Şimdi de kısaca tarihteki teknolojik devrimlerin, insanlığın gelişimini nasıl etkilediğine bakalım.
Her ne kadar Uzun Dalgaların ilkinin 18. yy'da ortaya çıktığı söylenmekte ise de, aslında Neolitik Çağ'da ortaya çıkmış öyle bir teknolojik atılım vardır ki, insanlığın bugünlere gelmesine büyük katkıda bulunmuştur desek yanlış söylemiş olmayız.
Bu teknolojik devrim
Tarımın keşfedilmesidir. Neden çok önemlidir? Şu nedenlerle çok önemlidir:
1. O günlerde birçok toplumda var olan ve Tanrılara adak adama/ kurban verme gibi batıl ve dini uygulamalar gibi gözükse de, aslında bir tür nüfus kontrolü ve yiyecek stoklarının nüfusa yeterli gelmesi için uygulanan toplu kurban verme ve öldürülen kurbanların etinden de protein olarak yararlanılması amacıyla etlerinin halkın et stokuna eklenmesi, yani "YAMYAMLIK" uygulamalarının sonunu getirmiştir.
2. İlk iş gücü ve askeri amaçlı kölelik uygulamasına geçişi sağlamıştır.
3. Artan nüfusun gıda ihtiyacı hızlı bir şekilde sağlanmaya başlanmıştır.
4. Yerleşik düzene geçişe neden olmuştur.
Yerleşik düzene geçiş ise, sırasıyla; Şehirlerin kurulması ==> Mülkiyet kavramının ortaya çıkması ==> Hukuk kavramının oluşması ==> Sanat dallarının ortaya çıkması ==> Organize Din kavramının ortaya çıkması ==> Bilimin temellerinin atılması ==> Teknik icatların ortaya çıkması
ile sonuçlanmıştır.
İşte bu tür değişikliklere paradigma değişikliği diyoruz.
Daha sonra 17. yy'a gelene kadar irili ufaklı teknolojik atılımlar elbetteki yaşanmıştır, hatta bunların insanlık medeniyetinin gelişimindeki rolleri de çok büyüktür. Örneğin; ateşin kontrolü ==> Bronz döküm ==> Seramik yapımı ==> Demirin kullanımı ==> Topçuluk ve barut ==> Pulluk ve saban ==> Gemicilik, vb...............
Ancak paradigma değişikliklerine yol açacak düzeyde atılımlar ancak 18. yy'da gerçekleşmeye başlamıştır. Bunlara bakacak olursak (lütfen aşağıdaki linke tıklayın):
https://www.dropbox.com/s/bcbop6ial09wnm2/ScreenHunter_20%20Mar.%2011%2010.56.jpgDikkat ederseniz halen beşinci uzun dalga aşamasını yaşamaktayız. Ve yine dikkat ederseniz enerji sistemleri sürekli bir değişim halindedir. Sırasıyla; Su gücü, buhar gücü, elektrik, petrol, gaz/petrol... Bir sonraki uzun dalgada acaba enerji sistemleri neyin üzerine kurulu olmalıdır?
Bu bir Medeniyet oyunudur... Evet aynen Civilization bilgisayar oyunu var ya, oynayanlarınız vardır elbet, onun ta kendisidir.
Şimdi yapılması gereken şey yukarıdaki tabloda sıralanan uzun dalgalara yenilerinin eklenmesi, ve bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak dogmalardan ve bağnazlıktan sıyrılmış, aydın bir toplumun yaratılmasıdır.
Yüce Önderimizin şu sözleriyle bitireyim bu mesajımı:
------------------------------
Nutuk'tan alıntıdır:
Lozan Barış Konferansı ve Saltanatın kaldırılmasına ilişkin gelişmeler, Hilafet meselesi
Hilafet konusunda halkın şüphe ve endişesini gidermek için yaptığım açıklamalar
Efendiler, İngiliz tarihçilerinden Wells, iki yıl önce yayınlanan bir tarih yazdı. Eserinin son sayfaları «Dünya tarihinin gelecekteki safhası» başlığı altında bazı düşünce ve görüşleri içine almaktadır. Bu görüşlerin yönelmiş olduğu hedef «Un gouvernement fédéral mondial» yani «birleşik bir dünya devleti» dir.
Wells, bu bölümde, birleşik bir dünya devletinin nasıl kurulabileceğini ve böyle bir devletin önemli ayırıcı özellikleri ile ilgili tasavvurlarını belirtiyor; adaletin ve tek bir kanunun hâkimiyeti altında dünyamızın ne durumda bulunacağını tahayyül ediyor.
Wells, «bütün hâkimiyetler tek bir hâkimiyet içinde eritilmezse, milliyetlerin üstünde bir kuvvet meydana çıkmazsa, dünya mahvolacaktır» diyor ve «gerçek devlet, çağdaş hayat şartlarının bir zaruret haline getirdiği birleşik dünya devletinden başka birşey olamaz»; «hiç şüphe yoktur ki, insanlar kendi icatları altında ezilmek istemezlerse er geç birleşmeye mecbur olacaklardır» görüşünü ileri sürüyor.
«İnsanlığın dayanışması ile ilgili büyük hayallerin sonunda gerçekleşmesi için ne yapmak ve neyin önüne geçmek gerekeceğinin doğru olarak bilinmediği» ve «saldırgan bir dış siyaset geleneğine sahip olan devletlerin, birleşik bir dünya devleti tarafından güçlükle temsil edilebileceği» de bildiriliyor. Wells’in «Avrupa ve Asya’nın felâketleri ve ortak ihtiyaçları, belki dünyanın bu iki parçasındaki milletlerin bir dereceye kadar birleşmesine yardım edecektir», «olabilir ki, dünya ölçüsünde bir birleşmeye gidilmeden önce, bir sıra bölgesel birleşmeler yapılabilir» şeklindeki düşüncelerini de kaydedeyim.
Efendiler, bütün insanlığın görgü, bilgi ve düşüncede yükselip olgunlaşması, Hristiyanlığı, Müslümanlığı, Budizmi bir yana bırakarak basitleştirilmiş ve herkes için anlaşılacak duruma getirilmiş saf ve lekesiz bir dünya dininin kurulması ve insanların, şimdiye kadar kavgalar, çirkeflikler, kaba istek ve iştahlar arasında bir sefalethanede yaşamakta olduklarını kabul ederek, bütün vücutları ve zekâları zehirleyen zararlı tohumları yok etmeye karar vermesi gibi şartların gerçekleşmesini gerektiren «birleşik bir dünya devleti» kurma hayalinin tatlı olduğunu inkâr edecek değiliz."
------------------------------
BUDUR...