Amaç ve yöntem
Felsefe diğer disiplenlerden sorgulama yöntemiyle ayrılır. Filozoflar, ilginç, harika veya şaşırtıcı buldukları bir konudaki şüpheleriyle ilgili anlaşılır örnekler verebilmek için, genellikle sorularını problemler veya bilmeceler olarak çerçevelendirirler. Bu sorular genellikle bir inanca ait varsayımlarla veya insanların karar vermek için kullandıkları yöntemlerle ilgilidir.
Filozoflar problemleri mantıksal bir şekilde ortaya koyarlar. Tarihsel olarak geleneksek mantıkın kıyaslarını, Frege ve Russell'dan itibaren de sembolik mantık kullanır ve daha sonra kritik okuma ve fikir yürütmelerle bir sonuca doğru ilerlerler. Sokrat gibi, tartışmayla, veya diğerlerinin ileri sürdükleri fikirlere cevap vererek, veya dikkatli kişisel düşünmeyle cevap ararlar. Filozoflar bu yöntemlerin birbirine göre üstünlükleirini tartışa gelmişler, örneğin felsefi "çözümlerin" nesnel, kesin yani gerçeklik hakkında bilgi veren mi; yoksa konuştuğumuz dilin mantığına açıklık kazandıran veya hatta kişisel terapi mi olduğunu sorgulamışlardır.
Dil filozofun en önemli aracıdır. Analitik felsefede felsefi yöntemle ilgili tartışmalar felsefe ve dille ilgiliydi. Kıta Avrupa'sı felsefesinde de benzer kaygılar vardır. Meta-felsefe, yani felsefenin felsefesi, felsefi problemlerin, felsefi çözümlerin ve problemden çözüme gidişteki yöntemlerin doğasını araştırır. Bu tartışmalar aynı zamanda dil ve yorum üzerine yapılan tartışmalarla da ilgilidir.
Bu tartışmalar da felsefenin konusunu oluşturur çünkü felsefenin kendisi de felsefi tartışmaların önemli bir parçası olagelmiştir.
Felsefe, yapısalcılık ve rekursivism gibi, parçalar arasındaki ilişkiler yoluyla da incelenmiştir. Bunun dışında, bilim felsefesi ve biofelsefe de vardır.
Ben bu yazıda Sayın Mason'un çerçevelendirdiği konuları biraz daha açacağım ve zamanım yettikçe ayrıntılarına gireceğim. Umarım ilgilenen arkadaşlar daha iyisini yaparlar. Öncelikle tartışmayı başlatan ve yorum yapan arkadaşlara teşekkür etmek gerekir.
Şimdi ilk önce günümüzde Felsefe dünyasının ikiye bölündüğünü Sayın Mason tarafısz bir şekilde değinmiş.
Şu anda,
1. Analitik Felsefe
2. Kıta Felsefesi
şeklinde bir ikiye bölünme mevcuttur.
Örnek vermek gerekirse kimdir bu analitik filozoflar?
-G.E.Moore
-Bertrand Russell
-Wittgenstein
-Rudolf Carnap
-Reichenbach (ülkemizde de bulunmuş değerli bilim felsefecisidir)
-Kripke
-Noam Chomsky
-Rorty
ve günümüzde Anglo-Sakson ekolünden gelen siyaset ve etik felsefecileri de (John Rawls) bu ekolün üyeleridirler. Bu insanlar çok farklı siyasi görüşleri paylaşırlar ama felsefeye yaklaşımları metod olarak benzerlik gösterir. Bunları elimden geldiğinde adım adım açacağım.
Peki Kıta Felsefesi dediğimiz zaman kimleri örnek verebiliriz?
-Martin Heidegger
-Jaques Derrida
-Friedrich Nietzsche
-Michel Foucault
-Bergson
-Gilles Deleuze
-Kant (sıkıntılı)
-Fenomenolojistler (Husserl)
vs.
arkadaşlarımız listeyi uzatabilirler.
Bu şekilde bir bölünmeden bahsedebiliriz. Düzensiz ve spekülatif boyutta kalan, bir başka deyişle sistematize edilmesi görece daha güç olan "Doğu Felsefeleri", "Çin Felsefesi" gibi felsefeler bu tablonun dışında genel kültür nezdinde kendine yer bulabillir. Fakat esasen günümüzde iki ana damar var. Bunlardan birincisi, yani Analitik Felsefe, Anglo-Sakson ülkelerdeki Hegelci idealist okullara tepki olarak doğdu. Hakkını vermek için burada Alman Ekolünden Frege'nin katkısını göz ardı edemeyiz. Dilsel analizi ve onun mantıksal yapısını, -matematikten faydalanarak- sembolize eden ve formel mantığa günümüzdeki içeriğini kazandıran ve bunun felsefedeki yansımalarını sistamatize eden filozof Gottlob Frege'dir. (lisede gördüğümüz P v Q leri ve bunların doğruluk tablolarının biraz daha karmaşıklaştırılmışını göz önüne getirin) Russell ve G.E.Moore (daha sonra Wittgenstein) gibi büyük filozoflar da onun mantık çalışamalardan faydalanmış ve kendi yöntem/felsefelerini geliştirmişlerdir.
Şimdi bu erken dönem Analitik okulun felsefeyle ilgili savları değişkendir ama ortak bir hat saptayacak isek diyebiliriz ki hemen hemen bütün analitik felsefeciler için önemli olan "Analiz" dir. Bu analiz tabii kide bizim Türev-İntegral analizi değil. Esasında dilsel analizdir. Felsefi problemler dilsel önermelerle ifade edilir. Kompleks, iki anlamlı, bulanıklık barındıran felsefi problemler mantıksal çözümlemelere tabii tutulur. Parçalarına ayrılır, atomize edilir. Bu yöntem, daha doğrusu analiz, felsefi problemleri sadeleştirir ve çözümü için çok büyük kolaylıklar sağlar. Felsefi problemler daha iyi ve tutarlı bir şekilde ifade edilir. Ve böylece aslında çok büyük ve karmaşık problemlerin -çoğunlukla metafizik muhtevası olan problemlerin- parçalarına ayrıldığında anlamsız olduğu gözlemlenir.
Bir başka yerden bakıldığında Felsefe, mantık-yoğun bir disiplin olarak bilimlerin ve matematiğin elini çok güçlendirir. Şu anda Analitik Felsefe'nin temel konuları ilgilendiren birçok mevzu aynı zamanda birçok bilimin içerisinde kendisine yer bulur. Önreğin Bilişsel Bilim, Psikoloji, Bilgisayar Bilimi, Yapay Zeka, Gramer gibi birçok konu
doğrudan analitik felsefenin nimetlerinden yararlanır. Yani bir diğer anlamda Analitik Felsefe, bilimlerin elini güçlendirmek için farklı alanlarda faaliyet gösteren insanlardan oluşur. Bir Analitik Felsefecinin
hemen hemen bir alt-bilimsel alanı vardır.
Burada realism, hakikat ve objektivite temel yer işgal eder. Ve Kıta felsefecilerinin de en çok Analitik Felsefeye saldırdığı konular bu başlıklardan oluşur. Realizm, hakikat ve objektivite üzerinden bilimler hedef alınır. Bunu da daha sonra adım adım yazacağım. Bu arada yazdıklarımda mutlak yanlışlar olabilir, arkadaşlarım beni düzeltirlerse mutlu olurum. Dediğim ilerleyen günlerde kavramları ayrı ayrı, adım adım açmaya çalışacağım. Üyelerin katkısı olursa çok daha kolektif ve güzel olur.
Saygılarımla,