Masonlar.org - Harici Forumu
Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: ADAM - Kasım 10, 2012, 08:30:06 öö
-
Bugün bu başlık altında çok kişi çok şey yazar... Hem aydınlarımız yazar hem de yaşamamış oldukları bir geçmişin özlemini dile getiren o ticaniler.
Ben o ticanilere seslenmek ve sormak istiyorum bugün.
Sizin yapmak istediğiniz şu mu?
Bu, Mustafa Kemal'in idam kararıdır. (Okuyamadıysanız, o söylemlerinizin anlamı ne?)
Yoksa özlem değil de bir gösteriş mi sizinki, iyiye, doğruya, güzele gelişmeye, uygarlaşmaya, insanların barış ve mutluluğuna, bilim ve akla, bilgeliğe, özetle Atatürkçülüğe karşı çıkarak?...
Ancak sizin hesabınıza üzülürüm.
Mustafa Kemal'i idam edemediniz. Edemeyeceksiniz de...
-
Ofermanın türkçesi izninizle yazmasak olmazdı
Dosya Tasnifi
Harbiye-Divan- Harp
DOSYA No : 70
Harbiye Nezareti
Adliye-i Askeriye Dairesi Şubesi
Nüsha : 705
PADİŞAH BUYRUĞU
Mehmet Vahidüddin
“Kuva-yı Milliye adı altında çıkardıkları fitne ve fesatla, anayasaya aykırı olarak halktan zorla
para toplamak, asker almak, bunun aksine hareket edenlere işkence ve eziyet ederek şehirleri yakıp
yıkmaya kalkmak suretiyle iç güvenliği bozanların tertipçisi oldukları iddiasıyla haklarında dava
açılan, Üçüncü Ordu Müfettişliğinden alınarak askerlik mesleğinden çıkartılmış bulunan Selanikli
Mustafa Kemal Efendi, Eski yirmi yedinci fırka kumandan miralaylıktan emekli İstanbullu Kara Vasıf
Bey, Eski yirminci kolordu kumandan Mirliva Salacaklı Fuat Paşa ile Eski Vashington (Washington)
elçisi ve Ankara milletvekili Midillili Alfred Rüstem ve sıhhiye eski müdürü İstanbullu Doktor Adnan
Bey ile Üniversite Batı Edebiyatı eski öğretmeni Halide Edip Hanımın, ayrıntıları 11 Mayıs 1336
(1920) tarihli ve 20 numaralı karar tutanağında yazılı olduğu üzere, Mülkiye Ceza Yasası’nın kırk
beşinci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle elli beşinci maddesinin dördüncü fıkrası ve elli altıncı
maddesi uyarınca, sahip oldukları askeri ve mülki rütbe ve nişanlarla, her türlü resmi unvanlarının
kaldırılmasına ve idamlarına, halen firarda bulunmaları dolayısıyla yasa hükümleri gereğince
mallarının haczedilerek, usulüne göre yönetilmesine ilişkin İstanbul bir numaralı sıkıyönetim
mahkemesi tarafından gıyaben verilen hüküm ve karar, ele geçirildiklerinde tekrar yargılanmak
üzere onaylanmıştır.
Bu Padişah Buyruğu’nu yürütmeye Harbiye Nazırı görevlidir.
24 Mayıs 1336 (1920)
Sadrazam ve Harbiye Nazır Vekili
DAMAT FERİT
-
Bu belge Mustafa Kemal Atatürk'ü asmak isteyenlere ait. Bir padişah buyruğu. Padişahlık özlemi içinde olanların da şimdiki en büyük hayali o değil mi? Gönlümüzdeki, aklımızdaki, yolumuzdaki Mustafa Kemal'i asmak istiyorlar. Behey! Ey dürzüler! Bitmiş/tükenmiş değiliz. Çalsa da bugün çalgılarınız, elbet eskiyecek, çaldığınız o teller.
Saygılarımla.
-
O dönemin yurtsever din adamlarının karşı fetvası buda
Kurtuluş savaşı kahramanlarının yakalanması ve öldürülmesi için Padişah Vahdettin tarafından imzalanan fetvayı o devrin Şeyhülislâmı olan Haydarizade İbrahim Efendi haksız bularak imzalamayıp istifa edince, bu göreve sonradan getirilen Dürrizade Abdullah imzalar. Mustafa Sabri'nin kaleme aldığı fetvada özetle şöyle denilmekte: “ Padişah'ın aksi emrine rağmen istilacılara karşı direnişe geçen milliyetçilerin öldürülmeleri caiz olmakla kalmayıp hatta her müslümanın dini görevidir. Bu uğurda ölenler şehit, kalanlar gazi sayılır...”
YURTSEVER DİNADAMLARI
KARŞI FETVA VERDİLER
Şeyhülislam fetvasına karşı Atatürk’ün yanında yer alarak Kurtuluş Savaşı’na destek veren başta Ankara Müftüsü Rıfat (Börekçi) Efendi olmak üzere,153 müftü karşı bir fetva hazırlayıp Şeyhülislâmın Fetvasına karşı çıktılar. Verilen fetva’da d a “...savaşan ve dini vazifesini yerine getiren İslam halkına karşı düşman tarafını tutarak İslamlar arasında fitne çıkararak silah kullanan Müslümanlar şeriatça günahların en büyüğünü işlemiş ve fesada yönelmiş olurlar mı? Beyan buyrula.
Cevabı budur: Hakikati Allah bilir ki, olurlar.
Bu suretle düşman devletlerinin zorlamaları ve kandırmalarıyla olaylara ve gerçeklere aykırı olarak çıkarılmış bulunan fetvalar İslam halkı için şeriatça muteber olurlar mı? Beyan buyrula.
Cevabı budur: Hakikati Allah bilir ki, olmaz..."
Ankara Müftüsü Rifat Efendi (Börekçi