Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Liberalizm  (Okunma sayısı 7673 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 28, 2007, 10:54:55 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Liberalizm, dini inançların söz konusu olduğu hallerde, politik faaliyette ve ekonomik yaşamda endividualizmi, özgürlüğü ve toleransı benimsemiş akımları belirten genel terimdir. Dini sorunlarda, liberalizm vicdan özgürlüğünü savunmuş, bağnazlığa karşı çıkmış, mezhep ayrılıklarının alevlendirdiği sosyal gerginlikleri onaylamamış ve kişisel inançlara saygı gösterilmesini istemiştir.

Liberalizm, politikada demokrasi ilkelerini desteklemiştir. İnsan haklarının savunuculuğunu yapmıştır. Liberaller, köleliğin kaldırılmasını, bireylerin baskı altında yaşamaktan kurtarılmasını, vatandaşların kanun önünde eşit olmalarını, genel oy hakkının kutsallığını ve hükümetlerin halka sorumlu tutulmasını istemişlerdir. Liberalizm, halk içinden çıkmış, halkla beraber olan ve halk için çalışan, anayasal iktidar düzenlerini benimsemiş bir doktrindir.

İktisadi liberalizm, dışalım serbestliğini, gümrük vergilerinin indirilmesini, serbest rekabeti savunmuş ve devletin ekonomiye müdahalesine karşı çıkmıştır. "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler sözü, iktisadi liberalizmin sloganıdır.

İktisadi Liberalizm, Büyük Sanayi Devrimi çağında İngiltere’de doğmuştur. İngiliz liberalleri, fizyokratlardan Vincent de Gournay’ın “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” sözünü, iktisat politikasına ana ilke olarak benimsemişlerdir. İktisadi Liberalizm’in öncülüğünü yapmş ilk iktisatçılar: Adam Smith, Ricardo, Jeremy Bentham, Richard Cobden, John Bright ve John Sturat Mill'dir.


Mayıs 30, 2008, 05:26:50 ös
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 574
  • Cinsiyet: Bay

Benim bir sorum olcak.. Liberalizmde devlet ekonomiye etki edemiyor ancak, gecenlerde ingiltere de bir banka batiyor diye devletlestirildi. haberi tam hatirlamiyorum ancak bu liberalizme ters dusmez mi? Yada bu tur olaylar mumkun ise ne gibi durumlarda yapilabilir?


Haziran 19, 2008, 03:22:11 ös
Yanıtla #2

2007den beri krizde olduğu söylenen Northern Bank'ın kamulaştırılması - İngiltere gibi öncü bir ülke göz önüne alındığında- liberalizmin artık çözümler sunmakta başarısızlığının en açık kanıtıdır. Her ne kadar geçmişte de küresel ekonomik açmazlarda sosyal politikalara ve kamulaştırmalara gidilse de önümüzdeki süreçte ekonomik yönden daha sağlam adımlar adına  devletin güçlü stratejik kamulaştırmalar yapmasının gerekli olacağı kanısındayım.
ars longa, vita brevis...


Haziran 19, 2008, 03:27:55 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Benim bir sorum olcak.. Liberalizmde devlet ekonomiye etki edemiyor ancak, gecenlerde ingiltere de bir banka batiyor diye devletlestirildi. haberi tam hatirlamiyorum ancak bu liberalizme ters dusmez mi? Yada bu tur olaylar mumkun ise ne gibi durumlarda yapilabilir?

Ingiltere'de banka batmadi. Sadece Amerika'daki kriz Ingiltere'yi de vurdugu icin en cok mortgage leri odeyemeyen bankalarin borclarini Bank of England kapatti. Fakat ulke ekonomisinin gittikce kotuye gittigini soyleyebilirim. Bu yil enflasyon %0.5 oraninda artti. Maaslar dustu, vergilere %17 artis geldi. Ev alim fiyati firladi, satisi ise dustu, mortgage 'lerini odeyemeyen kiracilar evlerini simdiden zararina satisa cikarmis durumda.


« Son Düzenleme: Haziran 19, 2008, 03:31:55 ös Gönderen: Kirlangic »


Haziran 20, 2008, 12:33:24 öö
Yanıtla #4
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 574
  • Cinsiyet: Bay

Vermis oldugunuz bilgiler icin tesekkur ederim Sn.nietzsche ve Sn.Kirlangic. Bu arada bankanin adi da "Northern Rock" imis.


Ağustos 21, 2008, 11:18:51 öö
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Liberalizm, özgürlüğü birincil politik değer olarak ele alan bir ideoloji, politika geleneği ve düşünce akımıdır. Genel anlamda liberalizm, bireylerin ifade özgürlüğüne sahip olduğu, din, devlet ve kimi zaman kurumların gücünün sınırlandırıldığı, düşüncenin serbest bir şekilde dolaştığı, özel teşebbüse olanak sağlayan bir serbest piyasa ekonomisinin olduğu, hukukun üstünlüğünü geçerli kılan şeffaf bir devlet modeli ve toplumsal hayat düzeni hedefler. Liberal demokrasi olarak adlandırılan bu devlet düzeni, açık ve adil bir seçim sistemi ile birlikte tüm vatandaşların kanun önünde eşit olduğu ve fırsat eşitliğine sahip olduğu bir sistem olarak modellenir.

Yapısından ötürü liberalizm tartışmaya açıktır. Liberalizm ekonomide, özel girişim demektir en başta. Liberalizm özgür kelimesinden gelir ve tekil değil çoğul bir özgürlüğü kapsar bu sebeple tüm toplumu ilgilendirir. Bir Toplumu,Ulusu yönetim biçimidir. Dolayısıyla bireysel özgürlüklerin kısıtlanamaması liberalizme ters olması gerekir.

Kralların doğal yönetim hakkı, veraset sistemi, devlet dini gibi eski devlet teorisini oluşturan birçok temel kabule liberalizm karşı çıkar. Tüm liberaller bireyin yaşama hakkı, özgürlüğü ve mülkiyet hakkı gibi temel insan haklarını kabul eder ve desteklerler. Bununla birlikte birçok ülkede modern liberalizm, toplumsal refahın sağlanması açısından, devletin birey özgürlüğü üzerinde minimal bir kısıtlayıcı gücü olmasını savunarak klasik liberalizmden ayrılır.

Liberalizmin kökleri batı aydınlanma sürecine dayansa da, bugün için terim sağdan sola siyasal yelpazenin farklı noktalarını kapsayan, özgürlük temelli bir düşünce çizgisini tanımlar.



Ağustos 21, 2008, 11:21:03 öö
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Liberalizmin Kronolojisi... İlk olarak Antik Yunan’da Sofistler olarak nitelendirilen filozofların fikirlerinin liberalizme benzediği söylenir. Aristo’nun Politika isimli eserinde de bu fikirlerin geçtiği rivayet ediliyor. Üçüncü olarak ortaçağda 1224–1274 yılları arasında yaşayan Aquino’lu Thomas ve ardından Timur’u Osmanlı Devleti’ne saldırtan İbn’i Haldun geliyor. Thomas Hobbes, Leviathan isimli eserinde devleti özgürlüklerin korunması ve devamı için gerekli görmüştür. O dönemde devletin varlığının meşruiyeti ve kaynağı tartışılıyordu. Ama Hobbes’un bu konudaki görüşleri kendinden öncekilerden farklı. Hobbes öncesi (bazı filozoflar hariç) devletin kaynağının Tanrı olduğu ve bu nedenle de doğal olarak devletin meşru bir yapısı olduğu düşünülüyordu. Ama Hobbes’a göre, devletin varlığının sebebi bireylerin çıkarlarının korunmasıdır. Çıkarların korunması aynı zamanda meşruiyetin de sebebidir.

John Locke, siyasî liberalizmin kurucusudur. Adam Smith ve David Hume; yasayı, mülkiyet hakkını ve özgürlük gibi kavramları korumak devletin görevidir diyor. Lord Acton ve Edward Mulke ve de bunlardan çok daha fazla etkili olan Jeremy Bentham faydacı felsefeyi ortaya atmışlardır.

NOT: Liberalizmin asıl temsilcisi Adam Smith’dir. Ama onu Fizyokratlar öncelemişlerdir.

1-) Fizyokratlar (Lesefer Liberalizmi): 18.yüzyılda gelişmiş bir akımdır. Tüketici en çok fayda, üretici en çok kar arayışındadır. _Bu anlayışta iktisat din, hukuk, örf-adet gibi değerlerden bağımsızdır. Bu açıdan meselâ uyuşturucu madde satışı da ekonomik normal bir faaliyettir. _Fizyokrasi (doğanın gücü anlamına gelir); devletlerin mal ve hizmetlerin üretim sürecine, satıldığı yere hiç karışmamasını yani ekonomik hayata müdahale etmemesini ister. _Fizyokrasi Fransız kökenlidir. Doğal düzen yanlısı iktisatçılardan oluşur. Onlara göre Yaradan üretim hayatına (ekonomiye) öyle bir düzen koymuştur ki bu düzen kendi kendine işler. Yani fizyokratlar Tanrı’ya dayanırlar. Tek vergi sistemine inanırlar, onlara göre sadece tarım sektöründen vergi alınmalıdır, diğer sektörlerden vergi alınmasını gereksiz bulurlar.

2-) Klasik Liberalizm: Klasik liberalistler “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” liberalizmidir. Devlet ekonomiye hiçbir şekilde müdahale etmemelidir. Bu akımın temsilcisi olan Adam Smith; ekonomik dengeyi sağlayan güç olarak insan çıkarlarının gücünü öngörmüştür. (Yaratıcının gücünü değil.) _Adam Smith’e göre devlet müdahale etmese de insanların çıkarlarının yönettiği ekonomi dengeye gelir. Üretimden maksimum kar, tüketimden maksimum fayda elde edilir. İşte bu dengenin arkasında kişilerin çıkarları vardır. Adam Smith bu güce “görünmeyen el” diyordu. _Demek ki Adam Smith de liberalisttir.

3-) Neo-Klasik Liberalizm: Klasikler devletin her türlü müdahalesini nefretle reddederken, neo-klasik liberalist iktisatçılar toplumsal refahın artacağı noktada devletin müdahalesini kabul ederler. Ama bu müdahale kısmî olmalıdır.

+Yani neo-klasikler müdahale edilmediği zaman yoğun negatif dışsallığı olan alanlarda devletin dışsallığı içselleştirmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir.



Ağustos 21, 2008, 11:21:31 öö
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

Temel İlkeleri... Bireysellik: Bireyi esas alıp onu bütün diğer kurumlardan üstün tutan görüştür. Yani birey müşterek olan toplum, devlet gibi kurumlardan önce gelir. Hareket noktası kutsal kabul edilen bireydir. Ekonomik hayata da bu anlayış yansır. Tüm toplumsal kurumların önünde birey vardır.

Ussallık (Rasyonellik, Akılcılık) varsayımı: Bireyin amaçlarına ulaşabilmesi için kullanacağı yolları kendisinden daha iyi kimsenin bilemeyeceği düşüncesidir. Bir liberal için herkes kendi amaçları doğrultusunda rasyonel davranabilme yetisine sahiptir ve kendi mutluluğunu nasıl sağlayabileceğini başkalarından iyi bilir. Her bireysel seçim bu varsayımdan ötürü rasyonel kabul edilir ve bundan ötürü de dokunulmaz nitelik kazanır.

Özgürlük: Liberalizmin en esaslı noktalarındandır. Bireyin hür olması, istediğini baskıya maruz kalmadan yapmasıdır. Ama bu durum pür özgürlüğe de dönüşebilir. Bu tarz özgürlük negatif bir noktaya yönelmiştir.Liberalizmde bu tür pür özgürlük kabul edilmemektedir. Yani bir bireyin diğerlerinin özgürlüğünü kısıtlamaması gerekir. Libertaryenler ise işte bu negatif, pür özgürlüğü istiyorlar.

Doğal Düzen: “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler!” felsefesidir. Dünya kendi kendine gider. Bırakınız yapsınlar; devletin herhangi bir malın üretimini herhangi bir sebeple yasaklamaması gerektiği düşüncesidir.Bırakınız geçsinler ise; devletin mal ve sermaye dolaşımını herhangi bir nedenle gümrük gibi önlemlerle sınırlamaması gerekliliğidir.Bırakınız geçsinler felsefesi hem üretici hem de tüketici açısından önemlidir. Üretici daha çok para kazanırken tüketici de daha ucuza mal bulur.

Piyasa Ekonomisi: Mal ve hizmet fiyatının piyasada belirlendiği ekonomi sistemidir.

Sınırlı Sorumlu Devlet: Ekonomiye devlet müdahalesi yoksa fertler istedikleri mal ve hizmetleri üretiyorlarsa sınırlı sorumlu devlet vardır.Devlet ancak iç güvenlik, dış güvenlik, adalet, eğitim, sağlık ve alt yapı hizmetlerini görmelidir.

Tüm bunlar liberalizm sitemini oluşturur.



Ağustos 21, 2008, 11:22:15 öö
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Liberal düşüncenin gelişimi
 Orijinleri ...Özgürlük temel bir hak olarak tarih boyunca insanlığın odak noktalarından biri olagelmiştir. Yukarıda bahsedilenler antik Roma'da halk ve aristokrat tabakanın çatışması, ve İtalyan şehir devletleri ile Papalık arasındaki mücadele idi. Floransa ve Venedik cumhuriyetleri kimi seçim yöntemlerine, hukuk kurallarına ve özel teşebbüs mefhumuna sahiptiler. Bu durum 1400'lü yıllardan dış güçlerin eline geçtikleri 16. yüzyıla değin sürdü. Hollanda'nın Katolik Kilisesi'nin baskısına olan direnişi de (Katoliklere kimi hakların tanınmamasına rağmen) liberal değerlerin atalarından olarak görülür.

Bir ideoloji olarak liberalizmin kökenleri, kilisenin otoritesine karşı çıkan Rönesans hümanizmine ve Halkın kendi kralını seçmeye yönelik taleplerde bulunduğu, halk egemenliğini kavramının önemli yapıtaşlarından olan 1688 İngiliz devrimine uzanır. Ancak gerçek anlamda "liberal" olarak tanımlanabilir hareketler Aydınlanma çağı sonrası, özellikle İngiliz Whig partisi, Fransız reformu ve Amerika'nın bağımsızlığına yönelik mücadelenin başlangıcına uzanır. Bu akımlar mutlak monarşi, merkantilizm, çeşitli dini ortodoksluk ve klerikalizm hakimiyetine karşı çıkmışlardır. Ayrıca bu akımlar ilk kez hukuk güvencesi altındaki bireysel hakları kavramının konseptini oluşturdular, ve halkın seçilmiş temsilciler vasıtası ile kendi kendini yönetmesinin önemini vurguladılar.



Temmuz 22, 2010, 02:45:55 ös
Yanıtla #9
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Liberal düşüncenin yukarıda arkadaşların tanımladığı doktrin olan şekline katılıyorum.Liberalizm aynı zamanda din bağlamında İlahi olan Allah' devreden çıkarıp tamamen insanın kendi güçlerini tanrılaştıranda bir sistemdir aslında.Bir yandan ekonomik anlama insanlara hür müteşebbislikler vaad ederken diğeryandan daha güçlü olan tekelciler ile nasıl yok olmadan rekabet edebileceğini söylemez.Yani bir anlamda timsahların olduğu bir gölde sen herzaman ördek kıvamında kalırken3buun adına liberal ekonomi derler.


İnsanı politikada fikri özgür bırakıp çok sesliliği desteklerken aslında kaostan çıkacak düzen kendi düzeni oluyor.Aslında belki şöyle bakmak lazım. Liberalizm tarihsel olarak iyi hayatın doğası üzerinde anlaşamayıpbarış ve istikrarın asgari şartlarını bile sağlayamayan dinsel temeldeki toplumların zayıflığı sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Aslında iyi incelendiğinde olabilirliğine bakıldığında insanlığa alternatifi olmayan bir sistem olarak sunulan liberalizm hiçte insanların mutluluk ve refağı için gerekli bir sistem olmadığı görülecektir.Ekonomik anlamında ise itirazım şunadır devleti sınırlı sorumlu bir mantıkta tutan bu ideoloji aslında timsahların dünyasına göre uygun kalır.Küçük müteşebbisin bu sistemin içinde varolabilmesi ve yaşama şansı yine o güçlü olanın tahakkümü altındakine bakışına kalmıştır.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
Liberalizm

Başlatan Kaan Hukuk

2 Yanıt
4052 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 18, 2008, 05:22:20 ös
Gönderen: Kaan
3 Yanıt
4001 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 25, 2011, 01:50:13 öö
Gönderen: Alşah