Efendim böyle bir paylaşımda bulunduğunuz için önce teşekkürlerimi sunarım. Atamız,önderimiz,kumandanımız Türkiye Cumhuriyeti nin kurucusu Sayın Mustafa Kemal ATATÜRK' e ve bize bırakmış olduğu ilkelere geçmişte günümüzde ve gelecekte bağlı kalacağımı biliyorum. Günümüz Türkiye sinde atamızı unutturmaya çalışanların olduğu, yönetim şeklinden dahi rahatsız olan insanların varlığı tartışma götürmez bir gerçektir. Ellerinden gelse Cumhuriyet Bayramını bile insanların kutlamasına izin vermeyecekler. Yok kitaplardan Atatürk resmini kaldırmak yok efendim İstiklal Marşı, Gençliğe Hitabeyi yazdırmamak gibi yeni konular gündeme geldi. Suç aslında sadece onlarda değil.Bu süreçte önce yetkili büyüklerimize sonrada kendimize kızmamız gerekir. Gençliğe hitabeyi ilkokuldan başlayarak anlayarak okumuş olsaydık günümüzde buna benzer sorunlar oluşmayacaktı. Bülent Arınç 'ın "Bizi annelerimiz okula gönderirken, 'Allah zihin açıklığı versin' derdi. Sizlerde çocuklarınızı böyle uğurlayın Allah zihin açıklığı versin demek laikliği incitmez."" demesi bile bana çok rahatsız edici gelmişti. Ama şunu kimse unutmamalı bu ülkede benim gibi insanların varlığına inanıyorum.Yeri ve zamanı geldiğinde en güzel cevabı biz veririz. Biz olduğumuz sürece Mustafa Kemaller asla bitmeyecek. Bunu canımızla dahi ödesek bu asla değişmeyecek.Ben günümüz Türkiye sinde ileri görüşlü atamızın şu satılarlarını görüyorum ...
"Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir."
GENÇLİĞE HİTABE
Saygıdeğer Efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun ve teferruatlı nutkum, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikâyesidir. Bunda milletim için ve gelecekteki evlâtlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem kendimi bahtiyar sayacağım.
Efendiler, bu nutkumla, millî varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin, istiklâlini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan millî ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.
Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.
Bu sonucu, 'Türk gençliğine' emanet ediyorum.
Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK
Saygılarımla Efendim...