Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: CARPE DİEM  (Okunma sayısı 3628 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 05, 2009, 12:15:12 öö
  • Ziyaretçi

“Hepimiz bir gün çiçeklere gübre, solucanlara yem olacağız.

Yaşadığın günü kavra ve anı dolu dolu yaşa"

“Carpe Diem”; her daim ölüm gerçeğinin farkında olarak, geçen her saniyenin, kısacası zamanın değerini bilenlerin, anı yaşamaya özen gösterenlerin felsefesidir. Zaman en kıymetli hazinemizdir ve onun değerini bilerek iyi kullanmamız gerekmektedir. Elbette ki bu da plan gerektirir.

“Carpe Diem”’in felsefesi çoğunlukla anlaşılmak istendiği gibi ifade edilmiştir. Tüm buna benzer terimlerde, insanoğlu maalesef işine geldiği şekilde bir yoruma kaçmaktadır. Söz edilen, insanın hayatını belli bir ideale, amaca göre değil; hissettiği gibi, o anda yapmak istedikleri doğrultusunda yaşaması değildir. Yanlış algılanışın aksine, bu sözle anlatılmak istenen, "geçmiş için kafa yorma, gelecek için de plan yapma” değildir.

Yaşamı ele alış biçimini kökten değiştiren, yaşadığın anın önemini bildiren ve onu doğru kullanmayı nasihat eden görüştür. Gününü gün etmek değildir, Carpe Diem. “Günü yakala, anı yaşa” der ve yol gösterir. “Günü kurtar, boş ver gitsin” demez. Yaşamı hoyratça harcamamızı tembih etmez tam tersi, zamanımızı kendimiz, çevremiz ve insanlık için çalışarak geçirmemizi söyler.

Günler ve saatler düşüncesizce harcanacak, savrulacak, önemsiz değerler değildir. Elbette ki vaktimizi gelecek kaygısı ve geçmişe bağlı kalarak yaşamak bizi yola koymaz. Peki, sadece anı yaşamak! Tecrübeden, hafızadan, düşten, iradeden, zihinden, tekâmülden ve kendi özünden vazgeçmektir.

Burada her konuda olduğu gibi dinamik dengeyi yakalamak sistemin özüdür. Günün, anın kıymetini bilip değerlendirmek esasken; geçmiş birikimle birlikte, gelecek planları da kontrollü olarak belirlenecek ve her zaman eylem halinde olunacaktır. Ayrıca “zaman” kavramı da detaylı bir inceleme konusudur.

Spinoza: “Sonsuz olduğumuzu hissediyoruz ve gözlemliyoruz.” der.

“Şimdi”; eylemin, düşüncenin tek yeridir. Hayat “şu anda” var olmanın kalbindedir. Denilebilir ki: "Dün geçti! Yarın henüz doğmadı! Bugün eyleme geçip, düşüncelerimizi gerçekleştirebileceğimiz gündür. Bekleme. Erteleme. Şimdi değilse ne zaman?”

Hayatımızı değiştirmek, iyi, doğru ve güzele yönelmek için asla geç değildir. Değişim için ayak sürüyen ve bahane bulanlar, çoğunlukla suçu yetersiz eğitim, kötü geçirilmiş çocukluk, sorunlu aile, işyeri problemleri, maddi zorluklar, adalet, haksızlık, vs... gibi birçok kavrama bağlarlar. Bir tek yapamadıkları aynanın karşısına geçip yüzleşemedikleri öz benlikleridir. Tüm harici etkiler söz konusudur ve kendi bir kurbandır. Kişi artık bu sarmaldan sıyrılmalı, kendini tanımalı ve sorunu tespit edip, ona çözüm aramalıdır. Hayatındaki her şeyi değiştirme gücünün bireyin elinde olduğunu ve bunun için de şimdiden daha iyi bir zaman olmadığını da yine “Carpe Diem” hatırlatır.

Hayat bir bumeranga benzetilebilinir. Ona ne verirsen, verdiğin ölçüde sana geri döner. Zaten tüm hayatımıza ve ilişkilerimize ne alacağız bakış açısı ile değil; “Ben nasıl bir katkıda bulunabilirim?” şeklinde yaklaşırsak; hasat yasasını yaşamlarımızda da işletebiliriz.

Kısaca... "Carpe Diem"

Dünden ders alın, yarını düşünün ama en önemlisi bugünü size verilen en önemli hazine olan zamanın kıymetini bilerek yaşamayı unutmayın. Doğruyu sadece bilmekle yetinmeyin, aynı zamanda uygulayın. Hedef belli ise, ona ulaşmanın yolları da bulunacaktır.

Seneca şöyle der: “Hayatta en büyük engel, beklemektir; daha sonra gelecek olan her şey belirsizliğin alanına girer. Şu andan itibaren yaşa.”





Kaynak ; http://www.valdemektebi.com/forum/showthread.php?t=2299


Nisan 06, 2009, 02:47:09 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

“Hayatta en büyük engel, beklemektir; daha sonra gelecek olan her şey belirsizliğin alanına girer. Şu andan itibaren yaşa.”

Burda iki olgu var diyebiliriz aslinda. Belirli, programli, vadeli bekleyis, oteki de vadesiz, belirsiz, hatta belirtisiz bir bekleyis. Vadeli bekleyen yer yer sikintilari olsa da rahat bir vicdan, kaygusuz bir bas'tir, her yaptigini da buna gore programlar.  Yolun sonunu bastan bildigi icin geldiginde de kendisi gorur ve karsiligi ne ise onu alir. Ancak vadesiz bekleyis insani kangren eder, eritir, tuketir. Bu bekleyisin sahibi yolun sonunu hic goremez, adeta ama gibi gezer, divane gibi dolasir ve sona gelindigi kendisine  ancak mujdelenebilir. Bu yolculuk o kadar kiymetli, o kadar kiymetlidir ki, yolun bittigi yer dahi olsa, bu mukafat onun  bu bekleyisinin hic bir zaman tam bedeli olmayi hak kesbedemeyecektir.

Bununla birlikte, hem vadeli hem de vadesiz bekleyisin sahipleri carpe diem mulahazasiyla yasamali ve vadeli olanlar da dahil mutlak bir mukafat beklememelidirler.


Nisan 06, 2009, 01:40:09 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Carpe diem, Latin edebiyatının ünlü ozanı Horatius’un bir dizesinde geçen (Od’lar I, xi?) “gününü gün et”; “zamanın tadını çıkar” ya da “günü yakala” anlamındaki özdeyiş.

Bu özdeyiş hazcı felsefenin bir savunusu gibi gözükse de aslında gelecek hakkında endişelenmek yerine yaşanılan anın değerine vurgulamak için yapılan bir uyarıdır. XIX. yüzyıl başlarında Byron’ın yapıtlarında sık sık geçen “günü yakala” (seize the day), deneyimdeki hazzı, yaşanmış yaşanmıştaki önemi gözden kaçırmamayı salık verir. Kimi Hıristiyan manzumelerindeyse “günü anlamlı yaşa” anlamında kullanılan carpe diem, insanların bedenlerini uykuya hazırlamak yerine, ruhlarını ölüme hazırlamaları gerektiği konusunda örtük bir uyarı barındırır.

Görüldüğü üzere Carpe diem bir tasavvuf bakış açısı bunun varoluşçu felsefeyle sanırım bir bağıntısı var en azından bir ikizliği söylem hususunda yinede ben bastığın yerleri toprak deyip geçme diyenlerdenim.

Saygılarımla...


Nisan 02, 2013, 10:09:14 ös
Yanıtla #3
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Dün düşünülüp yaşanan pişmanlıklara ve yarın için kapılınan endişelere gerek kalmadan, yalnızca ' An'ı yakalamak. '

Mutluluğun özü Carpe Diem ..
Adequatio intellectus et rei