Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Müzik,Bölüm-1; Tanrı'nın Hediyesi  (Okunma sayısı 3404 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 16, 2013, 08:27:49 ös
  • Ziyaretçi

 ''Hayatta musiki lazım değildir.Çünkü hayat musikidir.Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise; musiki mutlaka vardır.Musikisiz hayat zaten mevcut olamaz,musiki hayatın; neşesi,ruhu,sevinci ve herşeyidir.'' İşte bu müthiş cümlelerle anlatıyor Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk,müzik kavramının insan hayatındaki yeri ve önemini..

         Müzik modern dünya üzerinde insanların her gün evlerinde,işyerlerinde,otobüslerde vb. daha bir çok yerde hayatın vazgeçilmezi,bir sanat dalı,kimilerinin mesleği ve geçim kaynağı,kimilerinin hobisi ve bazılarımız için ise tam anlamıyla bir tutku,bir aşk,sonsuz bir dünya.Mutluluğu,sevinci,aşkı,heyecanı,kederi,korkuyu ve daha bir çok hissiyatı anlattığımız ve bu duyguları bize en yüksek seviyelerde yaşatabilen,sonu olmayan eşsiz bir dünya.Peki,bugün Matematik,Fizik ve Anatomi gibi önemli bilim dalları içerisinde dahi,üzerine araştırmalarda bulunulan bu Tanrı'nın Hediyesi'ni ne kadar iyi tanıyoruz? Müzik sadece herkezin bildiği üzere 7 tane nota'dan oluşturulan ve belli seviyelerdeki frekanslardan meydana gelen bir duyum mu? Yoksa bu 7 notanın tıpkı evrende olduğu gibi kendi aralarında binlerce farklı varyasyonu ve belli bir düzeni mi var? Müzik dinlerken hissettiğimiz duyguların bu varyasyonlar ve aralarındaki düzenle bir ilgisi olabilir mi? Gün içerisinde beğendiğimiz ve dinlediğimiz bir müziğin vücudumuz üzerinde,biz farkında olmasakta bazı etkileri oluyor mu? Müzikle bazı fiziki ve psikolojik hastalıkların belli bir süre içerisinde tedavisi gerçekten mümkün müdür? Yoksa bu söylediklerimin hepsi sadece birer kapalı kutu mu? Bu yazı dizisinin ilk bölümünde küçükte olsa elimden geldiğince konuya bir giriş yapmaya ve bu soruları cevaplandırmaya çalışacağım.


SES VE DUYUM
   
         
         Kelime anlamı olarak Türk Dil Kurumu'nun ''Güncel Türkçe Sözlük'' kategorisinde; ''Bir takım duygu ve düşünceleri belli kurallar çercevesinde uyumlu seslerle anlatma sanatı'' olarak geçiyor günümüz itibariyle müzik.Peki müzikten önce müziğin oluşmasını sağlayan şey,yani ''Ses'' nedir? Öncelikle bunun üzerinde durursak konunun anlaşılabilirliği açısından daha faydalı olucağını tahmin ediyorum..Ses; titreşen cisimlerin etkisiyle meydana gelen dalgaların işitme organı üzerinde yarattığı duyumdur.Kulağımız tarafından duyulabilen herhangi bir titreşimi (vibration),ses (sound) olarak kabul ediyoruz.Ve işte bu titreşimlerin düzen ve ahenk içinde olduğu bir durumda bu ses ''müziksel'' bir ses niteliği taşıyor,ancak düzen ve ahenk içinde değilse bunu ''gürültü'' olarak nitelendiriyor müzikoloji bilimi.Kısacası ''Ses'' kavramının titreşimden meydana geldiğini ve titreşiminde ancak bir hareketin veya etkinin sonucu olabilceğini görüyoruz bu tablodan.Bunu bir şekilde örneklendirmek gerekirse sanırım ''Etki-Tepki'' örneği açıklayıcı olucaktır; yani iki tane titreşim kaynağından bir tanesini titreştirdiğimiz zaman diğeride ona uyarak titreşimi sürdürüyor,buda müzikte ''Rezonans'' ilkesini tanımlıyor.Tıpkı avuç içlerimizi birbirlerine vurduğumuzda çıkan ses,ıslık çaldığımızda yakınımızdaki bir kadehin titreşmesi veya kemanda sesi asıl üreten,kemanın,yayla çekilen telinin titreşiminden etkilenerek titreşen ve sesi asıl çıkartan yerinin,kemanın ön yüzü olması bu ilkenin basit örneklerindendir.Ses konusuna bir açıklık getirdiğimize göre ikinci önemli konu olan ''Duyum'' algısından biraz bahsetmek istiyorum ki; sesin insan vücudundaki etkilerinin ne denli güçlü olabilceğini anlayabilelim.


      İnsan ''Duyum'' olayını kulak organıyla gerçekleştiriyor bildiğimiz gibi.Ve bir insan kulağının ortalama duyum alt eşiği saniyede 16-20 titreşim,üst eşiği ise saniyede 20.000 titreşim civarında.İşte bu frekans aralığında oluşan her ses ilk olarak dalgalar halinde hava,katı veya sıvı bir madde aracılığıyla kulağımıza ulaşıyor.Kulak kepçesi olarak adlandırdığımız kulağımızın alt kısmında toplanarak dış kulak yolu aracılığıyla kulak zarına iletiliyor ardından kulak zarına ulaşan bu titreşimler,kulak kemikçikleri aracılığıyla iç kulağa iletiliyor ve çok gariptir ki bu olağanüstü organın içinde yapay bir zeka'ya sahipmişçesine ''ses seviye ayarlayıcı'' 'sı (volume) prensibinde çalışan üç bölüm var.Çekiç (Hammer),Örs (Anvil) ve Üzengi (Stirrup) adı verilen bu kemikçikler güçsüz titreşimleri güçlendirirken,çok güçlü gelen titreşimleri ise azaltarak ''Koklea'' denilen ve salyangoz kabuğuna benzeyen bu yapının,sıvı dolu bölümlerinde bulunan tüylü hücreler üzerinden sinir uçlarına oradan da beynimize iletiyor.Beyin bu titreşimler doğrultusunda sesin ''duyulmasını'',''tanımlanmasını'' ve ''algılanmasını'' sağlıyor.İşte tam bu noktada çok önemli bir konuya gelmiş bulunuyoruz.Algılanan bu sesleri birbirinden ayıran,yani beynimizin bir kemanın sesini bir piyanonun sesinden ayırt etmesini sağlayan o sesin kendine has özellik ve nitelikleri.Belki de bu sonsuzluğun en büyük ayrıcalığı ve  gizemin en önemli anahtarlarından biri.Mesela bir kemanın sesi insanı hüzünlendirebilirken,piyanoda çalınan bir kaç nota bizi rahatlatıp gevşememize yardımcı olabiliyor.Yani sesin sinir uçlarıyla olan ilişkisini de göz önünde bulundurarak,beyin tarafından tanımlanıp algılandıktan sonra,sesleri birbirinden ayırt etmemizi sağlayan en önemli özelliği ''Niteliğinin'' (Tınısının) vücudumuz üzerinde bazı etkiler bıraktığını söyleyebiliriz.Ancak bu çok detaylı ve uzun bir konu olduğu için daha sonraki yazılar da bu konunun üstünde durmak istiyorum,biz şimdilik müzik ve insan vücudu arasındaki bağları araştırmaya devam edelim..


ALFA-BETA-GAMA-DELTA-TETA
     
     
       İşte bütün bu bilgilerin ışığında bilim adamları bu konu üzerinde ciddi çalışmalar yapmaktalar.Yapılan bu araştırmalar sonucunda belli tür,tarz veya frekanstaki ses veya müziklerin,beynimizin belli frekans aralıklarını (Alfa-Beta-Gama-Delta-Teta) harekete geçirip çeşitli duygu ve ruh hallerine girmemizi sağladığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.Bu frekans aralıklarından kısaca bahsetmek gerekirse; Alfa hali insanın en sağlıklı ve olumlu frekansları yaydığı aralık oluyor,huzur,mutluluk,sukünet vb duygular olarak da tanımlayabiliriz bu hali.Beta hali insanın konsantre olduğu veya bir iş üzerinde çalıştığı halini tanımlar,bu frekans aralığı ile ilgili başka teorilerde ortaya atılmış ancak henüz teori olmaktan çıkamamıştır (uzaktan doğru frekansları kullanarak beyin aracılığıyla nesneleri hareket ettirmek gibi).Gama dalgaları genelde spor yapılan ve hareket halinde süreklilik arz eden durumlarda oluşan beyin dalgalarıdır.Delta ve Teta hali ise genelde sağlıksız ve özellikle Teta halindeyken bazı anormal durumların olduğunun göstergesidir.Otistik ve çeşitli özürlü rahatsızlıkları olan kişilerde Teta dalgaları anormal derece yayılma gösterir,hatta bazı bilim adamları bu hastalıkların sebeplerinin genetik veya farklı sebeplerden çok beynin bu frekans dalgalarını çok fazla yaymasından kaynaklı olduğunu,bu yüzden de beyin eğer bu frekans dalgalarından çıkarılabilir veya bu frekans dalgaları azaltılabilirse kişinin bilinçsel durumunda gelişme sağlanabileceğini,hatta ve hatta iyileşme sürecinin dahi başlıyabileceğini söylüyorlar.

       Aslında bütün bu ''Ses'' ile tedavi yöntemleri sadece yakın geçmiş de bilim dünyasının buluşları ve karanlıkta kalmış bazı şeyleri ışığa kavuşturmalarıyla değil,çok uzun zaman önce ''Antik Yunan'' döneminin ünlü düşünürlerinden Sokrates ve onun öğrencisi Eflatun (Platon) zamanından beri süre gelen ve dünyanın bir çok yerinde de ilk çağlardan beri insanların belirli kelimeleri,belirli seviye ve tonlamayla okuyarak şifacılık mesleğini yerine getirmeye çalıştığı da çok meşhur olan tarihi bilgilerdir.Tabi o zaman ki insanların bunu bilinçli olarak bugünkü gibi bilimsel kanıtlar ışığında uygulayıp uygulamadığı şüpheli lakin,bugünkü araştırmalardan görüldüğü üzere gerçekten de müziğin insan bedeni ve ruhu üzerinde derin bir etksinin olduğu kesin.Hatta bu uygulamalar artık sadece özel laboratuvar ve kliniklerde değil,kendi evimizde yatağımıza uzanırken bile uygulayabileceğimiz bir konuma geldi ki bugün 'Natura Sound'' gibi bir çok bilgisayar programı sayesinde istediğimiz frekans halini seçip etrafta ışıkları kapatıp konsantre olarak bir kulaklıkla dinlediğimizde gerçekten de belli bir süre sonra beyin dalgalarında değişim gerçekleşiyor ki bunu ''Kirlian'' denilen fotoğraf yöntemiyle Aura'lardaki değişimler fotoğraflanarak da kanıtlanmıştır.Ama tabi ''İnsan'' çok aceleci bir varlık olduğundan bu tür şeylerin de hemen ilk denemesinde gerçekleşmesini istiyor.Ancak bu tür işlemler belli bir süreç ve titizlik isteyen konular tabi gerçek anlamda bir verim almak istiyorsanız.

     Sonuç olarak bütün bu anlatılanlardan anladığımız bir şey var ki; insan duygularıyla varolan bir varlık ve benim görüşüme göre dünyanın ciddi seviyede bir maddi yönü olduğu kadar,bir o kadar da hatta belki de daha fazla manevi bir yönü var.Tembel olan biri sabah telefonun çalar saatine ayarladığı bir şarkıyı veya melodiyi gün içinde başka bir zaman duyduğu anda tedirginlik hisseder,ancak güzel geçiceğine inandığı yeni bir günü iple çeken enerjik bir insan o melodiyi veya şarkıyı gün içerisinde duyduğunda yine kendini yeni bir sabaha uyanmış gibi enerjik ve güçlü hisseder.Bu da benim bütün müzik severlere bu nacizane bilgiler içerisinde,müziğin insanın duygularına olan etkisine vermeye çalıştığım küçük bir örnek.Umuyorum ilgili olanlar için güzel bir başlangıç ve sorularla ilgili açıklamalar yeterli olmuştur,ama çok güzel bir söz vardır ki hep aklımda tutmaya çalıştığım ''Bilgi,paylaştıkça güzeldir''.


Beni her zaman hüzünlendiren bir parça.  :) müzik dolu günler dileğiyle

Sad Romance (Violin Version)


Mart 16, 2013, 09:40:10 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Sayin Ellessar,

hosgeldiniz diyeyim önce.

Ilk iletinizi böyle güzel bir müzikle yayinlamaniz ayrica tesekküre deger.

Anlasilan o ki müzik sizin isiniz veya cok iyi anladiginiz bir hobiniz.
Bizi eksik birakmayin.

Saygilarimla


Mart 16, 2013, 10:12:55 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Bende en içten dileklerimle hoşbulduk diyorum ve güzel yorumlarınız için teşekkür ediyorum Sayın Tij,evet tahmininiz doğru.. Elimden geldiğince bilgi ve birikimimi forumumuzda herkezle paylaşmaya çalışıcağım,

Ancak tabi ki müzik bir ömür boyu dahi bitmeyebilicek bir yol uçsuz bucaksız,umuyorum bende bu yazı dizisinde bilmediğim bir çok şey öğrenirim alakadar konularla ilgili..

Parçayı beğenmenize de çok sevindim, :)


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
6778 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 08, 2007, 01:06:22 öö
Gönderen: LuckyEye2
0 Yanıt
2419 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 05, 2007, 11:43:29 öö
Gönderen: Genius Loci
15 Yanıt
8887 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 06, 2012, 04:23:20 ös
Gönderen: Tij
3 Yanıt
12377 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 20, 2018, 07:21:19 ös
Gönderen: Venus
1 Yanıt
3268 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 11, 2013, 08:48:10 ös
Gönderen: denge
4 Yanıt
13026 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 17, 2010, 12:09:28 ös
Gönderen: Isis
9 Yanıt
17057 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 03, 2011, 02:23:13 ös
Gönderen: fırkateyn
9 Yanıt
7595 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2011, 01:21:35 öö
Gönderen: khanjar
24 Yanıt
17708 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2011, 08:38:05 öö
Gönderen: Maledictum
6 Yanıt
6627 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 14, 2013, 07:55:18 öö
Gönderen: ADAM