Organizmada meydana gelen ve hücreleri kontrolsüz büyüyen kötü huylu
tümörlere verilen genel addır.
-
Kanser, genellikle kontrolden çıkan hücrelerin sürekli
çoğalmalarıdır.
-
Kanserler, malignant (kötü huylu) tümörlerdir; yani benign (iyi
huylu) tümörlerin aksine başka dokulara sızma ve yayılma (*metastaz*)
özelliği gösterir.
*Kanserli hücreler neden sürekli bölünürler? *
Kültürde, normal hücreler komşu hücrelere yapışarak ilişkilerini devam
ettirirler. Bu yapışma (*adhezyon*) noktalarında hücrelerde elektronca yoğun
bir plak oluşur. Bununla birlikte, hücrelerin ameboid uzantılarında
yavaşlama ve durma görülür. Bu olaya *kontak inhibisyon* denir. Bu şekilde,
hücre bölünmesi kontrol edilir. Deneysel olarak, normal hücreler bir kültür
ortamında kendilerine sağlanan ortam şartları ne kadar iyi olursa olsun
kontak inhibisyon nedeniyle tek tabaka oluşturduktan sonra daha fazla
çoğalmazlar. Çünkü, bölünme sınırlı sayıda olur. Fakat, kanser hücreleri
sürekli çoğalarak birkaç tabakalı düzensiz kitleler oluştururlar. Bu da
kanser hücrelerinde kontak inhibisyon kaybı olduğunu göstermektedir.
*Kanser nasıl oluşur? *
Kanserlerin yaklaşık %80-90'ı çevresel ve/veya davranış faktörleri
tarafından meydana gelir ve önlenebilme potansiyeli vardır. Kalıtım yoluyla
kanser meydana gelme olasılığı çevresel faktörlere oranla çok daha azdır.
x-ışınları, uv (ultraviyole-morötesi) ışınları gibi fiziksel ve bazı
ilaçlar, polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi kimyasal faktörlerin
yanında virüsler de biyolojik olarak normal karaktere sahip bir hücre
kültürünü transforme ederek kanser oluşturabilirler.
Kimyasal karsinojenler, tümörü ya uygulandığı yerde (örn: cilt) veya absorbe
edildiği yerde (örn: bağırsak) ya da metabolizmanın durumuna göre karaciğer,
böbrek gibi organlarda, bazen de direkt olarak alakası olmayan bir yerde
meydana getirirler. Fakat, karsinojene maruz kalma kanser oluşturmak için
tek başına bir sebep değildir. Karsinojenler ancak uygun yer ve zamanda
kanser oluşturabilirler.
*Sayabileceğimiz bazı kimyasal karsinojenler şunlardır: *
¨ Hidrokarbonlar: baca temizleyicileri, boya endüstrisinde kullanılan
maddeler
¨ Aflatoksin ( küf mantarı tarafından sentezlenir)
¨ Nikel, krom
¨ Sigara (nikotin, tar)
¨ Yiyecek katkıları
¨ Birçok ilaçlar
¨ Parfümlerde kullanılan bazı kimyasallar
Fiziksel faktörlerin, kanserojen kimyasal maddelerin veya onkojenik (kansere
neden olan) virüslerin konak hücre genomu ile etkileşimleri sonucu hücreler
değişmekte ve farklı antijenite kazanmaktadır. Bir normal hücrenin
kontrolden çıkarak hızla bölünmesiyle oluşan kanserli hücrede birçok anormal
doku antijeni belirmektedir. Tümör hücrelerinde yeni yeni antijenler
oluşmakta ve normal antijenlerin kaybına veya değişikliğine neden
olabilmektedir. Erken fötal dönemde, normalde bulunan protoonkogenlerin
( kansere sebep olabilme potansiyeli olan gen) farklılaşmasıyla anormal
genler oluşmakta ve bunlara *selüler onkogenler* adı verilmektedir.
*İmmün sistem (bağışıklık sistemi) ve kanser oluşumu arasındaki ilişki *
Bağışıklık sistemi yabancı doku antijenlerini kolayca tanıyabilir ancak,
tümör dokusunu organizmadan kolayca atamaz. İnsanda bir saniyede bir milyara
yakın hücre çoğalması olmakta ve somatik olarak bunların birkaçı, günde
yüzlercesi mutasyonla farklı hücreler oluşturmaktadır. Bu farklı hücrelerin
temizlenmesinde hücresel immün cevap mekanizması rol oynamaktadır. Buna,
immün sistemin kansere karşı "*immün denetimi*" denmektedir. İmmün sistem,
tümör oluşumunu denetlemekte, aynı zamanda tümör hücresi ve antijenlerine
karşı immün cevap çıkarmaktadır. Hücresel immün cevap baskılandığı zaman
kanser oluşumu artmaktadır.
Yenidoğan ve yaşlılık dönemlerinde immün cevap mekanizması zayıflamaktadır.
Yaşlılarda prostat kanseri, çocuklarda nöroblastoma sık görülmektedir. İmmün
sistemi baskılayıcı ilaç kullananlarda tümör oluşumu riski artmaktadır.
İmmün sistem bozukluğu olan hastalarda da bazı kanser tipleri
gelişebilmektedir.
*Kanser neden öldürür? *
Kanser hastalarının çoğu, kalp hastalığı veya başka enfeksiyonlar gibi
kanserle ilgisi olmayan nedenlerden dolayı ölür. Tümörün bulunduğu bölge ve
tümörün yayıldığı bölgenin büyüklüğü ölümü direkt veya indirekt olarak
etkileyen nedenlerdir. Ölümün temel nedeni, beyin, akciğer, karaciğer gibi
hayati önemi büyük olan organlarda tümör oluşması veya tümörün bu organlara
yayılmasıdır.
*Kanser teşhis eden köpekler *
Son olarak, kanseri teşhis edebilmek için günümüzde kullanılagelen metodlara
alternatif olabilecek yeni bir araştırmadan bahsetmek ilginç olacaktır
sanırım.
Schnauzer türü köpek, derideki ben kanserlerini (melanoma) tanı yapılmadan
önce, koklayarak teşhis edebilmektedir.
Bazı hastalarda melanoma kolay gözükmeyecek bir yerde olabilir.
Melanomaların %20'si bu nedenle teşhis edilememektedir. Florida'lı eski
polis köpekleri terbiyecisi Duane Pickel, bir kanser uzmanının da
yardımıyla, bu köpeği hemen hemen hiç yanılmadan melanoma tanır hale
getirmiştir. Tıp kitaplarına "Köpekle Tanı" diye bir bölüm eklenecek mi
dersiniz?
Kaynaklar:
Bilim ve Teknik Dergisi; Mayıs 1998.
Biyoloji Terimleri Sözlüğü; TDK, 1998.
Franks, L.M., Teich, N.; Introductin to the Cellular and Molecular Biology
of
Cancer, 1996.
Özbal, Y.; Temel İmmünoloji, 1994
*KANSER NEDİR? *
Kısaca vücut hücrelerinin isyanı olarak nitelendirilebilecen kansere sebep
olan olay (normalde) bölünerek çoğalan ve bir görevi olan hücrelerin yerine
yine bölünerek çoğalan fakat bir görevi olmayan hücrelerin oluşması olarak
açıklanabilir. Bu hücreler zamanla (genelde) etrafındaki normal hücreleri
sıkıştırarak büyümeye başlarlar. Bir yerde büyüyen tümör ameliyatla
çıkarılabilir veya başka şekilde (fizyoterapi ile) tedavi edilebilir. Fakat
bu hücreler kan dolaşımı veya lenf kanallarını yırtarak dolaşıma girerse
vücudun başka yerlerinde de ortaya çıkabilir ("Sıçrama" denilen olgu).
Kanser hücresinde gelişme çabuk olur ve hücrelerin artmasıyla ortaya gelen
tümör, içinde geliştiği organı tahrip eder. Genelde görülen kanserin tıbbi
açıklaması budur.
*ÇÖZÜM NE OLABİLİR?
*Devamlı pipo içenlerde görülen dil, sigara içenlerde akciğer, gırtlak gibi
tahrişe dayalı (sanayi boyaları, egzozlar, fabrika baca dumanı, vb.) kanser
vakaları haricindeki kanser vakalarında, kendini iyileştiren insanların
ortak olarak uyguladıkları yöntem, gıda sistemlerini değiştirmek olmuş. (Bu
yöntem üstteki vakalarda da kısmen işe yaramış.) Kanserin geçmişte az,
günümüzde çok gelişmiş ülkeIerde fazla, teknoloji girmeyen yerlerde az,
kentlerde çok, kırsal kesimlerde az olmasının sebebini de incelersek
karşımıza yine beslenme alışkanlıklarının çıktıklarını görürüz. Vücudun
çalışma prensibi hücrelerin "yenilenmesi-ölümü-tekrar yenilenmesi"
mekanizması şeklinde olup, oluşumu ise doğadan alınan (gıdalarla)
vitamin-mineral-proteinlerle sürer. Normal hücrelerin ihtiyacına cevap
vermeyen gıdalar (rafine) vitamin-mineralden yoksun olduğu için vücutta bu
anormal (kanserojen) hücreleri oluşturur. Bu anormal hücre gelişimini
engellemek ise rafine gıdaları kesip vücuda doğal ihtiyacını vermekle olur.
Genelde kanserin belli bir yaştan (45) sonra görülmesinin sebebi mineral
eksikliğinin bu devrede patlak vermesin kaynaklanır.
*GIDALARIMIZ VE BİZ
*İnsanların hayatlarını idame ettirebilmeleri için birtakım temel gıda
maddelerine ihtiyaç duyarlar. Bunlar proteinler, vitaminler, mineraller,
yağlar, karbonhidratlar ve su olarak sıralanabilir. Vücut yenilenme, tamir,
bedeni ve ussal faaliyetlerini bunları doğrudan alarak yerine getirir. İşte
bu noktada özellikle günümüzde gıdaların doğru alınması gerekliliği ortaya
çıkıyor. Çünkü vücudumuzun doğal yapısı bunu emreder. Aynı şekilde sağlıklı
ve uzun ömürlü kişi ve toplumların ya da kendisinde kansere
rastlanmayanların, bilinçli ya da bilinçsiz olarak yaptıkları budur.
Kanserden ne zaman şüphelenmelisiniz?
*DOĞRU VE YANLIŞ BESLENME NEDİR?*
Çağımızda kanserin giderek yaygınlaşması, sanayice geIişmiş ülkelerde sıkça
rastlanması (ABD'de ölüm olaylarının 1/6 sebebi) ya da birtakım insanlarda
bu hastalığın olup birtakım insanlarda olmaması tesadüfe bağlanamaz.
Muhakkak ki kansere yol açan ortak şartlar, etkenler vardır (çevresel,
gıdasal, vb). Üstteki durumlardaki ortak etkenlerin en önde gelenleri ise
rafine gıdalar ve hayvansal ürünlerdir. Doğallığını yitirıniş gıdalar
(rafine gıdalar) ve hayvani gıdalar (et, tavuk, balık, vb.)ın aşırı tüketimi
kanser hastası olan kişi ve toplumları, olmayanlardan ayıran başlıca
etkenlerdir.
*İNSANIN GIDA İHTİYACI NEDİR?*
İnsanın günlük gıda ihtiyacı birçok araştırmalarla belirlenıniş, çizelgeler
halinde sunulmuştur. Mesela orta aktif bir insanda günde 3.000 kalori, belli
ölçülerde kalsiyum, fosfor, demir vb. mineraller, A, B, C vb. vitaminler ve
her insanın kilosu kadar gram protein (kg/g) lazımdır. Örneğin 70 kg'lık bir
insanın 70 gr. protein. alması gerekir (1. sınıf proteinlere ilerde
değineceğiz). Bunu bilimsel anlatımdan günlük hayata indirgersek her gün
yenecek Örn. 1 elma (veya diğer meyveler)+1 soğan (sarmısak, pırasa vb.)+1
tabak bulgur (esmer pirinç, kepek ekmek)+1 tabak soya+yeşilliklerden oluşan
bir salata (roka, tere, ısırgan, hindiba, ebegümeci, marul vb. insanın tüm
ihtiyaçlarını karşılamaktadır. İleride bu detaylı ve günlük bir menü
şeklinde belirtilecektir (Kanser hastalığındaki beslenme özellikle
mineral+vitamin ağırlıklı olacaktır).
*RAFİNE GIDALAR NELERDİR?*
Görüldüğü gibi insan vücudu yaşamını özünde protein, vitamin, mineral,
karbonhidrat, yağ ve su üzerinde kurmaktadır. Bunları içermeyen herhangi bir
madde (gıda görünümünde de olsa) vücudu yoracak ve bozacaktır. Rafine
gıdalar:
Beyaz undan yapılan her gıda: (börek, , makarna, beyaz ekmek, kek, pide,
galeta, vb)
*Sebebi:* Buğdaydaki mineral oranının diğer tahıllara kıyasla insan
bünyesindeki minerallerin oranına en yakın olduğunu görürüz. Kanserle
savaşımda ise minerallere ağırlık verilmesi gerekliliğini gözönüne alırsak
buğdaydan azami istifadenin nasıl olacağı sorusu . aklımıza gelir. Kepek ve
tohumundan ayrılan ve çeşitli emulgatör, maya, tat ve kıvam geliştirici
katkı maddeleriyle yapılan beyaz ekmekler ve unlu mamüller önemli miktarda
vitamin ve mineralini yitirmiş, vücudu yoran, birçok hastalığa direkman veya
dolaylı olarak neden olan bir madde haline dönüşmüştür. Buğdaydan en iyi
faydalanma yolu tam buğday unu ile evde ekmek yapımı, bulgur olarak tüketimi
veya filizlendirilerek kullanımıdır. Buğdayın doğru olarak tüketimi
özellikle kanserde en önemli konulardan biridir.
*Beyaz pirinç:* Piyasadan aldığımız, kepeğinden ayrılan ve talkla cilalanıp
parlatılan beyaz pirinç vitaminlerinin tümünü, madensel tuzlarının % 60'ını
ve lipitlerinin %80'ini kaybedip vücudu yoran bir madde haline dönüşmüştür.
Kanserde iyileşmeyi sağlayacak mineralleri ihtiva eden esmer doğal pirince
artık bir takım aktarlar, marketler ve doğal gıda satan dükkanlarda
rastlamak mümkündür.
*Konserveler, turşular, hazır gıdalar (çorba, puding, salça, sirke
vb):*Besleyici nitelikleri çok düşük olan bu gıdaların, yapılan
deneylerde vücuda
girdiğinde vücut adeta bir saldırıya uğrayacakınış gibi akyuvarların
artışına sebeb olduğu gözlemlenmiş, sebze, meyve ve su gibi doğal gıdaları
alırken böyle bir olaya rastlanmamıştır. Bilimsel kaynaklar ise katkı
maddeleriyle ilgili hayvan deneylerinden alınan bazı sonuçlarda E320, E132,
E250-251 gibi bazı katkı maddelerinin yönetmeliklerinin gösterdiği ölçü
üzerinde kullanıldığı vakit kansere yol açabileceğini belirtmektedir. Bu
yüzden salça, konserve, sirke, çorba, vb. gıdaları zaman ayırarak evde
üretmek en emniyetli yoldur.
*Her türlü alkollü içki, meşrubat (diet dahil), çay, kahve, sigara, meyve
suları:* Vücutta, alkollü içki veya sigaranın en ufak miktarının bile çok
büyük tahribatlara yol açtığı bilinen gerçek. Çay ve kahveyi ise yine
uyarıcı ve toksik yönleriyle değerlendirirsek, vücutta bağışıklık sistemini
etkilemesi sebebiyle kansere zemin hazırlayıcı maddeler olarak görebiliriz.
Bu konuda ülkenin önde gelen üniversitelerinin Milli Prodüktivite Merkezi
ile yürüttükleri çalışmalar da var. Vücudu yoran, çeşitti kimyasal maddeler
içeren meşrubatlarda ise; İngiltere'nin en ciddi gazetelerinden The Times ve
The Independent'da kansere ' yolaçan "Benzen" maddesinin bulunduğu
belirtilmekte.Su, maden suları, şifalı bitki çayları ve meyveler bünyemize
en uygun alternatifler.
*Beyaz Şeker, beyaz tıız, bal:* Beyaz şeker ve tuz çeşitli kimyasal işlemler
sonucunda açık renklerine ve granüle hallerine kavuşurlarken piyasada
satılan sahte ballara da dikkat etmemiz gerekir. Her gıdada, tahılda,
sebze-meyvede, bakliyatta zaten vücudun kullanacağı şeker (karbonhidrat)
bulunur ve bu şeker en ideal şekerdir. Kaya tuzu veya sanayi, deniz ya da
doğal tuz adı altında satılan tuzlar ise insan kanındaki tuzun kimyasal
bileşimine en çok benzeyen tıızlardır. Kanserde en çok kullanılan
forınüllerden biri ise halis bala ilave edilen ısırgan tohumunun 10 gün
bekletildikten sonra kullanımıdır.
*Tereyağı, margarin, rafine sıvı yağlar: Çeşitli kimyasal işlemlerle
preslenen, rengi ve kokusu giderilen rafine yağlar, margarinler ve
kolesterol ihtiva eden hayvani yağları, kanserlilerin kullanmaması
gerekiyor. *Bakliyat, tahıl, zeytin, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlar, az
miktarda olan günlük yağ ihtiyacımızı zaten doğal olarak bünyelerinde
barındırıyorlar.
*Bakliyat:* Hastalığın başlarında özellikle sebze yemeklerini (hatta mineral
ve vitaminlerinden maksimum istifade etmek için çiğ olarak) tercih etmek ve
bakliyatı haftada 3-4 öğünden fazla yememek en doğru davranış.
*HAYVANİ GIDALAR BAHSİ*
Kepekli ve lifli olmadığı için sindirim sistemine ağır gelmesi ve fazla
üretim için yemlerde kullanılan kimyasal maddeler,hayvanlara verilen
hormonlar ve ilaçlar eti oldukça sakıncalı hale getirmekte. Katrandaki
"benzopyrene" maddesi hayvani yağlardaki kolesterolde mevcutken, kanseri
yenen insanların ortak olarak yaptıkları şeyin eti bırakmak olduğunu
gözlemliyoruz. Insan vücuduna lazım olan 8 esansiyel amino asidi içeren
l.sınıf proteinler az yağlı süt ürünleri (peynir, yoğurt vb) veya soyadan
sağlanmalı, özellikle soyanın içerdiği Genistein ve Daidzein adlı
antioksidanlar ve isoflavonlar göğüs, göden, akciğer, prostat, deri ve kan
kanserini, kısaca her tip kanser oluşumunu engelliyor.
*KANSERDE İDEAL BESLENME*
Bu beslenme biçimiyle (kanserin vücuttaki bulunma oranına göre) 3-4 ay
içinde vücut çok kuvvetlenecek (mineral+vitaminler) sayesinde, hastalığı ya
yenecek ya da yenme yoluna girecektir.
*SABAH [07.00-09.00):*
*1-* Özellikle yeşil bir salata (ısırgan, tere, marul, ebegümeci, roka, vb.
biri veya birkaçı) + sızma zeytinyağı + doğal tuz + limon,
*2-* Tam buğdaydan katkısız olarak yapılmış ekmek + az yağlı yoğurt veya az
yağlı beyaz peynir (süt üıünleri yerine soya sütü ve ürünleri temin
edilebilirse, daha idealdir),
*3-* Özellikle elma (ya da herhangi bir meyve),
*4-* Soğan veya sarımsak.
*KUŞLUK [10:00-11.00), İKİNDİ (15.00-16.00), YATSI (21.00-22.00):* Bunlardan
biri ya da birkaçı, 4-5 kuru incir, 4-5 kuru kayısı.6-7 kestane,3-4 hurma,1
avuç kuru üzüm,1 avuç çimlenmiş buğday,1 havuç, 1 tabak limonlu maydonoz.
*ÖĞLE - AKŞAM *
*1-* Yemekten önce kahvaltıdaki gibi bir salata (kırmızı pancar ilavesi
tercih edilir),
*2-* Yemek olarak sebze (ıspanak- kabak- pırasa-kereviz vb),
*3-* Haftada 3-4 öğünü geçmeyen bakliyat,
*4-* Yemekte veya yemek arasında 1 tabak soya (200-250 gr) veya yoğurt
(200-250 gr).
Kanseri yenen kişilerin yediklerini incelersek genelde Demir, Potasyum,
Kükürt, Manganez, Magnezynum gibi nıineral ağırlıklı olduğunu göreceğiz.
Yukarıda belirtilen gıda sistemi de bunlar gözönüne alınarak hazırlanmıştır.
*DİĞER ÖNEMLİ MADDELER*
* Baş prensip vücuda yabancı madde sokmamaktır. Dişmacunu kullanmamalı,
yerine fırça+su+doğal tuz kullanmalı, deterjan yerine su, bulaşık fırçası
tercih edilmeli, ruj, krem, deodorant vb. kozmetik ürünlerden
kaçınılmalıdır.
* Alman, Japon ve Macar bilim adamlarınca kırmızı pancar, havuç, kırmızı
biber, kırmızı lahana ve ısırgan gibi zengin mineral yapısına sahip
gıdaların kanser tedavisinde etkili olduğu gözlemlenmiştir.
' Mevsim değişikliklerinde vücudun mineral dengesi de mevsime adapte olmak
ister. Bu ise mevsimin gıdalarıni almakla olur. Örneğin kışın vücut
magnezyum ve kalsiyum gibi antidepresif lahana, havuç, şalgam, kereviz,
yerelması, kuru fasulye, yulaf, turunçgillerde bulunan öğeleri ister.
İlkbaharda hindiba, ısırgan, ebegümeci, biber, domates gibi demir ve C
vitamini içeren vücudu canlandırıcı gıdalar gereklidir. Yazları kanı
sulandıran kiraz, şeftali, kavun, karpuz gibi meyveler, kalpten ölümlerin
fazla olduğu sonbaharda ise üzüm, kestane, nar, ayva, elma gibi kalbi
güçlendirici, potasyumlu gıdalar vücudun ihtiyacını karşılar. Sera ürünleri
veya ithal değişik mevsim meyvelerine bu yüzden itibar etmeyelim.
' Kemoterapide veya diğer bir sebeble kapsüllü ilaç alırken, kapsülün içini
bir bardağa boşaltıp biraz suyla içmeliyiz. Zira kapsül de sentetik ve
kansorejen bir maddedir ve keınoterapik ilaçların ikincil kanser oluşturma
riski taşıdıklarına dair kanıtlar olduğunu da hatırlayalım.
' Kanserin iyileştirilmesinde en önemli etken disiplinli bir şekilde
iyileştirici yolları uygulamaktan geçiyor. Nefsimizi dizginleyerek bu
disiplini sağlayacak irade ancak bizim elimizde.Yani alışageldiğimiz yaşam
biçimimizden (arkadaş toplantıları, günler,davetler, sosyal etkinlikler ve
buralarda bize zarar verecek birçok unsurdan) soyutlanmak irademizle % 100
bağlantılı. Ünlü artist Mine Mutlu bu hastalıktan bu şekilde kurtulmuş fakat
iyileşince terkedip yine bu hastalıktan vefat etmişti. Unutulmaması gereken
diğer bir husus da manevi huzurun hormonların çalışması, bağışıklık, sinir,
sindirim sisteminin güçlenmesi ve etkinliği dolayısıyla tüm vücut üzerinde
oluşturduğu olumlu etkisinin tıbbi çevrelerce de kabul edilmesi.
*KANSERİ YENMEK İÇİN KULLANILACAK GIDALARIN HAZIRLIGI :*
*1- Buğday çimi:* Birkaç avuç buğday bir kaba oda sıcaklığında (15-20)
derece üzeri suyla örtülecek şekilde bırakılır. 24 saat sonra su boşaltılır.
1 gün bu şekilde bekletilir ve daha sonra hergün sadece nemlendirecek
miktarda su serpiştirilir. 1-2 gün içinde filizlenme başlayacaktır. Bundan
sonra uzun süre dayanması ve çabuk bozulmaması için buzdolabına konulur.
Buğday filizi çok kuvvetli bir gıda olduğu için günde 2-3 çorba kaşığından
fazla alınmaz. Çorba, salata ve yemeklerde çok güzel garnitür olur.
Kıyaslamalı besin içeriği:
100 gram Fosfor Magnezyum Kalsiyum Beyaz Ekmek 86 0.5 14
Tam Buğ Ekmeği 200 90 50
Buğday Tohumu 423 133 45
Çimlenmiş Buğday 1050 342 71
*2- Doğal tuz hazırlanması:* Piyasada sanayi tipi tuz olarak torbalarda
satılan sadece yıkanıp öğütülmüş doğal tuz bulamazsanız aktarlarda satılan
iri kaya tuz parçalarını elektrikli kahve çekeceğinde çekecek veya havanda
döveceksiniz.
*3- Soya:* Soyayı pişirmeden önce geceden (10 saat) ıslatacaksınız. Düdüklü
tencerede 1 saat pişirip 1/2 saat bekleteceksiniz. Pişen soya piyaz olarak
çok iyi yenebileceği gibi bulgur pilavıyla karıştırılarak çok güzel bir tada
kavuşacaktır.
*4- Kepekli pirinç:* Beyaz pirince göre 10-15 dakika daha geç pişer. En
kolayı 5 dakika kaynatıp 1/2-1 saat suyunu çekmesini bekleyip daha sonra 15
dakika daha pişirmektir.
*5- Doğal ekmek yapımı:* 2 kg. tam kepekli buğday unu alınır. Doğal tuz ve
su ilavesiyle hamur haline getirilir. Sızma zeytinyağıyla sıvanmış tepsiye
yerleştirilerek 20-30 dakika fırında pişirilir. Dilimlendikten sonra poşet
içinde buzdolabına konulur ve hergün yenileceği miktarda ısıtılır. Doğal
ekmek az miktarlarda saç üzerinde pişirilerek de yenilebilir.
*6- Isırgan salatası:* Toplanan veya köylülerden alınan ısırgan bir kevgirin
içinde suda yıkanır. Bu sırada üstündeki cildi yakıcı karınca asidi kısmen
yok olur. Lastik eldivenle doğranır, doğal yağ+doğal tuz ve limon veya doğal
sirke de ilave edilince yakıcılığı tamamen ortadan kalkarak yenilecek hale
gelir.
*7-Alternatif salatalar:* Hindiba (radika), kuzukulağı, ebegümeci, yabani
semizotu, bayırturbu, madımak vb.köylülerin sattığı herhangi bir kimyasal
gübre görmemiş, ilaç veya hormon taşımayan yeşil bitki, yukarıdaki gibi
salata yaparak yenilir.
*8- Doğal sirke:* Suyu çıkartılan elma veya üzüm 15 gün bir kapta üstüne
tülbent örtülerek bekletilir ve süzülürse doğal sirke elde edilir.
*9- Doğal çorba:* Kereviz, havuç, patates, şalgam, pancar, yerelması,
domatesin suyu çıkartılıp biraz posa+doğal tuz+ baharat+sızma yağ eklenerek
ısıtılır.
*10- Doğal şeker:* Tüm bitkisel çaylarda bal ve pekmez tatlandırıcı olarak
kullanılır. Esmer ya da doğal şeker diye satılan şekerler veya
tatlandırıcılara itibar etmeyin.