Üçüncü evre (girişime karşı suçluluk dönemi):
Freud’un fallik-ödipal dönem olarak adlandırdığı dönemdir. 3 yaş ile 5 yaş arası dönemi kapsamaktadır. Çocuğun iskelet-kas sistemi üzerine hakimiyetinin artışı ve dil becerilerinin gelişimi ile dış dünyanın ,keşfi ve orada rol almak şeklinde üstünlük-büyüklük düşünceleri başlar.Çocukta aşırı bir merak, cinsel organlarla ilgili yoğun düşünceler, başkaları ile rekabet ve çevredekilere fiziksel olarak zarar verme görülür. Çocuğun cinselliğe olan giderek artan merağı grup içi cinsel oyunlara, kendi ya da yaşıtlarının cinsel organlarına dokunma davranışlarına yolaçar. Eğer aile bu davranışları aşırı bir şekilde bastırıp, korkutarak önlemeye çalışırsa, ileri dönemde cinsel alanda sorunlu ve baskılanmış bireyler oluşur.
3. Yaş sonuna doğru kas gücü ve düşünce yeteneği gerektiren uğraşlara başlar. Bu sırada çevrelerince yetersiz hissettirilirlerse, ileri dönemde kendisinin başlattığı aktiviteler nedeniyle suçluluk hissi yaşayabilirler. İnisiyatif kullanma konusunda bu dönemde oluşan çatışmaları, kendi potansiyellerini, gerçekleştirebilecekleri en iyi davranışlarını sergilemelerine engel olabilir. Tutku ve hırs kavramları bozulabilir.
Yaşıtları ile oynayarak,onlarla nasıl ilişki kurabileceğini öğrenir. Eğer bu dönemde saldırgan dürtülerine hakim olabilmesi, uygun bir şekilde sağlanırsa çocukta inisiyatif kullanabilme yetisi ve tutku sahibi olma özelliği gelişir. Çocuk kendi davranışlarını sınırlamayı öğrenir. Saldırgan dürtülerini oyun,yarışma, eşya kullanma gibi yapıcı bir yöne yönlendirerek, başarılı ve sorunsuz bir çözüm sağlar. Aşırı baskılanma çocuğun girişimciliğini ve hayal gücünü kısıtlar. Çok güçlü bir süperego gelişimine neden olarak, ileride ya hep ya hiç tarzında düşünme, çevresindekileri kendi ahlak kalıpları içine girmeye zorlama şeklinde davranışlara yolaçabilir. Bu dönem başarılı bir şekilde aşılırsa sorumluluk, kişisel disiplin özellikleri gelişir.
Bu dönemde yasaklanmış dürtülerin baskılanması ile kişide suç ve kaygı duyguları oluşur. Bu gelişen taslak ileride ahlak kavramını oluşturacaktır.
Bu donemde çocuk, oedipus ve elektra kompleksleri denen karşıt cins ebeveyne yakınlaşıp, kendi cinsinden olan ebeveyni rakip gibi görme şeklindeki gelişimsel düşüncelerden kurtulup, kendi inisiyatifini ortaya koyarak, kendinde gelişen ahlak kuralları ve yaşam prensipleri çerçevesinde daha az çatışmalar ve suçluluk duyguları hissederek yaşamayı öğrenir.
Bu dönem başarılı bir şekilde yaşanamaz ise , suç ve girişim arasındaki çatışma ileri dönemde yaygın anksiyete bozukluğu, konversiyon bozukluğu da denen somatoform dissosiyasyonlara ,fobik bozukluklara ve psikosomatik bozukluklara yol açabilecektir.
Bu dönemde cinsel organların uyarılabilmesi görülmektedir. Bu değişim ile birlikte , uyarılma sonucu ayıplanma, cezalandırılma korkusu başlamakta, cezalandırılma sonucunda çocuğun kendi cinsel organının kesileceği ya da tahrip edileceği şeklinde korkuları başlayabilmektedir.
Vücut daha bir gelişmekte, buna düşünsel gelişim de eklenmektedir. Gelişen çocuk kendi işlevlerinde daha etkin olup, inisiyatif kullanmaya başlar. Karşılaştığı başarısızlıkları tolere edebilmeye, olmazsa kendine başka hedefler belirlemeye çalışır. Sorumluluklar üstlenmeye, ufak planlar yapmaya başlar. Bir önceki donemde varolan özerklik, artık daha bir amaca yönelik, daha mantıklı ve uyumludur.
Bu donemde sergilenen düşünsel ve vücutsal çaba sonucu sağlananlar ve elde edilen hazzın çevrece yoğun eleştirisi, suçluluk duygularına yolaçmaktadır. Annenin bir numarası olma amacı ve bu uğurda sergilenen tavırlar , kıskançlık, suçluluk duyguları ve kaygıya neden olabilir. İleri dönemde, çocuğun kendi içinde ana-babanın kendine koyduğu yasaklar ve uygulanan eleştirileri mumla aratan bir denetleme kurumu - baskın bir süperego- gelişebilir.
Bu dönem uygun bir şekilde yaşanırsa, çocuk sınırlarını bilerek, çevresiyle uyumlu bir şekilde görevler üstlenir, eşya ve amaca uygun nesneleri kullanarak, mutluluk ve başarı duygusunu daha çok tadar.