“Hepimiz bir gün çiçeklere gübre, solucanlara yem olacağız.
Yaşadığın günü kavra ve anı dolu dolu yaşa"
“Carpe Diem”; her daim ölüm gerçeğinin farkında olarak, geçen her saniyenin, kısacası zamanın değerini bilenlerin, anı yaşamaya özen gösterenlerin felsefesidir. Zaman en kıymetli hazinemizdir ve onun değerini bilerek iyi kullanmamız gerekmektedir. Elbette ki bu da plan gerektirir.
“Carpe Diem”’in felsefesi çoğunlukla anlaşılmak istendiği gibi ifade edilmiştir. Tüm buna benzer terimlerde, insanoğlu maalesef işine geldiği şekilde bir yoruma kaçmaktadır. Söz edilen, insanın hayatını belli bir ideale, amaca göre değil; hissettiği gibi, o anda yapmak istedikleri doğrultusunda yaşaması değildir. Yanlış algılanışın aksine, bu sözle anlatılmak istenen, "geçmiş için kafa yorma, gelecek için de plan yapma” değildir.
Yaşamı ele alış biçimini kökten değiştiren, yaşadığın anın önemini bildiren ve onu doğru kullanmayı nasihat eden görüştür. Gününü gün etmek değildir, Carpe Diem. “Günü yakala, anı yaşa” der ve yol gösterir. “Günü kurtar, boş ver gitsin” demez. Yaşamı hoyratça harcamamızı tembih etmez tam tersi, zamanımızı kendimiz, çevremiz ve insanlık için çalışarak geçirmemizi söyler.
Günler ve saatler düşüncesizce harcanacak, savrulacak, önemsiz değerler değildir. Elbette ki vaktimizi gelecek kaygısı ve geçmişe bağlı kalarak yaşamak bizi yola koymaz. Peki, sadece anı yaşamak! Tecrübeden, hafızadan, düşten, iradeden, zihinden, tekâmülden ve kendi özünden vazgeçmektir.
Burada her konuda olduğu gibi dinamik dengeyi yakalamak sistemin özüdür. Günün, anın kıymetini bilip değerlendirmek esasken; geçmiş birikimle birlikte, gelecek planları da kontrollü olarak belirlenecek ve her zaman eylem halinde olunacaktır. Ayrıca “zaman” kavramı da detaylı bir inceleme konusudur.
Spinoza: “Sonsuz olduğumuzu hissediyoruz ve gözlemliyoruz.” der.
“Şimdi”; eylemin, düşüncenin tek yeridir. Hayat “şu anda” var olmanın kalbindedir. Denilebilir ki: "Dün geçti! Yarın henüz doğmadı! Bugün eyleme geçip, düşüncelerimizi gerçekleştirebileceğimiz gündür. Bekleme. Erteleme. Şimdi değilse ne zaman?”
Hayatımızı değiştirmek, iyi, doğru ve güzele yönelmek için asla geç değildir. Değişim için ayak sürüyen ve bahane bulanlar, çoğunlukla suçu yetersiz eğitim, kötü geçirilmiş çocukluk, sorunlu aile, işyeri problemleri, maddi zorluklar, adalet, haksızlık, vs... gibi birçok kavrama bağlarlar. Bir tek yapamadıkları aynanın karşısına geçip yüzleşemedikleri öz benlikleridir. Tüm harici etkiler söz konusudur ve kendi bir kurbandır. Kişi artık bu sarmaldan sıyrılmalı, kendini tanımalı ve sorunu tespit edip, ona çözüm aramalıdır. Hayatındaki her şeyi değiştirme gücünün bireyin elinde olduğunu ve bunun için de şimdiden daha iyi bir zaman olmadığını da yine “Carpe Diem” hatırlatır.
Hayat bir bumeranga benzetilebilinir. Ona ne verirsen, verdiğin ölçüde sana geri döner. Zaten tüm hayatımıza ve ilişkilerimize ne alacağız bakış açısı ile değil; “Ben nasıl bir katkıda bulunabilirim?” şeklinde yaklaşırsak; hasat yasasını yaşamlarımızda da işletebiliriz.
Kısaca... "Carpe Diem"
Dünden ders alın, yarını düşünün ama en önemlisi bugünü size verilen en önemli hazine olan zamanın kıymetini bilerek yaşamayı unutmayın. Doğruyu sadece bilmekle yetinmeyin, aynı zamanda uygulayın. Hedef belli ise, ona ulaşmanın yolları da bulunacaktır.
Seneca şöyle der: “Hayatta en büyük engel, beklemektir; daha sonra gelecek olan her şey belirsizliğin alanına girer. Şu andan itibaren yaşa.”
Kaynak ;
http://www.valdemektebi.com/forum/showthread.php?t=2299