Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ESKİ VE YENİ AHİT  (Okunma sayısı 4491 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 22, 2008, 03:55:50 ös

Eski Ahid’in “Kanon” Oluşumu

 

     “Ve vaki oldu ki, Musa bu şeriatin sözleri tamam oluncıya

     kadar onları bir kitaba yazmağı bitirdiği zaman, Musa

     Allahın ahit sandığını taşıyan Levililere emredip dedi: 

     Bu şeriat kitabını alın, ve onu Allahınız RABBİN ahit

     sandığının yanına, sana karşı orada şahit olsun diye koyun.” 

     (Tesniye 31:24-26)

 

                Tanrı’nın vahiy mesajı yazıldıktan sonra belli bir şekilde korunmuştur.  Tevrât’ın Musa’ya verilenin aynısı olduğu ve hiç değişmediği dogması, Rabbanî Yahudiliğin ve onun günümüzdeki uzantısı Ortodoksluğun temel inançlarındandır.  Rabbanî kaynaklara göre, Musa’ya verilen aynısı olan bir standart Massoratik nüsha daima varolmuş ve Mabed’li dönem’de bu nusha, Mabed’de (Bet Ha-Mikdaş) muhafaza edilmiştir.  Diğer nüshalar, bu nüshadan kontrol edilip düzeltilmiştir.1 Midraş Rabah’ın Dıvarim Rabah bölümünde, Musa onüç tane Tevrât nüshası yazdığı, bunların onikisini Oniki Sıpt’a dağıttığı ve birini de Ahit Sandığı’nın içine koyduğu ifade edilmiştir.2  Ahit sandığı içine konan nüsha, standart nüsha olmuştur.3 Yahudiler ve Hıristiyanlar için Eski Ahit’in “kanon”- unun4 oluşumu M.Ö. 536’dan sonra Hz. Ezra tarafından yapılmıştı.5

 

                Eski Ahid’in en erken listesi, Sardis’teki (bugünkü Sart köyü) Mesih inanlıların önderi Melito (M.S. 170) tarafından yazıldı.  Eusebius’un (260-340) Kilisenin Tarihi adlı kitabına göre, “Melito arkadaşı olan Onesimus’a bir mektup yazdı.  Melito  bu mektubunda  Eski Ahid’in 39 kitabından  yalnız’a 27  tanesinden

____________________

1.  Lewitts, Studies in Torah Judaism, ss. 20-21;

    Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrât, 1997, s. 113.

2.  Bkz. Midraş Rabah, Dıvarım Rabah, IX:9; 

    Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrât, s. 79.

3.  Bkz. Tosefta, Baba Batra, 14a;  Adam, s. 79.

4.  Kutsal Kitap “Kanon”u:  Yahudilerce veya Hıristiyanlarca

    Kutsal Kitab’ın kabul edilen kitap dizisi veya listesi.

    Kanonık Kitap, Hıristiyan Kiliselerince Hıristiyan Yazılarının

    kabul edilen kitaptır.

5.  Jeffery, Grant, R., The Handwriting of God, s. 58.




söz etmektedir.”6 

 

                “Origen,in (M.S. 185-254), Eski Ahid’in “Kanon” listesi hakkında sözedilen kitapları bugünkü 39 kitabın aynısıdır, ancak İbranilerin sayısına göre 22 tane sayılmaktadır.  Hakimler ve Rut bir kitap; 1. ve 2. Tarihler ve 1. ve 2. Samuel birer kitap;  Ezra ve Nehemya bir kitap; Yeremya ve Yeremya’nın Mersiyeleri bir kitap; ve Hoşea ve Malaki arasında 12 küçük peygamberin kitapları bir kitap sayılırdı.  Böylece toplam 39 kitap sayılır.7 

 

                M.S. yaklaşık 90 yıllarında Flavius Yosefus, (M.S. 37-95) Apion’a Karşı (Contra Apionem) adlı kitabında, Yahudilerin 22 kitabından söz ediyor.

 

     “Biz Yahudilerin arasında, birbiriyle çelişen on binlerce

     kitap bulunmamaktadır.  Tanrı tarafından vahyedilmiş,

     tarihin tüm çağlarını içeren yirmi iki kitap var.  Bunların

     beşi Musa’nın kitaplarıdır, Tanrı’nın şeriatını, başlangıçtan

     (Musa’nın) ölümüne dek dünya tarihini içerirler.  Yani üç

     bin yıl öncesini konu alırlar. Bu tarihten Xerxes’in (M.Ö.

     c. 519-465) halefi Artaxerxes’in (M.Ö. ö. 338) egemenliğine

     kadar olan süre onüç kitapta kaydedilmiştir.  Geri kalan

     kitaplar Tanrı’ya hamd ve ahlâkı düzeltme gayesini

     güderler.”8

 

                Profesör F.F. Bruce, D.D., F.B.A., İngiltere’deki Manchester Üniversitesi’nin Kutsal Kitap İnceleme ve Yorumu Kürsüsü’nde Rylands Profesörüdür.  Prof. Dr. Bruce’e göre Yosefus’un 22 listesi, Yahudilerin geleneksel 24 listesinin aynısı olduğunu söylüyor.  Çünkü bazen Rut, Hakimler’in sonunda bulunuyordu, Yeremya’nın Mersiyeleri, Yeremya kitabının sonuna ekleniyordu.9 

 

                İskenderiye’li Atanasyus (M.S. 295-373), 367 yılında “Diriliş Mektubunda”, verdiği bir vaazda, sözü edilen kitaplar bugünkü 39 kitabın aynısıdır.  İbranilerin sayısına göre 22 tane kitap sayılmaktadır.  Ancak “Ester” kitabı eksik bulunuyor ve onun yerine  “Baruch”  eklenmiş   bulunuyor.    Bazı Yahudiler  “Ester”

____________________

6.  Eusebius, Historia Ecclesiastica, IV. 26;

    Bruce, The Books and the Parchments, s. 100.

7.  İbid, IV. 25;  Bruce, The Books and the Parchments, s. 101;

    Pache, The Inspiriation and Authority of Scripture, s. 46;

    Archer, A Survey of Old Testament Intruduction, s. 60.

8.  Yosefus, Contra Apionem, 1:38-41.

9.  Bruce, The Canon of Scripture, s. 33.

 

kitabında “Tanrı”nın ismi bulunmadığı için “Ester” kitabını kabul etmiyordu.10 

 

                İsa Mesih ile aynı dönemde yaşamış İskenderiyeli Yahudi filozof Philo, (M.Ö. 30 - M.S.40) Eski Ahit’in 39 kitabının, İbranilerin “Kanon” listesiyle aynı olduğunu kabul ediyordu.11 

 

                Hayrullah Örs Musa ve Yahudilik adlı kitabında Eski Ahit hakkında şunu yazar:  “M.Ö. 300’e doğru da Tarihler, Ezra ve Nehemya bölümleri (indirildi).  Bu son tarihten sonra Eski Ahit’in artık şimdiki şekilde kaldığı, hatta bir harfinin bile değiştirilmediği bir gerçektir.”12 

 

                “Nasıl ki İsaac Newton (1642-1727) bize yerçekimi kanununu vermemişse, Kilise de bize Kutsal Kitab’ın “Kanon” listesini vermemiştir.  Tanrı dünyayı yaratırken bize yerçekimi kuvvetini verdi, aynı şekilde Tanrı Kutsal Kitapları oluştururken, tek tek her kitabı vahiy yolu ile vererek  “Kanon” listesini oluşturdu.”13 Kutsal Kitab’ın “kanon” oluşumu kendi kendisinin doğruluğunu kanıtlar. Geisler ve Nix’e göre, “Kanonik kitaplar Tanrı tarafından verilmiştir, ve insan tarafından sadece keşfetmiştir.”14

verilmiştir, ve insan tarafından sadece keşfetmiştir.”

 

                Eski Ahit’in orijinallerinde, ne bölümler ne de ayetler vardı.  Ancak M.S. 1244 yılında St. Cher’li Hugo de Sancto Caro (ö. M.S. 1263) (Hugo Kardinali) Kutsal Kitab’ı bölümler halinde böldü.15  İki asır sonra, M.S. 1445 yılında, Haham Mordecai Nathan bu aynı bölümleri, ayetler halinde tekrar ayırdı.16

 

                Tevrât sayısız inanlılarca okunmuş ve koruna gelmiştir.  Bir yerdeki nüshasında değişiklik yapılmış olsaydı, başka yerlerdeki nüshaları bu değişiklikten uzak kalırdı.  Ve bugün çeşitli nüshalarda bu çelişkiler ortaya çıkardı.  Ne var ki, hepsi birbirine uymaktadır.  Kaldı ki, “Kutsal Kitap tahrif edilmiştir” diyenlerin  “gerçeğini”  ortaya  koymaları  gerekir.  Bunu  hiçbir

___________________

10.  Audet, “A Hebrew-Aramaic List of the Old Testament in Greek

     Transcription”, s. 135-154.

11.  Bruce, The Books and the Parchments, s. 98.

12.  Örs, Musa ve Yahudilik, s. 37.

13.  Packer, God Speaks to Man, s. 81.

14.  Geisler ve Nix, A General Introduction to the Bible, s. 221.

15.  Bruce, The Books and the Parchments, s. 121.

16.  Jeffery, The Handwriting of God, ss. 62-63.

 

zaman yapamayacaklardır, çünkü “başka gerçeği” hiç olmamıştır.17

               

                Ankara Üniversitesi, İlâhiyat Fakültesinden Prof. Dr. Baki Adam, Süleyman Ateş’in Tevrât ile ilgili görüsünü şöyle özetliyor:  “Ateş, Kur’ân’ın indiği dönemde sahih olan Tevrât’ın sonradan değişikliğe uğradığını, belki de İzzet Derveze’den etkilenerek, söylemekte, ancak daha sonra Hz. Muhammed’in peygamberliğinin Tevrât’taki delillerinin tahrif edildiği görüşünü saçma bulmaktadır.  O, bu hususta şunları söylemektedir:”18 

 

     “Bir kavım, Hz. Peygamber’in sıfatlarını Tevrât’tan silmek

     için herkesin üzerine titrediği Kutsal Kitab’ın metniyle

     oynayamaz.  Hiç kimse bunu yapamaz.  Her halde Tevrât, tek

     nüsha değildi ve Yahudi milleti de Medine’de oturan üç

     kabileden ibaret değildi.  Her kabilenin elinde Kutsal

     Kitab’ı vardı.  Bunların hepsinin birden değiştirilmesi

     ma’kul mudur?”19 

 

                Ateş’in bu son cümlesi kendisi içine mantıklı ve tutarlıdır.  Yahudi cemaatleri hakikaten, sadece üç kabileden ibaret değildi. Birinci ve İkinci Sürgün’de, Yahudiler Filistin’den dağılmıştı.   Kur’ân’ın   oluştuğu  dönemde,  Yemen’de, Filistin’de, Irak’da, Hindistan’da, Habeşistan’da, ve Afrika’nın muhtelif ülkelerinde Yahudi cemaatleri yaşamaktaydı.  Bağdat yakınlarındaki Sura ve Pumbethia Talmud akademilerinde, Filistindeki akademilerde (Bet-Midraş) Yahudilik çalışmaları devam etmekteydi.  Bu cemaatlerin ellerinde Tevrât nüshaları mevcuttu.  İlk dönemde Müslümanlarla muhatap olanlar da sadece Medine ve civarındaki Yahudi cemaatleridir.  Dolayısıyla, bu cemaatler böyle bir değişiklik yapmaya kalkışsa bile, bu teşebbüs, diğer bölgelerdeki, özellikle Irak ve Filistin’deki cemaatlerden tepki görecekti.  Çünkü o cemaatler için henüz Hz. Muhammed’in ve İslâm’ın bir değeri yoktu.  Ayrıca, Tevrât’ın Aramca (Targum), Süryanice (Peshitta), Yunanca (Septuagint), Latince (Vulgata) ve diğer birçok dilde tercümeleri bulunmaktaydı.  İbn Teymiyye’nin deyimiyle, bütün bu nüshaların değiştirilmesi mümkün değildir.”20 

___________________

17. Mir, Tanrı’nın “Telefon Numarası”: Gelişen Vahiy Yolları

    Üzerine Bir Çalışma, s. 33.

18. Adam, Tevrât’ın Tahrifi Meselesine Müslüman ve Yahudi

    Cephesinden Bir Bakış”, ss. 384.

19. Ateş, “Cennet Kimsenin Tekelinde Değildir”, ss. 134-135.

20. Adam, Tevrât’ın Tahrifi Meselesine Müslüman ve Yahudi

    Cephesinden Bir Bakış”, ss. 384-385.

 

                İslâmiyetin başlangıcında herkes; Yahudiler, Hıristiyanlar ve hatta müşrikler Yahudilerin Kutsal Kitab’ı olan Tevrât’ın Allah tarafından Mûsâ’ya verilen özgün ve ilâhî kitap olduğunu kabul etmişlerdi.  Kur’ân da Tevrât’ın doğru yolu gösteren Allah’ın Mûsâ’ya indirdiği özgün ve ilâhî kitap olduğunu kabul etmiştir. İslâmiyetin başlangıcında Tevrât tahrif edilmiştir şeklinde bir kuşku veya sorun yoktu.  Çünkü o gün bilinen dünyada herkes Tevrât’ın Allah tarafından Mûsâ’ya bildirilmiş olduğunu kabul etmektedirler ve konuda hemfikirdiler.  Kur’ân’da bu inancı kabul etmiş ve bundan dolayı kendi doğruluğuna kanıt olarak Tevrât’a uygun oluşunu göstermiştir.  Tevrât’ın Rabbi’ni Allah olarak kabul etmişse, aynı Allah’a inandığını bildirmiştir.  Ayrıca bütün İsrail peygamber ve kitaplarını aynen kabul etmiş, onlara inandığını bildirmiştir.  Dolayısı ile İslâmiyet’in başlangıcında İslâmiyet için ve Kur’ân için Tevrât’ın tahrif edilmiş olması diye bir sorun, bir kuşku kesinlikle yoktur.  Kur’ân için de yoktur; çünkü Kur’ân kendi doğruluğuna Tevrât’ı tanık ve kanıt olarak göstermektedir.  Hiç Tevrât’ın tahrifini ileri sürerek kendi kanıtını çürütür mü?  Kendi tanığını yanlışlıkla, yalancılıkla suçlar mı?  Değiştirilmiş, tahrif edilmiş olduğunu bildirir mi?21 

____________________

21. Sezgin, Kur’ân’ın Tasdik Ayetlerinin Yorumu, s. 17.

 


----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Yeni Ahit Kitabına (İncil) Giriş

 

Eski Ahit ile Yeni Ahit arasında sessiz dönem dediğimiz 400 yıllık bir zaman dilimi vardır. Bu döneme sessiz dönem dememizin sebebi hiç bir peygamberliğin gelmemiş olmasındadır. Ama Bu dönemde olan gelişmeler Yeni Ahit dönemini etkilemiştir. Ferisiler, Sadukiler, Sanhedrin Mesclisi ve Sinagoklar bu dönemde ortaya çıkmıştır.

 

1. Politik Değişim: Yönetim Perslerden Romalılar’a geçmiştir.

2. Dilde Değişim: Dil İbraniceden Grekçeye geçmiştir. 

3. Coğrafi Değişim: Yahudiler kendi ülkelerinden başka ülkelere dağılmışlardır.

4. İbadette Değişim: Tapınak sisteminden Havra düzenine geçildi.

 

Babil sürgünlüğünden sonra Babil’de kalanlar olmasına rağmen bazıları tekrar İsrail’e dönmüştü. İskender’den sonra Yahudiler arasında büyük bir dağınıklık oldu. Mesih’in gelişinden önceki zamanda İsrail’in dışında yaşayan Yahudiler İsrail’de yaşayanlardan daha fazlaydı (diaspora dönemi).

 

Bu dönemde İsrail isyanlarının ve yanlışlarının kendi üzerlerine yargı getirdiği anladı. Bölünen Krallığın kuzeyini Asurlular almıştı. Nebukadnetzar Yahudileri Babil’e getirmişti (Danilel de bu gruptaydı).

 

Yahudi inancı bir yerle ilgiliydi. Yahudi imanı Tanrı’nın verdiği bir yer ve tapınak ile ilişkiliydi. Babil’e sürüldükleri zamanda ibadetlerini nasıl yapacaklarını düşündüler. Çünkü tapınaktan uzakta kalmışlardı. Bu durumda kurban kesemiyorlardı (zaten tapınak yıkılmıştı). Bu durumda imanda gelişmeleri engellenmiş idi. İçinde bulundukları bu durum onları şu şekilde etkiledi:

 

a-) Yasaya Saygı: (İtaatsizlikten itaate geçiş dönemi) İtaatsizlik ettiklerinde başlarına belalar geldiğini iyi anladılar. Yasayı tutmak artık onlar için her şeyden daha önemli bir hal almıştı. Kutsal Yasayı tam olarak öğrenmek, ezberlemek ve hayata geçirmek çabaları tarihsel süreç içinde Yasadan uzak ve kurallara bağımlı bir anlayış ile yer değiştir.

 

b-) İman: Putperestliği bıraktılar ve Kutsal Kitap öğretilerine sarılmaya ve onu sıkı tutmaya daha çok gayret ettiler.

 

c-) Sinagog: Daha önce tapınak ve anma taşları vardı. Ama artık kurban kesemiyorlardı. Fakat Kutsal Yasanın okunmasına, öğretilmesine ağırlık veren bir yapılanmaya gitmek durumunda kaldılar.

 

d-) Yasa Öğretmenleri: Eski Antlaşma sisteminde Kahin en üst düzeyde olan bir kimseydi. Tapınak olmadığı için artık Kahinlik pratikte önemini kaybetmişti. Evlerde toplanmaya başlayan ve bunun sonuncunda Sinagok düzeninin doğması süreci içinde Kahinler ruhbanlıklarından soyundular, sıradan halk içindeki kimseler gibi oldular. Bu değişikliği Pastörel sisteme geçiş şeklinde yorumlayabiliriz.

 

e-) Yahudi Adının Kullanımı: Yahudi bölgesinde yaşayanlar için kullanılan bu söz bütün İbraniler için kullanılmaya başlandı. Yani bütün bu hayatı etkileyen sistem değişimde kendilerine yeni bir isim aldılar.

 

Persler Dönemi: Babil 586 yılında Kudüs’ü yıktı. Ve Yahudiler sürgüne gittiler. Persler 539 yılında Babil’i yıktılar ve Yahudilerin ülkelerine dönmelerine ve tapınağı yeniden bina etmelerine izin verdiler. Nehemya ve Zekeriya kitaplarında Yahudilerin Persler’le ilişkisini görebilmekteyiz. Zekerya ve Hagay 538 yılına bu ilk dönen grup içindeydi ve bu dönemde hizmet ettiler (520). 516 yılında tapınak yeniden bina edilerek Rab’be adandı. Ezra 458 yılında Kudüs’e döndü. Nehemya 445 yılında Malaki 440 yılında Kudüs’e döndüler. Büyük İskender 320 yıllarında Perslerin dönemini bitiriyor. O dönemde bilinen en öenmli yerleri işgal etmişti. Makedonya’dan Hindistan’a kadar olan büyük bir coğrafya istila edilmişti. Grekçe bu alan içinde ticaret dili oldu. Bu da Grekçe Yazılacak olan Yeni Ahit’in böyle büyük bir coğrafya içinde bütün milletlere ulaşmasını sağlayacaktı. Böylece Müjde pek çok ulus tarafından anlaşılacaktı. Bu arada Yahudiye ve Samiriye’de dağılmış olarak yaşayan Yahudilerin pek çoğu da diğer uluslar gibi Grekçe kullanmaya başladılar. Yahudilerin, Büyük İskederin ölümünden sonra dört büyük yönetim bölgesinden biri olan Mısır’a ve güney civarına gittiklerini gözlemliyoruz. Çünkü burada refah ve güven içindeydiler. Mısır’da ve güneyde yaşayan Yahudiler dillerini unutmaya başlamışlardı ama inançlarını korumak ve devam ettirmek istiyorlardı. Bu da Eski Ahit’in ilk grekçe çevirisinin[1] yapılmasını zorunlu kıldı (200-300). Mısırlılardan sonra yönetimin Suriyelilerin eline geçmesi (İ.Ö. 198-142) Yahudiler açısından oldukça kötü oldu. Suriyeliler Yahudilere baskı uyguladılar onların kültürlerini silmeye çalıştılar. Ama baskı arttıkça Yahudilerin imanı da arttı, dinlerini ve kültürlerini bırakmadılar. Daha sonra yönetim Makabilerin eline geçti (İ.Ö. 167-63). Yahudiler bu dönemde dini reformlarını gerçekleştirdiler. İ.Ö. 142 yılında yönetimi ve politik özgürlüklerini ele geçirdiler. Bu dönemde iki grup ortaya çıktı:

1-) Ferisiler: Dinsel gücü elinde tuttu (müjdeci Hristiyanlar gibi Kutsal Kitapta yazan herşeyi kabul ettiler (melekler, ölümden sonraki hayat, diriliş v.s.).

2-) Sadukiler: Politik gücü elinde tuttu (diriliş, melekler, ruh gibi konulara inanmadılar).

 

Roma Dönemi: Bu tarihsel egemenlikten sonra Roma egemenliği altına girdiler (İ.Ö. 63 yılından itibaren devam eden süre). Bu dönemi İ.S. 70 yılına kadar olan süre içinde ele alıyoruz. Çünkü onlar bu dönem zarfında Müjde’nin yayılmasına fark etmeden yardımcı oldular. Roma döneminde dil Grekçeydi. Romalılar yönetimleri altında bulunan her yere yollar yaptılar. Bu da Müjde’nin her yere ulaşması bakımından oldukça iyi bir gelişme idi. Roma’nın bu dönemi içinde savaş olmadığı için insanlar daha sakin bir dönem yaşadı.

 

Bütün bu dönemin sıkıntıları ve her zaman yanlarında bir peygamberin danışmanlık ve yol göstericiliği ile yürümeye alışmış İsrail halkının Kurtarıcı Mesih özlemini en üst noktaya taşımıştır:

Luka 2: 10‑11Melek ise onlara, «Korkmayın!» dedi. «Size, tüm halk için büyük sevinç kaynağı olacak bir müjde getiriyorum: bugün size, Davut’un kentinde bir Kurtarıcı doğdu. Bu, Rab olan Mesih’tir.

 

 

 

Yeni Ahit’e Giriş

İ.S. 55 (60)-95 yılları Yeni Ahit kitabının tamamlanma sürecidir.

 

Yeni Ahit Eski Ahit’in devamıdır ve Eski tek bir kitap olarak tamamlar.[2] Eski Ahit, bir Kurtarıcı ihtiyacının nasıl doğduğunu, Tanrı halkının kurtarıcı özlemini, kurtarıcının gelişine hazırlamasını ve Tanrı’nın, tarihi vaat edilen Kurtarıcının gelişine nasıl yönlendirdiğini anlatır. Yeni Ahit ise Eski Ahit’teki sözlerin nasıl gerçekleştiğini, Kurtarıcı İsa’nın gelişi, Kurtarıcının bize örnek olarak bıraktığı yaşamını, öğretisini ve mucizelerini anlatır. Eski Ahit Tanrı’nın antlaşmasal vaatlerini ve peygamberlerin sözlerini içeren kitaptır. Yeni Ahit kitabı ise Yasa ve Peygamberliklerin Kurtarıcı İsa ile nasıl tamamlandığını gösterir.

 

Elçilerin İşleri 10:43 Kendisine iman eden herkes, günahların bağışlanmasını O’nun adıyla alacaktır, diye bütün peygamberler O’na tanıklık ediyorlar

Böylece İsa Mesih yaşamı, ölümü, dirilişi, yükselişi Eski Ahit’in nasıl tamamlandığını, Eski Ahit’in nasıl kendisiyle ilişkili olduğunu gösterir.

 

‘Yardımcı’, ‘Öğütçü’, ’Tesellici’ Kutsal Ruh’un (paraklitos) gelişini de önceden açıklayan İsa Mesih, Kutsal Ruh’un da Eski Ahit gibi kendisine tanıklık edeceğini, ve Kutsal Ruh’u alan havarilerin de aynı şekilde kendisine tanıklık edeceğini bildirmiştir (Yuhanna 14:26; 15:26-27; Elçilerin İşleri 1:8 [Matta 18-20]).

 

Yeni Ahit kitabı da Eski Ahitten bu yana Müjdelenmiş olan Kurtarıcı’nın havarilerine verdiği bu emir ve tanıklığın kitabı olarak ortaya çıkmıştır.

 

“Neden tek bir İncil yazılmadı?” Eğer havariler ya da onlardan sadece biri tek bir İncil yazmış olsaydı, Eski Ahitten beri müjdelenmiş olan Yeni Ahit’in ve dolayısı ile de Eski Ahit’in mesajı basitleştirilmiş olacaktı. Tanrı tarihine dair bilgimiz, Tanrı’ya ve O’nun kurtarış Müjdesine dair olan bilgimiz de eksik kalacaktı. Yeni Ahit’in bu denli kapsamlı ve geniş olması Eski ve Yeni Ahit’in bütünlüğünü ve zenginliği doğru anlayabilmemiz için bize verilmiş olan bir zenginliktir.

 

İnciller farklı yönlerden İsa Mesih’i ortaya koyar:

Matta Bölümü İsa Mesih’i Kral yönüyle vurgular ve Krallık Konusunu buna bağlı olarak anlatır.

Markos Bölümü İsa Mesih’i hizmetçi yönüyle vurgular ve Hizmet etme, Hizmetçi olma Konusunu buna bağlı olarak anlatır.

Luka Bölümü İsa Mesih’i insan yönüyle vurgular ve O’nun mükemmel insanlığını bizlere bir örnek olarak anlatır.

Yuhanna Bölümü İsa Mesih’i Tanrı’nın Oğlu yönüyle vurgular ve O’nun Tanrısal yönünü buna bağlı olarak anlatır.

 

Diğer yandan yazılış amaçları arasına farklı ulusları kattığımızda Matta Bölümü Yahudilere, Markos Bölümü Romalılara, Luka Bölümü Greklere yönelik yazılmıştır. Yuhanna Bölümü evrensel olup tüm dünyaya hitap eder. Elçilerin İşleri Mesih’in Müjdesinin yayılmasını açıklar. Mektuplar İsa Mesih’i pratik ve teolojik açıdan bizlere açıklar. Vahiy bölümü İsa Mesih’teki tamamlanmayı (Eski Ahit, İnciller, Elçilerin İşleri ve Mektuplar) gösterir.

 

Yeni Ahit İnancının İki Özeti:

ELÇİLERİN İMAN AÇIKLAMASI

İZNİK İMAN AÇIKLAMASI

 



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Septugant çevirisi adı verilir. Çünkü yetmiş kişi bu çeviride görev almıştır.

[2] Eski Ahit kitabı Yaratılışın öyküsü ile başlar, Yeni Ahit kitabı ise Yeni Yaratılışın öyküsü ile noktalanır (Tekvin1:1, Vahiy 21:1).




הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
14 Yanıt
20080 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 28, 2017, 07:54:36 ös
Gönderen: Tık-Tik-Tak
0 Yanıt
2247 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 30, 2007, 03:10:11 ös
Gönderen: Genius Loci
32 Yanıt
17418 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2013, 02:15:23 ös
Gönderen: CAMPANELLA
0 Yanıt
2915 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2010, 10:47:12 öö
Gönderen: ADAM
8 Yanıt
5725 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2010, 04:54:03 ös
Gönderen: Onien
1 Yanıt
4180 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 18, 2012, 09:27:36 ös
Gönderen: akcanmd
0 Yanıt
3877 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 06, 2010, 09:19:37 öö
Gönderen: ceycet
6 Yanıt
6101 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 11, 2013, 08:24:52 ös
Gönderen: karahan
19 Yanıt
11527 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 07, 2013, 06:11:57 ös
Gönderen: karahan
2 Yanıt
3580 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 15, 2015, 12:20:25 ös
Gönderen: akcanmd