Sayın Amurdad
Önceki aylardan sizinle daha önce yanyana bir fotoğrafımız vardı, konulardan birinde.
O açıdan özgür düşüncemi yansıttığımı tahmin edersiniz.
Ne var ki sosyalizm siyasal bir ideoloji ve yukarıdaki yazınız ikamesinin muhafazakarlık olduğunu söylüyor.
sosyalizmin bir reçete olmadığı anlaşıldığı şu zamanlarda muhafazakarlık ilaç niyetine gidiyor
Konuyu bu görüşünüz şeriat/laik eksenine taşımıştır düşüncesindeyim.
Din siyasal bir rejim olamaz.
Sosyalizm, liberalizm gibi akımların alternatifleri olamaz.
Ana başlığa bağlı kalarak;
Meksika sınırı programını hiç duymamıştım.
Yazınızdan sonra birkaç bölümü izledim.
Bektaşiye sormuşlar 'hiç aşık oldun mu, tam olacaktım ki basıldık' demiş..
Buna tam beş dakika güldüler.
Anlatılanın komik olup olmadığına eleştiri getirmiyorum.
Programın entellektüel düzeyi konusunda bu bana bir fikir verdi.
Tamamını izlemedim. Kişileri tanımıyorum. Önyargım yok.
Sürekli 'falan' kelimesi geçmesi de ayrıca itici geldi.
Saymaya kalktım, sıkıldım.
Ben beğenmedim.
Bu ülkede dinciler veya dindarlar entel olamaz mı?,fikirlerini aydınca paylaşamaz mı?
Dinci ve dindar bambaşka kişilerdir. Dinciler aydın olamaz. Onlar dincidir. Dogmatiktir.
Farklı fikirleri dine dayalı bağnaz eylemlerle ile boğarlar. Tarih örnekleri ile doludur.
Söyledikleri ve eylemleri 'aydınca fikir paylaşma' grubuna girmez.
Dindar olup dinci olmayanlardan entellektüel olan olabilir. Deistlerden, ateistlerden de olabilir. Zencilerden, Türklerden, Kürtlerden, kanarya sevenlerden...
Bu konuların birbirinden bağımsız tutulması gerekir.
İki konuyu birbirine bağladığınız zaman insanın içinde özgürce yaşaması gereken dini bakışını diğerlerini etkileyecek şekilde sosyal hayata taşımış olursunuz.
Karşı çıkılan ve tehlikeli görülen de budur.
Saygılarımla