Kadın cinayetleri son 8 yılda yüzde 1400 arttı ama Başbakana göre kadına yönelik şiddete ilişkin yapılabilecek her şey zaten yapılmış!
Elif Kabadayı Tatar (Öldürülen Ayşe Paşalı’nın Avukatı): Başbakanlık açıklamasını kabul etmek mümkün değil. Hem yapılması gereken birçok yasal düzenleme var, hem de mevcut yasal düzenlemelerin uygulanması konusunda yargı mensuplarının, kolluk görevlilerinin, kamu görevlilerinin eğitilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına karşı ayrımcılık yapılmaması, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusunda farkındalık ve duyarlılık kazandırılması gerekiyor. Üstelik bu meslek içi eğitim olarak kalmamalı, okullarda ders olarak okutulmalı.
CEDAW Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi daha geçtiğimiz temmuz ayında, Türkiye’nin 6. CEDAW Ülke Raporu’na karşı nihai yorum ve tavsiyelerini açıkladı. Bu raporda, kadına yönelik şiddetin ülkemizde çok yaygın olmasını endişe verici olduğu, 4320 sayılı yasaya rağmen kadına yönelik şiddete ilişkin kapsamlı bir yasa bulunmadığı, sığınmaevlerinin sayısının çok çok az olduğu, mevzuatta kadına yönelik her türlü şiddetin yasak olduğunun açıkça vurgulanması gerektiği, kadına karşı her türlü ayrımcılığı yasaklayan ve ayrımcılıkla mücadeleye ilişkin düzenlemelerin bulunmadığı vurgulandı. Raporda hükümete, gerekli adımların atılması konusunda parlamentoyu teşvik etmesi uyarısı da yapılarak, CEDAW sözleşmesinin bağlayıcılığı da hatırlatılıyor. Yani söylendiği gibi uluslararası taahhütlere de uyulmamaktadır.
Hemen her gün 3-5 kadının kocası, eski kocası, erkek arkadaşı, abisi, babası tarafından öldürüldüğü ortada iken, kadın cinayetlerine verdiğimiz kurbanların sayısı teröre veya trafik kazalarına kurban verdiğimiz insanlarımızdan fazla iken, bunları “münferit olaylar” diye tanımlamak mümkün müdür? Açıkçası “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir Başbakan adına yapılan bu açıklamaya çok şaşırdığımı söyleyemeyeceğim.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde hazırladıkları dosyalarla Başbakanlık’ın kapısını çalan kadınlara cevap, bir ay sonra nihayet geldi. Başbakanlık’tan “Ankara Kadın Platformu Derneği Başkanlığı’na” hitaben gönderilen yanıta göre, her gün en az 3 kadının öldürüldüğü ülkemizde, kadına yönelik şiddete ilişkin yapılabilecek her şey zaten yapılmış.
Ankara Kadın Platformu üyesi kadınlar tarafından hazırlanan dosyada, kadın cinayetlerine ilişkin rakamlar ve kadınların yetkili makamlara başvurdukları halde neden korunmadıklarına ilişkin sorular vardı. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin son 8 yılda yüzde 1400’lük artış oranıyla rekora koştuğu ülkemizde, kadınların göreve çağırdığı Başbakan’ın cevabında ise şöyle deniliyor: “Ülkemiz uluslararası taahhütlerini de göz önünde bulundurarak kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve mağdurların korunması amacıyla her alanda yasal ve idari tedbirler alarak topyekun mücadele başlatmıştır” deniliyor.
SIFIR TOLERANS!
Kadına yönelik şiddetin “ilgili tüm tarafların destek ve işbirliğini alarak devletin sorumluluğunu üstlendiği sıfır tolerans gösterilen bir konu” olduğu iddia edilen altı sayfalık yanıt yazısı boyunca, TCK maddelerinden, 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’dan, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’ndan, Aile İçi Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’ndan, eğitim protokollerinden, atölye çalışmalarından, hazırlanan raporlardan bahsediliyor.
Ancak neden her gün en az 3 kadının şiddet nedeniyle hayatını kaybettiğinden; şiddet mağduru kadınların neden devlet korumasından yararlanamadığından; eğitim alan polis, sağlık görevlisi, hakim, savcı, din görevlisi gibi personelin şiddet gören kadına yönelik tutumlarının neden değişmediğinden bahsedilmiyor. Cezai yaptırımların yeterli oranda uygulanmadığına, kadın katillerinin haksız tahrik indirimleriyle ödüllendirildiğine hiç değinilmiyor.
“Ülkemizde şiddet mağduru kadınların korunması ve desteklenmesine yönelik mekanizmalar da önemli olup, bunların başında kadın sığınma evleri-konukevleri gelmektedir” denilen cevapta toplam 65 sığınma evi bulunduğu bilgisi yer alıyor ama, olması gerekenin 3 bin 800 olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi yok.
İlke Acar (Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu): Kadınlar şikayette bulundukları, koruma istedikleri halde sokak ortasında katledilirken Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf kadın cinayetlerinin münferit olduğunu söylüyor. Başbakan cevabında “sorun yok, her şey çok güzel” diyor. Bunu bize verilmiş bir yanıt olarak alıyor ve kadın cinayetlerinin münferit olmadığını rakamlarla açıklıyoruz; kadın cinayetleri son 7 yılda yüzde 1400 artmıştır. Bu coğrafyada kadın cinayetleri münferit değil, sistematiktir. Bu sistematik saldırıya karşı gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmek zorundadırlar. Kadın cinayetlerini, basıncımızı her geçen gün daha da arttırarak durduracağız.
BU AKIL TUTULMASI DEĞİLSE NEDİR?
Candan Dumrul (Ankara Kadın Platformu): Gelen cevaba önce çok öfkelendik, sonra bu ciddiyetsizliğe güldük. Yanıtta bize “Ankara Kadın Platformu Derneği” olarak hitap edilmiş olması örgütlü kadınlardan ve kadın mücadelesinden ne denli bihaber olduklarını ortaya koyuyor. Biz dernek değiliz, üstelik dilekçeyi Başbakanlık’a teslim ederken “Başkanınızın imzası eksik” dediklerinde bunu ayrıntılı biçimde izah etmiştik.
Gelen yanıtta taleplerimize dair tek bir cümle yok, yasal düzenlemeleri alt alta yazıp yasak savmışlar. Sağolsunlar biz bütün o düzenlemelerden zaten haberdarız, boşuna yorulmuşlar. Biz aynı zamanda, kâğıt üstündeki o hakların uygulamada hiçbir anlam ifade etmediğinden, her gün 3 kadının öldürüldüğünden, katillerinin komik cezalarla salıverildiğinden, “haksız tahrik” kalkanıyla devletin erkeği koruduğundan, bizzat devletin kendisinin bir şiddet mekanizması olduğundan da haberdarız.
Başbakan’ın cevabının sanırım en can alıcı kısmı “haksız eylem varsa haksız tahrik uygularım” savunusu ile 81 ilde toplam 65 sığınmaevi olduğunun utanmadan yazılmış olmasıdır. Bir kente bir sığınmaevi dahi düşmemesinden övünerek söz edilmesi akıl tutulması değilse nedir? Bu yanıt bizi şaşırtmadı, sadece yolun ne denli başında olduğumuzu hatırlattı bir kez daha. Bundan sonra yapacağımız belli; sağır kulaklara duyurmak için daha çok bağıracağız, daha çok sokakta olacağız.......
IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......