Evren Kendi Kendini Oluşturur ve Tanrısal Olan, Herşeydedir
Her şey Ölüler kitabında yazılmıştır... Çok eski zamanlarda, düzgün yüzlü Keops veya Sakkara piramitleri yapılmadan çok önceleri, yaratılış sırlarına
inisiye olmuş olan eski Mısırlılar, Güneşin her sabah Nout'un karnından çıkıp, her akşam batının son ışıkları yaşayanların evreninin sınırlarını belirlerken,
Nout'un
ağzında kaybolduğunu biliyorlardı. Ve ayaklarımızın altında ki öbür dünyada toplanmış ölüler, güneşin gece yolculuğunda, Douat'ın 12 bölgesinde ki
değişimlerini seyredebiliyorlardı. Ve burun deliklerinden yeniden hayat nefesini bulan ölüler, Güneş kayığının köpek başlı maymun tapınıcılarını, büyülü
kürekleri ve Skarabe (Türkçede ki karşılığı bok böceğidir), yani Khapradan oluşan tanrı biçiminde görüyorlardı.
Nil vadisinin eski ahalisinin ölüler alemine girmeden ve bilgiler kitabının sayfalarını açmadan önce, onların ebediyeti olacak şaşırtıcı evrenin kapıları
açılınca, ölüleri bekleyen tanrılardan bir kaçını öğrenmeliyiz.
Ptaah:Ptaah varolan herşeyi yarattı. Ondan önce, ne varlık, ne de yokluk vardı.Yukarıda ne uzay ne de gökyüzü vardı. Hareket eden neydi? Nerede ve kimin
yönetimindeydi? Derin, dipsiz su mu vardı? O zaman ne ölüm ne ölümsüzlük ne de geceyi gündüzden ayıracak bir belirti vardı.BİR nefes almadan soluyordu,
kendiliğinden hareketli idi:ötesinde hiçbir şey mevcut değildi. Başlangıçta karanlıklar karanlıkları örtüyordu. Boşlukta hapsolmuş BİR, sıcaklığın gücü ile
vücut buldu. (Rigveda, x,129-Louis Renou çevirisi) Ptaah tanrıları ve ilkel sulara batmış ülke olan Mısırı yarattı. Onun sayesinde, dünyanın başlangıcında
tanrısal sözler söylendi ve tanrılar varlığı bildiler, çünkü Ptaah, Memphis tanrıbilimine göre çoğalma organları olan dil ve yürek idi. O zamandan, ilk
kaostan sular ve yerler oluşur oluşmaz, gelecekteki ölülere vaad edilen milyonlarca yıllık yaşamın simgesi olan asanın sahibi idi.
Anubis:Ruhları yargılayan tanrılar mahkemesinin başta gelen kişisi Anubis, dünyanın yaratıldığı gün herkesin yerini saptadı ve bunu öyle bir şekilde yaptıki
herkes için heryer zamanların sonuna kadar burada da öbür dünyada da belirlenmiş olsun. S.Mayassis 'ölülerin ve ruhlarının bir koruyucu tanrısıdır ve bu
koruma onlara yardım edip, onları arıtmaya yöneliktir' demektedir Ona kemikleri yeniden toplayan alt dünyanın kapı açıcısı da denir. Ruhun tartılması
törenlerinin tamamlanması için, ölüyü karşılayıp elinden tutarak Osirisin karşısına götüren odur. Hareketlerin, mekanların, şekillerin, sayıların,
gezegenlerin muhasebecisidir. O aynı zamanda büyü metinlerinin, her ay canavarların yutmak istedikleri ve yıldız takımları arasından Thoth görünür görünmez
geriye kustukları ayında koruyucusudur.
Başka tanrıların sevgili katibidir. Çünkü 100 kapılı Teb'de hüküm sürecek daha doğmamış firavunların isimlerini Heliopolis (İsanın inisiyatik eğitim aldığı
tapınak) kutsal ağacının yapraklarına yazan odur. Karanlıkların ışığı olan Seth'in ışığının aksine (dünyanın uzaya uzayan gölge konisi ışığının)-her ruh
güneş ışığını almadan oraya dalacaktır- ölülerin bedenlerini bırakır bırakmaz geçtikleri 12 burç ışığının zıttı olan o karanlık ışıktan farklı olarak,
Anubisin ışığı pırıl pırıl ve Osirisin karşısına temiz çıkmış ruhlar için mutluluk vericidir.Bu bir ışık merdivenidir. güneş yaratılmadan önceki ilk
yaratılış ışığıdır. Kozmik yumurta, Anubisin ışığıyla aydınlanmıştır. Yaşayanlar için şafak neyse, bu ışıkta ölüler için aynı şeydir. o, onun güne çıkışını
sağlayacak ışıktır.S.Mayassis, 'Anubisin ışığı öbür dünyaya giriş veya ruhlar dünyasına çıkıştır' demektedir.
Osiris:Osiris de ölülerin koruyucu tanrısıdır. Bütün doğan şeylerin simgesi olduğundan, ölüler arasında ki yeri tamdır; çünkü ölüler, galaksilerin döndüğü
gök nehirlerinde ebediyen dolaşmaya başlamadan önce, belki de evren dediğimiz başlangıç ve oluş olan ışıklı ruhların arsında artık belleği olmayan zamanda
gelişmeye başlamadan önce, 2. bir defa daha doğacaklardır. Bu dünya uzayın tanınmaz bedeninde ölü bir hücre, ölü bir dünya haline gelinceye kadar, Osiris
yeryüzünde biten her buğday tanesinde, ne kadar ilkel olursa olsun her hayat parçacığında ölülerin kalbi ve yüzü olunca onlara yöneltilen her bakışta, Nil'in
taşma zamanında ki ter gibi, ellerinden ve ayaklarından süzülen her su damlacığında, yeniden çoğalarak doğacaktır. Osiris, yeryüzü ve uzayda olsun, yaşamsal
etkinliktir; bir tanrının görünür şekli altında ölülere yeniden canlanmayı vaadetmek için ve sonuçta Osiris'in görkemi ile yeniden canlanacaklarını vaadetmek
için onların dünyasına iner. Çünkü kendini temize çıkarmış her ölü, tıpkı toprağın bağrına düşmüş bir buğday tanesi gibi, evrenin derinliklerinde bir hayat
tomurcuğudur. Osirisin destansı devirlerin ilk firavununun zaferi, kutsal kent olan Abydos üzerinde yeniden parlasın, ölülerin koruyucusu tanrı, yaşayanların
nefesini ebediyen beslesin... Daima, aydınlık kabirlerinde, ölüler gökyüzünün anası tanrıça Nout'un kollarında, Osirisin etkileri onların organlarını
canlandırsın, kemiklerini birleştirsin, büyü merasimlerine göre çarpraz sarılmış sargıları olan ölüler Osiriste kişileşsin, yeniden doğarak. O'nu
çoğaltsınlar, ka'ları -ezoterik kopyaları- İalou alanlarının güzelliklerine açılsın. Osiris'in karısı büyücü İsis ağlasın; o İsis ki insanlara bedenlerinin
çürümemesi için ne yapmak gerektiğini, iç organlar ayrılıp vazolara konduktan sonra bedenin nasıl mumyalanacağını öğretti; o İsis ki kardeşi Seth
tarafından öldürülmüş sevgilisini, bütün Mısıra dağılmış, parçalanmış -erkekelik organı hariç, çünkü onu nehirde bir balık yutmuştu- 13 organını bulduktan
sonra diriltmişti. Abydos ta ki ünlü nekropolde (Ölüler kenti) Osirisin lahitinin üzerinde, bir yeniden dirilme sahnesini canlandıran nefis bir kabartma
vardır. Sanatçı ölüler kitabında yazılı olanı elindeki materyale çok güzel bir biçimde yansıtmıştır. Burada firavun 1. Seth'in dirilişini görürüz. Kral,
lahitin üzerine uzanmıştır. İsis sağında Horus solunda ve ikiside ayaktadır. Firavunların başlarının üzerinde, uçan tanrıların simgesi 'Gerçek' akbabası,
Asur'da Asurbanipalin başı üzerindeki gibi kanatlarını kapatmış kralın yüzünü gözetlemektedir. Çünkü Abydos gecesinde kral ölümsüzleşecektir. Zamanında
Osirisin olduğu gibi..
Ra'nın firavun gibi, Osiris ile doğacak ölü için de aynı şey olacaktır. Piramit metinlerinde yazıldığı, 1. Seth'in dirilişini gösteren kabartmada olduğu
gibi, İsis ve Horus ölüyü kutsayacaklar ve ona kalk uyan diyeceklerdir. Ve ölüler yeryüzünü uzaklaşan ölüler gibi değil, gitmekte olan canlılar gibi
terkedeceklerdir.Bu ölü firavunlar Osirise doğru gidecekler ve defalarca dinledikleri rahibin sözlerini hatırlayacaklardır: Osiris, sana doğru
yükseliyorum... Temizliğim ellerimdedir. Tanrıça Tefnout'un önünden geçtim ve tanrıça beni temizledi... Ben bir rahibim ve bu mabedin rahiplerinden birinin
oğluyum... Defalarca işittiğini yeniden hatırlayacaklardır: Bağ çözüldü bu kapıyı geçmek için bilekler serbest kaldı. Üstümde ki bütün kötülükleri yere
attım.
Hepsi Osirise doğru gideceklerdir. Yüzleri yeniden hayat ve güç bulacaktır; Burun delikleri kuzey rüzgarlarının serinliğini duyacaktır.Gökyüzünün İalou
tarlalarında buğdayların büyüdüğünü göreceklerdir. Gecenin kapılarının önünde bırakmış olacakları yaşayanlar, kutsanmış ruhlara her yönden adaklar
getirecekler ve bunları kutsal sularla ıslayacaklardır. Evet, hepsi birbiri ardına dirilecek, kalbi çarpmayan Osirisin önünde ebediyen duracaklardır.
İsterlerse ve eğer doğru bulunurlarsa, her gece öbür dünyanın 12 bölgesinde yüzen kayıkta oturabilecekler, tanrısal kediyi Heliopolis'in kutsal ağacını
yardıktan sonra iç organlarının ışıklı tayflar önünde, üst idarecilerin sıralanmasını görecekler ve şöyle haykıracaklardır: Ey güçlü Osiris! biraz önce
doğdum. Bana bak, az önce doğdum!
Seth: Seth, hayvan başlı kötülük prensi, karanlıkların akıl almaz karmaşasını bizi taşıyan dünyanın altında düşünülen bu harabiyet bölgesinde ki bozucu
herşeyi kişileştirir. Kendisine pislik attığı için Horus onun testislerini koparmış, böylece ondan gücünü ve erilliğini almıştır. Mısırlılar Coptosta Seth'in
erkeklik organını ellerinde tutan Horusun bir heykelini dikmişlerdir. Silueti titremeden gözönüne getirilemeyen Seth, ünlü lanetlemelerle davet edilir.
Bununla birlikte, bir çok düşman ülkeyi yenen II. Ramses bir tapınağın kapısına, kendisinin Seth'in dostu olduğunu yazdırmıştır. Siyah domuz Seth, her ay
dönümünde, ayı yutar; çünkü Osiris'in ruhu oraya sığınmıştır. Bu Horus-Seth çatışması, bu evrensel mitos, iyi ve kötü arasındaki sonsuz savaştır. Dünyanın
başlangıcından beri şu veya bu şekilde ortaya çıkar. Bazen şurada yatışır bazen burada alevlenir. Ölmüş eski zamanların gecesinden ve gelecek zamanlarda,
insanları yapan tanrıların ortaya çıkardıkları bazen saf olmayan bu alev, sonu gelmez ikiliktir.
Horus: 20 değişik şekil altında Horus, Mısır panteonunun en büyük tanrılarındandır. O Louvre müzesinde görebileceğimiz firavunun önünde zarif kutsama jestini
tekrarlayan şahin başlı (Hieracocephale) Horustur. Edfou'da kutsalların kutsalının tapınak kapısının kulelerinin 14 katıyla korunduğu, şahin başlı acımasız
Horusta görülebilir. Bedenlerin açıcısı da denilen Hor Behoudit, tanrıların zifaf odasının veya çiftleşen canavarların koruyucusudur. Simgesi şahin kanatlı
güneş yuvarlağı, binlerce yıl süresince Mısırın birçok tapınağında onurlu bir yer almıştır. Fakat ruhunuzun derinliklerini araştıracağından hiç kuşkusu
olmayan Edfou'da ki Horusun bakışı, son derece zalimce bir iz bırakır. Tapınağın avlusunun yaldızlı ışığında son derece tedirgin edici, sadece ölülerin
tanıdığı bir dünyanın kapıları önünde o dünyaya son derece yakışan bir bakıştır bu...
Piramit metinlerinde, Seth'i Horus'la karşı karşıya getiren korkunç savaş ilişkisi anlatılır. Bu metinlerden Seth'in nasıl testislerini ve Horusun bir gözünü
nasıl kaybettiğini öğreniriz. Bu kötülüğü kovalayan, yakalayan, ve peşini bırakmayan Horus, özellikle ölüler tarafından saygı görmektedir. Çünkü bu ışık
yapılı Horus onların gözünü açmıştır. Böylece ölüler onun aracılığıyla görebilecekler, Nil kıyılarında canlıyken yürüdükleri zamanki gibi, adımlarını
sonsuzluğa aynı kolaylıkla yöneltebileceklerdir. İsis, Osirisi, Horus biçiminde dirilttikten sonra, onu gökyüzüne, tanrıların karşısına, yeni şekillere doğru
çıkardı. Eski mısırlılar içinden çıktığı eski şekilden evrim sonucu oluşan her şekle, çocuk diyorlardı. Genç bir adam, kendi kendinin çocuğu, çocukluğunun
oğulu (yetişkin, genç adamın babası; ihtiyarda yetişkinin babasıdır) O, önce ki şekli üzerinde ki yengisi ile yeni nitelikler kazanmıştır. Horus, Osirisin
yeni bir yaşam biçimidir. Evrim, ruhun yükselişi ve saflaşma yoluyla değişimi, önceki tabiatından, şekliden çıkarak, bir çocuk olunmasına bağlı birşeydir.
Ölmüş Osiristen çıkıp İsisi dölleyen tohum bir Horus-Sothis, aydınlık Horustur! Kardeşin İsis, aşkınla mutlu sana geliyor; onu Phallusun üstüne koyarsın ve
tohumun ona dahil olur. Şu halde ölü Osirisin kadavrasından çıkan tohum herşeyi tamam bir Horus'tur. Sothis gibi delici, yani kadavradan çıkan Sothis ışığı
gibi, aynı zamanda ışık merdiveninin 1. basamağı, samanyolunun ışığı, ölüye milyonlarca yıllık gelecek yaşamına olduğu kadar en son ve en ebedi, kozmik
yumurtanın bağrında yanan güneş ışığına erişme olanağını sağlayacaktır...
'' Mısır'ın ölüler kitabı da tıpkı Tibet'inki gibi ölüyü ölümden sonrasına hazırlar.Ölen kişinin bu dünyaya geri enkarne olmaması için gerekli donanımlarla gitmesine yardım eder.En büyük kurtuluş reenkarnasyon zincirinden kurtulup, Tanrıların katına yükselebilmektir.Elbette kitabı okuyan biri yeniden gelmesine gerek kalmayacak şekilde olgunlaşmaz, hayat boyu süren bir donanımla ölmüştür zaten.Mısır'ın ölüler kitabı inisiyelerce yazılıp, yine kendilerinin anlayacakları sembollerle örtülüdür.Kitapta da yazan kişiyi belirten "Osiris Nu der ki: ...", "Osiris Ani der ki:..." gibi ibarelere rastlanır.Zaten bu metinlerin sıradan halktan ölen birine okunması söz konusu bile olamaz.Ruh öldüğü zaman hala öğrenmesi gereken şeyler olabilir.Kitap ölünün bazı dersleri almadan da yükselmesine yardımcı olur.
Bu sözlerin üzerine yüklenen enerjilerin meydana getireceği etki burada söz konusudur ancak tercüme edildiğinde, bu etkinin ortadan kalktığı da unutulmamalıdır.Ölüler kitabında ölünün Öte Alem'deki yolculuğu sırasında açıklanan yöntemler ve okunması gerektiği söylenilen ilâhiler, ölen varlığa astral mekandaki görevlilerce açıklanan inisiyatik sırlar ve bilgiler gibi konular vardır. ''