Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: "KALAYCI BABANIN BALET OĞLU"  (Okunma sayısı 3776 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 07, 2023, 11:32:05 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3245
  • Cinsiyet: Bay

"KALAYCI BABANIN BALET OĞLU"*

https://scontent.fada2-4.fna.fbcdn.net/v/t39.30808-6/347566199_2928222203976457_4515763748400327437_n.jpg?stp=dst-jpg_p843x403&_nc_cat=107&cb=99be929b-59f725be&ccb=1-7&_nc_sid=5cd70e&_nc_ohc=ykNr1TN2KokAX997GGH&_nc_ht=scontent.fada2-4.fna&oh=00_AfBet1aoD-8elUD8HKTiY6UVrxHoAYFqr3mvTROJHPbS0A&oe=64AD22D6


Yaşar Kemal babamın Kadirli’den arkadaşı. Bizi İstanbul’a getiren de Yaşar Kemal. Önce babam geliyor, Yaşar Kemal bir fabrikaya işçi olarak işe sokuyor Nesimi’yi. Fabrikada başlayan greve babam da katılıyor ve işten atılıyor.
***
O zaman Almanya’ya gitmeye çalışıyor ama bronşit olduğu için gidemiyor. Parası yok, kalacak yeri yok; Yaşar Kemal’i bulmaya Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) gidiyor.
***
Yaşar Kemal orada değil ama, o zamanlar genç bir avukat olan Ali Yaşar’la tanışıyor. Ali Abi o zaman TİP’in Gençlik Kolları Başkanı, babama “Burada kalabilirsin” diyor. Babam böylece TİP binasında kalmaya başlıyor. Sonra bir gecekondu tutup bizi de getiriyor İstanbul’a. Önce Gaziosmanpaşa, sonra Kavacık’ta oturuyoruz.
***
Kalaycı Nesimi Çimen’in Yaşar Kemal dışındaki arkadaşları Fakir Baykurt’lar, Abidin Dino’lar, İlhan Selçuk’lar, Yılmaz Güney’ler oluyor.
***
Bu ilişkileri nasıl kurduğu beni çok etkileyen bir konu. Babam ilkokulu sadece 3 yıl okumuş. 44 yaşında sınava girip ilkokul diploması aldı. Cumhuriyet okurdu, ama yazması kötüydü. Anneme de ben yazmayı öğrettim. Babamın en büyük özelliği çabuk kavrar ve hemen verdiği cevaplarıyla büyülerdi.
***
Atıf Yılmaz’la tanışınca onun bir filminde oynuyor. Sonra tiyatroya bulaşıyor. 69’da Umur Bugay, Tuncel Kurtiz, Savaş Dinçel’lerle beraber Halk Oyuncuları’nın kurucuları arasında yer alıyor. Pir Sultan Abdal oynuyorlar. Tunceli’de Halk Oyuncuları’nın oyunu yasak olduğu için gözaltına alınıyorlar.
***
Ben de babamla o turnedeyim. 10-11 yaşındayım. Aşağıda babam, Rahmi Saltuk, Tuncel Kurtiz dayak yiyorlardı, ben yukarıda oturuyordum. Beni İstanbul’a gönderdiler; 20 gün sonra babamlar geldi.
***
Fransa’da, Almanya’da, İsveç’te albümleri çıktı. Babam Paris’te, Türkiye’de tanıştığı Erdem Buri ve Tülay German’da kalırdı. Annem Tülay Abla’ya ‘kara kız’ derdi; bahçemizden salatalık, maydanoz toplar salata yapardı. Paris’te Zekeriya Sertel babamı Abidin Dino’nun evine götürüyor ve orada kalıyor.
***
Babam Peter Gabriel’le bir davette karşılaşıyor. Türkiye’ye dönünce; “Bir gitarcıyla tanıştım. Ben çalarken, curanın içine girdi. Hayran hayran dinledi. Sonra o da gitar çaldı. Müthiş bir gitarcıydı, ibadet ettim adama” diye anlattı. Yıllar sonra babam bavulunun kumaş cebine sıkışmış bir fotoğraf buldu. “Bak dedi, işte o adam”. “Baba o adam var ya; Peter Gabriel” dedim. Fotoğrafta babama sarılmış bir şey anlatıyordu, babam da Fransızca bilirmiş gibi onu dinliyordu.
***
Nota sehpası almaya paramız yoktu, babam ıhlamur ağacından dallar keserek bana nota sehpası yapmıştı.
***
Babama balet olacağımı söyleyince “Nedir lan o?” dedi.  Anlattım, dans falan diye; “Nerede mutluysan orada yaşa” dedi.
***
Babam Paris’te yine Abidin Baba’larda kalıyor. Türkiye’ye dönüş uçağı öğleden sonra ama erkenden kalkıyor. Abidin Baba ve eşi Güzin Abla “Niye erken kalktın?” diye sorunca; “Benim gidip oğluma çorap almam lazım” diyor. Abidin Baba, “Altta market var oradan alırız” deyince babam, “Yok, benim bale çorabı almam lazım” diyor. Şaşırıyorlar, “Kime alıyorsun bale çorabını?” diye soruyorlar. Babam, “Bizim oğlan bale yapıyor da” diyor. Abidin Dino, “Biz kendimizi ilerici aydın zannederdik, bir kalaycının oğlu bale yapıyor. Bu bir devrim” diye bağırıyor.
***
Annem beni bir kere Mavi Tuna balesinde izledi. Annemin koltuk numarasının yanında Nejat Eczacıbaşı oturuyordu. Annem başörtülü, yazmalı Dersimli bir kadın. Nejat Bey’i tanımıyor, ona “Meraba gardeş nasılsın” dedi. Nejat Bey, “Buyrun efendim” diye annemi oturttu. Bana da “Hiç merak etmeyin ben yanındayım” dedi, ben kulise döndüm. Oyun bitti, annemi almaya gideceğim, bir baktım Nejat Bey annemi getiriyor kulise. Nejat Bey tam gidecek, annem, “Senin durum ne, çoluk çocuk var mı, sana bakan var mı?” diye sordu. “Anne Nejat Eczacıbaşı o, holding sahibi, sayısız çalışanı var” dedim yavaşça. “Her şeyi olabilir oğlum, ben bir nasılsın diyeni var mı onu merak ettim” dedi. Babam hiçbir önemli günümde yanımda değildi, ya yasaklıydı, ya gitmişti.
***
Dilber ve Nesimi’nin oğlu olmak en büyük acıları, kederleri, en büyük sevinçleri abartmadan yaşamak demek. Çünkü temelimizde Alevi- Kızılbaş-Bektaşi kültürü var. 35 kişi o yangında öldü, biz 35 aile inanılmaz güzel bir terbiyeyle acımızı yaşadık. Bu aileler yapılan karşısında ne saldırdılar, ne hakaret ettiler, ne cam çerçeve indirdiler, acılarını çok onurlu yaşadılar. Kimse kendi acısını öne çıkarmadı.
***
Babamın ölümünden bir yıl sonra annem kalp krizinden öldü. Mezarında soyadı yoktur; “Dilber Ana” yazar. Annem çok çile çekmiş bir kadındır, çile tarlasıdır. Gözünden döktüğü yaşlar kadar mutlu günü yoktur. Ama en büyük devrimci Dilber ve Nesimi’dir. Bir kalaycı, halk ozanı, aşık; bir balet oğlu var, piyanist torunu (Saki Çimen) var... Abidin Dino’nun dediği gibi, bu bir devrimdir!
----------------------
*KAYNAK: Seral Cumali'nin Mazlum Çimen ile yaptığı röportajdan alıntılar.
"Babam kalaycı ben balet oğlum piyanist... Bu bir devrimdir!"
(12.08.2012 tarihli Pazar Postası)........
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Temmuz 07, 2023, 11:35:18 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3245
  • Cinsiyet: Bay

İçimizde böyle cevherlerde var. Yeter ki ;
 doğru insanlarla karşılaşılsın , yetenekte varsa yolun açık olur ...
Saygılar
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus