ESP, “Extrasensory perception” yani duyu ötesi algı anlamına gelmektedir. Kimi insanlar, başkalarının düşüncelerini okuyabilen kişilerin olduğuna inanmaktadır. Doğrudan zihinden zihne oluşan bu olayın, anlık ve uzaklıktan bağımsız olduğu söyleniyor. Konunun yandaşları her insanın bu yeteneğe sahip olduğunu iddia ediyorlar.
ESP ile ilgili iddiaları 4 gruba ayırabiliriz:
1. Telepati: Kişinin, hiçbir iletişim olmaksızın normal duyusal kanallardan bir başkasının düşüncelerinin farkında olması.
2. Geleceği görebilme gücü: Bir nesne ya da olayla ilgili geleceğe ilişkin şeyleri görebilme yeteneği.
3. Önceden bilme: Kişinin, bir başkasının gelecek hakkındaki düşüncelerini ya da gelecekte bu kişiyle ilgili olabilecek olayları önceden bilmesi.
4. Psikokinesis: Kişinin fiziksel bir varlığı ya da olayı, o şeyi düşünerek etkileyebilme yeteneği.
ESP ile ilgili olarak bilimsel kanıtların olduğu, devlet araştırmacıları ya da güvenilir araştırma laboratuarları tarafından yapılan deneylerin olumlu sonuçlar verdiği yönündeki birçok iddiaya rağmen, psikologların çoğu ESP’nin henüz kesin olarak kanıtlanmadığı konusunda hemfikir. Bu bilim insanları, kayda değer tüm deneylerin ESP’yi kanıtlamakta başarısız olduğunu söylüyorlar. Onlara göre ESP, doğaya ve insan fizyolojisine ilişkin mevcut bilgilerimizle çelişiyor.
ESP’yi kanıtlamak için yapılan deneylerin kabul görmesi için gereken belli ölçütler var. Bu deneyler genellikle deneklere, hiçbir duyusal ilişkilerinin olmadığı belli bir olayla ilgili öngörüler yapmalarının istenmesi şeklinde yürütülüyor. Tam olarak doğru olan verinin toplanması da deneysel önyargının ortadan kaldırılması, yeterli rastlantısallık, uygun kontroller ve doğru istatistiksel analizle mümkün olabiliyor. En önemli ESP çalışmaları bu önemli minimal ölçütleri karşılayabilmiş değil. ESP ile ilgili yapılmış önemli deneylerden bazıları da şunlar: Rhine deneyleri, SRI uzak görüş deneyleri, rastlantısal sayı üreteci ile ilgili araştırmalar (RNG) ve Ganzfield deneyleri.
Tabi tüm bu karşıt görüşlere rağmen ESP’nin gerçekliğine inanan insanlar da mevcut. Bu insanlar, bilimsel itirazlara rağmen ESP’nin var olduğuna fakat fiziksel kanunlarla açıklanamayan bir şey olduğunu, ayrıca beyinin ve zihnin ayrı varlıklar olduğunu savunuyorlar. Ayrıca, kuantum fiziğindeki bazı gelişmelerin de, anlık maddesel olmayan bir evrenin varlığına işaret ettiğini söylüyorlar. Tartışma da iki gerçekliğin olduğuna ilişkin hipotezin çevresinde yoğunlaşıyor: fiziksel olan ve diğeri... ESP ancak bu iki gerçeklik arasında bir kaynaşma olursa mümkün olabiliyor. Bunlara ek olarak rüyalar da ESP için önemli. Örneğin Rhine, rüyaların önemli ESP taşıyıcıları olduğunu, bunun sebebinin de bilinçli zihnin rüya görme anında oldukça “zayıf” bir engel olarak kaldığını söylüyor.
ESP yeteneğine sahip olduğu düşünülen insanların bu yeteneği nasıl geliştirdikleriyle ilgili çeşitli teoriler var. Bunlardan ilki, falcılar, kahinler ve peygamberler gibi insanları doğuştan bu yeteneğe sahip olduğunu ve bu yeteneğin kalıtsal olarak aktarıldığını öne sürüyor. İkinci bir teori ise ESP’nin, kültürel gelişim arttıkça azalmakta olan ilkel bir duyu olduğunu iddia ediyor. Bir başka teori ise ESP’nin sinir sisteminde ortaya çıkan bir süper-duyu olduğu yolunda.
B. Duygu Özpolat
http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=5&soru_id=623