1380’de doğan Joseph Albo, 1413-14 yıllarında Saragossa - Daroca Yahudi Cemaatinin temsilcisi olarak katıldığı Tortosa ve San Mateo Tartışmalarında önemli bir rol oynamış İspanyol bir düşünür ve hazandı. Albo’nun en önemli eseri Esaslar Kitabı ( Sefer ha-Ikarim) Yahudi inancının temelleri hakkında bir çalışmadır. Dini bağlılığın zayıflamasına bir karşılık olarak yazılan Esaslar Kitabı, Yahudiliğe olan güveni, Yahudilik inancının mantıksal bir sunumunun sağlanmasıyla geri kazandırmak için tasarlanmıştır. İslami felsefe geleneği, Latin Hıristiyan skolastik düşüncesi ve hocası Hasday Crescas’ın yazılarından yararlanan Albo, Yahudiliğin temel inançlarını sunar.
Bu eserinde Albo, inançsız bireyi, Tora’nın bir esası ortaya koyduğunu bilen, ancak onun gerçekliğini inkar eden kişi olarak tanımlar. Gelenek öğretisine karşı yapılmış böyle bir isyan, inançsızlığı doğurur. Ama Moşe’nin yasasını benimseyen ve inancın temel prensiplerine inanan kişi,
bu esasları mantığıyla incelemeye girişirse ve metinleri araştırırsa, tahlilleri tarafından yanlış yönlendirilir ya da verilen bir esası, ilk başta anlaşılan anlamından farklı yorumlar. Ya da , Tora’nın bizi inanmakla yükümlü kıldığı sağlam bir teoriyi temsil etmediğinden, bu esası reddeder. Ve ya hataya düşerek, Tora’nın temel prensibi olmayan başka bir dogmaya inandığı gibi, asıl inancın temel prensip olduğunu inkar edebilir. Böyle bir kişi belli bir kavramı, Tora’nın mucizelerinden biriymiş gibi algılar, çünkü Tora otoritesi tarafından inanmamızın zorunlu olduğu belirtilen esaslardan hiç birini reddetmediğini düşünmektedir. Bu tip bir kişi inançsızdır ve günahından dolayı pişmanlık duyup kefaretini ödemesi gerekir (Jacobs, 1988,21).
Sefer ha-Ikkarim , 1.Bölüm’de önceki düşünürlerin (özellikle Maimonides ve Crescas’ın) Yahudi inancının temel prensiplerinin altını çizme girişimlerini eleştirmekle başlar. Albo’ya göre, Maimonides bu tip bir seçimin yapılabileceği belli kriterleri yeterince ortaya koyamamıştır. Ayrıca Albo, Crescas’ın altı kriterden oluşan sıralamasının ilahi yasanın genel prensiplerini belirlemek için yeterli olup olmadığını sorgular. Bu düşünürlerden farklı olarak, Albo ilahi yasayı kavramak için kesinlikle bilinmesi gereken prensipleri açıklamak konusunda endişelidir. Albo daha sonra ilahi yasanın üç temel prensibini açıklar:
1. Tanrı’nın varlığı
2. İlahi vahiy; ve
3. Ödül ve Ceza
Bu üç prensip, daha önceden Simon ben Zemah Duran tarafından da öne sürülmüştü. Bir görüşe göre, hem Duran hem de Albo bu sistemi, esasların ,vahiysel yasanın prensipleri olarak ortaya konulduğu Averroes Fasl al-Maqal’den almıştır.
İnancın bu üç prensibinin doğasını açıklarken Albo, Yeni Yıl için Eklenen Dualara dahil olmuş üç kutsamanın- Krallıklar, Anıtlar ve Borular- bu inançları temsil ettiğine dikkat çeker. Albo’ya göre, bu üç duanın amacı , kişinin, daha yılın başında (ilahi yargının yapıldığı geleneksel dönem), dikkatini Yahudi dininin temel inançlarına çekmektir. Dolayısıyla, bu inançlara, bunların yorumlanmasıyla ulaşılan dogmalarla beraber inanıldığında , ilahi yargı sırasında iyi bir hüküm kazanmak olanaklı olur.
Averroes’nin Albo üstündeki etkisi , Albo’nun bu üç prensibi reddeden bir kişi ile , (Tora) Metnini yanlış yorumlayıp Yahudiliğin diğer maddelerini inkar eden bir kişi arasında yaptığı ayrımda da ortaya çıkar. Buna göre, gelecekte Yahudiler’in Maşianik bir kurtuluş beklentisi içinde olamayacaklarını savunan bilge Hillel, Maşiah’ın geleceğine inanmadığı için suçluydu ancak dinsiz değildi. Bunun nedeni Maşiah’ın gelişinin Yahudi inancının temel prensiplerinden biri değil, bunlardan çıkan altı alt dogmadan biri olmasıydı. Maşiah inancının bu ikincil konuma indirgenmesinin sebebi, bu inancı temel prensiplerinden biri yapan Hıristiyan inancını çürütmekti. Bu bağlamda, Tortosa Tartışmasında Albo, Maşiah’ın geldiği kanıtlansa bile , kendini daha az inançlı bir Yahudi olarak görmeyeceğini ilan etmiştir.
Albo Yahudiliğin prensipleri hakkındaki tartışmasını, inancın üç temel prensibinden türetilen sekiz alt prensibin olduğunu ileri sürerek sonuçlandırır. Tanrı’nın varolduğuna, ilahi vahiye ve ödül-cezaya olan inançla birlikte, bunlardan türetilen inançlar ilahi yasanın vazgeçilmez öğeleridir. Türetilmiş bu prensiplerden dört tanesi , Tanrı’nın varoluşuyla ilgilidir:
1.İlahi birlik;
2.İlahi bedensizlik (soyutluk)
3.Tanrı’nın zamandan bağımsızlığı
4.İlahi mükemmellik
Prensiplerden üçü vahiy ile ilgilidir:
5.Tanrı’nın bilgisinin fiziksel dünyayı kuşatması
6.Peygamberlik; ve
7.Yasayı duyuran ilahi elçilerin gerçekliği
Son olarak sekizinci alt prensip ödül ve ceza kavramıyla ilgilidir:
8.İlahi Takdir
Bu temel inançlara (üç esas, sekiz alt prensip) ek olarak , Albo Moşe’nin yasasına uyan herkesin kabul etmekle yükümlü olduğu altı dogmanın daha olduğunu açıklar. Bunları inkar eden kimseler, gelecek dünyada yeri olmayacak inançsızlardır. Ancak bu dogmalar, inancın prensipleri sayılmaz, çünkü Albo’nun görüşüne göre , temel prensip olarak belirlenen inançlar sadece kendileri olmadan Yahudiliğin anlaşılamayacağı esaslardır. Bu altı inanç ya da dogma şunlardır:
1.Mutlak hiçlikten (ex nihilo) var ediş
2.Moşe’nin peygamberliğinin üstünlüğü
3.Tora’nın değişmezliği
4.İnsani mükemmelliğe Tora’nın tek bir emrini gerçekleştirerek bile ulaşılabileceği
5.Ölülerin dirileceği; ve
6.Maşiah
Yahudiliğin bu merkezi inançlarını ortaya koyarken Albo, ilahi yasa kavramıyla ilgilenmiştir. Önceki Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman düşünürler geleneksel ve ilahi yasa arasında bir ayrım belirtmişlerdir. Ancak Albo, üç temel yasa çeşidinin olduğunu öne sürer:
1.Doğal yasa
2.Törel yasa; ve
3.İlahi yasa
Albo’nun görüşüne göre, ilahi yasanın doğal ve törel yasalara üstünlüğü , onun insanları gerçek mutluluğa ulaştırma amacında yatar. Doğal yasa toplumu düzenlemek , törel yasa ise sosyal düzeni geliştirmek isterken; ilahi yasa, inanç ve davranışları düzenler. Sonuç olarak, ruhu yeniden canlandırır ve bu açıdan mükemmeldir. Bu tezini öne sürerken Albo, 19. Mezmuru ilahi yasanın diğerlerine olan üstünlüğünü göstermek için kullanır.
Ortaya çıkışından sonra Albo’nun Sefer ha-Ikkarim’i, Yahudi toplumu arasında geniş yankı uyandırır. 1445’teki ölümünün ardından da çok sayıda basılır. Sonraki yüzyılda Brestli Yakov Koppelmann tarafından, on yedinci yüzyılda da Lublinli Gedaliah ben Solomon Lipschuetz tarafından yorumlanır. 1884’te W. Schlesinger’in yaptığı Almanca tercüme , L.Schesinger’in akademik önsözüyle Frankfurt’ta çıkar. Bunun ardından metnin eleştirel versiyonu , İngilizce tercümesi ve notlarıyla birlikte I.Husik tarafından 1929-30 yıllarında basılır. Hıristiyan çevrelerinde Hugo Grotius ve Richard Simon’un da aralarında bulunduğu teologlar bu eserden yararlanmış, başka teologlar ise Albo’nun eserinin Yahudiliğin güçlü bir savunucusu, dolayısıyla Hıristiyanlık öğretisine karşı potansiyel bir tehdit olarak bakmışlardır.
Albo’nun temel eserleri
Joseph Albo, Sefer ha-Ikkarim (Book of Principles, çeviri I. Husik), Philederphia, 1929.
Daha Fazla Bilgi İçin:
W.Z.Harvey , ‘Albo’s Discussion of Time’, Jewish Quarterly Review, 70, 1980
I.Husik, ‘Joseph Albo , the Last of the Jewish Philoshophers’, Proceedings of the American Academy of Jewish Research 1, 1930
E.Schweid, ‘Joseph Albo’s System of Dogmas as Distinct from that of Maimonides’, Tarbiz 33, 1964