AHLAK DOKUSU OLARAK MASONLUĞA KİŞİSEL BİR BAKIŞ DENEMESİ
Malum körler ve fil öyküsünü hepimiz biliriz. Bu öyküden çıkarılan sonuçlardan birisi de bir şeyi tam olarak değerlendirebilmek için onun bütünü hakkında da bir fikre sahip olmanın gerekliliğidir. Bu gaye ile özetleyerek ve bir ahlak dokusu olduğu noktasından yola çıkarak Masonluğa kendimce bir bakış denemesi yapmak istiyorum. Umarım okuyanı için de ilginç ve düşündürücü olabilir. Peşinen ve vurgulayarak ifade edeyim ki, okuyacaklarınız tamamen kişisel bakışım ve görüşlerimdir.
Bilinir ki ya da bilinmelidir ki, Masonluk dinsel ölçütleri olmadığı, kişiye kutsal görevler ve ödevler yükümlendirmediği ve (bunu tamamen dinlerin anladığı biçimiyle yazıyorum) kurtuluş müjdesi vermediği için din değildir. Masonluğun din yerine geçebilecek bir doktrini de yoktur. Masonluk bir din değildir ancak aynı zamanda verilerden akıl yürütme yoluyla türetilmiş yargılardan oluşmadığından bir felsefe de değildir.
Masonluk; Ülküsü, bütün insanlar arasında kardeşlik bağlarının kurulması insanlığın özgürlük ve ahenk içinde gelişerek ilerlemesi ve hakikatin araştırılması olan bir Ahlak Sistemidir. Bu ahlak sistemi, bulunduğu ülkenin geleneklerine ve inançlarına göre yeniden şekillenen bağımsız bir kurum niteliğini kazanır.
Ülküsüne ulaşmak için her defasında iyi bir insanı alıp daha iyi bir insan haline getirmeye çalışır. Bu çabasını ise şöyle gerçekleştirir; Her Masonun kendinin eğitmeni olmasını sağlayacak örnekleri çoğaltır. Dünyada düzeltilebilecek daha iyi olması başarılabilecek ilk ve en önemli kimse insanın kendisi olduğundan, İnsanı dışarıdan gelecek hiçbir yardıma güvenmeksizin kendisini yüceltmeye yönlendirir. Dayanışmayla yapılacak çalışmaların yeni güçler bağışlayacağının bilinciyle dayanışmayla, akılla, bilimsel olarak ömür boyu çalışır. Bu çalışmayı da Erdemlerle gerçekleştirir. Bu Masonik erdemler ise; - Yüce varlığa inanç, -Bencillikte, kaba içgüdülerden kendini kurtarma, -Kör inancın ve taassubun esiri olmama ve onlara karşı mücadele bilinci, -akıla dayanmak, kendini bilmek, -Kardeşlik duygusu, insan sevgisi, hoşgörü ve tolerans, -farklılıklara karşın insan olarak eşit olmanın bilinci, -ahlakın temeli olarak özgür iradeyi görmek ve onu koruyup güçlendiren çalışmalar, -kuvveti adaletle hemhal etmek, -yardımseverlik vs. dir.
Ahlakın amacı özde insanı insandan korumaktır. Kaynağı insanın ölümsüzlüğü kavramıyla ortaya çıkan Vicdan’dır. Masonluğun varlık şartlarından birisi bilinir ki insanlığın ölümsüzlüğüdür bu aynı zamanda onun amaçlarından birisi olarak da belirlenebilir. Buna can verecek dogma ise, yüce varlığa inançla doğan vicdandır. O yüzden Masonlukta Tanrı bir inanç sorunu değil bir vicdan meselesidir.
Ahlakın köşe taşları akıl ve özgürlüktür. Akıldır çünkü sadece aklı olanın yani iyi ile kötüyü ayırt edebilme yetisine sahip olanın ahlakı olabilir. Boylece Masonluğun da temeli AKIL’dır. Akılla doğru bulunur, akılla gerçekle-hakikatle tanışılınır. Özgürlüktür çünkü özgür olmayan, iyi ile kötüyü kendi hür iradesiyle seçme şansı olmayan kimse de ahlakın konusu olamaz. Masonluğun da temel şartı ÖZGÜRLÜK’tür. Hür olmayan Mason olamaz. “Hür” o denli önemlidir ki Masonluğun ismine bile yansımıştır;
Hür ve Kabul Edilmiş Mason… Diğer bir yapı taşı ise HOŞGÖRÜ ve TOLERANS’tır. Hoşgörü kendini başkalarının yerine koyma gücünden beslenir. Masonik Hoşgörü denilen şeyde de insan kendini başkasının yerine koyma gücünü arttırmaya, insanları kusurlarıyla sevmeye çalışır. Hoşgörü ve Tolerans kardeşliğin mayasıdır, hoşgörü seven gönül işidir.
Ahlakın temel kuralı, insanda var olan hodbinlikle özgeciliğin dengelenmesidir. Bunu “sana yapılmasını istemediğini başkasına yapma” ile formülleştirebiliriz. Bu dengelemede ulaşılacak sonuç hem BEN hem de BİZ olabilmektir. Masonlukta da en başından itibaren bunun olması için çalışılır.
Masonluk, başkalarını eğitmeyi değil kendimizi eğitmemizi ödevler. Kendi taşımızı kendimizin yontması temel öğretidir. O yüzden En Muhterem Büyük Üstadlara bile “Masonlukla ilgili her şeyi her sırrı biliyor musunuz” diye gazeteci ağzıyla soru sorulduğunda onlar cevap olarak “Benden daha iyi bilen Kardeşlerim var” cevabını verirler. Çünkü kendini eğitme ömür boyu süren bir uğraştır.
Sözlerimi Mesnevi’den bir alıntıyla bitirmek istiyorum; “
Nihayet dedim ki ayna neden icat edilmiş, ne güne yarar? Herkes nedir, kimdir, kendisini bilsin diye değil mi?”
Sevgi ve Saygılarımla.