Masonların localarında ritüelik çalışmalarını yaptıkları yere niçin “mabet” denir?
Kimisi “mabed” yazıyor. TDK bunu düzeltiyor “mabet” diye. e hali ve i halinde t yerine d geçer. de hali ve den halinde değişiklik olmaz.
Kimisi de “mâbet” yazıyor. Aman dikkat! O başka bir şey. Aslında kötü değil iyi ve güzel. Çünkü “muhabbet” anlamına gelir yani “sevgi”. Eh ne olmuş? Bir mason mabedi de zaten bir bakıma sevgi ortamı değil midir?
Niçin “mabet” denir de “tapınak” denmez?
TDK sözlüğü bu iki sözcüğü eş anlamlı veriyor.
Sorun şurada olsa gerek: Tapınak sözcüğünde doğrudan bir tapınma çağrışımı var. Oysa Latincedeki “templum” sözcüğünden türetilmiş Batı dillerindeki sözcüklerde hemen ve ille de böyle bir durum yok. Kutsallık var ama tapınma zorunlu değil. (Türkçe’deki “ak” ya da “ek” yer anlamındadır. Tapın.ak = Tapınma işinin yeri.)
Masonlukta ise birtakım kişilerin sandığının ve bilir bilmez ileri sürdüğünün aksine, öyle tapınma işi falan yok.
Fakat masonların loca çalışmalarını yaptığı bu yerin kutsallığı geçerli.
Geriye bir tek mabet sözcüğü kalıyor, tam Türkçe olmayıp Arapça kökenli olsa bile.
Arapça kökenli olunca da zaten sözlük anlamı beliriyor: Mabet = ibadet edilen yer.
Aynı noktaya geldik.
Ancak işte mabet sözcüğü özgün olarak Türkçe olmadığından, biz de giderek dilimize daha çok sahip çıktığımızdan ve Osmanlıca ıstılahları artık unutmaya başladığımızdan, mabet der demez aklımız hemen ibadete gitmiyor. Bunu sanki tek ve bağımsız bir sözcük gibi alıyoruz.
Sözlük bağlamında bu kadar boğuşma yeter. Başlangıçtaki sorumuza dönelim:
Masonların localarında ritüelik çalışmalarını yaptıkları yere niçin “mabet” denir?
Gelin bunu Masonluğun simgesel derecelerinde çalışan locaların çalışmalarını yaptıkları yer olarak alalım; yüksek derecelere bulaşmayalım.
Bu bağlamda birkaç ayrı açıklama var:
a) Orta Çağda inşaatçılar (operatif masonlar) bir büyük inşaat işini üstlendiklerinde, önce kendi kullanımları için orada bir geçici bina (kulübe) yaparlardı. (Şantiye) Bu bina, birçok amaçla kullanılırdı. Bu arada yakında bir kilise yoksa, âyin ve tapınma işine de yarardı. Üstelik yaptıkları iş de kutsal sayılırdı. Dolayısıyla bu kulübeye “mabet” denilmesi gelenekselleşmişti. Spekülatif Masonlukta da bu gelenek korundu.
b) Mason localarının amaç ve çalışmaları herhangi bir diğer dernek ya da kuruluşun amaç ve çalışmalarından çok farklıdır. Bu çalışmalar yüce ve kutsal bir nitelik taşır. Böyle çalışmaların yapıldığı bir yere de olsa olsa “mabet” denebilir. Ancak Masonlukta bu terim, kiliuse, cami ya da sinagog gibi herhangi bir tapınak ile eş ya da benzer anlamda değil, bir simgesel anlam taşımak üzere kullanılmaktadır.
c) Mason birimleri temelde dinsel nitelikli topluluklardır. Masonluğun amaçları da dinsel amaçlarla bağdaşıktır. Bundan dolayı bu toplulukların toplantılarının yapıldığı yer de bir mabettir. (Bu da Masonluğun bir başka kanadında benimsenen bir tutum.)
d) Her din, mezhep ya da tarikatta mabet, en nezih ve en saygın yer olarak benimsenmiştir. Böylece “mabet”, bir terim olarak da yücelik ve üstünlük kazanmıştır. Masonik birimlerin toplantı yerine “mabet” denilmesiyle, burada yapılan toplantı ve çalışmaların saygınlığı vurgulanır.
Bu açıklamaların birbirleriyle çelişkili olduğunu görüyorsunuz.
Öyle, çünkü her birini farklı görüş ve tutumda olan bir mason kuruluşunun ileri gelenleri yapmış.
Antimasonik çevrelere soracak olursanız, bunların hiçbiri doğru dürüst bir açıklama değil ve geçerli sayılamaz. Belki bir teki üzerinde durulabilir. “Mabet” sözcüğü doğrudan bir dinsel çağrışım yaptığından, bundan ötürü Masonluğun ya birtakım dinlerle bağlantısı vardır ya da Masonluk o dinlere karşıt kendi başına bir dindir.
Ben derim ki:
Masonlukta “mabet” sözcüğünün kullanımındaki gerekçeyi kavrayabilmek için bu kurumdaki simgesel dili anlamak, konuya bu açıdan bakabilmek gerekir. O zaman bu terim somut ve nesnel değil, soyut ve öznel olarak düşünülür. Bir sonraki aşamada bunun “İnsanlık Mabedi” ya da “Ülkü Mabedi” kavramıyla da bağlantısı kurulur.
Bu anlattıklarım, bir mason mabedinin içinde nelerin nasıl olduğunu öğrenmeye pek meraklı olanların protestolarına hedef olabilir.
Ne yapalım. Öyle olsun!
Ancak bunları anlamadan ve kavramadan oradaki birkaç parça eşyanın nasıl yerleştirildiği ve ne gibi simgelerin bulunduğunu öğrenmenin ne yararı var?