Sn. Akyol,
sorduğum sorunun cevabını alamadığıma göre, böylesi bir hadisenin gerçekleşmediğini veya sizin elinizde bunu ispat edecek belgeye sahip olmadığınızı anlıyorum.
I. ve II. İnönü harpleriyle ilgili olarak ben fazlaca bir şey söylemek istemiyorum.
Ulus düşüncesi, ilk olarak 1689’da İngiltere’de vatandaşlık haklarının kabulü ile, ulusal egemenliğe dayalı ve ulus-devletin ortaya çıkmasında zemin oluşturan, anayasal monarşinin oluşma süreciyle ortaya çıkmıştır. Ulus, doğrudan devlet düşüncesiyle ilişkili siyasal ve toplumsal bir birim şeklidir. Ulus kavramı belirli bir netliğe sahip değildir. Sosyolojide ulus, “aynı ekolojik alan bir kültür, bir Pazar, bir egemenlik) üzerindeki kültürel, ekonomik ve siyasal sistemlerin çakışması süreciyle birlikte aşağı kültürlerin standartlaştırılmış, homojen ve merkezi iktidar tarafından desteklenen bir yüksek kültür ile bütünleştirilmesi olarak” ele alınmaktadır. Siyaset biliminde ise ulus “net bir şekilde belirlenmiş bir toprak parçası üzerinde var olan, bir devlet aygıtı ve yabancı devletler tarafından denetlenen, üniter bir yönetime itaat eden topluluk” olarak tanımlanablr.
Ulusların ortaya çıkışı sanayileşmeye, kapitalizme ve modernleşmeye bağlanmaktadır. Ulus, halk egemenliği, bağımsızlık ve farklılık öğelerini içinde barındıran bir siyasal birim olarak modern bir olgudur. Ulus, bütünleşmiş, aklın ilkelerinden esinlenen yasa tarafından yeniden yapılanan bir uzamı geçirdiği için modernliğin siyasal bir biçimidir
Modern zamanlarda ulusu yaratan etkenlerin başında ekonomi gelmektedir. Böylece, kapitalizmin yarattığı sınıf çatışması alt düzeye indirgenerek, ulusal kimlik güçlendirilmeye çalışılır. Modernleşme ile modern öncesinde oluşmuş olan kimlikler aşınma sürecine girdiğinden dolayı ulus, atomlaşmış bireylerin bir topluluğa aidiyet duygusunun yeniden inşası ile de ilintilidir. Ulus, belli sınırlar içinde bütünleşmesi açısından modern bir olgu olmasının yanı sıra, toplumsal, ekonomik ve kültürel alanların bütünleştirilmesi açsından modern bir icattır. Dolayısıyla ulus aynı zamanda hayali bir cemaat, topluluktur.
Ulusun oluşumu, modern devletin oluşumuyla yakından ilişkilidir. Dolayısıyla bu iki olgu arasında bir neden-sonuç ilişkisi olduğu söylenebilir. Ulus inşa etme, kolektif anlatıları uydurmayı, etnik farklılıkların homojenleştirilmesi ve hayali bir topluluğun ideolojisini yurttaşlara benimsetmeyi gerekli gören bir süreç olduğundan devletin kurulmasında ve devamında önemli rol üstlenir.
Ulus-devlet, ortaya çıkış tarihi geriye götürülebilir olsa da , ideal model olarak 18. yy. ikinci yarısında kabul görmeye başlamıştır. Vestfalya Barış Antlaşmasıyla birlikte kurulan modern devlet sisteminde, yeni ve değişik bir ilişki biçimi ortaya çıkmıştır. Her biri kendi toprakları üstünde bağımsız ve başka bir otoriteden bağımsız çok sayıda devletin bulunduğu bir sistem oluşmuştur.
Ulus-devlet, ulus-devlet kompleksi içinde, sınırları çizilmiş belli bir alanda yönetsel bir tekel sürdüren, yönetimi yasayla ve şiddet araçlarının denetimiyle yaptırım altına alınan yönetim biçimi olarak tanımlanabilir. Ulus-devlet, meşruiyetinin kaynağını (kültürel bütünlüğü olduğu varsayılan) ulusa dayandırmakta ve bu yüzden de güçlü bir kültür politikası sürdürmektedir.
Ulus-devlet, ilk olarak, etnik grupların diğer bölgelere, alt-kültürlere, dil ve din topluluklarına etki etmesiyle ortaya çıkmıştır . Homojen bir halk topluluğuna dayanmayan, dolayısıyla homojenleştirme gayesi taşıyan ulus-devletlerde ise, “asimile edilmiş, baskı altına alınmış ya da marjinalleştirilmiş alt-halklar” doğmuştur. Son olarak ise, etnik-milliyetçilikle ortaya çıkan ulus-devlet tipinde ise, “kanlı saflaştırma töreleriyle gerçekleştirilmiştir” .
bu kısa açıklamanın zarureti; Sn. Akyol'un ulusal kimlik, ulusal benlik kavramları üzerinde durmasıdır. Elbetteki ulus inşası aynı zamanda mitlere, kadim zamanlardaki büyük bir millet olmaya, onun kahramanlıklarına vs. ye dayanmak zorundadır. Ancak modern bir olguyla modernöncesi olguları tartışma olanaksızdır. Osmanlı ümmetçiydi, mill benliğimiz mahvuldu savı bence sadece ve sadece çarptırmadır. Ulus kavramını ortaya çıkara Ulus-Devlet (modern-devlet)tir. onu ortaya çıkaran ise kapitalizmdir.
dolayısıyla 2. savınızı da kabul edemeyiz. Ziya Gökalp vd. ile ulus bilinci oluşmaya başlamıştır denlebilir.
üçüncü başlık altındaki ifaddelerinize daha önceki yazılarımda cevap vardır. idam cezasına tamamane karşıyım. bu arada siz 46 kişi derken hangi dönemden bahsediyorsunuz. ha deniz gezmiş hakkında konuşmamızın tek sebebi ise sizsiniz. çünkü her olur olmaz yerde nedense deniz'in ismini anmayı bir gereklilik sayıyorsunuz. hatta bunu yaparken gezmiş gezmemiş gibi alaycı bir tavır da takınıyorsunuz. bunun ise hiç yakışık almayan bir tavır olduğunu ayrıca ve önemle belirtmek istiyorum.
anlamak için nerelerin yıkılması gerektiğini söylemişsiniz. umarım diğerlerine öğütlediğiniz şeyi kendinizde de başarabilirsiniz.
Sevgi ve Saygılarımla.