Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Her Doğru Doğru mudur?  (Okunma sayısı 17256 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 14, 2009, 07:34:23 ös
Yanıtla #10
  • Ziyaretçi

her dogru dogru degildir. yine her yanlışta yanlış değildir. dogru ve yanlışlar zemin ve zamana göre değişebilmektedir. güzellikte burada saklıdır (sürekli güzele gitme ve arama ).insan oğlunun gelişimi kuralından kaynaklı.


Kasım 14, 2009, 08:42:23 ös
Yanıtla #11
  • Ziyaretçi

Doğruluk üzerine hukukçuların sözylediği sözü paylaşmak istiyorum;

'Bir karar adil olmayabilir, yanlış olabilir, ama hukuki ise doğrudur....'

Doğruluk inanca bağlanırsa; Kutsal kitaplar konusunda, sayın Adam'ın sorduğu gibi sorunun inanmak ya da inanmamak arasında kalacağını düşünüyorum. Tüm din kitaplarında aslında 'doğru olmak, adil olmak, vs' ortak hedeftir, zannederim buna itirazı olan olmaz.

Doğruluğu kutsal kitaplara atfedersek sadece -ki mantık olarak tartışmak gerekir çünki kutsal kitaplar da doğru olmayı emrediyor. Temelde kutsal kitapları sorgular isek de inanç tartışmasına girmeden, sosyal düzen ve sosyal moral olarak konuya bakmayı tercih ederim

Bu noktadan sonra, Kitap temel alınarak zamanın koşullarına ve zamanın yorumlarına bakmayı tercih ediyorum. Ancak, su götürmez bir gerçek vardır ki, İsevi, Musev, ve Muhammedi kutub olarak tabir edilen kurumların aynı zamanda siyasi bir kutub da olduğu, ve yaklaşımlar ne kadar siyasi ne kadar inançsal? Ve bunların cevabına göre her uygulamanın yahut içtihadın doğru yahut yanlış olduğu ortaya çıkar diye düşünüyorum....

Saygılarımla


Kasım 16, 2009, 09:33:02 öö
Yanıtla #12
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Adam'a kaynak belirtme konusundaki fikirlerine katılıyorum.Fikir haklarına saygı açısından kaynak belirtmemizi istiyorlar bu da doğrudur ne diyelim.

“Benim dediğim doğru, senin dediğin yanlış”

Sanırım belirleyici olan hep bu kelime.İçeriğinde baskınlık var hep.Buda normalde o anda ve ortamda güç kimde ise doğru ondadır anlamınada gelir.Ben bu tartışmayı hayatın genelini hedef alarak yapmak isterdim ama din konusuna gelmeside açıkçası beni üzmedi.Bu soru çok kapsamlı ve çok problemini yaşadığım için muhabbet etmeye değer gördüm.

Bir kitap okuyorsunuz hemen karşıt bir fikir,her konunun hep o tarafı ve bu tarafı var.Yani hep paradoks var.Ben ortada kalsam mazallah hangi tarafın düşüncesini doğru kabul edeceğim.

Deniyorki burda vicdan devreye giriyor.Haklılar aslında bir anlamdada.Ama vicdanın devreye girdiği noktada ise insan hatalar yapmaya başlar.Belkide insanın en yumuşak karın ağrısıdır vicdanı.Ve kimi zaman doğru kararlar verdirmeyabilir.

Doğru hep birilerine göre doğru kabul edilen bir kavramdır.Ozaman bizde birilerinin doğru kabul ettiklerine doğru diyenler oluyoruz mantık süzgecinden geçirdiklerimizle.

Benim vicdani doğrularda genelde ilahi bir yaptırım arayan bir tarzım vardır.Allahtan gelen ve yaptırımı olan kanunlar ve doğrular benim daha çok ilgi alanımda.

Yaptırıcılığı olmayan kanun ve uygulamaların doğru olarak düşünülmesine taraftar değilim.

Bu konuda en iyi örnek verebileceğim şey ise insanların yaptıkları anayasalar ve kurdukları sistemlerdir.
Doğası gereği hiç bir yaptırım gücü yoktur insan üstünde.Ne kadar kanun çıkarsa çıksın o suç muhakkak işleniyor.

'Bir karar adil olmayabilir, yanlış olabilir, ama hukuki ise doğrudur....'

sn.cardiffmonster  kardeşimin doğrudur diye katıldığı bir hukukçunun şu lafı sanırım size verebileceğim bu konuda en iyi örnektiri

Verilen bir karar adil olmayacak yanlışta olabilir ama hukuk vermişse doğrudur.
Bu sözü söyleyen hukukçunun beynindeki hücrelerin sayılması gerektiğine inanırım ben.

Burda hukuk'un konmaya çalışıldığı yer resmen kutsanıyor.Resmen bir yaptırm gücü verilmeye çalışılıyor.Madem insanların yaptırımlı kanunlara ihtiyaı var bu uygulamalar Kuran dada diğer kitaplardada var.

Kararın adil ve doğru olmamasını hangi vicdani duygu kabul edebilirki.Hukuk hemen her alanda doğru kararlar vermiyorki.Sırf hepimize lazım dır bu hukuk diye adil olmayan yanlış kararlarına katılmak yani yanlışa doğru demek doğrumudur.

Doğru olan şey ise burda hukukta olsa yanlışsa yanlış diyebilmektir.Birgün bizede lazım olacağını düşünmeden.

VİCDAN  benim anladığım inandığımız doğruluğun en masum çıkan sesidir.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 16, 2009, 12:20:25 ös
Yanıtla #13
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Sayın Karahan'ın son iletisi üzerine diyeceklerim olabilir.

Ancak hiçbir şey demeyeceğim.

Çünkü o benim sorduklarımın hiçbirine yanıt vermemiş.

Böyle olunca, bu konu üzerinde o sadece kendi istediklerini yazıyor ve  forum ortamı tartışması istemiyor demektir.

Bu durumda da yazmanın gereği yoktur.

Sevgiler.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 16, 2009, 02:09:07 ös
Yanıtla #14
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay


Alıntı olunca, tartışma bakımından akacak sular duruluveriyor ne yazık ki!...

Bu nedenle ya alıntı olduğuna hiç değinilmemeli (benim çoğu kez yaptığım ve kimilerinin eleştirdiği gibi) ya da aktaran bu alıntıla tümüyle katılmakta olduğunu, sahiplendiğini belirtmeli.

Platon ile Sokdates arasında geçen o konuşmanın hangi kitapta geçtiğini merak ettim. Doğruysa, eskiden kalma bir okuma zihnimden uçup gitmiş demektir; bir yere gitmemiştir de şu anda ulaşamadım. Ancak bana biraz yakıştırma gibi geliyor. Kaynakçayı önemsemem, asıl aktarılandır önemli olan bence ama burada biraz farklı durum; çünkü Paton'un kitaplarından da söz ediyoruz bu arada.

Asıl diyeceğim ise başka ama yanıtını üstlenecek olan kim?

Sayın Karahan'ın bu aktarmasında geçen şu deyiş var:  "Biz nasıl öğreneceğiz gerçek Doğru ile gerçek Yanlışın farkını. Kutsal kitapların bize gösterdikleri doğruların, yorumlarında dahi binlerce farklı düşünce varken, binlerce yıldır çözüm bulunamamış bu sorunla biz nasıl baş edeceğiz?"

Soru şu: Kutsal kitapların bize gösterdiklerinin doğru olduğunu nereden biliyorsunuz?



Sn.Adam

Çok özür diliyorum.Dün onlıne değilidim.Sizin ile muhabbet etmeyi fikir tealisi yapmayı ve en önemlisi y7azdıklarınızı önemsiyorum.Sanırım gözümden kaçmış olmalı,katkılarınız benim için çok önemli.

Sn.Adam  alıntı olan yazılar için birçok defa uyardılar beni.Farkıdaysanız bu seferde unuttum sonradan ekledim.

Ben bu yazıya katılıyorum.Yazı genel anlamda yazılmış ama dinsel anlamdanda bakmakta sorun yok.
Sözlerinize katılıyorum dinsel yorumada katılabilir bu arayış.

İş doğru olunca dünyada herşey değişiyor geçen başka bir konuda bana bir aktarımınız vardı,Ben ne prof.lar gördüm kendin haberi yok gibi.Şimdi toplumda bu mertebeye gelmiş bir sürü insan için bile bu haklı olarak kullandığınız deyime bakaraktan doğru nedir kime göre nedir kıstası.Neye güvenecek neyi doğr u olarak kabul edeceğiz kıstasları ne olacak.

Hastalığın tanımı bu.Bu forumda dahi mantık yapımız bir çok şeyde bu.Kaynak göstermen istenir.gösterilen kaynağa rağbet edilmez.Her daim hazır bir tanımlaması ve sıfatı vardır.


Sn.Adam sorunuza gelirsek.Kutsal kitapalrın doğruluğunu nasıl anlayacağız.

Burda vahy olan kuran ve diğer kitaplarda yazılanları inceleyerek ve karşılaştırarak yapılabilir.
İşin kıstasları bellidir.En doğru karar verme organımız olan vicdanı devreye sokacağız.

Benim için genel kıstasların içinde en olmazssa olmazı şudur yaptırım.İçinde yaptırım gücü olmayan hissedilmeyen toplmca kabul görmeyen hiçbir şeye inanmamak.

İlahi bir gücün isteği ile bir hakimin verdiği karar arasındaki yaptırım gücünün farkına vararak bu karar alınabilir.

Saygılarımla
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 16, 2009, 02:27:31 ös
Yanıtla #15
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Karahan'ın dediklerine ayrıca bir şey eklemem, tartışmayı uzatmam gerekmiyor. Bazı zaman kişiler kendi bilgi, görüş, tutum ve eğilimlerinde kalır. Ben de öyleyim. Bu asla tutuculuk ya da bağnazlık değildir; sonuç vermeyecek tartışmaları skürdürmemek, bu arada ilişkilerin de zedenelnmemesini öngürmek, susmaktır.

Sayın Karahan'ın tek bir dediğime aklım ermiyor, inanasım gelmiyor?

Bu forum alanında yazılanlar için kim, hangi hakla, hangi yetkiyle kaynak gösterilmesini zorunlu tutuyor?

Ben genellikle göstermiyorum.  Eğer bir kaynaktan yaptığım alıntı ile bire bir uyum içindeysem, o alıntıyla düşüncelerim özdeşleşmiş demektir; sorumluluk bendedir. Kaynak göstermek, sorumluluğu üzerinden atmak, başka birine yıkmak demektir. Birçok kez söyledim; yine söylerim: Burası bir akademik ortam değildir; bir forum alanıdır. Hiç kimse kendisini kanıtlamak zorunda değildir; yazdıklarından ötürü not alacak da değildir.

Kaldı ki, kaynak gösterilse ne olacak?... Yazıyı okuyanlar gidip o kaynağı bulup inceleyecek mi? Ben daha önceki yazılarımdan kimilerinin kaynakçasını özellikle gösterdim. En geniş kaynakçayı da "Coğrafyada Geometrik İlişkiler" başyığı altındaki çalışmamda göstermiştim. Çok merak ediyorum, o kaynakçaya kaç kişinin bakmış olduğunu.

Sadece şöylesi söz konusu olabilir: Bir yazı çok beğenilmiştir; kaynakçası sorulur, rica edilir. İşte o zaman yazan kişi isterse açıklar; ancak isterse...  Hesap vermek zorunda değildir.

Benim doğrum böyledir. Başkasının doğrusu farklı olabilir.

Sevgiler.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 16, 2009, 02:53:46 ös
Yanıtla #16
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Adam

Kaynak isteme gerekçeleri şu bana anlatılan.Alıntılar neticede bir başkasına ait olduğundan düşünceye saygı anlamında kaynak gösterilmesi isteniyor.Ama şurda haklısın alıntı yazıyı yazdığın anda zaten bir nevi onu doğrular niteliktesindir.Benim bir konum hariç yazılarım içinde Rızanur vakası adı altında verdiğim yazı.O adama katılmıyorum ama o dönemin katakullilerinide ölesiye merak etmiyor değilim.
Bana birkaç kez bu konuda ısrar ettikleri için alta iliştiriyorum çoğu zaman.

Saygılar.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ekim 23, 2012, 11:14:56 öö
Yanıtla #17
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 84
  • Cinsiyet: Bay

Doğru sınırsız sayıda etkenin ani çarpışması halinde ortaya çıkan rastlantısal durumda ruhun menfaati için yarattığı tesirdir.
Non nobis, Domine, non nobis, sed Nomini Tuo da gloriam


Ocak 18, 2013, 01:57:00 öö
Yanıtla #18
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

3 Gün uzaklaştırıldım ; Bana göre ben haklıydım lakin Ceza verende kendince  haklı  idi .
 ???  Burdan nereye çıkarız ''Pazarda Aklı satışa çıkarmışlar . Her İnsan tipinden AKIL  var , sonuçta herkes kendi AKLI nı satın almış''    Doğru ve Yanlışda kişinin kendi VİCDANININ  muhakemesi sonucu verdiği karardır ...


Saygılar   :) :) :)
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Ocak 18, 2013, 10:47:38 ös
Yanıtla #19
  • Ziyaretçi

Cok ilginc bir soru.

Her dogru dogru mudur? 

Dogru degisken bir terimdir bence. Dogru kisiden kisiye degisir. Yerden yere degisir. Anlamdan anlama degisir. Anlatilmak istennden anlayilmak istenene degisir.

Kime gore dogru
Neye gore dogru

Bir dinde dogru olan baska birinde degil.

Dogru;
Egemen dinin,
Egemen devletin,
Egemen tarihin,
Egemen zihniyetin
Egemen siyasetin ongordukleri dogrultuda dayatilanlardir.

Benim dogru bildiklerim, ben dogmadan once babama, o dogmadan onceyse babasina aktarilan bu dayatmalardi. Bana aktarilan din, davranis, anlayis, zihniyet bu dogrular dogrultusunda verildi. Oyleyse benim dogru bildiklerim aslinda ben daha dogmadan once coktaaan ongorulmus zaten...

Belkide bu yuzden dualist akimlarin dogruya verdikleri deger yanlisada vermisleri kadardir.

Iyilik ve kotuluk birin farkli gorunumunden baska birsey degil.

Birisinin var olabilmesi diyerinin var olabilmesinden gecer.

Birisinin diyerinden daha cok var olabilmesi, diyerinin birisinden daha cok var olabilmesinde yatar.

Iyilik olmazsa kotuluk,
kotuluk olmazsa iyilik olmaz.

Yanlis olmazsa dogrunun ne degeri olurdu ki?

Bu yuzden Tanrinin bize verdigi en buyuk hediyeyi (dusunebilmeyi) geri almasini dilerdim.

Ne dogrunun nede yanlisin oldugu bir dunyada her ikisi arasinda hicbir secim yapmak zorunda kalmadan yasayabilmeyi... 

 Tanri verdigini geri almaz.
Aldiginida hic vermemistir zaten.
« Son Düzenleme: Ocak 18, 2013, 11:44:41 ös Gönderen: Sifir »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
162 Yanıt
67313 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 23, 2007, 10:19:54 ös
Gönderen: shemuel
DOĞRU İŞE DOĞRU İNSAN

Başlatan LuckyEye Mizah

2 Yanıt
3674 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 19, 2013, 12:22:36 öö
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
2941 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 04, 2007, 02:19:12 öö
Gönderen: Supeluta
0 Yanıt
2339 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 13, 2007, 11:59:18 ös
Gönderen: shemuel
23 Yanıt
14128 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 11, 2015, 11:26:18 öö
Gönderen: CAMPANELLA
4 Yanıt
4722 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 11, 2008, 07:26:17 öö
Gönderen: MASON
5 Yanıt
5129 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 18, 2008, 12:57:27 öö
Gönderen: blossom
0 Yanıt
2712 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2010, 10:47:12 öö
Gönderen: ADAM
8 Yanıt
5316 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2010, 04:54:03 ös
Gönderen: Onien
24 Yanıt
14642 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 19, 2017, 07:27:36 ös
Gönderen: Ankara