Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Tolerans Üzerine Düşünceler…. 3  (Okunma sayısı 6365 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 07, 2012, 08:29:03 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Kimi yazar ve düşünürler, toleransta küçük görücü bir yön bulunduğu görüşünde…

Nitekim önceki bölümde toleransa öyle pek de sıcak bakmadığına değinmiş olduğum Alman düşünür Julius Ebbinghaus, bu tutumda bir “kendini beğenmişlik” yer aldığını ileri sürmüş.

Doğru…. Yakın geçmişimize kadar tolerans kavramı, böyle olumsuz ve küçük görücü nitelikli bir yönden kurtulamamıştı.

Tolerans kavramı, özellikle Avrupa’daki dinde reform döneminde devletin tanıdığı din ve inanç dışındaki din ve inançlara göz yumma anlamını taşımaktaydı. Henüz din ve inanç özgürlüğünün tam bir hak olarak tanınmadığı, tanınamadığı o dönemde, tolerans, hem isteğe bağlı hem geri alınabilir bir hak, âdeta bir lütuf hatta belki bir ödün gibiydi. Göz yumma; başka bir şey değil.

Toleransta bir bgüç dengesizliği, hak eşitsizliği göze çarpıyor. Nitekim işte o göz yumma, ilkece göz yummaktan geri kalma olanağını yok etmiyor; o da var. Onun için Ebbinghaus, «Başkalarının görüş ve düşünüşüne göz yummaya kalkışmak, gülünç bir kendini beğenmişlik olur. Bize düşen, başkalarının özgürlüğüne saygı göstermektir. Yoksa insan haklarını zedelemiş oluruz.» demiş. Bundan sonra da toleransı şöyle tanımlamış:

“Başkalarıyla olan alışverişimizde herkese düşündüğü ve yaptığı şeyin nedenini kendi kendinde arama özgürlüğünü tanımak.”

Biraz araştırırsak, benzer düşünceleri Goethe’nin de taşımış olduğunu görürüz. O da şöyle demiş:

«Tolerans aslında yalnızca geçici bir tutum olmalı; o, sonunda kabullenmeye götürür. Tolerans göstermek, aşağılamak demektir. Düşüncelerimi savunmak için kimsenin toleransına gereksinmem yok. Benim görüşlerime karşı olup da beni güler yüzle dinleyen kişi, bana sanki hakaret ediyor, beni aşağılıyor gibidir.

Tolerans ile davranacağına düşüncelerime karşı çık. Bana tolerans gösteren kişi bir yanlışımı mı bağışlıyor? Ne haddine!

Ben kimseden tolerans beklemiyorum. Çünkü boş inançlara değil, aklıma güveniyorum ben.»




Bu noktaya geldiğimde, çalışmanın bundan sonrasına devam edip etmemeyi düşündüm bir süre…  Başka tolerans tanımları da var göz önüne alınmasında yarar olan. Ancak Goethe’nin sözü bana öyle üzerinde düşünülmesi gerekir gibi geldi ki, şimdilik burada durup forumumuzun diğer katılımcıları da bu bağlamda kendilerince bir değerlendirme yapsın dedim.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 07, 2012, 11:51:32 öö
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 498
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM'ın son iletisinde yer alan Goethe'nin tolerans üzerine ettiği sözü biraz hatalı bir bakış açısı olarak görüyorum.Fakat doğru yanları da var.

 Doğru yanı şu: Kişinin düşüncelerini savunmak için başkasının toleransına ihtiyaç duymaması, bunun için aklına güvenmesi çok güzel. Doğru olan da bu.

 Hatalı tarafı şu: Tolerans sizin karşı taraftan bekleyebileceğiniz bir şey değildir. Çünkü karşınızdakinin buna sahip olup olmadığından veya hangi konularda tolerans sahibi olup hangilerinde kalıplaşmış düşüncelerinin olduğundan hiçbir zaman emin olamayabilirsiniz.

 Tolerans sizin beklediğiniz bir şey değil, sizden beklenen bir şeydir. Sizin almayı umacağınız değil vermeyi becerebileceğiniz bir şey olmalıdır.

 Goethe'nin deyişi üzerinden gidersek bu konunun başında tartışılan " hoşgörü" ve "tolerans" kavramları birbirine karışıyor, yer değiştiriyor gibi oluyor.

 Tolerans bir bağışlama durumunu içermemelidir. Tolerans karşısındaki düşüncesini söylerken, o düşünceye katılmıyor da olsak, o kişinin bu düşünceye nasıl sahip olduğunu da düşünmeyi, empati kurabilmeyi, konuyu bir de bu yönüyle ele almayı gerektiriyor olsa gerek.

 Bütün bunları göz önünde tuttuğumuzda Goethe'nin düşüncelerine karşı olmasına rağmen onu güler yüzle dinleyen kişinin tutumunu tolerans olarak yorumlayamayız. Yani o durumda asıl Goethe'nin kızmak yerine, onu gülümseyen yüzle dinleyen kişiye tolerans göstermesi gerekir. Hele hele düşüncelerine karşı olmakla birlikte, onu gülümseyen bir yüzle dinleyen  birini bulmuşken.

 
« Son Düzenleme: Mart 07, 2012, 11:54:09 öö Gönderen: enelsır »
enelsır


Mart 08, 2012, 08:02:18 öö
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın enelsın iyi güzel demiş ama sanırım Goethe'nin deyişini yanlış değerlendirmiş.

Godethe'n çağdaşı Rousseau'ya deyişi elbette böyle konulara ilgi duyanlardan hiçbirinin aklından çıkmaz. Özgür düşüncenin belki de gelmiş geçmiş en ateşli savunucusudur Goethe. Böyle olanca elbette toleranstan yana çıkacak ve tolerans beklemeyi değil, tolerans göstermeyi gerekli bulacaktır.

Nitekim bence de öyle. 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 08, 2012, 12:18:50 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 498
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM'ın Goethe'nin bir sözünü aktardığı iletisini ve benim buna verdiğim yanıtı bir daha okuyorum. Ardında da Sayın ADAM'ın bunlara verdiği yanıtı. Kafam karışıyor. Sayın ADAM toleransın beklenmesi gereken değil sizin gösterebileceğiniz bir şey olduğunu söylüyor. Ben de son iletimde aynı şeyi savunduğumu sanıyordum. Tam anlatamamış olabilirim. Peki.

 Biraz daha açalım. Şimdi birine " tolerans" kavramını anlatıyor olduğumuzu düşünelim. Bu anlatıyı da Sayın ADAM'ın Goethe'den alıntıladığı şu söz üzerinden yapalım. Bu bizi tolerans kavramının tanımına hangi yoldan götürür. Götürür mü?

 Evet tolerans sizin başkalarının size karşı göstermesini değil, hiç beklemeden sizin gösterebilmeniz gereken bir olgudur.

 Bir kişinin sizin düşüncelerinize karşı çıkmasını beklemek ve buna saygı duyacağınızı belirtmek bana göre tolerans kavramını tam karşılamaz. Olsa olsa düşünce özgürlüğüne saygı olabilir. Çünkü karşımızdaki düşüncelerimizin karşısına yeni düşüncelerle çıkamayacak bir bilgi düzeyinde olabilir. Bu durumda toleransı nereye koyarız?

 Ayrıca tolerans göstermek aşağılamak demek değildir. Çünkü tolerans kavramı, içinde bir büyük görme halini barındırmaz.

 Bir önceki iletimde anlatmaya çalıştığım gibi. Tolerans karşımızdakinin kim olduğunun ve düşüncelerinin nasıl oluştuğunun da bir analizini gerektirir. Bu da hemen olamayacağı için sabırlı ve ön yargısız bir şekilde dinlemeyi gerektirir. Bunun için gerekli zamanı da yine tolerans sağlar.
enelsır


Mart 08, 2012, 01:04:09 ös
Yanıtla #4
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Tamam. Sayın enelsır ile uyuştuk. Sorun yok.

Ancak şöyle bir durum da var: Kimileri başkalırının kendilerine tolarans göstermesini bekler; hatta ister. Bu ise Goethe'nin kendisi için söylediği söz ile uyuşmuyor.

Çelişki mi var? Hayır! Goethe kendisine tolarans gösterilmesini hiç istemiyor. Düşüncelerin çatışmasını arıyor diyaletik bir senteze doğru ilerleyebilme umuduyla.

Böyle güçlü bir kişiliği olmayanlar ise başkalarından tolerans bekleyebilir. Biz de tolerans sahibiysek onlara tolerans gösterebiliriz. Ancak yapabileceğimiz daha iyi bir şey var: Onlara özgür düşüncelerine sıkı bir şekilde sahip çıkmalarını, kendilerine güvenmelerini, böylece karakterlerini geliştirip güçlendirmelerini önermek.


 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Mart 08, 2012, 03:14:40 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 498
  • Cinsiyet: Bay

Evet Sayın ADAM'la kavram konusunda uyuşmuş olabiliriz. Fakat Goethe'nin şu sözünün içeriği hala havada asılı duruyor. Hem de yine Goethe'nin sözü sebebiyle.

 Şimdi biz Sayın ADAM'ın iletisinden Goethe'nin güçlü bir kişiliği ve bununla doğru orantılı olarakta kişinin özgür düşüncesinin arkasında durabilme basiretini gösterebilmesini savunduğunu anlıyoruz... Tamam.

 Peki ben kendimi böyle hissediyorsam ve kendime bu konuda güveniyor, düşüncelerimin arkasında kararlılıkla durabiliyorsam. Tam da bu halim toleransın oluşması için bir ortamı yaratıyor olmaz mı?

 Yani tolerans, karşısındakinin böyle olamayabileceğini, kim bilir, belki de düşünüleri doğru bile olsa karşısındakinden veya düşünülerinin doğru olamayacağından çekindiği için susmayı seçebileceğini düşünmeyi de gerektirmez mi? Tolerans tam da buraya da devreye girmez mi?

 Tolerans göstermek aşağılamak mıdır? Yoksa anlamaya çalışmak mı?

 Efendim düşünceler çatışır. Bu çatışma sonucu ortaya çıkan tartışma ortamından da bir sonuç, bir bilgi ortaya çıkar.

 Şunu sormak isterim: Şu son tümcemde kurguladığım ortamı bir düşünün. Toleransı ve onu içeren tutumu neresine koyarız? Tolerans nerede başlar? Herkesten Goethe kadar özgüveni yüksek olmasını beklemek, kavram olarak toleransla ile çelişki yaratmaz mı?
« Son Düzenleme: Mart 08, 2012, 03:17:13 ös Gönderen: enelsır »
enelsır


Mart 08, 2012, 08:42:05 ös
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Almanyaya gelip yasamaya baslayip, almancayida ögrendikten ( karinca kararinca) sonra, bu tolerans kelimesini veya fiilini bir türlü sevemedim gitti.

Saygilar


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2752 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 11, 2011, 04:08:03 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4632 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 12, 2011, 11:43:13 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3658 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 13, 2011, 02:12:08 ös
Gönderen: ADAM
11 Yanıt
9350 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 26, 2011, 09:56:11 öö
Gönderen: ADAM
16 Yanıt
22160 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 26, 2012, 09:08:05 ös
Gönderen: NOSAM33
7 Yanıt
7220 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 23, 2014, 09:22:04 ös
Gönderen: ruzber
1 Yanıt
4564 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 04, 2012, 05:37:00 ös
Gönderen: enelsır
2 Yanıt
4997 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 06, 2012, 08:02:54 öö
Gönderen: ADAM
5 Yanıt
5230 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 14, 2012, 06:10:14 ös
Gönderen: ADAM
9 Yanıt
6313 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 17, 2013, 10:21:55 öö
Gönderen: gnothi