel engeldir. İşte bu, kişinin masonluğa kabul edilmemesini gerektirir. Çünkü “spekülatif” olarak da anılan günümüzün Masonluğu bir düşünce mesleğidir. Ne var ki, böyle bir durumla sonradan da karşılaşılabilir. Bırakın bir masonun geçirdiği bir hastalık nedeniyle zihinsel bakımdan engelli duruma düşmesini, kimilerinin ilerleyen yaşlarda kendiliğinden ve doğal olarak zihinsel melekelerini yitirdiği de elbette görülmektedir. Masonlar, localarına devam edebildikleri sürece o kardeşlerini de kucaklamaktan geri kalmaz.
Özetle, “Herhangi bir fiziki engeli bulunan bir kişi mason olamaz.” diye kestirip atmak çok yanlıştır. Bunu masonlar, kendi aralarında değerlendirecektir. Hiç kimsenin de onları bu bağlamdaki kararlarından ötürü sorgulayamaya hakkı yoktur. Onlar, hem Masonluğun genel yararını hem de mason olacak kişiyi düşünür; haksız ayrıcalık tanımaz ve aşırılığa kaçmazlar. Hiç kimsenin bundan kuşkusu olmasın.