Mesaj basligina konu olan soruda bir problem var.
Soyleki;
Insan cok cabuk unutan bir varlik, hem ruhi, hem fiziki . Unutmadigi cok az sey var yasaminda.Bunlar ise aksiyona donusturebildigi icin stebilize olmus. Aksi halde kendini, hadiseleri, teorileri, formulleri surekli yenilemeye ihtiyaci var. Nadasa ihtiyac duyan toprak gibi.
Simdi Sn Mystic birinci mesajinda
"Insanin dunyada olup da buraya ait olmadigini dusunmesi halinde neler olurdu?" demis. Ikinci mesajinda "
Anlamasi halinde neler olurdu?" demis ve hemen akabinde de
"Hissetmesi halinde neler olurdu?" demis. Bu ifadeler cok goreceli ve hepsi birbirinden farkli. Dolayisi ile her ucunde de farkli sonuca ulasmak mumkun.Bunu biraz acmakta fayda var.
Insan bilgiye 4 sekilde ulasir.
1)Teory (theory)
2)Kavrama (comprehension)
3)Kiyas (comparison)
4)Yargi (deduction, judgement)
5)Hissetme (sensation)
Once bu kavramlara felsefi olarak yaklasarak inceleyelim.
1)Teori: Teoriyi kazanmanin ve korumanin uc yolu vardir.
a)Okumak ve okuduklarini tekrar etmek
b)Ezberlemek
c) Okudugunu baskalariyla muzakere etmek veya ogretmek
Simdi insan "bu dunyadan baska bir dunyaya ait oldugu" gercegini teorisel neticelerle elde ettiyse, demek ki insan okumayi , muzakereyi, ezberlemeyi ve ogretmeyi biraktigi zaman bu teori de kaybolacak demektir.
2)Kavrama: Kavramayi ikiye ayrirsak teorik ve pratik . Yukarida incelemistik; insanin teoriyi bir takim aksiyona donusturmezse zamanla kaybolacagini soylemistik. Simdi sormak gerekirse, insan teorisel olarak kavriyor ise bu teori kendine pratikte nasil bir zemin bulacak ve kendini kayganliktan nasil uzak tutacak -cunki pratiksellik dahi gecicidir ve donuskendir- ?Bunun icin belirli bir olcu var mi?
Bu sorulara cevap vermek gerekirse, hem teorik hem de pratik kavrama, suuru iktiza eder. Yani insanin kavradiklarini teoriksel ve pratiksel idame ettirmesi ancak bunlarin neticesinde meydana gelmis bir suurla mumkun. Zira suur kalicidir veya en azindan teori ve pratigin yasamasi halinde devamlidir. Bireyin teorisel ve pratiksel kazanimlarindan sonra bile kendisinde suur hasil olmamissa burada bir sorgulamaya ihtiyac var. Bu sorgulama ise disrak degil, icrek yolla yani kisinin kendisinin yapmasi ile gerceklesmelidir.
3)Kiyas: Kisi gerek teorisel gerekse pratiksel kavradigi bilgiyi benzer veya muhalif nesnelerle karsilastirarak kendisinde kalici olup olmayacagina karar verir veya yararli ve zararli diye ayirir yahut kendisine ezoterik gelen kavramlari daha iyi cozmek icin karsilastirma yoluna basvurur. Kiyas sadece zannedildiginin aksine teorisel olmaz. Nitekim ne kadar bilse de araba hic surmemis acemi bri sofor cesitli manevralari pratiksellestirerek kiyas eder. Veya ergenlik yasindaki bir cocuk ebeyninin onlarin tasvip etmeyecegi bir is yaptiginda kendisine kizacaklarini bildigi halde o isi yaparak ebeyninin tepkisini olcer.. Bu da bir kiyas yontemidir. Baska bir ifadeyle buna deneme yanilma da diyebiliriz sanirim.
Buradan hareketle kisinin deneme yanilma yolu veya kiyas yolu cok kalicilik veya kesin bir netice vaad etmediginden kiyasi da daimi sayamayiz. Dolayisiyla insan "bu dunyaya ait olmadigi gercegini veya kurgusunu kiyas yoluyla bulsa dahi insanin mutemadiyen degiskenlik, donuskenlik ve geciskenlik surecine ugrayarak bunu da kaybetmesi muhtemel.
4)Yargi: Bu da bir cesit muhakeme. Kiyas ile benzerlik tasiyor belki kiyastan biraz daha ust derecede. Cunku insan kiyas yoluyla elde ettiklerini yargi yoluyla infaz edebilir.
Bu da mutlak bir kalicilik vaad etmiyor diyebiliriz.
5)Hissetme: Hissetmek gecisken, degisken ve donusken oldugu icin bireyin ruhi veya fiziki olarak bir seyleri hissetme yoluyla bilgiye vakif olmasi etiket mahiyeti tasir. Yani bu da digerleri gibi kalicilik adina bir sey vaad etmez ve zaman asimina ugramasi halinde yerinden cikar. Ozetle his kaybolur.Buna ornek olarak Gazali'nin Incoherence of Philosophers kitabinda bashettigi "Alem-i ceberut alemi" verilebilir.
Netice itibariyle, insanin kendi kendine veya baska nesne ve olgular sayesinde "Dunya'da yasadigini bilip te dunyadan olmadigi" gercegini elde etmesi bence cok goreceli bir sey. Elde etse bile bu gercegi veya kurguyu, yukarida da inceledigimiz gibi ayni tazelikte korumasi biraz zor ama imkansiz degil. Yani tabiki hissedebilir, tabiki ogrenebilir, tabi ki pratiksellestirebilir,tabi ki yargilayabilir ancak bu soru neticesinde kisinin bu hakikat minvali uzere bir seyler yapmasi , bu sorunun cevabinin kiside kalici olmasina vabeste. Yani soruyu sorduktan sonra ve gercegi elde ettikten sonra kisinin neler yaptigini analiz etmek gerekir. Hakikati veya kurguyu butun bu asamalardan sonra kesin bir cozume ulastirsa bile insanin bir de UNUTMA gibi bir ozelligi de mevcut..
Muhabbetle...