Masonluğun Türkiye’deki tarihçesinin 1960’lı yıllarına geldiğimizde, şöyle bir varsayım yapmak gereğini duydum. Bu paylaşım sitesinin gerek üyeleri gerek izleyicileri, Türkiye’deki Masonluğun o tarihlerde bir bölünmeye uğramış olduğunu zaten biliyor.
Siz bilmiyor muydunuz?... O halde işte şimdi öğrenmiş oldunuz. Türkiye’de Masonluk 19960’lı yılların ortalarında bir bölünmeye uğradı. Aslında bu bağlamda “bölünme” terimini kullanmanın ne denli doğru olduğu da tartışılabilir.
Şimdi bundan sonraki olası sorulara ve bu sorulara verebileceğimiz özet yanıtlara geçelim.
Türk Masonluğu niçin ve nasıl bölünmüştür?
Türk Masonluğu’ndaki bölünmenin etkenleri olarak, 1964 ve 1965 yıllarında Türkiye Büyük Locası içinde geçmiş birtakım olaylar gösterilmiştir. Hatta kamuoyunda Türkiye’deki Masonluğun ikiye bölünmüş olmasının nedeni “O sırada politikaya atılmış olan Süleyman Demirel’e, mason olduğu halde Masonluk ile ilgisi olmadığına ilişkin gerçek dışı bir belge verilmiş olmasının sonucu” diye benimsenmiştir. Kuşkusuz bunda Masonluk ile yerel politika arasında birtakım bağlantılar kurmaya pek hevesli, özellikle antimasonik çevrelerin yaygaralarının da etkisi olmuştur. Doğrudan politik amaçlı girişimlerde bulunanların bar bar bağırışları da caba…
Fakat bu iş o kadar basit değildir. Süleyman Demirel’in eline öyle bir belge verilmiş olması, böylece o tarihte Adalet Partisi’nin genel başkanlığına seçilebilmesine çanak tutulması Türkiye’de Masonluğun bölünmesine neden olabilecek denli önemli bir etken değildir. Etkisi olmuştur kuşkusuz ama bunun Süleyman Demirel ile ilgisi yoktur. Kaldı ki Türk Masonluğu'nun bölünmesi o olayın üzerinden iki yıl kadar bir süre geçtikten sonra oluşmuş, bu süre boyunca daha birçok olay yaşanmış, asıl onlar bir bölünmeye yol açmıştır.
Bu bölünmenin temelinde, öteden beri “Liberal Masonluk” ya da “Özgürlükçü Masonluk” anlayışını benimsemiş olan Türk Masonluğu’nda bir değişim yaratmak, İngiltere Birleşik Büyük Locası ile dostluk ilişkileri kurarak Türk Masonluğu’nu âdeta bu büyük locanın güdümündeki “Anglosakson Masonluğu” ya da Anglo-Amerikan Masonluğu” topluluğuna katmak düşüncesi yatar. Bu eğilimdeki masonların büyük locanın yönetimini ellerinde tutmaları gerekmiş, o tarihlerde Türkiye'deki yüksek dereceleri yöneten Yüksek Şûra buna şiddetle direnmiş, birbirini izleyen birtakım olaylar doğmuştur. Özellikle büyük locanın genel kurul toplantılarında tartışmalar çıkmış, seçimler sorunlu bir tarzda sonuçlanmış, bazı localar masonik çalışmalar yapamaz olmuş, sürekli olarak öncelikle yönetsel konuların gündeme getirildiği huzursuz bir ortam doğmuştur.
Sonunda bir grup mason, kısaca Türkiye Büyük Locası olarak da anılan Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası’ndan ayrılarak, “Türkiye Büyük Mason Mahfili” adı altında yeni bir büyük loca kurmuşlardır.
Ancak iş bu kadarla bitmemiş, Yüksek Şûra da bu yeni kuruluşu desteklemiştir.
O kadarla da kalmamış, ardından bu kez Yüksek Şûra’dan ayrılan kimi masonlar da, bir diğer Yüksek Şûra kurmuşlardır.
Dolayısıyla Türkiye’de simgesel derecelerde çalışmakta olan ve birbirine karşıt tutumlar takınan iki büyük loca, bir de Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin her biri asıl kendisinin geçerli (meşru) olduğunu savunan iki yüksek konseyi ortaya çıkınca, işte artık Türk Masonluğu’nun bölünmüş duruma geldiğinden söz edebiliriz. (Bunun tarihi 1968)
Liberal ya da özgürlükçü niteliğini sürdüren Yüksek Şûra sonraları “Türkiye Süprem Konseyi” adını kullanmayı benimsemiş, ayrılanların oluşturduğu ikincisi ise “Türkiye Yüksek Şûrası” adını kullanmaya başlamıştır. Türkiye Büyük Mason Mahfili’nin adı ise 1992 yılında “Özgür Masonlar Büyük Locası” olarak değiştirilmiştir.
Bu isimler mason örgütlerinin derneklerine nasıl yansıyor?
Türkiye’deki mason dernekleri söz konusu olunca, bunların hepsinin de T.C. Dernekler Yasası’na uymak zorunda olduklarını göz önünde tutmalıyız.
Bu bağlamda 1982 yılı öncesinde yurdumuzdaki ulusal nitelikli herhangi bir dernek adının başına “Türk” ya da “Türkiye” sıfatlarını ekleyebiliyordu. Ancak o tarihte yasada yapılan bir değişiklikle bu kullanım kısıtlandı ve “kamu yararına çalışan dernekler” için Bakanlar Kurulu kararına bağlandı. Ondan sonra hangi iktidar döneminde ve hangi dernek için olursa olsun Bakanlar Kurulu bu izni vermekte hayli titiz davrandı. Böylece Türkiye’de bir “dernek” statüsünde olan pek az sayıda kuruluş adının başında bu sıfatları kullanabilir oldu. Dolayısıyla günümüzdeki durum şöyle:
Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası – (dernek adı aynı)
Özgür Masonlar Büyük Locası – Büyük Mason Mahfili Derneği
Süprem Konsey – Mason Derneği
Yüksek Şûra – Fikir ve Kültür Derneği
Bu yazdıklarımın hayli soru ürettireceğini biliyorum. Tartışmaya da yol açabilir. Ayrıntılara girmekten özellikle bu nedenle kaçındım; isteyen, merak eden sorar. Ben de bildiğim kadarıyla yanıtlarım. Eksiklerimi mason üyeler tamamlar; yanlışlarım olursa giderirler.
Ancak ricam bu tarihsel olguyla bağlantılı soruların (varsa, olursa) 1970 yılı öncesinde kalmasıdır. Çünkü Türk Masonluğu’nda 1970 yılı ve sonrası bir başka evre sayılır. Lütfen konu kapsamına bağlı kalalım ve sonrasına daha sonra bir başka başlık altında gelelim.