Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Türk Hukuk Sistemi ve İşleyiş Durumu  (Okunma sayısı 11454 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 27, 2010, 03:57:09 ös
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 47
  • Cinsiyet: Bay

hayatım boyunca Türk Hukuk Sisteminde Adli merciilerde bir çok konu ile bağlantılı durumlarım oldu.. fakat Türkiye'deki Hukuk İşlem boyutu inanın en az bir Ukrayna ülkesi kadar pasif durumda işlemektedir..  inanılmaz derecede reforma muhtaç, eksik aksak bir ilerleme kaydeden hukuk sistemimiz var..
son dönemlerde Hukuk sistemimizde Avrupa uyum yasaları gereği son derece olumlu değişiklikler söz konusu oluyor..
buna örnek olarak verilenler ise, Türk Ceza Kanunu, sonrasında Çocukları Koruma Kanunu vb. önemli değişikliklere gidildiği belirtiliyor. özde çocuklarla ilgili ne tür değişiklikler yapıldı? Sizce istenilen düzeyde bir değişikliğe gidildi mi? Değişimi içselleştirecek yoğunlukta bir süreç yaşanıyor mu? Ben kesinlikle bu tarz değişikliklerin içselleştirildiğine dair kanaat getirmiyorum.. ve üstüne basa basa ekliyorum, Türk Hukuk Sistemi Değişsin...
« Son Düzenleme: Aralık 24, 2010, 12:49:13 öö Gönderen: dogudan »
DÜNYA İKİ GÜNDÜR.
DOĞDUK İLK GÜN, ÖLDÜK İKİNCİ GÜN!


Kasım 27, 2010, 09:36:56 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Düşüncelerinize bir çok açıdan katılmakla birlikte, ülkelerle kıyaslamanın çok doğru olmadığını düşünüyorum. Bahsettiğiniz konulardaki hukuki gelişmeleri işin uzmanı olanlar cevaplayabilir. Ancak benim düşüncem, Türkiye'deki bir çok hukuki düzenlemeler son zamanlarda özellikle, çok çok ileri düzeyde... Derseniz ki uygulama? asıl sorun orada başlamakta... üzerine sorumluluk almak istemeyen ve imza atmaktan, adım atmaktan korkan kimileri sayesinde, bir çok uygulama ya aksak işlemekte ya da hiç işleyememekte maalesef....


Kasım 28, 2010, 12:44:17 öö
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

hayatım boyunca Türk Hukuk Sisteminde Adli merciilerde bir çok konu ile bağlantılı durumlarım oldu.. fakat Türkiye'deki Hukuk İşlem boyutu inanın en az bir Ukrayna ülkesi kadar pasif durumda işlemektedir..  inanılmaz derecede reforma muhtaç, eksik aksak bir ilerleme kaydeden hukuk sistemimiz var..
son dönemlerde Hukuk sistemimizde Avrupa uyum yasaları gereği son derece olumlu değişiklikler söz konusu oluyor..
buna örnek olarak verilenler ise, Türk Ceza Kanunu, sonrasında Çocukları Koruma Kanunu vb. önemli değişikliklere gidildiği belirtiliyor. özde çocuklarla ilgili ne tür değişiklikler yapıldı? Sizce istenilen düzeyde bir değişikliğe gidildi mi? Değişimi içselleştirecek yoğunlukta bir süreç yaşanıyor mu? Ben kesinlikle bu tarz değişikliklerin içselleştirildiğine dair kanaat getirmiyorum.. ve üstüne basa basa ekliyorum, Türk Hukuk Sistemi Değişsin...

Saygıdeğer ömer malesef ülkemizde adalet bakanlığı ve meclis  bütün değişiklikleri Avrupa Birliği uyum sürecinde yapmaktalar yani Avrupa'yı kandırmak için yapılan göstermelik değişiklikler bunlar, kendi yaşam kalitesini geliştirmek ve sistemin işleyişini daha adil hale getirmek için değil, malesef bu değişikliği yapanların zihiniyetine sahip savcılık, hakim, jandarma, polis mertebesindeki çoğu uygulayıcı ise bunların Türkiye'nin geleceği ve yaşam kalitesi için yapıldığı bilincine sahip değil, bu uygulamanın bütünü görülerek ve düşünülüp algılanabilecek bir durum , bu da malesef zamanla gelişmekte veya dini inanç batağına saplanıp gavurların yasasını mı uygulicaz diyerek gelişemeyip geriye gitmekte bunda biraz vicdanı hak ve özgürlüklerin ülkemizde dogmlara takılı kalmasınında payı var, Örneğin ceza hukukumuzu biz özgürlükler ve adalet ülkesi İsviçre'den almış olmamıza rağmen siyasilerimiz onlara baskı yapıcı, bize ise utanç verici bir şekilde minare, ezan dersi vermeye çalışan bir zihniyete sahip. Adamların bilimsel ve adil düşünüp ezanın huzuru bozduğunu insanlarda anksiyete yaptığını algılayamicak kadar beyinleri dogmalarla yıkanmışlar. İsviçre istese üzerine kafa yorduğu ceza hukukunu sana vermiyebilirdi o zaman sen kendin kafa yorup düşünüp adil olanı bulmak zorunda kalcaktın ve baya zaman kaybedecektin veya Allah'a ne olur ülkeye adalet getir diye yalvarıp metafizik ve parapsikolojinin içine saplanıp kalacaktın. İsviçre yasalarını bize verdiği için bence Türkiye teşekkür bile borçlu ama gel gelelim anlayana sivrisinek saz almayana davul zurna az.

Saygılarımla Escalation
« Son Düzenleme: Kasım 28, 2010, 12:47:19 öö Gönderen: Escalation »


Kasım 29, 2010, 11:08:05 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Saygıdeğer arkadaşlar yukardaki iletide yanlış yazmışım bir arkadaşımız uyardı esasen,

       İsviçre'den alınan Türk Ceza Kanunu değil; 1 Ocak 2002 tarihinde değişen 1926 tarihli ve 743 sayılı eski Türk Medeni Kanunudur.

       Eski ceza kanunumuz İtalya ceza kanunundan alınma ve 1926 tarihli 765 sayılı Türk Ceza Kanunudur.Yeni ceza kanunumuz ise Almanya,Fransa ve İtalya ceza kanunlarından etkilenilerek hazırlanan ve kabul edilen 4721 sayılı ve 2005 yılında yürürlüğe giren Yeni Türk Ceza Kanunudur sevgi ve saygılarımla.......


IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......

Değinmek istediğim bir diğer konu ise Erdal Sarızeybek'in değinmiş olduğu Avrupa birliği uyum sürecinde Avrupa'nın bazı yasaları bize samimi olmayarak yaptırdıkları ve yanlış yönlendirdikleridir bu çıkan yasalarla Jandarma'nın savcı izni olmadan tutuklama yetkisi elinden alınmış ve brokratik teferruat yaratılmıştır. Sanki bizim jandarma kafasına göre kürt tutulayıp içeri atıp işkence yapıyor.


Şubat 18, 2011, 07:05:19 öö
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 324
  • Cinsiyet: Bay

Değinmek istediğim bir diğer konu ise Erdal Sarızeybek'in değinmiş olduğu Avrupa birliği uyum sürecinde Avrupa'nın bazı yasaları bize samimi olmayarak yaptırdıkları ve yanlış yönlendirdikleridir bu çıkan yasalarla Jandarma'nın savcı izni olmadan tutuklama yetkisi elinden alınmış ve brokratik teferruat yaratılmıştır. Sanki bizim jandarma kafasına göre kürt tutulayıp içeri atıp işkence yapıyor.

Sayın Escalation,
Bİr hukukçu olarak hatta öncesinde insan olarak üslubunuzu begenmedim.Hukukta ele alış biçimi ve yorumlama günlük hayattan farklı ve daha detaylıdır.Jandarma'nın meşru olarak tutuklama yapıp yapmadığı konusunda bir yorum yapmak yanlış olur.Jandarma ancak gözaltına alabilir.Ve vermiş olduğunuz örnek de bir o kadar kötü.Hukuktan bahsediyorsanız; önce eşitliği,saygıyı demokrasiyi millet olarak benimsemek gerekmektedir.Jandarma'nın savcı izni olmadan göz altına alma yetkisnin bulunmayışını  yerinde buluyorum.Jandarma her önüne geleni tutuklamasa bile; bu işin hukuksallığı düşünüldüğünde yeni uygulama meşru sonuçlar doğacaktır.

"Ve eğer eleştirilmesi gereken bir süre varsa bu tutuklanma değil; ülkemizdeki tutuklanma süresi ve gerekçeleridir."

Sizinde bildiğiniz gibi tutuklamaları eğer gözaltı varsa nöbetçi mahkeme hakimi yapmakta yani Türk hukukunda hakim dışında herhangi bir başka kişinin kişileri tutuklama yetkisi bulunmamaktadır.Savcılığın ve kolluğun gözaltına alma yetkisi mevcuttur fakat tutuklama yetkisi mevcut değildir.

Alıntı

Sayın oasis yanlışımızı düzeltmiş.Teşekkür ederim kendisine

Saygılarımla
« Son Düzenleme: Şubat 19, 2011, 07:36:52 ös Gönderen: Nomen est omen »


Şubat 18, 2011, 04:02:49 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Hukuk sistemimiz üzerine yazıcak çok çok şey olsa da, gözüme çarpan şu haber , daha doğrusu *rezalet* neden bu hallerde hukukumuz sorusuna belki cevap olur.... ------dürüst hakim ve savcıları tenzih ederim------

saygı ile


Büyükçekmece Adliyesi'nde görevli savcı D.O.'nun, kendisiyle birlikte olmak istemeyen bir kadına tecavüz girişiminde bulunduğu iddia edildi.

Büyükçekmece, geçen hafta bir savcının 'tecavüz girişimi' iddiasıyla sarsıldı. Beylikdüzü, Bizimkent Sitesi'nde yaşanan olay, iddialara göre şöyle gelişti:

Site sakinleri gece geç saatte apartmanda kavga edildiği gerekçesiyle İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne şikayette bulundu. Olay yerine gelen polis, dairenin kapısını açan 28 yaşındaki L.A. isimli kadının darp edildiğini gördü.

"BEN SAVCIYIM ÇIKIN BURADAN"

Saldırgan olduğu belirtilen kişi ise 'Ben Büyükçekmece savcısı D.O'yum. Çıkın buradan' dedi. Kimlik kontrolü yapan polis, Büyükçekmece Adliyesi'ni arayarak durumu nöbetçi cumhuriyet savcısına bildirdi.

Nöbetçi savcı 'Tutanak tutun' talimatı verince savcı D.O., karakola götürülerek işlem yapıldı. Savcı, iki günlük iznin ardından görevinin başına döndü. L.A., polis ifadesinde D.O. ile arkadaş ortamında tanıştığını belirterek şunları söyledi:

KAFAMDA LAPTOP KIRDI

Bir, iki kez yemek yedik. Olay gecesi D.O. çok sarhoştu. Bizimkent'teki daireye gittik. Sonra, benimle birlikte olmak istedi. Karşı çıkınca sinirlendi, tecavüz etmek istedi. Direnince de evdeki laptopu kafamda kırdı. Polis gelmeseydi daha da kötü şeyler olabilirdi.'

DOSYASI BAKANLIĞA GİTTİ

Hakkında daha önce 20'nin üstünde şikayet dilekçesi verilen savcı D.O.'nun son vukuatına Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Ethem Dikmen el koydu.

L.A.'nın ifadesini bizzat alan Dikmen, D.O.'nun da bilgisine başvurdu. İncelemelerin ardından hazırlanan dosya, Adalet Bakanlığı'na gönderildi.

Büyükçekmece Adliyesi'nde geçtiğimiz günlerde de 2'nci Asliye Hakimi İ.K. hakkında da sahte silah ruhsatı şebekesiyle işbirliği yaptığı gerekçesiyle hakkında inceleme başlatılmıştı.

Müfettişler tarafından ifadesi alınan hakim İ.K., emekliye ayrılmıştı. Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı D.O. da yakın çevresine emekliye ayrılacağını söylediği öğrenildi



Kaynak : http://www.internethaber.com/dizideki-sahnenin-kurbani-oldu--329007h-p2.htm#ixzz1EJoYJ5VT


Şubat 18, 2011, 10:02:18 ös
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1807
  • Cinsiyet: Bay

Değerli dostlar; Türk hukuk sistemi hakkındaki görüşlerinize saygı duymakla beraber , esas sorunun yargının bağımsızlığı olduğunun atlandığını farkettim.  Hukuk sisteminiz ne olurs olsun sonucunda uygulayıcı insan faktörüdür. Yargınız tam bağımsız olmadığı sürece hangi  sistemi getirirseniz getirin sonuç  değişmeyecektir. Ülkemizde yargı bağımsızlığı 1961 anayasası ile çok iyi bir şekilde teminat altına alınmış  iken, 1980  darbesi sonucu düzenlenen 1982 anayasası ile yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmış, Yüksek Hakimler Kurulu lavedilmiş, yerine  2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu getirilerek gerek yargı ve gerekse yargıç bağımsızlığı ortadan kaldırılmıştır. Günümüzde gerek Yargıtay ve gerekse Yüksek Hakimler Kurulunun oluşumları ile ilgili değişiklikler, yargımızı siyasi otoritenin adeta emri altına alır gibi bir durum yaratmaktadır. Bence bu doğru bir hareket değildir. Aslında konu buradaki dar alanda tam anlamı ile tartışılacak kadar basit değildir. herkesin bildiği gibi; " adalet  bir gün hepimize lazım olabilir. Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Şubat 18, 2011, 10:17:12 ös
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

Evet işin acı tarafı, reform tartışmalarında mevcut hükümet haddinden fazla eleştirilse de, kısmen bende eleştiirenlerdenim. Yargı bağımsızlığını siyasetçiler yahut güç odakları 'yarın bana da lazım olur' yaklaşımını fiilen sergiliyor. İşin en kötüsü de yaşanan güç çatışmasında sürüncemede kalan davalar, adaletin AİHM'den beklenmesi, kimi yargı mensuplarının aynen Weber'in 'bürokrasinin monarklaşması' kavramını yaşatması vs tartışması bile uzun en acı tarafı da sonuçsuz...

saygı ile


Şubat 18, 2011, 10:22:28 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Değinmek istediğim bir diğer konu ise Erdal Sarızeybek'in değinmiş olduğu Avrupa birliği uyum sürecinde Avrupa'nın bazı yasaları bize samimi olmayarak yaptırdıkları ve yanlış yönlendirdikleridir bu çıkan yasalarla Jandarma'nın savcı izni olmadan tutuklama yetkisi elinden alınmış ve brokratik teferruat yaratılmıştır. Sanki bizim jandarma kafasına göre kürt tutulayıp içeri atıp işkence yapıyor.

Sayın Escalation,
Bİr hukukçu olarak hatta öncesinde insan olarak üslubunuzu begenmedim.Hukukta ele alış biçimi ve yorumlama günlük hayattan farklı ve daha detaylıdır.Jandarma'nın meşru olarak tutuklama yapıp yapmadığı konusunda bir yorum yapmak yanlış olur.Ve vermiş olduğunuz örnek de bir o kadar kötü.Hukuktan bahsediyorsanız; önce eşitliği,saygıyı demokrasiyi millet olarak benimsemek gerekmektedir.Jandarma'nın savcı izni olmadan tutuklama yapamamasını yerinde buluyorum.Jandarma her önüne geleni tutuklamasa bile; bu işin hukuksallığı düşünüldüğünde yeni uygulama meşru sonuçlar doğacaktır.

"Ve eğer eleştirilmesi gereken bir süre varsa bu tutuklanma değil; ülkemizdeki tutuklanma süresi ve gerekçeleridir."

Saygılarımla

Malesef ben size katilamayacagim, bence jandarmaya biraz serbestlik taninmali veya iligili savcilik jandarma tutuklama kararlarinin gorusulmesine oncelik tanimali. Her ne kadar teorik olarak sizin soylediginiz dogru olsa bile pratikte tutuklanacak kisi veya suphelilerin karar cikana kadar kacma ve yer degistirme imkanlari olmakta. Ulkemizde tutuklama sureleri ve gerekcelerinin tartisilmasida ayri bir konu isterseniz fikirlerimi arz ederim.

Saygi ve Ictenliklerimle
Escalation


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3482 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 29, 2007, 02:05:17 öö
Gönderen: shemuel
Hukuk

Başlatan MASON Duyurular

4 Yanıt
4154 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 04, 2007, 01:48:42 ös
Gönderen: Prenses Isabella
8 Yanıt
6827 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 10, 2007, 08:30:23 öö
Gönderen: zarathustra
0 Yanıt
4280 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 06, 2008, 04:04:58 ös
Gönderen: newyork
4 Yanıt
17292 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 22, 2012, 02:03:55 öö
Gönderen: Ares
4 Yanıt
4809 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 19, 2012, 02:57:50 ös
Gönderen: Tij
1 Yanıt
4286 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 17, 2010, 03:08:58 öö
Gönderen: R.e.S
0 Yanıt
8275 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 13, 2012, 11:36:59 öö
Gönderen: gnothi
8 Yanıt
10629 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 01, 2019, 01:56:31 öö
Gönderen: St-Further
0 Yanıt
10353 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 20, 2015, 05:07:13 ös
Gönderen: Risus