Masonlar.org - Harici Forumu

Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: Genius Loci - Temmuz 01, 2008, 02:43:51 ös

Başlık: ERGENEKON
Gönderen: Genius Loci - Temmuz 01, 2008, 02:43:51 ös
Bundan aylar önce forumdaki bir yorumumda "ne ergenekonmuş yahu çıkmayan kalmadı " demiş, "derine girmeyelim, Yüce Yaratıcı korusun, bakarsınız içinden biz çıkarız bir anda " diye tamamlamıştım.

bugün işte o bitmek bilmeyen soruşturmanın - sürek avının mı desek-  yeni bir evresi daha yaşandı. Mustafa Baybal, Sinan Aygün, Hurşit Tolon, Şener Eruygur , Ufuk Büyükçelebi 'nin de içinde bulunduğu 20 kişi gözaltına alındı.

Ergenekon Soruşturmasının başındaki Savcı'nın bu gözaltına almalardan haberi yok... ilginç

bugün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı AKP davasında iddialarını AYM'de dile getirdiği gün ve sabah şok gelişme Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan kişiler... İlginç

Başbakan 20 kişinin gözaltında olduğunu ve 4 kişinin de arandığını iddianamenin de yakında açıklanacağını söylüyor... çok İlginç

Post-tavmatik Sendrom yaşayan AKPli Fırat, yargıya kimse müdahale eetmesin diyor, ama Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde AKPyi kapatırsa AYM olmaz askıya alırız protesto ederiz kararına AKPli AKPM üyeleri evet diyerek el kaldırıyor ve hiçbir Allahın kulu iktidar partisi üyesi çıkıp da AB AKPM vesaire hiçbir kimse Türk Yargısına müdahale edemez biz 3. dünya ülkesi değiliz, bağımsız yargımız var demiyordu... İlginç kere ilginç

kendine demokrat olmak denilen şey bu galiba... Nazi Almanyasının ilk yıllarını hatırlıyorum devamlı olarak, nedense?.. birileri bir şeylerin rövanşını alma derdine girmiş, gündemi değiştirin diyor birileri ve başka birileri bu ülke için düşünen birilerini gözaltına alıyor sonra tutukluyor sonra iddianamesiz ne için suçlandıkları da tam bir bilinmezlik içinde atıyorlar F Tipine, sonra günü gelince birileri daha, sonra birileri daha...

bugün 1 temmuz, ülkede elektrik 2008 ocağına göre yaklaşık %50 zamlı, ekmek zamlı, şebeke suları ölümcül düzeyde içilemez, açlık sınırı 1.000 ytlye dayanmış, yoksulluk sınırı 2.000 ytlye, asgari ücrete %7 zam memura %2 zam yapılmış, bugün 1 temmuz, birileri bir şeyleri unutturmak istiyor... Anayasa mahkemesinde süren bir yargılamayı, ekonomik yok oluşu bir örtü gerekiyor onları adını o örtünün Ergenekon koydular... Toplayıp duruyorlar, toplayıp duruyorlar... bugüne kadar 100 ü aşkın kişiyi göaltına almışlar sonra da tutuklamışlar, akademisyenler, sivil toplum orgütlerinin liderleri, siyasiler, yazarlar, gazeteciler, hepsi AKP muhalifi, pek çoğu bir biçimde bu muhalifliklerini yüksek ve sert tonda seslendirmişler... içerideler... ve şimdi onlara eklenen yeni isimler de var...

Sinan Aygün niçin suçlanıyorsunuz sorusuna "ATATÜRK'Ü ve CUMHURİYETİ SEVDİĞİM İÇİN SUÇLANIYORUM" diyor...

ve gelecekte yeni bir rovanş olacak gibi de gözüküyor, bu kadar ismi içeri alıp sonuçta bir terör örgütü bulamazsanız veya bu isimlerin aslında hiçbir ilgilerinin olmadığı ortaya çıkarsa.

Nazi Almanyasındaki bir papazın o bilindik sözlerini hatırlayalım ;

Önce çingeneleri götürdüler,

Sustuk!

Sonra Yahudileri,

Sustuk!

Sonra komünistleri,

Yine sustuk!

Ardından sosyalistleri,

Biz hep sustuk!

Sıra bize geldiğinde,

Artık haykıracak kimse kalmamıştı!!!

şöyle de bir versiyonu var " Önce Yahudileri götürdüler; sesimi çıkarmadım. ''Ben Yahudi değildim.'' Arkasından aydınları götürdüler, ses çıkarmadım. ''Aydın değildim.'' Sonra muhalefeti götürdüler, ses çıkarmadım ''Muhalefet değildim.'' Peşinden çingeneleri götürdüler, sesimi çıkarmadım ''Çingene de değildim.'' Peş peşe demokratları, sosyalistleri, liberalleri götürdüler; sesimi çıkarmadım ''Çünkü hiç biri değildim.” En sonunda beni götürmeye geldiklerinde, etrafıma bakındım, gördüm ki; ''Ses çıkartacak kimse kalmamıştı.'"

Başlık: Re: ERGENEKON
Gönderen: Isis - Temmuz 01, 2008, 09:12:01 ös
Gözaltındaki Sinan Aygün polis nezaretinde ATO'ya getirildi. Aygün, 'Atatürk'ü ve Cumhuriyet'i sevmekle suçlanıyorum.' dedi.

''Ergenekon soruşturması''nı yürüten İstanbul Cumhuriyet savcılarının talimatı doğrultusunda gözaltına alınan Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, ''Atatürk'ü sevmekle suçlandığını'' öne sürdü.

Polis ve jandarma ekiplerince Sinan Aygün'ün evinde arama yapıldı. Arama sırasında, Sinan Aygün'ün kız kardeşi Sibel Aygün ile avukatlarından Esin Gürel'in de eve girdikleri görüldü. Arama sonunda Aygün'e ait olduğu bildirilen bazı CD'ler, bilgisayar kasası ve not defterleri ekiplerce götürüldü.

Daha sonra polislerin gözetiminde evden çıkarılan ve polis otomobiline bildirilen Aygün, bir gazetecinin ''Neyle suçlanıyorsunuz?'' sorusunu Aygün, ''Atatürk'ü sevmekle suçlanıyorum'' diye yanıtladı. Aygün, başka bir gazetecinin ''Evden neler alındı?'' sorusuna da ''Bilgisayarıma bile el koydular'' karşılığını verdi.

Evden ATO'ya getirilen Aygün, kapıda oda meclisi üyelerince alkışlarla karşılandı. Aygün'ün polis otosundan indirilişi sırasında gazetecilerle güvenlik güçleri arasında arbede yaşandı. Aygün'ün ATO binasına girerken sorular üzerine, ''Atatürk'ü sevmekle suçlanıyorum'' sözlerini tekrar ettiği duyuldu. Aygün, daha sonra güvenlik güçleri tarafından ATO'daki odasına çıkarıldı.

Gazetecilerin ATO binasına girişi ise polislerce engellendi. ATO binası önünde mensuplarının yanı sıra oda meclis üyeleri ve vatandaşlar bulunuyor. Bazı vatandaşların elinde Türk bayrakları olduğu dikkat çekti.


haberturk
Başlık: Re: ERGENEKON
Gönderen: Isis - Temmuz 01, 2008, 09:37:36 ös

ERGENEKON EFSANESI NEDIR?

  Moğol ilinde Oğuz Han soyundan il Han'ın hükümdarlığı sırasında Tatarların hükümdarı Sevinç Han Moğol ülkesine savaş açtı. ilhan'ın idaresindeki orduyu Kırgızlar ve diğer boylardan da yardım alarak yendi. ilhanın ülkesindeki herkesi öldürdüler. Yalnız il Han'ınn küçük oğlu Kıyan ve eşi ile yeğeni Nüküz ile eşi kaçıp kurtulmayı başardılar. Düşmanın, onları bulamayacağı bir yere gitmeğe karar verdiler. Yabanî koyunların yürüdüğü bir yolu izleyerek yüksek bir dağıda dar bir geçite vardılar. Bu geçitten geçerek içinde akar sular,pınarlar, çeşitli bitkiler, çayırlar, meyva ağaçları, çeşitli avların bulunduğu bir yere gelince Tanrıya şükrettiler ve burada kalmağa karar verdiler. Dağın doruğu olan bu yere dağ kemeri anlamında "Ergene" kelimesiyle "dik" anlamındaki "Kon" kelimesini birleştirerek "Ergenekon" adını verdiler. Kıyan ve Nüküz'ün oğulları çoğaldı. Dört yüz yıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldılar ki Ergenekon'a sığamadılar. Atalarının buraya geldiği geçitin yeri unutulmuştu. Ergenekon'un çevresindeki dağlarda geçit aradılar.

Bir demirci, dağın demir kısmı eritirlerse yol açılabileceğini söyledi. Demirin bulunduğu yere bir sıra odun, bir sıra kömür dizdiler ve ateşi yaktılar. Yetmiş yere koydukları yetmiş körükle hep birden körüklediler. Demir eridi, yüklü bir deve geçecek kadar yer açıldı. İlhan�ın soyundan gelen Türkler yeniden güçlenmiş olarak eski yurtlarına döndüler, atalarının intikamını aldılar.

   Egenekondan çıktıkları gün olan 21 martta her yıl bayram yaptılar. Bu bayramda bir demir parçasını kızdırırlar, demir kıpkırmızı olunca önce Hakan daha sonra beyler demiri örsün üstüne koyarak döğerler. Bugün hem yeniden özgür hem de bahar bayramı olarak hala kutlanmaktadır.

    Uygur Destanları Uygurlara âit Türeyiş ve Göç isimli iki destan parçası tesbit edilmiştir. Türeyiş parçası Çin kaynaklarından Göç ise hem Çin hem İran kaynaklarında bulunmaktadır.

 http://www.ozturkler.com/data/0001/0001_18_09.htm
Başlık: Re: ERGENEKON
Gönderen: Isis - Temmuz 05, 2008, 09:05:50 ös
Ya bu Ergenekoncular da amma beceriksizmis. Gulencilerin icine girememisler. O cenahtan tek bir kisi yok yakalanan. AKP'ye yandas diye yakalanan bir Allah'in kulu yok. Gozaltina alinanlarin hepsi muhalif! Mccartycilik mi oynaniyor acaba?

 O yuzden Zaman Gazetesi goz altina alinanlarin gecmisteki kirli camasirlarini serip "Bakiiiiin biz ne bulduk,  siz duzgun adamlar olsaydiniz goz altina alirlar miydi" yorumu yapmasi evlere senlik.  Eh sizden de biri tikilirsa iceriye size de aynisini soyleyen cok olur nasil olsa..Oysaki anayasaya gore kisinin sucu sabit gorulene kadar yakalansa bile suclu hukmu giyemez degil midir? Islam'da aynisini soylemiyor mu peki? Bir de Islamciyiz diye gecinirler..!



Başlık: Re: ERGENEKON Karikaturleri
Gönderen: Isis - Temmuz 09, 2008, 12:19:28 ös
(http://img183.imageshack.us/img183/7618/ergenekon1om5.jpg) (http://imageshack.us)
(http://img183.imageshack.us/img183/7618/ergenekon1om5.88dfde6010.jpg) (http://g.imageshack.us/g.php?h=183&i=ergenekon1om5.jpg)


(http://img241.imageshack.us/img241/9425/ergenekon2wd7.jpg) (http://imageshack.us)
(http://img241.imageshack.us/img241/9425/ergenekon2wd7.918fe91aa0.jpg) (http://g.imageshack.us/g.php?h=241&i=ergenekon2wd7.jpg)



(http://img267.imageshack.us/img267/6605/ergenekon5eu0.jpg) (http://imageshack.us)
(http://img267.imageshack.us/img267/6605/ergenekon5eu0.4c4d06e215.jpg) (http://g.imageshack.us/g.php?h=267&i=ergenekon5eu0.jpg)

(http://img80.imageshack.us/img80/8613/ergenekon3yi4.jpg) (http://imageshack.us)
(http://img80.imageshack.us/img80/8613/ergenekon3yi4.0116b06bf8.jpg) (http://g.imageshack.us/g.php?h=80&i=ergenekon3yi4.jpg)


(http://img155.imageshack.us/img155/5646/ergenekon4jw9.jpg) (http://imageshack.us)
(http://img155.imageshack.us/img155/5646/ergenekon4jw9.5e2762cc99.jpg) (http://g.imageshack.us/g.php?h=155&i=ergenekon4jw9.jpg)





Başlık: Re: ERGENEKON
Gönderen: Isis - Temmuz 09, 2008, 12:53:19 ös
Yaklasik 2 saat once ABD Baskonsoloslugu onunde polise yapilan silahli saldirinin Ergenekon'la ne kadar baglantisi var merak ediyorum dogrusu veya olasi Iran-Israil savasinda Amerika'nin belirledigi yol haritasinin birer parcasi olabilir mi bunlar bilinmez.

Bu arada sehit olan polislere Allah'tan rahmet diliyorum.


Başlık: Re: ERGENEKON
Gönderen: Isis - Temmuz 12, 2008, 01:58:19 ös

Internette uyesi oldugum gruplardan birine uye olan Ayse Asuman Ozdemir, Ergenekon sorusturmasiyla yaklasik 14 ay once tutuklanip iceriye konulmustu. Bugun kendisinin cok agir siroz ve epilepsiden rahatsiz oldugunu ogrendim. Fakat avukatinin acilen karaciger takilmasi gerektigi yonundeki itirazlarina ragmen Asuman hanim tedavisi icin saliverilmiyor. Ikinci bir Okkir hadisesiyle karsi karsiya. Esi ve avukati haricinde kimseyi gostermiyorlar ve dolayisiyla yeni dogmus torununu da bu sartlarda gorme ihtimali yok. Kendisine acil sifalar diliyorum.

Mafya uyeleri, ceteciler hukum giyse dahi en fazla iceride agirlanan 2 yil kaliyor. Bir an için farzedelim ki Asuman Hanim da digerleri de hukum giydiler, bu durumda iceride kalacaklari sure 2 yil,yani 24 ay. Bunun 14 ayi da tutuklu olduklari için  o cezadan indirilecek. Tabii bir suclari ispatlanabilirse. Ama insanlari, hakim yuzu gostermeden 14 ay iceride tutmak ancak Nazi Almanyasinda, irkci Guney Afrika'da gorulur sadece. Israil bile casuslukla sucladigi Vanunu'yu bu kadar sure hakim yuzu gostermeden iceride tutmadi! Bir Guantanamo'da zorunlu misafir edilenler bir de Ergenekon gibi uyduruk bir operasyonda goz altina alinanlar bu kadar sure hakim yuzu gormeden,neyle suclandiklarini bilmeden iceride tutuluyorlar. Bir arkadasin dedigi gibi, bu saatten sonra o insanlarin ayaginin altina dunyayi serseniz o 14 ayi geri getirebilir misiniz? Hukuku igfal eden seref yoksunlarindan da bir gun hesap sorulur elbet.

AKP'nin "embedded" medyasi Okkir'a once finansor diyordu, parasizlikliktan kendi hastane masraflarini odeyemeyen bir insanin finansor olamayacagi gercegini gorunce de bu sefer "daire baskani" masali anlatmaya basladi! Iddianame de ne muthis birsey mis ki bir turlu ortaya cikarilamadi! Manas destani ile yarisacak bir iddianame hazirlaniyor heralde ki ertelene ertelene omurlerini yedi saniklarin.

http://www.memurlar.net/haber/114832/

"Ergenekon Soruþturmasý" kapsamýnda tutuklanan ve epilepsi ile siroz rahatsýzlýðý olduðu belirtilen Ayþe Asuman Özdemir, tutuklu bulunduðu cezaevinden Bakýrköy Kadýn ve Çocuk Tutukevine nakledildi.

Ayþe Asuman Özdemir'in avukatý Zeki Hacýibrahimoðlu, soruþturma kapsamýnda tutuklanarak Gebze Cezaevi'ne konulan müvekkilinin, epilepsi ve siroz rahatsýzlýðý olduðunu söyledi.

Özdemir'in, tutuklu bulunduðu cezaevinin, Adalet Bakanlýðýna yaptýðý müracaat üzerine, tedavisinin daha iyi yapýlmasý için dün akþam saatlerinde Bakýrköy Kadýn ve Çocuk Tutukevine nakledildiðini söyleyen avukat Hacýibrahimoðlu, "Müvekkilinin 56 yaþýnda olduðunu ve saðlýðýnýn ciddi derecede bozulduðunu ve tedavisi için biran önce tahliye edilmesi gerektiðini" kaydetti.

Müvekkiline en kýsa sürede karaciðer nakli yapýlmasý gerektiðini anlatan Hacýibrahimoðlu, bu sebeple cezaevinden tahliye edilmesi için yaptýðý müracaatlarýn reddedildiðini, bu yöndeki giriþimlerinin süreceðini bildirdi.

Hacýibrahimoðlu, "Ýnsanýn yaþama hakký, cezaevinde de olsa, suçu sabit de olsa kendisine verilmelidir. Gerekirse hakkýnda yurt dýþýna çýkýþ yasaðý konulsun" dedi.
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: recneg - Temmuz 15, 2008, 11:37:16 ös
Bu yazıyı okuyanınız varmı? Böyle durum söz konusu olabilir mi?
http://www.ihlas.net.tr/detail.asp?id=48333
Başlık: Re: ERGENEKON
Gönderen: Isis - Temmuz 16, 2008, 12:58:25 öö
Fatih Altayli/ Darbe kayıtları mı var!

Bir kaç gün önce önemli, yüksek rütbeli bir komutan ziyaretime geldi. Kendisi adına çok önemli bilgileri bana ulaştıracak bir başka yüksek rütbeli askerle görüşüp görüşemeyeceğimi sordu.
“Görüşürüm” dedim.
“Vereceği bilgiler önemlidir. Dikkate almanızı tavsiye ederim” dedi.
Daha sonra söz konusu kişiyle buluştuk.
O da hayli önemli bir isimdi.
İlginç olaylar anlattı. Anlatılanların bir bölümü Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’le ilgiliydi.
Naklediyorum.
“Özden Örnek Paşa, oramiralliğe yükseleceği zaman İlhami Erdil karşı çıkmıştı. Özden Örnek bunu unutmadı. Komutan olunca bunun acısını İlhami Erdil’i özel harcamaları nedeniyle hakim karşısına çıkartarak çıkardı. Her şey öyle başladı” dedi
Alakayı anlamamıştım.
“Bu bir ilkti. İlk kez bir kuvvet komutanı hapse böyle girdi. Sihir bozuldu. Hem de bir büyük askeri yolsuzluktan falan değil, ailenin harcamalarından hapse girdi”
Devam etti.
“Özden Örnek’in çocukları ile ilgili yazdıklarınız var ya, çok önemli bir noktaya bilerek veya bilmeyerek bastınız. Gerçekten bazen çocuklar büyük sıkıntı yaratıyor” dedi  ve sözü Burak Örnek’e getirdi.
“Burak Örnek iş hayatına rahmetli Güven Erkaya sayesinde başladı. Erkaya, Burak Örnek’i Doğuş Grubunda işe sokmuştu. Galiba o zaman Doğuş’un olan Makro’ları yönetiyordu. Sonra Doğuş grubundan kovuldu. Sonra garip işlere girdi.”
“Nasıl garip işler” diye sordum.
“Ankara’da silah işi yapanlarla, askeri ihalelere girenlerle diyalog kurdu. Yalçın ailesiyle görüşüyordu. Sonra Ankara’da silah taciri Mehmet Durmaz’ın yanına girdi. Ortak oldukları söylendi ama kesinlik kazanmadı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın GENESİS projesi için uğraşıyorlardı.”
“Nedir bu Genesis projesi”
“Gemi sevk ve idaresiyle ilgili bir proje”
“Sonra”
“Sonra Çalık Grubu Burak Örnek’e iş teklif etti. O sırada babası da Deniz Kuvvetleri Komutanı olmuştu”
“İş teklifi Çalık’tan mı geldi?”
“Bildiğimiz kadarıyla öyle. Yine bildiğimiz kadarıyla çok önemli bir siyasetçinin tavsiyesiyle olmuş.”
“Bu anlattıklarınızın Özden Örnek’in günlükleriyle ne alakası var”
“Oraya geliyorum. Şu kadarını söyleyeyim. Özden Örnek hayatında bir gün bile günlük tutmadı”
“Allah Allah. O yayınlananlar nereden çıktı”
“Bakın aslında eski komutanımız Hilmi Özkök’ün sözleri çok önemli”
“Hangi sözleri?”
“Günlükler var da diyemem, yok da diyemem dedi ya. İşte anahtar orada”
“Ben yine anlamadım kusura bakmayın”
“Bakın günlük tutmak bir alışkanlıktır. Günlük tutanlar sürekli tutarlar. Bir süre tutup bırakmazlar. Özden Örnek Paşa’nın günlükleri diye yayınlananlar sadece belirli, kısa sayılabilecek bir dönemi kapsıyor. Çünkü bunlar günlük değil”
“Ne o zaman”
“Acele etmeyin anlatacağım”
“Çankaya Köşkü’nü bilir misiniz?”
“Bilirim.”
“Peki arka bahçesindeki komutan villalarını”
“Hayır. Hiç görmedim”
“Köşkün arkasında komutanların villa şeklinde, müstakil lojmanları vardır. Her şey orada başladı. Özden Örnek Paşa bir gün komutanları lojmanına davet etti. İlk konuşmalar orada yapıldı”
“Darbe konuşmaları mı?”
“Darbe demeyelim. Bu hükümetten, AKP hükümetinden nasıl kurtulabiliriz konuşmaları”
“Darbe heveslileri de var gibi duruyor günlüklerde”
“Onlardan her zaman vardır. Her rütbede vardır. Kurumsal olarak TSK’nin tavrı önemlidir. Lafı dağıtmayalım. Her şey evde yapılan bu toplantıyla başlıyor. Sonra Gölbaşı toplantıları var. Oralarda çok şeyler konuşuldu.”
“Dönemin Genelkurmay Başkanı’nın bu toplantılardan haberi var mıydı?”
“Resmen yoktu. Mutlaka bazı şeyler kulağına gidiyordu ama bu konuların da bir şekilde  açıldığı resmi toplantılar dışında, gayrı resmi hiç bir toplantıya  Hilmi Özkök katılmadı. Çağrılmadı zaten. O sohbetlerde yer almadı. ”
“Günlüklere dönersek”
“Dediğim gibi ortada günlük falan yok. Ancak Özden Örnek bu toplantıları kaydetmiş.”
“Nasıl kaydetmiş!”
“Basbayağı kaydetmiş. Ses kaydı  yapmış. Sonra bunları evinde bilgisayara aktarmış. Konuşmalar canlı canlı, herkesin sesinden bantlarda mevcut”
“Hangi amaçla”
“Bilmiyoruz. Tedbirden olabilir. Başka nedenle olabilir. Bunlar Özden Örnek’in bilgisayarındaydı. Özden Örnek, her toplantı sonrası bunları bilgisayarına aktarıyormuş. Bu kayıtların varlığı kadar önemli olan bunların nasıl ortalığa döküldüğüdür”
“Nasıl döküldü?”
“Ben size sorayım. Özden Örnek’in evine polis baskını yapıldı mı?”
“Hayır”
“Evine hırsız girdiği yolunda bir bilgi, bir rapor var mı?”
“Hayır”
“Peki Özden Örnek kendisini de sıkıntıya sokacak bu bilgileri sızdırır mı?”
“Hayır”
“İşte işin özü burada. Bir adamın bilgisayarına kim ulaşabilir? Elbette ki, en yakınları.”
“Yani”
“Yanisi şu. Özden Örnek’in bilgisayarındaki bu bilgiler, belki de biraz üzerinde oynanmış olarak AKP’ye yakın birilerine, Özden Örnek’e yakın birileri tarafından sızdırılmış olabilir.”
“Burak Örnek mi?”
“Burak Örnek’in ilişkilerini takibe almak lazım. Pazar günleri hangi NATO müteahhidiyle buluşuyor. Kimlerle arkadaşlık ediyor. Kimlerle takılıyor. Kimlerle çalışıyor. Babası emekli olduktan sonra çalıştığı şirketten ayrılmak üzereydi. Sonra birdenbire darbe günlükleri ortaya çıktı.”
“Bu ne demek?”
“Ne demekse o demek. Ha bununla ilgili bir şey daha ekleyeyim. Burak Örnek’in nişanına bir bakmak lazım. Aile arasında bir nişandı. 25 kişi davetliydi ve aileden 25 kişi arasında bir de işadamı vardı. Herhalde bu nişanın kayıtları vardır. Bakın bakalım neler göreceksiniz”

 
Agartha

Savcı Zekeriya Öz, Ergenekon’u Agartha’ya bağlamış.
Daha önce Şemdinli Savcısı Sarıkaya da benzer bir tavırla, Şemdinli soruşturmasını Malazgirt Zaferi'ne kadar götürmüştü.
Saadettin Tantan isimli zatı şahane de “Tapınak şövalyelerinden”  söz ederek kafaları karıştırmıştı.
Agartha hepsinin üzerine tüy dikti.
Çünkü Agartha, efsanevi Atlantis ve Mu’dan kalma bir “Ülke”
Atlantis’in ve Mu’nun yokolmasından sonra bu iki efsane ülkenin bilidamaları ve önde gelenleri Agartha’yı kurmuşlar.
Agartha’nın yerini kimse bilmiyor.
Efsaneye göre  Orta Asya’da dağların altında kurulmuş bir yeraltı ülkesi.
Yeri net değil. Altay dağlarının, Himalayaların, Pamir dağlarının altında bir yerlerde.
Burası aslında dünyanın gizli yönetim merkezi.
İlk yoğun biçimde gündeme gelmesini sağlayan Teozofinin kurucusu Elenora Petrovna Blawaski’nin Le Doctrine Secret isimli kitabı.
James Churchward isimli bir bilimkurgu tarihçisinin “Children of ancient Mu” kitabını okuyan Atatürk bile bu konuyu ciddiye alıp araştırmış.
Türklerin varoluş efsaneleri ile Agartha efsanesi arasında benzerlikler Atatürk’ü bu konuyu incelemeye itmiş.
Daha sonra Hitler Agartha’ya ilgi duymuş.
Himler’i görevlendirmiş ve Agartha’yı bulmak için bazı SS subayları Hindistan ve Nepal’e ekspedisyonlar yaptırmış.
Bazı bildik isimlerin aslında Agartha’lı oldukları da iddia edilir.
Mesela ünlü matematikçi Pitagoras’ın.
Pitagoras’ın aslında Agartha’dan gelen bir Hintli olduğu ve gerçek adı olan PeterGuru’nun daha sonra Pitagoras olarak söylendiği iddia edilir.
Bugünkü Matematiğin  temellerinin Hindistan’da atılmış olması da bu inancı güçlendiren bir başka unsurdur.
Hatta bir dönem Türkiye’de  metafizikle ilgilenen iki ayrı dernek bu nedenle birbirine dava açmıştı.
Bunlardan biri Atatürk’ün Sirius gezegeninden geldiğini iddia ederken, bir diğeri Agartha’lı olduğunu öne sürüyordu.
Sonunda konu mahkemelik olmuştu.
Agartha şimdi Ergenekon iddianamesinde.
Hayırdır inşallah!



 

İyi bir soru


Turktime internet sitesinin sahibi sevgili kardeşim Talat Atilla, Ergenekon soruşturmasının başladığı günden bu yana duyduğum en iyi soruyu sormuş.
Atilla’nın sorusu şöyle:
“Şemdinli soruşturmasında tutuklanan astsubay için tanırım iyi çocuktur diyen Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Ergenekon soruşturmasında tutuklanan iki orgeneral için tanırım iyi komutanlardır niye demedi?”
Bu soru gerçekten çok önemli.
Tabii yanıtı da!


www.fatihaltayli.com.tr
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: Bra - Temmuz 16, 2008, 10:06:13 öö
Fatih Altaylı'nın yazısı oldukça düşündürücü.
Başlık: Re: ERGENEKON
Gönderen: Isis - Temmuz 18, 2008, 01:38:35 öö
        Sn Suzal'in yorumuna bakilirsa bu defa ulusalcilar fena halde hakli. Ben artik iki tarafta jet hiziyla senaryo urettiginden kim hakli kim haksiz kestiremiyorum. Bana bundan 6 yil once Yildiz Teknik'ten bir Kimya Muhendisi hocanin su sozlerini hatirliyorum. ." 5 Yil sonra Amerika, TSK'yi yogun bir programla yipratma operasyonu yapacak .Ve dunyada darbeyle un salmis Genel Kurmay Baskanligi' hic bir sey yapamayacak" demisti. Yoruma hacet var mi?


   Hursit ToloN ile Hilmi Özkök farki / Savas Süzal 

   
     
       Ergenekon konusunda yayinlanan asparagaS haberlerle kafasi iyice karismis olan boyali basin ve akil hocasi danismanlari, yillarca bizim uyardigimiz bazi konularda en kadar hakli oldugumuzu simdi anlamaya basladi. Günaydin hem de koca bir günaydin.   
        Biliyorsunuz, emekli olduktan 3 sene sonra konusan ve konustukça da herkesin kafasini karistiran emekli orgeneral Hilmi Özkök'ün meshur çuval olayi sirasinda Genel Kurmay baskani oldugunu Yeni Çag gazetesi ve arkadasim Arslan Bulut gayet güzel bir sekilde anlatti. Ben size bu resimde eksik kalan bir kareyi hatirlatmak istiyorum.     
            Bugün Ergenekon terör örgütü için sanik durumunda olan Hursit Tolon, çuval olayinin gerçeklestigi günlerde Ege Ordu
komutani olarak Ankara'dan ayrilmis 7 Temmuz'da Florida Tampa'daki Merkez Kuvvetler Komutanligi'nda, Orgeneral Tommy Franks'in görevi devir teslim törenine katilmak için, Washington'a gelmisti. Çuval Olayi'nin ardindan Orgeneral Tolon törene katilmadi ve Washington'da bir açiklama yapti :
       "Olayin baslangicindan su ana kadar süren sessizligin ve tüm girisimlerimizin cevapsiz birakilmis olmasinin
bir nedeninin de yaratilan bu çirkin ve kabul edilemez olaya uzun tatil süresinden de yararlanilarak bir senaryo hazirlayabilme
zamaninin  kazanilmasi amaci seklinde degerlendiriyorum. Bundan sonra konuyla ilgili olarak ortaya konabilecek hiçbir gerekçe eminim ki, Türk Silahli Kuvvetleri ve Turk kamuoyu vicdanindaki derin üzüntüyü gidermeyecek ve tatmin etmeyecektir. Bu çirkin olayin bölgede bulunan birilerinin kisisel kaprislerini tatmin etmek, anlamsiz bir güç gösterisinde bulunmak ya da bölgedeki bazi gruplarla birlikte hazirlanmakta olduklari bir senaryonun parçasini olusturma gayretlerinden kaynaklandigi kanaatindeyim."   
                 Tolon Pasa derhal Türkiye'ye döndü. Bu haber o zaman Washington'da görev yapan Türk gazeteciler tarafindan
merkezlerine bildirildi. Bu açiklama disinda, Ankara'da Genelkurmay Baskani Özkök ve Basbakan Erdogan'dan tek çit çikmadi. Ayrica benim hatirladigim kadariyla da çuval olayi konusunda bugüne kadar görev
basindaki hiçbir Amerikali yetkili özür dilemedi. Hani bize canli istihbarat veren Amerikali yetkililer var ya iste onlar. Hani
onlardan aldigimiz istihbaratla her gün yüzlercesini kusatip bir türlü yakalayamadigimiz terörist olaylarini animsatiyor ya.   
                 Iste emekli Orgeneral Özkök ile emekli Orgeneral Tolon arasindaki fark burada. Biri yedigi yemek derdinde öteki esir
alinan silah arkadaslarinin. Acaba Hursit Pasa'nin yaptigi bu açiklama mi ipinin çekilmesine neden oldu diye de bugünlerde
aklimdan geçmiyor degil. Zira Amerikali genel Kurmay baskanlarina mültefit olanlarin önü ne hikmetse pek açikta.   
                 Gelelim ikinci konumuza. Bazi geri zekâlilar, Ecevit'e de darbe yapilacagini yazip çiziyor. Ecevit'e darbeyi kimin yaptirdigini herkes unutmus gibi. Almanya'da gizli toplantilar yapan bir medya patronu ile Hüsamettin Özkan, ANAP Genel Baskani Mesut Yilmaz ile bazi gazeteciler yok muydu? Kemal Dervis'i askerler getirtmedi Washington'dan. Ecevit'i bazi doktorlarin zehirlemesinden
askerlerin Gülhane'ye yatirarak sagligina kavusturmasi da unutulmus gibi.  Askerler onu indirmek isteselerdi hastanede sagligina
kavustururlar miydi?
                Türkiye, tam bir kaos ortaminda Ergenekon Ninnisi ile uyutuluyor. Dünya Ekonomisi çatirdarken, Basbakan ne kadar çok
araba satildigini anlatiyor. Kaç kisinin aç kaç kisinin issiz veya kentlerin tarlalarin susuzluktan kavruldugunu degil arabalari hesapliyor. Tabii onun ve çocuklarinin damadinin tuzu kuru. Dünya ve koca Amerikan ekonomisi göçüyor, bizimki gibi ipte cambazlik yapan ekonomi de her sey yolundaymis. Yaklasan kasirganin farkinda oldugundan emin ama deneyimsiz siyasetçi Ekonomiden sorumlu devlet bakani Simsek bir toplantida cari açik konusunda konusunca Basbakan tarafindan telefonla aranarak uyarildi. Tüm bunlar kameralar önünde oldu.   
              Simdi siz hala is basindaki hükümetin samimi olduguna inanabiliyor musunuz? Eger hala anlatilan masallara
inaniyorsaniz ne diyeyim, iyi geceler.

   www.habergazete.com


  17.Temmuz.2008
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: tcorbaci - Temmuz 18, 2008, 09:31:38 ös
Bence Ergenekon kurunun yanında yaşları yakma operasyonudur..

Bir takım üst düzey ,emekli paşa , komutan vs vs kendi aralarında açık veya gizli planlar yapmış olabilirler , icraat var mı , yok..

Peki gözaltına alınan gazetecilerin  neredeyse hepsinin Atatürkçü, Tam Bağımsız Türkiye isteyen kişiler olduğu net mi , net,

Ergenekon safsatasına denk getirilip mali baskılar sonucu satılmak zorunda kalan tv kanalı kanalturk ve biz kaç kişiyiz hareketi sahipsiz kaldı mı  , evet...

Özel raporlarda ve dava dosyalarında çok gizli ibaresiyle bulunan haber ve konular yeni şafak,zaman , vakit gibi gazetelere özellikle sunuluyor mu , evet
   
Gerek hükümetin gerekse hükümetin kurduğu telekominikasyon daire başkanlığının herkesi dinleyip izlediği ve kişilerin biyografik  raporlarının tutulduğu ,tüm toplumda bir dinlenme paronayası olduğu doğru mu  , evet

Bundan sonra  Atatürkçü , yurtsever , mlliyetçi insanların artık biraraya gelebilme ,kollektif hareket edebilme şansı kalmış mıdır , hayır,

Ergenekon safsatasına en çok alkış çalan sorosçu ve kara para aklayan ,iktidara yakın medya ve inşaat şirketleri değil mi , evet

Lagendijk nerede , bilen yok, Ergenekon Barzaniyi bile sev indiriyor , 2 sene amerika adına ülkemizde memurluk yapan CIA temsilcileri Devlet bilincimizle ve geleneğimizle dalga geçiyorlar...

Anladık arkadaşım , indirin şu Türk bayrağını ,çekin amerikan bayrağını hepiniz rahat edin...
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: sun - Temmuz 18, 2008, 10:01:18 ös
-İcraat yapmışlar mı ? Yapmışlar. O zaman tutuklanmalarında bir problem yok.

-İşte tam bağımsızlığı, tek, bir Türkiye'yi istiyorlar mı ? İşte bu net değil. En azından şimdi. Çünkü ülkeyi bölmekle suçlanıyorlar.

-Neden sağ görüşlü gazeteler televizyonlar özellikle ergenokonu sunuyor ? Çünkü artık muhafazakar kesmin  insanlarını ülkeyi bölmek için kullanamıyorlar.

''Gerek hükümetin gerekse hükümetin kurduğu telekominikasyon daire başkanlığının herkesi dinleyip izlediği ve kişilerin biyografik  raporlarının tutulduğu ,tüm toplumda bir dinlenme paronayası olduğu doğru mu  ? ''

-Bunu belgelerle AKP açıladı. Bu doğru değil. Bu belgelerle kesin net.

''Ergenekon safsatasına en çok alkış çalan sorosçu ve kara para aklayan ,iktidara yakın medya ve inşaat şirketleri değil mi , evet''

-Ne kadar kolay evet diyorsunuz. Kim kara para aklamış ?

''Bundan sonra  Atatürkçü , yurtsever , mlliyetçi insanların artık biraraya gelebilme ,kollektif hareket edebilme şansı kalmış mıdır , hayır''

-Nasıl hayır ? Bu ülke neleri atlattı ? Bu ne ki ? Bkz. geçmiş.
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: sun - Temmuz 18, 2008, 10:05:18 ös
-İdolleriniz tutuklandı diye onlara suçsuz diyemezsiniz. Hiçbir şey kanıtlanmadan suçluda diyemeyiz.
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: tcorbaci - Temmuz 18, 2008, 10:21:37 ös
:)
Başlık: Re: ERGENEKON
Gönderen: Isis - Temmuz 18, 2008, 10:23:48 ös


Anladık arkadaşım , indirin şu Türk bayrağını ,çekin amerikan bayrağını hepiniz rahat edin...

Sn Torbaci'nin su sozleri cok aci ama gercegin ta kendisi.
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: tcorbaci - Temmuz 18, 2008, 10:33:45 ös
Türkiye hızla libarel bir laboratuara dönüştürülüyor...

Ülkemiz USA nın küçük bir kopyası gibi , tek fark üniter yapı fakat amerikanın fedaral yapısıda aslında üniter işliyor gibi..

USA nın çelişkileri ,sorunları ve teorideki çözümleri minimize edilip ülkemize uygulandı ve ülkemiz bir komplo teorileri cennetine dönüştürüldü..buradan elde edilecek sosyal,ekonomik ve hukuki sonuçların sanki makro olarak USA da çözüm olarak kullanılacağını düşünüyorum..abartıyor ya da ülkemizi fazla ciddiye mi alıyorum acaba..     :P
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: sun - Temmuz 19, 2008, 12:26:09 öö
Liberalizmin nesi kötü Sn.Tcorbaci ?
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: piri reis - Temmuz 19, 2008, 12:33:48 öö
tcorbaci gözlerinden öpüyorum sağduyulu kardeşim
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: tcorbaci - Temmuz 19, 2008, 12:34:33 öö
liberalizm kötü değil ki...

siz benim liberalizmi kötülediğimi nereden çıkardınız anlayamadım..

Doğal yolla gerçekleşmesi gereken şartlar Türkiye'ye enjekte ediliyor...bu da bünyede ters tepiyor....Liberalizmin bu kadar şiddetle ancak Devletten maaş alanlar tarafından (oksimoron)  savunulabilir bence..
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: sun - Temmuz 19, 2008, 12:40:56 öö
Nasıl oluyor bu peki ? Bir örnek verebilir misin ? Bu bünye nasıl ters tepki veriyor ? Ayrıca liberalizm denilince ilk akla devletten  işsizlere maaş verilmesi olmamalı ki bunuda savunmuyorum.
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: tcorbaci - Temmuz 19, 2008, 12:58:55 öö
Negatif gelir vergisinden mi bahsediyoruz , Karma ekonomik sistemden mi, sosyal devletten mi,

walla kusura bakma ama soru Gavurdağı Salatası gibi... 
Başlık: Re: ERGENEKON
Gönderen: Isis - Temmuz 30, 2008, 10:11:47 öö
“Ergenekon” İddianamesini Çürütüyoruz: VARAN-I   
 
İP Genel Başkan Yardımcısı Av. Hasan Basri Özbey:
ERGENEKON BELGESİNİ FETHULLAHÇI GLADYO YAZDI
   
 
 
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Hasan Basri Özbey, bugün (28 Temmuz 2008) Ankara'da bir basın toplantısı yaparak İddianamede "Ergenekon" örgütünün varlığına temel "kanıt" olarak ileri sürülen “Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi, İstanbul 29 Ekim 1999” isimli doküman hakkında açıklamalrda bulundu. Özbey özetle şunları söyledi;

İDDİANAMENİN TEMELİ “ERGENEKON” DOKÜMANI
Ergenekon İddianamesi’nin temel dayanağı “Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi, İstanbul 29 Ekim 1999” isimli “Ergenekon” dokümanıdır.

İddianamenin 56. sayfasında “Ergenekon” dokümanı “örgütün amaçlarını, hedeflerini, yöntemlerini, prensiplerini, yapılanmasını, örgüt mensuplarının profillerini, örgütün gelir kaynaklarını ve yönetim kadrolarını ayrıntısıyla düzenleyen bir belge” olarak tarif edilmektedir.

İddianamede, “Ergenekon Terör Örgütünün” varlığının temel “kanıtı” olarak bu doküman gösterilmiştir.

İddianamede Tuncay Güney’in 2001 yılında dolandırıcılık suçundan gözaltına alındığı sırada verdiği ifadeye dayanılarak bu dokümanın “Veli Küçük’ün talimatıyla Doğu Perinçek, Hasan Yalçın, Deniz Bilge ve Emekli Albay Suphi Karaman ile birlikte Bilecik’te hazırlandığı” iddia edilmektedir.

Oysa Sayın Perinçek 1990’lardan itibaren Devlet koruması altındadır. Gittiği yerler bellidir. Bilecik’te böyle bir buluşma ve toplantı olmamıştır.

Yine iddianamenin 56. sayfasında devamla “dokümanın son sayfasında yazı metninin bittiği yerde ‘en içten saygı ve şükranlarımızla’ yazısının hemen altına ‘Strateji Grubu’ yazıldığı, fakat bu yazının üzerinin mavi tükenmez kalemle karalandığı, Doğu Perinçek’ten ele geçirilen belgenin bu kısmının aynı şekilde karalanmış fakat fotokopi olduğu, dolayısıyla Perinçek’te ele geçirilen Ergenekon belgelerinin Veli Küçük’ten fotokopi çekilmek suretiyle çoğaltıldığı ve asıl belgenin Veli Küçük’te ele geçen belge olduğu” ileri sürülmektedir.

Savcı Öz’e göre, belgeyi kaleme alan Sayın Perinçek’tir. Ama her nasılsa Sayın Perinçek kendi yazdığı belgenin bir nüshasını muhafaza etmek yerine, Veli Küçük’ten imzası karalanmış bir fotokopisini almaktadır. Bu akıl fukarası açıklamaya ancak tertipçiler inanır.

Yine iddianamenin 56 ve 172. sayfalarında bu dokümanın “sadece örgütün yönetici kadrosunda yer alan Veli Küçük, Doğu Perinçek ve örgüt üyesi Tuncay Güney’den elde edildiği” belirtilmektedir.

Oysa “sadece Perinçek, Küçük ve Güney’de ele geçirildiği” iddia edilen bu belgeden çok önce haberdar olan ve de gazetelerinde yayımlayanlar vardır! Öte yandan iddianamesinde Tuncay Güney’den “örgüt üyesi” olarak söz eden Savcı Öz’ün, onun hakkında dava açmaması anlamlıdır. Anlaşılan Savcı Öz, kanunsuzluğunu burada da sürdürerek, “örgüt üyesi” dediği sahte haham Tuncay’ı sanık olmaktan kurtarmıştır.

İddianamede, Sayın Doğu Perinçek’in “ERGENEKON” örgütünün kurucusu ve yöneticisi olduğunun “kanıtı” olarak bu dokümanı yazması ve kendisinde bulunması gösterilmektedir. Savcı Öz’e soruyoruz; 2000’lerin başlarında bu belgenin elinde bulunduğunu açıklayan ve yayımlayanlara ne yapacaksınız?

BELGE DOĞU PERİNÇEK’E NASIL ULAŞTI?
Sayın Doğu Perinçek, bu belgeden ilk kez Mayıs 2006 sonlarına doğru, Sayın Yavuz Donat’ın daveti üzerine Sabah gazetesi Ankara Bürosu’na yaptığı ziyaret sırasında kendisiyle röportaj yapan Aslı Aydıntaşbaş’ın belgeyi göstererek, sorduğu soru ile haberdar olmuştur. Bu ziyaret sona ererken Aslı Hanım belgenin bir fotokopisini Sayın Perinçek’e vermiştir.

Bunu Sayın Aslı Aydıntaşbaş, 1 Haziran 2006 tarihinde Sabah gazetesinde yayımlanan köşe yazısında şöyle anlatmıştır: “Perinçek’e, devleti koruma amacıyla kurulduğu iddia edilen ‘Ergenekon’ yapılanmasının iç tüzüğü niteliğindeki belgeyi gösteriyoruz. Bir baskında ele geçen belge Danıştay saldırısı sonrasında yeniden incelemeye alındı. Doğu Perinçek, okuma gözlüklerini çıkarıp, belgeyi okumaya başlıyor. O okurken ben atlıyorum: ‘Bazıları bunu sizin yazdığınızı söylüyor’. Dikkatle okuduğu metinden başını kaldırıp ‘Hayır… Ama belli ki benim söylemlerimden etkilenmiş’ diyor. ‘Örneğin bakın burada Türkiye’de Kurtuluş Savaşını 1914’de başlatıp, 1922’de bitiren bir tek ben varım. Ancak ben hiçbir zaman Atatürk için ‘Ulu Önder’ ifadesini kullanmam. Yer yer benden etkilendikleri ortada… Ama ben yazmadım… Ben böyle bir örgütün ne tüzüğünü yazarım, ne emrine girerim. (…) Böyle bir yapıya gidilmesi son derece tehlikeli sonuçlar doğurur.’…”

BELGEYİ 2000 YILINDAN ÖNCE ELİNDE BULUNDURAN
FEHMİ KORU DA “ERGENEKON” ŞÜPHELİSİDİR
“Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi” adlı dokümandan ilk söz eden Fehmi Koru’dur. Fehmi Koru, “Taha Kıvanç” imzasıyla, Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan 30 Nisan 2001 ve 1 Mayıs 2001 tarihli yazılarında bu belgeyi çok önceden bildiğini açıklamıştır. Koru, “Hayaller gerçek galiba” başlıklı yazısında“Sanki ben çıkarmışım gibi, dün bütün gün ‘Bu Ergenekon da nereden çıktı?’ sorusuna cevap vermek zorunda kaldım… ‘Yeniden kurulsun diye hakkında rapor hazırlanan Ergenekon, çok kapsamlı, bir partiyle irtibatı bulunmayan, ‘devleti yapılandırma’ amaçlı bir örgüt” demektedir. Koru yazısında, 24 sayfa olduğunu söylediği bu dokümanın sonunda yazanın adının bulunduğunu da belirtmektedir.
Belge, 2001 yılından önce Koru’nun elindedir. Sayın Perinçek’te bulunduğu iddia edilen belge altındaki isim-imza karalanmış ve fotokopi iken; belge aslı imzalı halde Fehmi Koru’nun elindedir.

Amerikan cephesinin Türkiye düşmanı faaliyetlerini çok iyi bilen Fehmi Koru’nun, “Ergenekon operasyonuna 5 Kasım 2007 günü Beyaz Saray’da yapılan Bush-Tayyip görüşmesinde karar verildi” yazısı bu noktada çok anlamlıdır. (Yeni Şafak 1 Şubat 2008)

2455 sayfalık “rekor” iddianame yazacak kadar “becerikli” olan Savcı Öz, her ne hikmetse tertibe medya cephesinden en büyük desteği veren Fehmi Koru’nun bu “önemli” bilgisinden yararlanmayı ihmal ediyor, belgenin bütün basının elinde olduğunu, yayımlandığını bilmiyor…

Öte yandan 2006 yılında Aslı Aydıntaşbaş tarafından verilen bu belge fotokopisi elinde bulundu diyerek Sayın Perinçek’i örgüt kurucusu ve yöneticisi ilan eden Savcı Öz, belgenin imzalı aslını elinde bulundurduğunu 2001 yılında açıklayan Fehmi Koru’yu da şüpheliler listesine almaya gerek duymuyor.

HAKKINDA BÜTÜN DETAYLARI BİLEN SAVCI ÖZ,
“BİR NUMARA”YI NEDEN BULMAK İSTEMİYOR!
Medya var gücüyle “Ergenekon Örgütü”nün “BİR NUMARASI”nı aramaktadır. Kamuoyu da bu sorunun yanıtını merakla beklemektedir.

Savcı Öz, “BİR NUMARA”yı bilmektedir.

İddianamenin 911. sayfasında “Bir Numara”; “60-65 yaşlarında, sarı saçlı, göçmen tipli, saçları seyrek, sert mizaçlı, bıyıksız, sakalsız, nizami her gün tıraş olan, Dikmen Öveçlerde bir apartmanın giriş katında oturan, iki kızı olan, bir kızının üniversitede, diğerinin Dikmen’de lise ikinci sınıfta okuyan…” bir kişi olarak tarif edilmektedir. Bu tarifin sahibi “Ergenekon” hakkında uydurma kitaplar yazan ve dolandırıcılık suçundan tutuklanmış olan “tanık” Zihni Çakır’dır. Çakır, bu beyanını hayali bir şahsın anlatımına dayandırmaktadı r.

Savcı Öz, “sadece ayakkabı numarasını tespit edemediği” ancak hakkında bu kadar ayrıntılı bilgi sahibi olduğu bir kişiyi her ne hikmetse bulmak diye bir sorunu yok. Çünkü biliyor ki; ne “Ergenekon” diye bir örgüt, ne de bir numara var!
Nitekim Fehmi Koru, bugün (28 Temmuz 2008) Star gazetesinde yayımlanan röportajında tertibin çöktüğünü görmüş olacak ki; “BİR NUMARA ZATEN YOKTU!” diyor. Anlaşılan Fehmi Koru, Gladyo’nun psikolojik savaş gemisini ilk terk eden olma hazırlığındadır.

GERÇEK “BİR NUMARA”NIN ADRESİ BELLİDİR
ABD güdümlü AKP iktidarı, Cumhuriyeti yıkma misyonunun karşısına dikilen İşçi Partisi’ni ve Türk Ordusu’nu yıllardan beri hedef tahtasına koymuştur. Amerikancı Gladyo, senaryoyu daha 2001 yılında yazmıştır. 2001 yılında tutturulamayan Ergenekon Operasyonu 2008’de yeniden tezgâha konulmuştur.

Kriz derindir. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) karaya oturmuştur.

İşçi Partisi, ABD’nin ve AB’nin Türkiye’yi hedef alan uygulamalarına karşı direnmenin odağıdır.

Türkiye’yi, İşçi Partisi’ni ve Türk Ordusu’nu hedef alanlar, amaçlarına ulaşabilecekleri kuvvet ve imkânlardan yoksundurlar; perişan olacaklardır.

Cumhuriyeti yıkmaya kalkanlar, yıkılmaya koşmaktadırlar.

SüperNATO, İtalya’daki adıyla Gladyo, bir NATO gerçeğidir. ABD, NATO ülkelerini bu yasa dışı ve gizli örgütle denetler, hatta yönetir. Bu örgütü Türkiye’ye anlatan, öğreten, içini dışını ortaya seren, bu uğurda şehitler vermiş olan Parti, İşçi Partisi’dir.

Bugün Ergenekon tertibini yürüten örgüt, aynı örgüttür. İster “Kontrgerilla” ister “Gladyo” adını verin, NATO içindeki isimlendirmeyle, işte o, SüperNATO’dur.
“Ergenekon terör örgütü” yoktur. Türkiye’nin başına bela olan SüperNATO örgütü Gladyo vardır.

Türkiye’nin bağımsız ve demokratik bir ülke haline gelmesi için devletin içinden de, toplumun içinden de bu örgütün KÖKÜNÜN KAZINMASI şarttır.

Bu örgütü ABD güdümlü adreslerde, BOP Eşbaşkanlığı ekseninde bulabilirsiniz.
Aranan “Bir numara” da işte bu örgütün içindedir; yurtsever kurum ve örgütlerde değil!


hurriyet
Başlık: Re: ERGENEKON
Gönderen: Isis - Ağustos 21, 2008, 02:49:12 ös
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli albay Arif Doğan, resmi makamlarca yıllardır reddedilen JİTEM'e 8 yıl başkanlık yaptığını açıkladı.

Terör örgütü Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderilen emekli albay Arif Doğan, 1971 yılında Trabzon gizli istihbarat amirliğine tayin olduğunu, 1983 yılında Jandarma Genel Komutanlığı'nda görevliyken JİTEM diye adlandırılan Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı'nı kurduğunu ve 8 yıl başkanlık ettiğini söyledi.

Doğan'ın İstanbul Çavuşbaşı'nda 200 YTL'ye kiraladığı deposunda ele geçen kayıt cihazları, telsizler ve uydu iletişim cihazlarının yanı sıra bir de çok sayıda kaset ele geçtiği ortaya çıktı. Doğan, mühimmatın ve evrakların kendine ait olduğunu söylerken, 47 adet video, ses ve mikro kasetleri hatırlayamadığını, içeriğini bilmediğini söyledi. Doğan'a, depoda 2 adet kaleşnikof, 2 adet tabanca, 3 adet av tüfeği, 650 gram esrar, 1 adet dürbün, 1 adet tarihi eser niteliğinde heykel, uydu iletişim cihazı, 47 adet kaset bulunduğu hatırlatılarak bu malzemeler ve deponun kendisine ait olup olmadığı soruldu.

Depodakiler rütbeli istihbaratçıların

Deponun kendisine ait olduğunu anlatan JİTEM'ci albay, "Depo'da ele geçirilen malzemeler ben ve benimle birlikte Jandarma İstihbarat Grubunda görev yapan bazı rütbelilere aitti. Örneğin Cem Ersever gibi. Keleşnikoflardan biri bana aittir. Bu tüfeği bana Rahmetli Korgeneral Hulusi Sayın vermişti. Ancak diğerini Cem Ersever koymuş olabilir. İkinci Kaleşnikofun kime ait olduğunu bilmiyorum" dedi. Arif Doğan, "Tabancalardan biri de bana aitti. Onu da Hulusi Sayın vermişti. Ancak ikincisi Cem Ersever'in arkadaşlarından birine ait olabilir. Av tüfekleri bana aittir" dedi.

Uyuşturucu yemleme amaçlıymış!

Depoda ele geçirilen 650 gram esrarın da kendisine ait olduğunu ifadesinde kabul eden JİTEM'ci Albay Arif Doğan, aramada el konulan esrarı, görevdeyken uyuşturucu mücadelesinde yemleme olarak kullanmak üzere aldıklarını söyledi. Doğan uyuşturucunun depoda unutulduğunu savundu. Albay Doğan, aramada el konulan tarihi eser niteliğindeki heykeli ise ABD'deki kızının hesabına gönderilen havalede olduğu gibi hatırlayamadığını söyledi.

8 ayrı hat kullanıyor

Doğan'ın görüşmelerinde ise çok sayıda telefon hattı kullandığı anlaşıldı. Kendisine ait 8 ayrı cep telefonu hattı kullandığını söyleyen Albay arif Doğan, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ü 1990 yılından beri tanıdığını anlattı. Jandarma İstihbarat Gurup komutanlığı görevini 1990 yılında Veli Küçük'e devrettiğini söyleyen Arif Doğan, "Daha sonra kendisi general olduğundan gerek telefonla, gerekse yüz yüze görevle alakalı ve jandarma teşkilatı ile alakalı görüşmelerimiz ve yorumlarımız olmuştur" şeklinde konuştu.

Peker'le abi kardeş gibiyiz

Arif Doğan'a, organize suç örgütü ele başı Sedat Peker'le samimi ilişkisi de soruldu. Peker'i 1984 yılından beri tanıdığını söyleyen emekli Albay Arif Doğan, Sedat Peker'le abi kardeş gibi görüşmeleri de olduğunu anlattı. Doğan, "Peker'in şu anda Kandıra Cezaevi'nde olduğunu biliyorum" dedi.

Eruygur albayı yakın korumaya almış

Albay Doğan'a, Ergenekon soruşturmasına tutuklanarak cezaevine gönderilen Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur'la ilgili sorular yöneltildi. Eruygur'un elini öptüğünü söyleyen Doğan, "Eruygur Paşa benim özel koruma kararımla ilgilendi. Ben de elini öptüm. Teşekkür ettim" dedi. Albay doğan, 1998 yılında DYP'den milletvekili adayı olduğunu ancak kazanamadığını söyledi.

Güneydoğu'da pek çok faili meçhul cinayete adı karışan PKK itirafçısı Adil Timurtaş'ı tanıdığını söyleyen Arif Doğan, "Kendisini ben emekli olduktan sonra tanıdım. Şu anda cezaevinde olduğunu biliyorum" dedi.

zaman
Başlık: Re: ERGENEKON
Gönderen: Isis - Ağustos 29, 2008, 02:53:22 ös

(http://img84.imageshack.us/img84/9404/14kx2.jpg) (http://imageshack.us)
(http://img84.imageshack.us/img84/14kx2.jpg/1/w225.png) (http://g.imageshack.us/img84/14kx2.jpg/1/)

Balbay'ın Ergenekon'dan tutuklanması için dua ettim

Mustafa Balbay’ın, 12 Eylül’de gözaltındaki TKP’liler aleyhine muhbirlik yaptığı iddia ediliyor. Arkadaşları, emniyetten ‘elini kolunu sallayarak çıkan’ Balbay’a hâlâ çok kızgın. Onun Ergenekon’dan tutuklanmayışına üzülmeye varan bir kızgınlık...

Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, Ergenekon Operasyonu’nda gözaltına alındığında eski bir dava arkadaşı tutuklanması için dua ediyordu. Çünkü, yıllar önce ‘iki yoldaş’ arasında geçen acı bir hatıra canlanmıştı zihninde... Olay, 12 Eylül darbesinden sonraki bunalımlı günlere dayanıyor. O dönemde genç bir muhabir olan Balbay, yasadışı Türkiye Komünist Partisi’nde (TKP) birlikte çalıştığı arkadaşlarını ispiyonlamıştı. Genç gazeteci, İzmir Emniyet Müdürlüğü’nden ‘elini kolunu sallayarak çıkarken, arkadaşlarını uzun yıllar sürecek zulüm ve işkenceler’le baş başa bırakmıştı.

Avukat Dr. Bülent Tokuçoğlu ‘yoldaşı’ Balbay’dan gördüğü ihaneti Aksiyon’a anlattı. Tokuçoğlu ispiyonlandığı günden sonra geçen 26 yılda yaşadıklarını şöyle özetliyor: “Biz devlet düşmanı haline getirilirken, bu tür arkadaşlar devletin derini ile işbirliği yapıyormuş”

Tokuçoğlu, Balbay Cumhuriyet’e geçtikten sonra gözaltında yaşadıklarını başta gazetenin imtiyaz sahibi İlhan Selçuk ve yöneticilerinden Hikmet Çetinkaya olmak üzere önde gelen yazarlarına mektupla anlatmış. Tabîî ki bu durum Balbay’ın yükselişine engel olamamış. Tokuçoğlu, ‘kimi kime şikayet ettiklerinin Ergenekon soruşturmasıyla ortaya çıktığını’ belirtiyor: “Genç subaylar tedirgin’ haberini yazan, 27 Nisan e- muhtırasını savunan Balbay, bize zaten yeterli ipucunu veriyordu…” Ergenokon operasyonunda gözaltına alınan Balbay’ın ‘susma hakkını kullanması’na da çok içerlemiş Tokuçoğlu. Balbay’a “12 Eylül’de susma hakkın yok muydu ?” diye soruyor. Tokuçoğlu’na gözaltı günlerini ve Ergenekon’la ilgili bugünkü gelişmeleri sorduk.

-12 Eylül 1980 öncesinde Mustafa Balbay ile hangi örgütte faaliyet gösteriyordunuz?

TKP ekseninde İlerici Gençler Derneği (İGD) denilen bir örgüt vardı. İzmir’de Balbay ile örgüt içerisinde birlikte çalışıyorduk. TKP’ye gizli üye olmuştuk. Hücre tipi bir örgütlenme yöntemimiz vardı. Her hücre üçer kişiden oluşurdu. Birbirimizi kod adlarımızla tanırdık. Gençlik Örgüt

lenmesi Hücresi’nde; ben, Balbay ve Mustafa Atılgan isminde bir arkadaşımız vardı. Balbay, Basın Yayın Yüksekokulu’nda okuyordu. Başarılı bir öğrenciydi. Okulu birincilikle bitirmişti. Milliyet Gazetesi’nde çalışıyordu. Mart 1982’de bizim fraksiyonumuza yönelik operasyon oldu. 32 gün İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün siyasi olaylara bakan birinci şubesindeydik. İşkence ve kötü muamele ile karşılaştık.

-Balbayı neden suçluyorsunuz?

Günler süren işkenceye rağmen arkadaşlarımı korumak adına ben konuşmadım. Birgün sevgili muhabir arkadaşımız Balbay’ı getirdiler. ‘Seni yüzleştireceğiz’ dediler. ‘Kabul etmiyorum’ dedim. Sorgu odasına alındım. Balbay’ a sordular: “Anlat bakalım, Bülent Tokuçoğlu nasıl bir adam”. Balbay, örgüt kod adımı söyledi. “Sağ yanağında yara izi var.” diye tarif etti. Arkasından nerede, nasıl örgütlenme yaptığımızı, benim ona örgüt sorumlusu olarak yayınları verdiğimi söyledi.

Ben yaşımın küçük olduğunu, onun sorumlusu olamayacağımı söyledim. “Ben o zaman partinin yayınlarını taşıyan elemanıyım, yayınları getirip, götürüyordum.” diyecek oldum. Balbay “Hayır, Bülent Tokuçoğlu, şu kod isimle benim sorumlumdu.” dedi. Bu ifade daha fazla ceza almama sebep olacak cinstendi. Kendi ‘ihbarcı konunumu’nu güçlendirmek için altını çizerek, örgütlenme sorumlusu olarak görevimi detaylarıyla anlatıyordu.

-Balbay da gözaltına alındı mı? Hakkında herhangi bir soruşturma yürütüldü mü?

İfadesi sonrasında elini kolunu sallayarak emniyet müdürlüğünden çıktı. Birkaç kişinin daha aleyhinde ifade verdiğini biliyoruz. Hakkında dava açılmaksızın serbest bırakıldı. ‘Bu bir anlaşma’ diye düşündük. O zaman torpilliler vardı. Ellerini kollarını sallayarak çıktılar. Tek örnek o değildi çünkü. Devletle işbirliği hep aklımızda kaldı.

-Bu ihbardan sonra neler yaşadınız?

Onun verdiği ifadelere dayanan iddialarla tutuklanmak üzere Ege Ordu Komutanlığı’na sevk edildim. Ondan sonra Şirinyer Askerî Cezaevi’nde 4 ay tutuklu kaldım. Hakkımızdaki dava yıllarca devam etti. 141. madde, 1. ve 5. maddeden. ‘Terör örgütü üye ve yöneticiliği’ iddiasıyla... Arkadaş (Balbay) hakkında böyle bir dava açılmadı.

Bir yıl sonra içerdeyken hukuk fakültesini kazandım. Sınava birinci şubede girdim. Tutuklandığımda bir avukat göndermişlerdi. O avukat, ‘Eğer örgüt üyeliğini kabul ederseniz o zaman 5 ile 8 yıl arası ceza alırsınız. İnfazı yarı yarıya düşer, yaş küçüklüğü öne sürülerek az yatarsınız. Aksi takdirde yönetici olarak 8 - 15 yıl yatarsınız, sizin yöneticilikten kurtulmanız için böyle bir olanak var’ demişti. İzmir Atatürk Lisesi’nden Fen Bölümü mezunu olmakla birlikle, ‘böyle avukatlar varsa, ben hukuk tercih edeyim’ dedim.

Şimdi artık AB süreci içinde bu örgütlenme özgürlükleri devlet tarafından tanındı. Özal döneminde, 141. ve 142. maddeler kaldırıldı. Dava beraatle sonuçlandı. Her ne kadar askeri mahkemede yargılansak da poliste alınan ifadelerde zorlama olduğu için geçerli olmadığına hükmedildi.

-Daha sonra bu ‘ihaneti’ duyurmak için ne yaptınız?

Balbay, 1985’de Cumhuriyet’e geçti. Biz bu süreci, gazetenin yazarlarından Mustafa Ekmekçi, Hikmet Çetinkaya, Uğur Mumcu ve İlhan Selçuk’a mektuplar yazarak bildirdik. Çetinkaya, o zaman Ege bölge sorumlusuydu. Dedik ki, ‘Bu vatandaş geçmişinde pek temiz işler yapmadı, Cumhuriyet Gazetesi o zaman 12 Eylül karşıtı bir muhalefet yapıyor. ‘Yakışmaz.’ dedik. Fakat öğrendik ki, Hikmet Çetinkaya da 12 Mart’ta muhbirlik yapmış. Bunların da devletle işbirlikleri var. Zaten Selçuk’un ne olduğu Ergenekon dosyasında ortaya çıktı.

-’Kimi kime şikayet etmişiz’ dediniz mi?

Cumhuriyet’in devletin bir yapılanması içinde olduğunu düşünmüyoruz o dönemde. ‘12 Eylül’e muhalefet yapan sol bir gazete’ diye kabul ediyoruz. ‘Ulusalcı, milliyetçi, devletçi’ bir yapıda olduğu daha sonra ortaya çıktı. Balbay, 27 Nisan e- muhtırasını savundu.’ Genç subaylar rahatsız’ gibi haberleri bize ipuçları veriyordu. Bütün bunlar bir şeyin ifadesi aslında. Kimi kime şikayet ettiğimiz ortaya çıktı. Biz Balbay’ı onlara şikayet ediyoruz. Bu adam devletle polisle işbirliği yaptı. Arkadaşlarını sattı. Ergenekon soruşturmasında gözaltına alınınca ‘Terör yaralısıyım’ dedi; ama 12 Eylül’ün terörüyle bizleri yaralayan kendisiydi. 12 Eylül en büyük terör bu ülkede. Belki ülkeyi 40- 50 yıl geri götürdü. Bu terörle işbirliği yapıp bizleri yaraladı... Şimdi kahraman olmaya çalışıyor. 12 Eylül’de arkadaşlarına sahip çıkacaktı. Muhbirlik yapmayacaktı. Arkadaş yükselmek istiyormuş. Bir yere gelebilmenin bedeli Türkiye’de sadece çalışmakla olmuyor. Bu sorgulamaları yapmak durumunda kaldık. Arkadaş Ergenekon operasyonunda gözaltına alınınca Emniyet’te susma hakkını kullandı. Benim en çok zoruma giden şey budur. 12 Eylül’de ‘faşist darbe, cunta’ diyorduk. O darbeyle işbirliği yaparak konuştun. ‘O zaman susma hakkı yok muydu?’ diye sorarlar adama.

BU SENARYOYU BALBAY SÜRDÜRECEK!

-Balbay gözaltına alınca neler hissettiniz ?

Hiçbir insanın gözaltında kalmasını, tutuklanmasını, zor duruma düşmesini istemem. Ama hayatımda ilk kez, Balbay’ın tutuklanmasını istedim. Neden? Sadece, 26 yıl sonra da olsa yaptığının karşılığını görsün. En azından ‘suçlar cezasız kalmasın’ diye düşündüm. Ama orada da bir hayal kırıklığı var. Mustafa Balbay’ın, İlhan Selçuk’un bu yapılarla güçlü bir işbirliği var ki; paşalar gidiyor, bunlar gitmiyor. Bunlar herhalde orgenerallerin de üstünde bir yerlerde. Yapılanmada ‘gözden çıkarılamayacak yer’deler diye düşünüyorum. Bu işin hakikaten ideolojisti, propagandisti bunlar ki, bırakılıyorlar. ‘Feda edilemeyecek kaleler’ herhalde.

Bu senaryoyu kimler sürdürür. Cüneyt Arcayürek, yaşından dolayı sürdüremez herhalde; ama Balbay sürdürür. Yerine geçtiği Uğur Mumcu gibi bir terör kurbanının köşesinde yazıyor. Kendini kahramanlaştırmaya çalışıyor. Gözaltına alınınca ‘polisler koluma girdi’ diye espri yaptı. Dizlerinin bağı çözülecekti de onun için girdiler. Bütün bu senaryonun içinde Balbay’a gözdağı verildi. Belki ilişkilerinde ileri gitti. Büyükelçilerle, generallerle görüşüyor. Biçilen rolün dışına çıktı ise biraz da ‘haddini bil’ denmiştir.

-Ortaya çıkan bu gerçeklere rağmen sol kesim niye Cumhuriyet Gazetesi ve Balbay’ı dışlamıyor ?

Bu anlayış, ‘Türkiye’de devlet biziz’ diyor. Cumhuriyet, II. Dünya Savaşı’nda Nazilerle anlaşan, İnönü’nün anlaşmalarına onay veren bir yapı. İdris Küçükömer’in ‘Türkiye’de sağcılar solcu, solcular sağcı’ diye bir sözü var. Ne hazindir ki, Demokrat Parti, ‘Yeter söz milletin’ diyor. CHP, ‘Ben devletim’ diyor. Cumhuriyet de ‘ben devletin sahibiyim’ diyor. Bu yüzyıllık bir aldatmaca. ‘Halk bizim için var’ diyen bir yapı. Cumhuriyet, bu işin resmi ideolojisini hayata geçiren bir gazete. Yıllardır, bu gazeteyi okumuyorum. Babam okur, bana uzattığında bile elime almıyorum. ‘Resmî ideolojinin bir propaganda aracı’ haline geldiği tescillenmiştir artık. Zaten Ergenekon İddianamesi’nde İlhan Selçuk’un da Balbay hakkında şüpheleri olduğu ortaya çıktı. Selçuk’un, ‘Bu Balbay gemi azıya aldı, buna bir şey düşünmek lazım... Yok efendim konaklar alıyor, yok otomobiller alıyor.’ şeklindeki ifadeleri basına yansıdı. Sormak lazım, ‘Balbay bu varlığı nasıl elde etti?’

BELİRSİZLİKLER YERİNİ BERRAKLIĞA BIRAKIYOR

-Yaşadığınız ihanet Ergenekon’u daha iyi anlamanıza yardımcı oldu mu?

Darbelerle ve militarizm ile hesaplaşma ne kadar olursa başımızın üstünde yeri var. Bu, bir başlangıç olabilmeli. Bir adımdır. Tabiî ki bu Dolmabahçe’de AK Parti ile Genelkurmay’ın uzlaşması olabilir. ‘Bir yere kadar mıntıka temizliği’ gibi yorumlanabilir. Ama ben yine de olumlu bakıyorum. Bu operasyon olmasaydı bunlar tartışılmayacaktı. 12 Eylül ile hesaplaşma süreci yaşanamayacaktı. Şimdi en azından ‘12 Eylül darbecileri de yargılansın’ diyen sol bir ses çıkmaya başladı. Bunun için bile önemli.

Gladyo’nun kuruluşu, Ecevit’in ‘kontrgerilla’ diye üzerine gitmek istediği; ama gidemediği yapılanmanın uzantısı. İzliyoruz, dehşet içinde kalıyoruz. Hepimizin hayatını birileri yazıyor, oynatıyor. Biz sadece ‘figüranlar’ olarak ses çıkartan, muhalif olan ya da olmayan, bir araya gelip Cumhuriyet mitingleri düzenleyen kitleler oluyoruz. Berbat şeyler bunlar. Atatürkçü Düşünce Derneği ile Ergenekoncular örgütledi. Bunların doğru olmadığını seziyorduk. Anlatmaya çalışıyorduk, çevremize. Bazı insanlar da ‘kitle neredeyse biz de orada olmalıyız’ diyorlardı. Neye karşı mücadele. Ortalık bundan sonra fludan berraklığa doğru gidiyor. Balbay’ın ispiyonunu yaşamış olmam bugünkü gelişmeleri ve Ergenekon gibi yapılanmaları daha iyi anlamamı sağladı. Buradan faşizan kafalarla hesaplaşmanın yolunu açmak gerekiyor. Ufuk Uras’ın TBMM’de verdiği Meclis Araştırma Komisyonu teklifinin kabul edilmesi gerekiyor. AK Parti, sermayenin etkisinden kendini kurtarıp, bu adımı atmalıdır. Eğer burada durursa, bir gün gelir bu yapı, onu yıkar.

ADD TOPLANTILARININ ‘SEVİLEN SANATÇISI’ OLDU

12 Eylül’de gördüğünüz işkencenin etkilerini üzerinizden atabildiniz mi?

Günlerce hem işkence gördük, hem de sesleri, iniltileri duyduk.

Psikolojisi bozulanlar oldu. Hepimiz paranoya yaşadık. ‘Polis takip eder mi, ihbar olur mu?’ diye. Rehabilitasyonu yıllarca sürdü. Belki hâlâ bunları yaşıyoruz. Çeyrek asırı geçen bir süreç. Yaşam değişti, pozisyonlar değişti. Biz bir vatandaş olarak yaşamımızı sürdürüyoruz. Bir iki defa buraya geldi. Benden kaçtı Balbay. ‘ADD Toplantıları’nın sevilen sanatçısı’ oldu. Balbay’ın dilinin kıvraklığı bir zamanlar kendisiyle birlikte yola çıktığı arkadaşlarının zararına oldu. Ondan sonra da hangi vicdanla nasıl yaşadı bilmiyorum açıkçası. Biz kendi arkadaş gruplarımızla görüşüyoruz. 8 yıl, 15 yıl hapis cezası alanlar oldu. Biz ‘devlet düşmanı’ haline getirilerken, arkadaş devletle işbirliği yaptı. O zamanda devlet ‘yürü ya kulum’ diyor. Arkadaş, derin devlet ile iç içe oldu. Ben inandığım uğurda siyaset yapmaya devam ettim. ‘Başka bir dünya mümkün’ dedim.



BEBEĞİ ÖLÜMLE TEHDİT EDENLER BALBAY’I BIRAKTI

Mart 1982’de TKP’ye yönelik operasyonda (İzmir) gözaltına alınan diğer bir isim Rauf Cankurtaran’dı. Onun da Balbay’a söyleyecekleri var. Öncelikle şeffaf bir ortamda yüzleşme çağrısı yapıyor: “1982 Mart’ında gözaltına alınmadın mı? İsmini de veriyorum. Komiser Erol Partal ile anlaşmadın mı? Her ortamda yüzleşmeye hazırım.”

Cankurtaran, operasyonda, Bülent Tokuçoğu, Hüseyin Atılgan, Ferruh Erkem, İrfan Yay’ın da aralarında olduğu yaklaşık 30 kişinin yakalandığını anlatıyor. Bunlardan sadece Balbay’ın, TKP fraksiyonuna işkence yapan Erol Partal ile anlaşarak dışarı çıktığını, hakkında hiçbir soruşturma yapılmadığını ifade ediyor.

Ferruh Erkem’in eşi Nalan Erkem’in lohusa hâlde sorguya alındığını ve ‘bebeklerini öldürmekle tehdit edildiğini’ hatırlatan Cankurtaran, “Bebeği bile öldürmekle tehdit eden gözü dönmüşler Balbay’ı neden bıraktı?” diye soruyor. Ferruh Erkem’in de yıllarca hapis yattığına dikkat çekiyor.

Cankurtaran, İlerici Gençler Derneği’ni güçlendirmek için Ziraat Fakültesi’ne girmiş. Hapis cezası alınca eğitimi yarım kalmış. Hapishaneden çıktıktan sonra ‘baba mesleği’ ayakkabıcılığa dönmüş. 12 Eylül’le ilgili ise sadece tek bir cümle sarf ediyor: “Bizim kuşağın hayatını değiştirdi.”

aksiyon
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: Isis - Ocak 18, 2009, 04:00:44 ös

Amerikan Basini, Obama'nin Ergenekon Konusu Nedeniyle TR'ye Mudahale Etmesini Istiyor..!

Bu da Amerikan mahalle baskisi..



THERE WAS panic last week on the Istanbul stock market, and for good reason. The investors' anxiety was caused not by subprime mortgages or the global credit crunch but by something more political and parochial: fears of a coup to overthrow the moderately Islamist governing party.

 
President-elect Barack Obama and his foreign-policy advisors should be as worried about Turkey's stability as investors in the Istanbul market. Turkey under the Justice and Development Party (AKP) has become a builder of bridges, mediating indirect peace talks between Syria and Israel and offering to serve as a go-between for US-Iranian or Arab-Iranian dialogue.

The immediate cause for concern about Turkey was a wave of arrests last Wednesday in connection with an investigation of an ultra-nationalist group called Ergenekon. Eighty-six alleged members are currently standing trial for plotting to overthrow the AKP government. Last week's raids swept up 37 suspects, among them three retired generals, two serving officers, and secular academics, politicians, and journalists.

The army chief of staff held crisis meetings Thursday with Prime Minister Recep Tayyip Erdogan and President Abdullah Gul. Gul then had his own talk with the interior minister. Another top military official spoke with the police chief of Istanbul. Given that the military toppled four governments in the last 50 years, Turks have reason to suspect that the army's complaint to the civilian government about the recent arrests contained threats of a fifth military coup.

American officials should be counseling Turkey's leaders to resolve their differences peaceably. There is trouble enough awaiting the new Obama team without a military putsch or civil war in Turkey.


http://www.boston.com/bostonglobe/editorial_opinion/editorials/articles/2009/01/14/turkish_affright/?p1=Well_MostPop_Emailed6
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: Waldow - Ocak 22, 2009, 10:51:40 öö
benım merak ettıgım konu bu iceri alınanlar masonmu masonlukla bir baglantısı varmı bu davanın??
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: shemuel - Şubat 02, 2009, 05:35:39 ös
Ordu kumandanı, Perşembe başbakan Recep Tayyip Erdogan ve Başkan Abdullah Gul'la kriz toplantılarını tuttu. Gul'un sonra, iç bakanla onun kendi konuşması vardı. Istanbul'un polis şefiyle başka bir en üst askeri resmi tekerlek parmaklığı. Askeriyenin, son 50 yılda dört hükümeti devirdiği verilmiş, Türkler'in, yeni olmuş tutuklamaların hakkında sivil hükümetine ordunun şikayetinin, beşinci askeri bir başarılı hareketin tehditlerini içerdiğinden şüphelenmesi için sebebi var.
Amerikalı memurlar, barışseverce onların farklarına karar vermek için Türkiye'nin liderlerini öneriyor olmalıydı. Askeri bir darbe olmadan yeni Obama takımını beklemek için sıkıntı yeterli vardır, veya Türkiye'de iç savaş.

http://www.boston.com/bostonglobe/editorial_opinion/editorials/articles/2009/01/14/turkish_affright/?p1=Well_MostPop_Emailed6

Hey kuş sevgili Kırlangıç yoksa sendemi Ergenekoncusun acaba Tuncay Güneyle bağlantın varmı ;D
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: Dino - Şubat 02, 2009, 06:47:20 ös
Sevgili Maldow,

Her olayin altinda Masonlari aramayiniz, forumda her acilan konunun Masonluk ile ilgisi yoktur. Ve lutfen Masonlari iyice anlayiniz. O zaman soracaginiz neredeyse tum bu tip sorularin yanitlarini kendiniz vermis olacaksiniz.

Sevgi ve Saygilarimla,
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: Waldow - Şubat 02, 2009, 08:53:06 ös
Sevgili Maldow,


Kusura bakmayın ama ismimi surekli yanlıs yazıyorsunuz
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: Dino - Şubat 02, 2009, 09:56:09 ös
Sevgili Maldow,


Kusura bakmayın ama ismimi surekli yanlıs yazıyorsunuz

Siz kusura bakmayin.
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: shemuel - Şubat 03, 2009, 06:17:47 ös
Ergenekon denilen deli saçması İsayı iki suçlu insanın ortasında çarmıha germeye benziyor
İsa muhalefetti ve çok tehlikeliydi Tanrı istemedi o dönemin egemenleri istedi ve ortadan kaldırıldı.Bu gün yapılanda İsaları temizleme operasyonudur.
Kurunun yanında yaşın bilerek kasıtlı yakılması.
Orduyu halkın gözünden düşürme operasyonlarında orduna sahip çık
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: Waldow - Şubat 03, 2009, 07:05:13 ös
Mason olupta goz altına alınanlar varmi? Cunku aydın kesimi goz altına aldılar.
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: shemuel - Şubat 03, 2009, 07:20:21 ös
Mason olupta goz altına alınanlar varmi? Cunku aydın kesimi goz altına aldılar.
Aydın kesim derken Masonların gerici olduğunumu savunuyorsun yada ben tam olarak anlamadım
sevgili waldow konuyu biraz daha açarmısın
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: Waldow - Şubat 03, 2009, 07:22:51 ös
Bir yazı ancak bu kadar ters anlasılabilir ilk once bunu belirteyim.Bakınız mason cemiyetine uye cok önemli kisiler var proflar gazeteciler yuk.muh dr. gibi bu yuzden ergenekondada kımlerın goz altına alındıgı belli acaba o goz altına alınanlardan biri veya bir kacı mason olabılırmi?
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: shemuel - Şubat 03, 2009, 07:26:26 ös
Kusura bakma beni tanıyan dostlar bilir ters anlamakta üzerime yoktur ;D :D
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: Waldow - Şubat 03, 2009, 07:27:50 ös
Soruma bir cvp bulabılıcekmıyım acaba?
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: shemuel - Şubat 03, 2009, 07:37:53 ös
Soruma bir cvp bulabılıcekmıyım acaba?
Galiba şu ana kadar yoktur
Bundan sonra olsaki bile bu üye olduğu kurumun değil o kişinin kendi sorunudur..
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: Dino - Şubat 03, 2009, 10:57:36 ös
Soruma bir cvp bulabılıcekmıyım acaba?
Galiba şu ana kadar yoktur
Bundan sonra olsaki bile bu üye olduğu kurumun değil o kişinin kendi sorunudur..

Sayin Waldow,

Sizden bir kere daha rica edebilir miyim, lutfen her konuyu Masonluk ya da Masonlar ile iliskilendirmeyiniz. Ergenekon ulkemizin kanayan bir yarasidir, goz altina alinanlarin Mason olup olmadigindan ziyade, eger bu ulkeye bagli bir vatanseverseniz, Ergenekon adi verilen bu komplonun neden oldugunu arastirmaniz daha faydali olacaktir, kendinize de ulkemize de. Bu arada gozaltina alinanlarin icinde Mason olanlar olabilir, bu neyi degistirecektir, komployu hakli mi cikartacaktir? Sayin shemuel cok guzel aciklamis, olsa bile kurumu degil kisiyi baglar. Bu da sucludur anlami tasimaz.

Umarim aciklayabilmisimdir.

Sevgi ve Saygilarimla,
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: Waldow - Şubat 04, 2009, 04:18:50 ös
Benim Ergenekon adli komployla ilgili goruslerımı anlamıs oldugunuzu sanıyordum ama yazılarımdan pek iyi cıkarım yapamamıssınız öyle anlasılıyor.Ergenekon adı altında goz altına alınanlar Ataturk ilkelerine baglı ve bu vatanı canı gonulden seven, bu vatana yıllarca hizmet etmıs kısılerdır.Neyse sonuc olarak cevaplamayacagınız ortada ilginiz icin tesekkurler.
Başlık: Ynt: ERGENEKON
Gönderen: hewal73 - Mart 13, 2009, 07:48:27 ös
Gözaltındaki Sinan Aygün polis nezaretinde ATO'ya getirildi. Aygün, 'Atatürk'ü ve Cumhuriyet'i sevmekle suçlanıyorum.' dedi.

''Ergenekon soruşturması''nı yürüten İstanbul Cumhuriyet savcılarının talimatı doğrultusunda gözaltına alınan Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, ''Atatürk'ü sevmekle suçlandığını'' öne sürdü.

Polis ve jandarma ekiplerince Sinan Aygün'ün evinde arama yapıldı. Arama sırasında, Sinan Aygün'ün kız kardeşi Sibel Aygün ile avukatlarından Esin Gürel'in de eve girdikleri görüldü. Arama sonunda Aygün'e ait olduğu bildirilen bazı CD'ler, bilgisayar kasası ve not defterleri ekiplerce götürüldü.

Daha sonra polislerin gözetiminde evden çıkarılan ve polis otomobiline bildirilen Aygün, bir gazetecinin ''Neyle suçlanıyorsunuz?'' sorusunu Aygün, ''Atatürk'ü sevmekle suçlanıyorum'' diye yanıtladı. Aygün, başka bir gazetecinin ''Evden neler alındı?'' sorusuna da ''Bilgisayarıma bile el koydular'' karşılığını verdi.

Evden ATO'ya getirilen Aygün, kapıda oda meclisi üyelerince alkışlarla karşılandı. Aygün'ün polis otosundan indirilişi sırasında gazetecilerle güvenlik güçleri arasında arbede yaşandı. Aygün'ün ATO binasına girerken sorular üzerine, ''Atatürk'ü sevmekle suçlanıyorum'' sözlerini tekrar ettiği duyuldu. Aygün, daha sonra güvenlik güçleri tarafından ATO'daki odasına çıkarıldı.

Gazetecilerin ATO binasına girişi ise polislerce engellendi. ATO binası önünde mensuplarının yanı sıra oda meclis üyeleri ve vatandaşlar bulunuyor. Bazı vatandaşların elinde Türk bayrakları olduğu dikkat çekti.


haberturk


Zaten bu ülkede kim ne yapsa ve suçlansa hemen sarılır atatürk ve bayrağa ben bayrağımı sevdim ben atatürkü laikliğini vb. başlarlar sonuç olan zavallılara olur zaten.
Başlık: Re: ERGENEKON
Gönderen: Isis - Nisan 28, 2009, 06:55:16 ös
Hava Kuvvetleri Askeri Mahkemesi tarafından tutuklanan Astsubay Ali Balta, kendisine yapılan dehşet işkenceleri anlattı..

Askere tüyler ürperten işkence

Hava Kuvvetleri Askeri Mahkemesi tarafından tutuklanan Balta'nın kayda giren ifadelerinde yapılan işkence tüm detaylarıyla anlatıldı.

KALDIĞI OTELİN PARASINI ÖZEL ŞİRKETE ÖDETTİ

Karargah Evleri soruşturmasını yürüten Hava Kuvvetleri Adli Müşaviri Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok hakkında Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sorgu sırasında "işkence yapmak", "yasak sorgu yöntemleri kullanmak" ve "Vazifeyi suistimal" suçlamasıyla soruşturma açıldı. Bu arada Kayseri 2. Hava İkmal ve Bakım Merkezi'ndeki 3 astusubayın sorgusuna katılan Üçok'un kaldığı otelin parasını özel bir firmaya ödettiği de ortaya çıktı.

3 kez ifadeye çağırıldı

Hava Kuvvetleri Askeri Mahkemesi tarafından tutuklanan astsubay Ali Balta'nın şikayeti üzerine Kayseri Cumhuriyet Savcılığı, Ahmet Zeki Üçok ve sorguya katılan parapsikoloji uzmanı emekli Hava Piyade Yarbay Gürol Doğan hakkında soruşturma açıldı. Hipnoz ve işkence altında ifade aldıkları iddia edilen Üçok ve Doğan'ın savcılık tarafından 3 kez çağrılmalarına rağmen ifade vermeye gitmedikleri de kaydedildi.

Baz istasyonu doğruladı

Soruşturmayı yürüten savcı, sorgulamaya birlikte katıldıklarını ortaya çıkarmak amacıyla Üçok ve Doğan'ın yer tespitini yaptı. Savcılık, Üçok ve Doğan'ın defalarca görüşme yaptıklarını ve baz istasyonu tespitinden her ikisinin de astsubayların Kayseri'de sorgulandıkları dönemde kentte bulunduklarını ortaya çıkardı. İlk görüşmenin yapıldığı dönemde Doğan'ın İzmir'de olduğu kayıtlarda yer alırken, sonraki günlerde yapılan görüşmelerinde ise her iki telefonun Kayseri'deki baz istasyonlarından sinyal verdiği görüldü. Kayıtlarda dikkat çeken başka bir ayrıntı da Üçok'un eşi Berrin Üçok adına telefonu kullanıyor olması. Üçok'la ilgili en çarpıcı bilgi Savcılığın talebi üzerine Kayseri'deki Hilton Oteli'nden gelen belgelerde yer aldı. Üçok'un otel parasını Kayseri 2. Hava İkmal ve Bakım Merkezi Komutanlığı'na iş yapan 'Hasbaylar Mimarlık LDT. ŞTİ' tarafından ödendiği ortaya çıktı. Hakim Albay Üçok, 3-5 Mart 2009 arasındaki 575 TL'lik otel masrafını Hasbaylar Mimarlık firmasına ödetti. Otelden gönderilen başka bir belgede ise Üçok'un 5 -12 Mart 2009 arasında toplam 2 bin 808 TL'lik otele para ödediği görüldü. Bu para Üçok'un kredi kartından çekilirken, kart bilgilerinin bulunduğu formun "Duygu İnş. Muh. LTD.ŞTİ'ye gönderildiği tespit edildi. 3 tanık da Gürol Doğan’ın hipnozla tehdit ettiğini ve astsubayların kötü muameleye tabi tutulduğunu teyit etti. Hava Kuvvetleri Askeri Mahkemesi tarafından tutuklanan Astsubay Ali Balta'nın el yazısıyla kayda giren ifadelerinde yapılan işkence tüm detaylarıyla anlatıldı.

ASTSUBAYA HİPNOZLU İŞKENCENİN AYRINTILARI

Suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini belirten Balta, sorgusunu yapan askerlerin kendisine türlü türlü vaatlerde bulunduğunu anlatarak, "Bana, ‘Sen bizim dediklerimizi yaz. Sana hiçbir şey olmayacak. Hatta kahraman olacaksın. Hava Kuvvetleri Komutanı sana takdir, hediye ödül bile verir’ dediler. Hapisten kurtulursun, istersen tayin ettiririz vaadinde bulundular" dedi.

Gizli tanıklık teklifi

Sorguda kendisine gizli tanıklık da teklif edildiğini aktaran Balta, parapsikoloji uzmanı emekli Yarbay Gürol Doğan'ın istediklerini anlatmaması halinde ilaç verip hipnoz yapmakla tehdit ettiğini söyledi. 3 Mart'ta gözaltına alınıp 17 Mart'ta hakim karşısına çıkarılan Balta, sorgucuların gözaltındayken her gece gelip bir şeyler söylediklerini ve bunları yazmasını kendisinden istediklerini belirterek şöyle anlattı:

“Gebertirim seni”

"Baskı yapıp tehdit ediyorlardı. Sorgudaki sivil kişilerden biri benim üzerime yürüdü. 'Dediklerimizi yazacaksın yoksa buradan sağ çıkamazsın' dedi. Ben ‘Yapmam’ dedim reddettim ama hala üsteliyorlardı. 'Sen yaptın' diyorlardı. Bu kişilerden biri sinirlenip bana tokat attı. 'Diğeri seni poşetle konuşturur, her şeyi yaptırırım' dedi. Bana 'Soyun lan' diyerek bağırıp çağırdı, eline poşeti geçirdi.

Pantolonumu çıkarmam için baskı yaptı. Üzerime yürüdü." Sorgudaki uzman çavuşlardan birinin odanın ışığını kapatarak üzerine yürüdüğünü anlatan Balta şöyle devam etti: "Saçlarımı tutarak beni yatağın üzerine attı. 'Dediklerimi yazacaksın yoksa gebertirim seni' dedi. Üzerime ayağıyla bastı. Sabaha kadar yazı yazdırdılar."

 BUGÜN