“Efendiler, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve bunlara bağlılar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın istediğini ve buyurduğunu yapmak insan olmak için yeterlidir.” M.K. Atatürk
Eklektik felsefenin, gelmiş geçmiş tüm inanç sistemlerinin ve fikir akımlarının ortak faydası insan olmak ortak paydası olmuştur. Nitelikli bir insan olmak için yapılan öğretiler gerçek anlamda insan olabilmeyi hedefler. Amaç, Kamil İnsan, yetkin insan olabilmektir. Kendini gerçek anlamda bilmek, daha uygar, çağdaş bilim ve bilginin ışığında, tekâmül yolunda ilerlemektir. İnsanoğluna yaşamı yüceltmek için gayret gösterme görevi verilmiştir. O, ruhunu arındırıp, özgürleşecek ve tekâmül edecektir. “İnsan ruhu kandil, bilim onun aydınlığıdır” diyor Farabi.
Ahlak ve erdemler gerçek insan olabilme yolunda temel taşlardır. Yapı bunlar üzerinde yükselir. Tüm inanç sistemleri kitlelere ilk önce bu yapı taşlarını sağlamlaştırmayı öğütler. Eflatun’a göre, hikmet, cesaret, itidal, basiret ve ihtiyat, temel erdemlerdir. Erdem, “sürekli olarak iyi yürekli ve doğru olma alışkanlığı”dır. Erdemliliğin karşıtı, erdemsizliktir. Bu, “düşük ruhluluk, bayağılık, fenalık yapma alışkanlığı”dır. “İnsan görünüşüyle karşılanır, kişiliği ile uğurlanır.” denir.
David Starr Jordan şöyle diyor: “Bütün bu dünyada, doğru yaşamaktan ayrılabilecek gerçek bir erdem yoktur.”
Vicdan ve ahlaki alt yapıdan yoksun, sözde aydınlardan oluşan bir toplumda bayağı insan olmak kolay, fakat fazilet sahibi birey olmak güçtür. Fazilet kolayca başkalarına bulaşmaz ancak, bayağı ruhluluk bulaşıcı olduğundan, çok çabuk yayılır. Ahlâklılık, haysiyet sahibi olmak faziletli insan olmak demektir. Şerefli ve haysiyetli insan olmak insan olmanın birinci vazifesidir. Bu temel üzerine inşaat yapılır.
“İnsan için usulüne uygun olmaktan, iyi olmaktan daha güzel ve meşru bir şey yoktur, ” diyor Montaigne. Tek görev yalnızca insan olmaktır ve tek erdem insan olmaktır. İnsan görünüşlü olmak başka, insan olmak başka şeydir, Scheler’e göre. Kişi olabilmek için yalnızca insan görünüşlü olmanın, insan türünün herhangi bir bireyi, bir nüshası olmanın yetmeyeceğini, insanda belli bir takım niteliklerin de bulunması gerektiğini söyler. Her şeyden önce insan olmak, hayvan vasıflarından sıyrılmaktır. Bencillik, çıkarcılık, fevrilik, fenalık ve vahşete yönelmek vasıflarını azaltmak lazımdır.
“Kuş gibi uçmak
Balık gibi yüzmek dağ başında korkusuzca
Kurt olup gezmek
Değil hevesim
Ben hayvan değilim
Değişir dünya, değişir mevsim
Ben insanım
Farkındayım yaşamın
Yaşamak insan gibi insana yaraşır
Kuş uçar, balık yüzer, kurt dağlarda gezer
İnsan düşünür, okur, yazar, söyleşir, paylaşır
İnsan gibi insan olmak tek hevesim.” diyor Pınar Yılmaz “İnsanım” adlı şiirinde.
İnsan doğduk ancak insan olmak zor zanaattır. İnsan olmak kendini tanımaktır. “Hayat, sadece yiyen, içen, uyuyan, dünyaya yeni nesiller getiren bir "beşer"den; işe kendini tanımakla başlayıp, hakikatin peşine düşen ve var oluş bilincine sahip bir insana giden yolculuktur.” denir.
İnsan olmak, yaratıcı olmaktır. Yaratıcılık fikir üretme sanatıdır. Sorumluluk üstlenmektir.
Doğruluk, dürüstlük ve saygınlıktır. İnsan olmak kendin ile barışmaktır, sevmektir, cesarettir, gerçek anlamda olmaktır. Mükemmel vasıflar kazanarak insan olmak, insanlığın gelişiminde vazife alabilecek olgunluğa ermek için ise sürekli çaba gereklidir.
Sadece iyi, ahlaklı, erdemli, temiz ve akıllı insan olmak yeterli değildir. Ancak bu altyapı bilgi ile hikmete dönüştüğü zaman topluma yararlı olmak için uygulamaya konabilir. Düşüncede kalmamak ve düşüncenin eyleme dönüştürülmesi isteği ve gayreti önemlidir. Bu çalışmayı ve sürekli kendini yenilemeyi gerektirir. İnsan olabilenler, edindikleri davranış kültürü ve engin bilgileriyle topluma katkıda bulunmaya çalışmalıdırlar. Etkileşimde bulunulan çevreyi bir üst kültüre çıkabilmek önemlidir. İnsanoğlunun daha üst bir bilinç seviyesine ve farkındalığa ulaşıp olgunlaşması hedeftir.
İnsan doğmak değil, insan olmak önemlidir. Sevgi, insan olmak yolunda büyük önem taşır.
İnsan gibi insan, güvenilir, özverili ve paylaşmacıdır. Maslow şöyle der: “İnsanın var oluş nedeni, kendini gerçekleştirmesidir.”
8. alışkanlık isimli kitapta şöyle geçer: “Yeniçağın çağrısı ve ihtiyacı büyük insan olmaktır. Büyük insan olmak içindeki potansiyeli kendini tatmin edecek biçimde kullanma, tutkulu biçimde uygulamaya koyma ve anlamlı bir katkıda bulunmaya yöneliktir. 8’inci alışkanlık, iç sesinizi bulmak ve insanlara kendi seslerini bulmaları için ilham vermektir.”
Gerçek insan, varlığını ve yaşamını bütün insanların yaşamıyla birleştiren, onların yararına çalışan insandır. Şeytan da, melek de; iyilik de kötülük de içimizdedir. Bizlerin en önemli vazifesi önce “insan” olmaktır. Tanrı inancının en temizi, karşılık beklemeden bir aşk ile ona bağlanmaktır. Bu da Tanrı ile bir olabilmek demektir. İçimizdeki bütünlüğe ulaşmaktır arzumuz. Heidegger’e göre “Kendini bulan ve seçim yapabilen insan “kendi gibi”, bunu başaramayan güruhlar ise “herkes gibi” olur.“
İnsanoğlu mutluluğu, ancak kendini bağladığı tüm bağlardan kurtarıp evrenselleşebildiği, tüm yapıyı daha büyük bir pencereden görebildiği ölçüde yakalayabilecektir. Bu amaca ise ancak sevgi ve bilgi yolu ile ulaşılır.
İnsanın doğumu ve ölümü kendi tercihinin dışındadır fakat iki nokta arasında kalan yaşamı ve hakikati arayış yolunda alacağı mesafe kendi seçimleri sonucu bireyin elindedir. İnsan gibi insan olabilme yolunda çabalayanlara, bu yolda özü arayanlara Tanrı yardımcı olsun!
Montequieu şöyle der: “İnsanlar doğuştan eşittirler ama bunu sonuna kadar sürdüremezler.”
Rudyard Kipling’in “Adam Gibi Adam Olmak” adlı o güzel şiiri ile bitirelim...
Berk Yüksel
Çevrende herkes şaşırsa, bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken, hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer.
Bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana.
Düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir
ne yıkıldım diye yerinir
ikisine de önem vermeyebilirsen eğer.
Söylediğin doğruyu ve gerçeği büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz ve
yeniden koyulabilirsen işe.
Döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın diline
baştan tutabilirsen yolunu.
Yüreğine, sinirine “dayan” diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da
herkesin bırakıp gittiği noktaya
sen dayanabilirsen tek başına.
Herkesle düşüp kalkıp yine de erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezsen de
dost da düşmanda incitemezse seni
ne küçümser nede büyültürsen çevreni.
Her saatin her dakikasına
emeğini katarsan alın terine
hakçasına bölüşürsen vicdanındaki adaleti
her şeyiyle dünya önüne serilir
korktuğun yerde el öpmez
hükümran olduğun yerde ezmezsen
oğlum adam oldun demektir
üstelik adam gibi bir adam. (Çeviri: Bülent ECEVİT)