Sayın Asi,
Yazıma cevap vermek için araştırma yapmışsınız. Benim de zaten tüm istediğim buydu. Fakat sizin de “lucifer hakkında araştırdım” demenize rağmen, ortaya net bir şey koyamadığınızı görüyorum. Lucifer kavramını hala açmamışsınız. Siz araştırdığınızı söylüyorsunuz fakat yine tekrar bunu benim araştırmamı istiyorsunuz tüm yazınız boyunca. Güzel.
Bağlantısını verdiğiniz linkteki yazıyı yukarıdaki yazımı yazmadan evvel zaten okuduğumu söylesem inanır mısınız? (Ya da buna inanmak işinize gelir mi?)
Peki okumadan evvel dahi bu yazının konusuna hakim olduğumu söylesem ne dersiniz?
Lucifer hakkında benim de az çok malumatım var. Ancak Lucifer’in neden “luciferian path” olması gerektiği konusunda hiçbir bilgim yok. “Masonluk, masonlardan öğrenilmelidir” diyor girişte, e neredeler peki? Masonlar neden sözünde durmuyor?
Yani bunu özellikle Mason üyelerden duymak istememin sebebi, haricilerin beyninin olmadığını düşünmemden kaynaklanmıyor Sayın Asi.
Benim lucifer’in ne anlama geldiğini bizzat kendilerinden duymak istememin özel bir nedeni var. “Luciferian path” ile “eğitim” arasındaki bağı göstermelerini istiyorum.
Albert Pike 19.yy’da yaşamış biri. Eğitime, düşünmeye “think” mottosuna bu kadar önem veriyordu ise, ondan önce gelen Aydınlanma filozoflarının yolunu takip edebilirdi. (Ki bilim felsefesi "think" olgusunun iliklerine kadar işlendiği alandır. Bilim o yola girmiş bir kere, peki Pike'ın misyonu nerede? ) Neden ben John Locke’un “Eğitim üzerine”sinde metafizik kavramlar görmüyorum, ve metni olduğu gibi anlıyorum da, Albert Pike’ın “luciferian path”ında göremiyorum?
Gelelim linkini verdiğiniz yazıya;
O yazıda Lucifer teriminin, “Şeytan” olmadığı, bunu Jerome’un Latinceye böyle çevirdiği, ancak İbranice aslında bunun “sabah yıldızı” olarak geçtiği belirtilmiş. Ben de zaten yukarıdaki mesajımda lucifer ile sabah yıldızını bir arada kullanarak, linkini verdiğiniz yazının tezine hakim olduğumu gösterdim
“Harun Yahya'nın görüşlerini savunuyor değilim, ancak İskoç riti masonluğunun kült kaynaklarında da ismi geçen sabah yıldızı kavramına biraz eğilinsin istiyorum.” Diyerek. Yani tüm o yazıya zaten hakimdim. Bunu anlamanız gerekirdi.
Venüs! Evet. Ki Sayın Adam’dan Venüs ritleri ile ilgili yazıyı bu forumda bizzat talep ederek isteyenlerden biri de benim. Keşke bu ritleri, Venüs tapınıcılığını yazsa Sayın Adam, yazsa da, o Venüs tapınımının, nasıl localara konan üç kutsal kitapla büyük bir çelişki içerdiğini anlayabilsek.
Tüm yazıda “Bakın Lucifer şeytan değil; sabah yıldızı. Yani “ışık”. Işık ise, karanlığın tersidir. O halde o tüm şeytani bilginin karşısındadır” gibi bir mantık yürütülmüş. Bu da benim komiğime gidiyor açıkçası. “Lucifer yolu” şeytani külliyatın karşısındaki yoldur demiş yazar;
"The emphasis here should be on intent. When Albert Pike and other Masonic scholars spoke over a century ago about the "Luciferian path," or the "energies of Lucifer," they were referring to the morning star, the light bearer, the search for light; the very antithesis of dark, satanic evil."
Albert Pike’ın, “lucifer yolu” dediği şeyle eğitime, bilime, öğrenmeye, aydınlanmaya işaret etmiş olabileceğini gösteren alıntılar görmek isterdim o yazıda. Ancak “IŞIK” ile “THINK” neredeyse bir tutulmuş. Metaforlar beni ilgilendirmiyor. Herkes kendi düşüncesini “ışık” diye niteler. Kimse yoğurdum ekşi demez. Mussolini bile “tüm cevaplanamayan soruların cevabını bizim ideolojimiz bulmuştur” demiyor muydu? Yani tek bir cümle ile buna inanmam mı bekleniyor?
Işık, antik mitlerde daima kutsal görülmüş bir kavram. Mısırda en üstün tanrı Ra Işık ile özdeştir. Şimdi ben Işık ile “education” u neden zorunlu göreyim ki? Albert Pike gibi mistik bir kişinin, “ışık” deyince ezoterik ışık kavramına atıf yapması, eğitime atıf yapmasından daha yeğ duruyor gözümde.
Zaten o savunu yazısını yazan kişi de defalarca “Albert Pike bizi bağlamaz.” “Masonları bağlamaz” “Kendi düşüncesidir” “Her mason bu görüşte değildir” deme gereği duymuş.
Tabii ki öyle demek zorunda. Çünkü benim sorduğum soruya o da cevap veremiyor. Albert Pike ile aynı görüşte değilseniz; Albert Pike’a kefil olmazsınız olur biter. Ama hem “kendi düşüncesidir” hem de “aslında eğitimi, bilimi, kastediyor” demek bir çelişkidir. Kararınız ne? Yadsıyor musunuz yoksa kefil mi oluyorsunuz? Hem “kendisinden başka kimseyi bağlamaz” deyip acil çıkış kapısını açık bırakmak, hem de savunmak için “aslında “think” mottosunu kastediyor, bilimi ilerlemeyi kastediyor” deme gereği duymak bana pek manidar geliyor.
Sanırım artık benim görüşlerim de burada netleşiyor; aksi ispat edilinceye dek, Albert Pike’ın sözü edilen, ve öyle olmasını arzuladığım Masonluğun "eğitim, bilim" vurgusundan ziyade, Satanik eğilimleri olduğunu düşünüyorum.
"Ne yardan vazgeçerim ne serden" diye bu kişi sahiplenilince de lütfen açıklama yapılsın. Ama bu açıklama "Albert Pike'ın onaylamadığımız düşünceleri kendisini ilgilendirir. Onayladığımız düşüncelerini ise sahipleniyoruz" gibi bir şeyle açıklanmasın.
Gülmek isteyen buyursun gülsün. Benim nedenlerim var. Bilim felsefesini kavramak için 3-4 yıldır uğraşıyorum. Eleştirel düşüncemi ilerletmek için en sıkışık sınav zamanlarımda dahi bilgi felsefesi kitaplığımdan fazla uzaklaşamadım. Mantıksal Pozitivizmi, Wittgenstein’ı , Russell’ı, Carnap’ı, Popper’ı anlamanın , çok önemli olduğuna her zaman inandım. Benim “ışığım” da bu işte; açıklık, netlik. Açık olmayan her şeyden de derin bir şüphe. Red.
Tüm bu sözü edilen tartışmayı kavrayamadan “sadece gülüp geçiyorum” deme kolaylığımız yok ne yazık ki. Bir Nature dergisi forumunda bunlara gülünüp geçilir, bunu anlarım ve saygı duyarım. Bir Wittgenstein, bunlara gülüp geçer. Çünkü metafiziği reddeder. Ancak şu forumda Tanrıya inanan çoğunluğun, metafiziki kavramların sorumluluğundan bu kadar kolay kaçıvermesi, bana çok büyük bir sorumsuzluk olarak görünüyor. Çelişkinizi gösterebiliyor muyum? Masonluk kurumunun kendisi ezoterik iken, neden “kötülüğün bir olgu olarak var olduğu” kavramı olan “şeytan” bu kadar görmezden geliniyor ki? Buna gülünüyorsa, Pike’ı toptan bırakalım, John Locke aforizmaları ile başlayalım yolumuza madem? Madem Albert Pike "bilim, eğitim, ilerleme" diyor, ne işimiz var antik kültlerle, karşılaştırmalı dinler tarihiyle, Işıkla, Lucifer yoluyla? Ne diye mistisizm konuşuyoruz ki? Occham’ın usturasında metafizin “m”si yoktur. İnancı olan varsa burada, ışık ile birlikte karanlığın da bulunduğunu, ve karanlığın da kendini kabul ettirmek için ışık olarak görünmek isteyeceğini bilmesini arzuluyorum.
Sürçülisan ettiysem affola.