Birine simyadan söz ederseniz o ne düşünür? Ortaçağında unutulmuş bir bodrumda bilinmeyen köpüren sıvılar dolu şişeler üzerinde eğilmiş, veya bir fırın önünde erimiş kurşunu altına çevirmeye çalışırken uğraşan yaşlı adamlar. Bunlar zaman, efsane ve önyargılı tarihin bize sunduğu simyager imajlarıdır.
Erken dönem simyagerlerin modern bilimin öncüleri olduğu doğrudur. Fizik ve kimya alaycı bir tavırlı püfleyiciler denilen bu eski dönem simyagerlere çok şey borçlu., zira saatlerce uğraşarak döktükleri terlerden birçok modern keşifler ortaya çıktı: porselen, alkol damıtma, asitler, tuzlar ve birçok metal alaşımı erken dönem simya denemelerinin sonuçlarıdır.
Ama ya simyanın basit metalleri altına çevirme arayışı sadece saçma bir zaman kaybı değilse.
Eski Mısır, Simyanın Anası
Simya veya Al Kemi, "ilahi kimya", kutsal kimya veya olası olarak Nil nehrinin yıllık sellerin bıraktığı çamur birikintilerinden "kara toprak"tan türediği inanılan Arapça veya Mısırca bir terimdir. Ancak simyanın kökeni ne olursa olsun son derece belirgin bir ruhsal gelişme anlamına gelmiştir.
Platon'un Yunanistan'ından Avrupa Rönesans'a dek, kadim Mısır tüm mistik şeylerin yeri, hatta menşei olarak görülmüştür. Grekler tarafından Hermes denilen Mısırlı tanrı Thoth'un tüm majikal sanatlar ve bilimlerin babası olduğu ve yaratılışı idare eden yasaları açıklayan bir sürü kitaplar yazdığı inanılırdı. Bu tür edebiyat zamanla Batı okült öğretilerin temelini oluşturmaya başladı ve Hermetik Korpus veya Hermes'in Bedeni olarak anıldı. Bunlar Hermes'in sıfatı olan "tanrıların yazıcısına" addedilen eserleri içermekteydi. Bu yazıların içerdiği öğreti ve uygulamalara "Hermetizm" denilirdi ve Rönesans öğretileri ayrıca Yahudi mistisizmin (Kabala) unsurları, simya, ritüel ve semavi varlıklar veya meleklerle irtibat gibi unsurları da içermeye başladı.
Kadim dünyada Rönesans'ın sonuna dek (16. asır) majinin bir batıl inanç olarak görülmediği, aksine evreni anlamanın ve kaderimizi kontrol etmenin mantıklı ve açık bir yöntemi olarak görüldüğünü aklımızda tutmamız önemlidir. Maji, imajinasyon, manyetizma hepsi akrabadır, zira aynı "maj" kökten gelmiştir, hepsi ayrıca majisyen ve simyagerin zihninde görüldüğü şekliyle de akrabadır.
Majisyen ve hatta simyager için de, evren İlahi Varlığın imgelemesinin yansıması olarak idrak edilir. Kanunları tutarlı ve mantıklıdır ve eğer biz Yaratıcının suretinde yaratılmışsak, o zaman biz de Yaratıcı gibi imgeleme gücüyle yaratabiliriz. Yoğun imgeleme evrenin "dokusunda" bir gerilim yaratır, manyetik gücünü odaklar böyle imajlarımızı tezahür eder.
Rönesans maji ve simyanın temel fikirlerini ayrıca Doğulu Yoga'da da bulmak mümkün, bunlar aslında New Age hareketin, hipnoz-terapinin, zihinsel sağlık veya kanser için yönlendirilmiş imgeleme, afermasyon ve bir sürü psiko-ruhsal uygulamanın temellerini de oluşturur.
Ancak bu asrın ortasına dek [20. asır], çoğu zaman dini veya siyasi zülüm korkusundan dolayı bu ruhsal uygulamaların çoğu gizli tutulmaktaydı. Bundan dolayı "okült" veya "gizli" olarak anılmaya başladılar. Çoğu yaygın dinlerle, Yahudilik, Hıristiyanlık, Müslümanlık ile aynı sembol, imge ve literatürü kullandıkları için gizli, okült veya Hermetik sanatlar ezoterik, içrek, batıni olarak tanımlamaya başlanıldı, bunun tersi egzoterik günlük din ve dogma uygulamaları vardı.
Tutuklanma, yargılanma ve idam korkusu ezoterik uygulamaların öğretimini sadece birkaç güvenilir ve seçilmiş kişiyle sınırlanmasına yol açtı. Bu da sadece inisiyasyonlar diye bilinen yavaş, dikkatli, sembolik ritüeller ve şifreli öğretiler sürecinde mümkündü. Her bir inisiyasyon veya gradus, öğrencinin aydınlanmaya doğru içsel yolculuğunda bir adımı veya dereceyi simgeliyordu.
17nci, 18nci ve 19ncu asırlarda ruhsal öğretiler yaymak üzere Avrupa boyunca düzinelerce inisiyatik örgüt ve cemiyet kurulmuştu. Bunların arasında en önde gelenler Gül Haçlılar, Framasonlar ve Tapınakçı Şövalyeleriydi. Bazıları, örneğin Framasonlar gibi üyelerine ahlaki öğretiler verdiler, Gül Haçlılar gibi diğerleri mistisizm, ritüel kullanımı, Kabala ile evrenin yapısı ve laboratuar simyası öğrettiler. Bu organizasyonların bir çoğu Avrupa veya Amerika'da bir şekilde devam etmektedirler.
Ancak simyada her bir adım veya evre sadece bir içsel uyanma (inisiyasyon) değil, ama laboratuarda gerçekleştirilen fiziksel ve pratik bir tekniği temsil ediyor. Fiziksel, laboratuar işi şuurun ruhsal ve psişik gelişme ve genişlemenin doğrulama yöntemi olarak çalışır.
Fransız simya organizasyonu Doğa Filozofların kurucusu Jean Dubuis şöyle der: "Simya herhangi bir yanılsamaya tabi olmadığınız inisiyatik bir sistemdir. Simya Laboratuar yoluyla objektif bir kontrolü bulunan yegane inisiyatik sistemdir. Dolayısıyla, denemeleriniz evrenin olağan yasalarının dışına çıktığını gösterirse, bu içsel bir uyanmadan geçmiş bir simyager olduğunuzu gösterir ve bu 'Eğer kendinizi dönüştürmedinizse, hiç bir şeyi dönüştüremezsiniz' kuralına tekabül etmektedir."
Dubuis altmış beş yıla yakın bir süredir simya ve ilgili ezoterik sanatları uygulamış biridir. Ruhsal yolu on iki yaşında Normandy sahilinin açıklarında Mont Saint-Michel katedral adasında bir ruhsal uyanma yaşadığında başladı. Bu uyanma Dubuis'ı Avrupa'nın ezoterik çevrelerinde yaşam boyu süren faaliyet ve yakın ilişkiye girmesine neden oldu. Gül Haç Cemiyetinin, (Rosicrucian Order, AMORC - Ancient Mystical Order Rosae Crucis) Fransız dalında görev almış, yüksek dereceli öğrencilerin İlluminati bölümüne başkanlık yapmıştır, bunun dışında daha birçok ezoterik örgüt ve cemiyette de bulunmuştur.
Gizlilik seviyelerden ve bu tür ant tutmaların getirdiği güç ve menfaat odaklamalarından bıktıktan sonra, tüm üyeliklerinden çekildi ve simya ve Kabala yollarını iyi huylu ve sağduyulu herkese açan Doğa Filozoflarını (The Philosophers of Nature - PON) kurdu. Bu yaklaşım simyanın temel felsefesi hakkında yakın zamanda Doğa Felsefesinin Yıllık konferansında şöyle ifade edilmiştir:
"Simya Yaşam Bilimidir, Bilinç Bilimidir. Simyager madde, yaşam ve bilinç arasında çok sağlam bir bağlantı olduğunu bilir. Simya maddedeki can ve bilinci maniple edip tekamül etmesine, içsel ahenksizlik sorunlarını çözmek üzere yardım etmektir. Madde sadece insan tohumundan yaratıldığı için vardır. İnsan tohumu veya ilksel insan, maddeye düşmek ve sonrada evrim yaparak tekrar tırmanmak üzere maddeyi yaratmıştır. Eğer bunun ötesine gidersek mutlak varlık kendi kendini yaratmış bir varlıktır ve bizi de onun suretinde kendi kendini yaratan varlıklar olmalıyız."
Buna yakın bir açıklama Fransız simyageri Francois Trojani tarafından Gnosis dergisinin 1996 yaz baskısında Joseph Rowe ile bir söyleyişte söylemişti:
"Simya derin anlamda bir içsellik ve anlam boyutudur: Yaşamın anlamı, benim yaşamının anlamı, ruh ve madde arasındaki ilişkiye dair sorular, davranışlarımın anlamı ve değeri, "Nereden geldim?", "Neden buradayım?", "Kimim?" gibi sorulara simya net yanıtlar veriyor demiyorum, ama bu tür soruların ortaya çıktığı bir boyutta çalışmaktadır."
Dubois'ın Fransa'da önemli bir elektronik firmasında elektrik mühendisi olarak uzun profesyonel kariyeri ve Nobel Ödül sahibi Jollio-Curie ile nükleer fizik alanında işinden dolayı, simyager arkadaşları tarafından ister elementlerin peryodik tablosu, ister kabalistik bir diyagram olsun, her ikisiyle eşit bir şekilde aşina olabilecek nadir kişilerden biri olduğu söylenir. Elektroniks konusunda ilgisi, Dubois'ı beden dışı seyahat ve genel inisiyatik deneyime yardımcı olabilecek birkaç aygıtı keşfetmesine yol açmıştır.
Dubois'e göre "Kadim çağlarda, insan evrimi geliştikçe Kabala'dan simyaya geçtik. Şimdi, dünyamızın mevcut evrimiyle, belki de inisiyatik yola elektronik metotları ekleyebiliriz. Bu insanların çalışma gereğini ortadan kaldırmıyor, ama inisiyatik çalışma daha kolay olacaktır. Bu tüm dünyanın evriminin hızlandırılması gerektiği gerçeğine dayanmaktadır."
Dubois "kutularının" piyasada şu anda mevcut değişik bilinç hallerine girme aletlerinden daha ileri olduğunu belirtmektedir. Işık ve ses senkronize çalışmalarında karmaşık matematiksel permütasyonlar kullanılmaktadır. Dubois'e göre birinin bu keşifle geçireceği deneyimleri belirleyebilir. Dubois'ın "zihinsel aygıtlarının" iki neslini denemiş biri olarak bunların raf üstü aygıtlar üzerindeki üstünlüğüne bizzat şahit oldum, onların berraklığı, etkisi, odaklama gücü ve kalıcılığı inanılmazdır.
Alchemy and Modern Psychology/Jung
Ezoterik inisiyasyon insanoğlundaki psişik hasarı nasıl onarmaya çalışıyorsa, aynı şeyi üvey evladı psikoloji de yapmaktadır. Sonuç olarak, birçok kişi simya ile İsviçreli psikolog Carl Gustav Jung sayesinde ilgilenmektedir. Jung simyaya geçirdiği bir dizi rüya ve ayrıca hastalarının rüyaları sonucunda, bu rüyaların simyadaki kişisel gelişme veya bireyselleşme evrelerini temsil eden simya sembollerine benzemesi sonucunda ilgi göstermeye başladı. Ancak, Jung için tüm simyasal çalışma veya opus katı bir psikanaliz perspektifi ile değerlendirilmekteydi. Dönüşüm fiziksel maddenin değiştirilmesi değil, ama psikolojik unsurların yıkıcı sorunlarının olumlu yaşam özelliklerine değiştirilmesiydi.
Beşeri bireyselleşme ve kendini oluşturma hakkında Jung'un bazı öncü çalışmaları Simya Etütleri eserinde bulunabilir. Burada insan evrimin içsel evrelerini anlatmak için simyanın kilit evrelerini ve sembollerinin anlamlarını veya simyagerlerin içsel inisiyasyon dediklerini yorumlayıp anlatmaktadır.
Laboratuar simyagerler dikkatle belirtmektedirler ki, katkılarına ve simyadaki psikolojik yönün önemine rağmen, Jung gerçek bir Simayager olarak görülmemektedir.
Dubois ve başkalarına göre, simyanın gerçek simya olabilmesi için, ruhsal, zihinsel, duygusal ve fiziksel olmak üzere yaratılışın her düzeyinde çalışması gerekir.
Russell House'e göre: "Jung'un sembolizme katkısı olduğu ve insanlara içsel yaşamlarına bakmak için bir yöntem verdiği doğrudur. Simya'ya gelince, Jung'un psikolojisi simyanın evrensel bir sanat ve bilim olduğunu ve her şeye uyarlanabileceğini göstermektedir, ama simyayı terapik bir alegoriye indirgeme bir hatadır."
Whinefield, Illinois'lı Russell House Doğa Filozofların şimdiki başkanıdır ve bu asrın önde gelen laboratuar simyagerleri Jean Dubois, Orval Graves, "Frater Albertus" ve Manfred Junius ile birlikte simyayı etüt etmiştir. 1989'den 1993 yıllarına dek, House ayrıca San Jose, California'deki Gül Haç Cemiyetinin (Rosicrucian Order, AMORC) sponsorluğunu yaptığı Rose+Croix Üniversitesinde simya dersleri verdi.
Simya ve Alternatif Tıp
Psiko-ruhsal gelişme ve fiziksel dönüşümle birlikte simya uzun zamandır "tedavisi olmayan hastalıklara" tedaviler bulmayla bir ilintisi vardı. Dubuis meşe palamudundan dikkatle hazırlanmış bir tentür veya arındırılmış alkolü simyasal olarak hazırlanmış bir ilacın kanser ve bazı otoimüm hastalıklara karşı mücadele etmede yararlı olabileceğini önermişti.
Ancak, simyanın alternatif tıbba daha açık ve kolay erişebilir bir katkısı vardır, o da homeopatidir.
Çoğu eczanelerde ve süpermarketlerde bulabilen homeopatik ilaçlar 16. asır İsviçreli simyager Paracelsus'un simya uygulamalarına dayanmaktadır. Ancak, homeopatiyi yaratan Paracelsus değildi, o sadece "benzeri benzeri tedavi eder" ve ilaçların küçük dozları büyük dozlarına nazaran daha çabuk tedavi edebilir fikrini ortaya atmıştır. Simya tentürleri aynı homeopatik ilaçlar gibi bitki, mineral ve metallerden yaratılmaktadır. Homeopatik tedavi 1796 yıllında geliştirildi ve Amerika Birleşik Devletlerine 1825 yılında girmiştir. Avrupa'da homeopatik ilaçlar simyasal olarak hazırlanır ve kullanımı halka açıktır.
House'e göre: "gerçek simyager için şifa aynı simya gibi tüm seviyelerde olmalıdır ve doğa ve evrim çerçevesinde kişiyi bir tüm olarak tedavi etmelidir. Şifacının amacı hastanın içsel dünyasına teşvik sunmak olmalıdır, doğanın evrim planına ters çalışmamalıdır. Homeopati,i Bach Çiçek tedavileri, aromaterapi gibi simya ilaçları aynı zaman hem ince, hem de kaba bir seviyede çalışmaktadırlar.
Simya ve Kuantum Fiziği / Zaman Yolculuğu ve Başka Tuhaf Şeyler
Ortaya çıktığından beri simya dönüşüm veya bir şeyi başka bir şeye değiştirmek, genelde kurşun gibi bir basit metali başka bir şeye, bu durumda altına çevirmekle ilişkilendirilmiştir.
Ama dönüşüm mümkün mü?
Günümüzde ve geçmiş simyagerler için bunun tereddütsüz yanıtı: "evet"tir.
Trojani dönüşümün yapıldığı ve halen yapılmaya devam edildiğini söylediği kaydedilmiştir. Simya operasyonları modern kimya elementlerinin periyodik tabloları düzeyinde değil, ama zaman ve uzayın dokusu üzerinde çalışmaktadır. Uzay ve zaman enerjisi üzerinde elementler üzerinde yapılan bu çalışma kişinin üzerine odaklanmaktadır.
Hatta, Dubois, Trojani ve daha önceki Francois Jollivet-Castelot'e göre sadece dönüşüm mümkün olmakla kalmıyor, ama atomdan küçük fizikle birlikte andığımız yüksek teknoloji, yüksek enerji ekipmanlarının bunun için pek gerekli olmayabileceğini belirtmişlerdir.
Jollivet-Castelot simyager olmak isteyene yol gösteren bir kitap yazmıştır Comment on devient alchimste (1897) veya "Bir Simyager Nasıl Olunur." Burada gerekli Hermetik disiplinleri, laboratuar ekipmanı almak için pratik öneriler ve simyager olmanın ahlaki gereklerini vermiştir.
Amerikan Gül Haç Cemiyetinin (Rosicrucian Order, AMORC) kurucusu ve başkanı Harvey Spencer Lewis, Jollivet-Castelot ve çalışmalarına aşinaydı ve 1915 yılında hemen hemen sadece bir gaz ateşi ve bir şişeyle bir miktar çinkoyu altına çevirdiği söylenmektedir. Bu umumi gösteri birkaç kez cemiyetin dergisi The Rosicrucian Digest'te (Mart 1942) yayınlanmıştır. Bunun dışında Mistik Üçgen'in (Mystic Triangle) 1926 baskısında AMORC Jollivet-Castelot'un basit metali altına çevirmeyi içeren kendi deneyimlerini ve bunu yapmanın yöntemini yayınladılar.
Daha yakın zamanlarda, simya ucuz enerji tedarik etmenin ve "süper metallerin" yaratılmasına olası bir yöntem olarak araştırılmıştır. Ocak 1997 tarihinde, Vichenze, İtalya'ya yakın bir yerde gerçekleştiren Palladian Akademi konferansında, "Gül Haçlılar"ın (The Rosicrucians, Samuel Weiser Yayınevi) yazarı ve UNESCO'nun Hamburg, Almanya'daki Eğitim Ofisinin üyesi Profesör Christopher McIntosh, Birleşmiş Milletlerin yakın zamanda simyanın yeni alaşımları geliştirmek üzere olası bir araç olması konusunda bir konferansın sponsorluğunu yaptığını aktarmıştır.
Bu meyanlarda, Dubois UFO fenomeni hakkında bazı spekülasyonlar yaptı:
"Herşeyden önce, uzaylılar için iki hipotez vardır. Birinci hipoteze göre, eğer dünyada Kuzey Kutbuna yakınsanız, orada insanoğlunu denetleyen ileri seviyede bir kardeşlik vardır ve uçan daireler onlara aittir. İkinci hipoteze göre günlük fiziksel şartlarıyla dünyamıza uzak sistemlerden gelemezsiniz. Dolayısıyla, bence bu şöyle olabilir, geldikleri sistemde ileri seviyede kişileri alıyorlar, enerji hzını yüz binlerce veya bir milyon kez hızlandırıyorlar, böylece bize daha hızlı geliyorlar, ama dünyanın aurasına girince evre evre gelip yeniden materyalize oluyorlar (maddeleşiyorlar). Rossewell (New Mexico) olayı doğru mu değil mi bilmiyorum ve bilmek istemiyorum, ama bana verilen ayrıntılar doğru olduğu intibasını veriyor, çünkü olması gerektiği gibi görünmezliye giden materyaller buldular. Bulunan varlığın beninin sınırı olmadığını söylüyorlar, bu demek ki görünen ve görünmeyen alemler arasında sınırları olmayan varlıklardır. Eğer bunlar sahteyse, bunu yaratan kişilerin okült konusunda bilgileri olması gerekir.
Bir Simyager Olma Hakkında
Eğer bir laboratuar simyageri olmak isterseniz, o zaman önünüzde bayağı iş vardır. Uzmanlara göre "Asil Bilim" birkaç Hermetik disiplinin sentezidir, bunların arasında geleneksel simya, astroloji, tarot ve Rönesans majikal teori ve uygulama. Bitki çalışması üzerinde çalışılan ilk "madde"dir, çünkü kullanılan prensipler daha ünlü ve tehlikeli metalik ve mineral denemeler ile aynıdır.
Pratik simya üzerinde kurs veren çok az sayıda organizasyon vardır. Yine de, bulabilirseniz kapanan ünlü Paracelsus Araştırma Cemiyetinin (Paracelsus Research Society-PRS) mezunları öğrendiklerini öğretmektedirler. PRS, yeni başlayanlar için bir klasik eser olan "Simyagerin El Kitabı" (“The Alchemists Handbook") kitabının yazarı Albert Reidel veya "Frater Albertus" tarafından kurulmuştu. Manfred Junius Hint Ayurveda ve Batı Simyasının tekniklerini karıştırarak daha teknik kitabı "Bitki Simyasının Pratik El Kitabı"nı (“A Practical Handbook of Plant Alchemy") yazmıştır. Ancak bu kitap Frater Albertus'un kitabından biraz daha fazla laboratuar ekipmanı gerekmektedir. Başka eserler de vardır, ama ya elde edilmesi zordur, ya da simyanın metalik yönlerini içermektedirler.
Kişisel ders isteyenler San Jose, California'deki Gül Haç Cemiyeti (Rosicrucian Order, AMORC) ile kontak kurabilirler. Ancak simya üzerinde yaz kursları sadece üyelere açıktır ve düzensiz yürür. Doğa Filozofları (Philosophers of Nature (PON)) "Büyük Çalışma"nın tüm yönlerini kapsayan bir mektup kursu sunmaktadır. Bu kursun içinde bitki çalışmaları üzerinde oldukça bilgilendirici iki yıllık bir kurs da vardır, bunu takiben metaller ve mineraller üzerinde altı yıllık bir kurs vardır. PON ayrıca her ilk bahar veya yazda bir hafta süren yıllık bir konferansın sponsorluğunu da yapmaktadır. Burada hem pratik talimatlar verilir, hem de ilgili gruplar için "seyahat seminerleri" verilir. Her iki organizasyon ile web sayfaları veya mektupla irtibat kurulabilir.