Sayın Karan'ın iyi niyetinden kesinlikle kuşkum yok.
Aleviliği anlatırken aslın da Bektaşilikten söz ediyor.Bir öğretiyi ezoterik sistem içinde değerlendirebilmemiz için,öncelikle bunun doğuştan benimsenmemiş olması gerekir.
Sevgili Ceycet, iyi niyetinizden dolayi tesekkur ederim. Bu konudaki tek amacim elbetteki sadece bilgi alis verisinden baska birsey degil. Ben Aleviligin inanç yapisi ve felsefesi soz konusu oldugunda onu "Alevilik yada Bektasilik" diye ikiye ayirmiyorum. Cunku her ikiside (farkliliklar barindirmalarina ragmen) inanç bazinda aynidirlar.
Şimdi,sayın Karan'ın iddalarına bir göz attığımızda alevi olarak doğan bir İslam inananını özgün biryere koymalıyız.Alevi olduğuna doğuştan inandırılan,ama sadece ailesinin ve dedelerin kültürüyle yetişmiş sıradan bir aleviye Platon'u sorarsak ve onun öğretisine yakınlaşmasnı önerirsek görülecek olası tepki;beltaşiliğin ve ezoterizmin mantığını bize öğretebilir.
Çünkü,çoğu alevi bilmese de aleviliğn de,tasavvufunda en yakın kaynağı merhum Platon'dur,dediğim de beni aleviler de sunniler de lanetliyecektir.Hele ki bunun içine Pitagoras'ı,Bruno'yu,Sokrates'i ve adlarını anarken tanıyabildiğim kadarıyla zulme uğramış tüm aydınlanmışları koyarsam ki sayfalar sürer,bendenizi de benim düşünenleri katletmek için sıraya girecek milyonlarca cahil
türeyecektir.bunların alt yapısı yüzyıllar önceden hazırlanmıştır.
Konunun başında da belirttiğim gibi,sayın Karan'ın samimiyetine kesinlikle inanıyor ve yaptığı araştırmalar için kendisini takdir ediyorum.Biraz daha uğraşı verir ve azmini kaybetmezse,ezoterizmin ve sadece bu konu ve sadece bu konu ile ilintili söylemlere katılınan teist ezoterizmin üzerinde uzlaşacağımızı umuyorum.
Saygılarımla
Degerli Ceycet; soylediklerinize katilmamak mumkun degil. Artik Aleviler baslarini Arap çollerinden çikarip binlerce yil oncesinden gelmis kadim tarihlerini anlamalidirlar. Bu tarihte Platonundan, Pisagordan, Eflatundan, ne denli etkinelildiginide. Ben bunlari incelemeye çalisan birkaç arastirma yapmistim. Bazilarini henuz yayinlamaktan çekinsemde daha once farkli alanlarda zaten paylasmis oldugum birini paylasacagim. Bunlarin dogrulugu simdilik tartisilir. Ama yinede bir baslangiç oldugunu dusundugumde en azindan ne kadar kotu olursa olsunlar biraz rahatliyorum. Merhum Platondan degil Pisagordan basladim. Pisagor ile Anadolu Alevilileri ve Sufiler arasindaki benzerlikler etkilesimler oldukça çarpici etkileyici. Bu çalismada adi geçen Pisagor ogretisini ve ogretinin yasadigi-yayildigi Anadolu alaninida dikkate alarak Aleviligin ezoterik ogretiler ile arasindaki benzerliklere farkli bir pencereden ornek verebileceginide dusunuyorum.
"Pisagor ve 2570 Yil Oncesinde Batini Felsefe "Isik Karan'liklar Içinde SakliBugun, adina Alevilik dedigimiz inanç sistemimizin derinlikleri, dune kadar 1400 yil oncesinin Arap Yarim adasinin disina çikamazdi. Oysaki birtakim tabulari kirdiktan sonra yanildigimizi anladik. Aleviligin sahip oldugu temelleri, ibadet sekilleri ve en onemliside felsefik yapisi izlerini arap yarim adasinda goremezken tahmin bile edemeyecegimiz, asla dusunmeyecegimiz yerlerde, zamanlarda sakli oldugunu farkettik. Isigin, KAranliklar içinde sakli oldugunu anladik. Iste bu karanlik donemelerde aydinlatilmasi gerekenlerden biride Pisagor donemidir.
Neden Pisagor Donemi?Pisagorun tarihteki, matematikteki rolunu bilenler Alevilik ile arasinda ne gibi bir bag oldugunu soramadan edemeyeceklerdir. Acaba "Pisagor'da mi Aleviydi" diye alay edeceklerde olacaktir. Oysaki bizler arastirdikça ogrendikçe, tarihin karanlik sayfalarini aydinliga çikardikça Pisagorgen felsefenin Alevilik felsefesi ile çok buyuk ortak noktalarda birlestigini gormekteyiz.
Hace BAktasi Veli ile Pisagor Arasinda 1770 Yil Var.Peki her ikisi arasinda bunca yil olmasina karsin Pisagor nasil oluyorda Bektasi Velinin dusuncelerini onca yuzyil once yayabiliyor. TAnriyi, olumu, yeniden dogusu, ruhu, cennet ve cehennemi reddi gibi birçok konuda ayni felsefik bakisa sahip olabiliyor.
Anadoluya sadece birkaç kulaç uzaklikta bulunan Sisam adasinda zengin bir yuzuk satisinin oglu olarak m.o. 570'de yani Hace Bektasin Anadoluya resmi yerlesme tarihi olan m.s. 12. yy dan 1770 yil once dosmustur. M.O 570 te dogan Pisagor ile Milattan sonra 12. yyda yasayan Hace Bektasi Veli arasinda yaklasik olarak 1770 yil var. Pisagir Bektasi Veliden 1770 yil once Anadolu topraklarinda Aleviligin bugunku felsefesini yayiyor, ogretiyor, aktariyordu !!
Bugun, HAce Bektasi Veli ve Alevilik dendigi zaman Anadoluya Aleviligi ve Alevilik felsefesini getiren serçesme akla gelir. Oysaki bugunku edinilen bilgilere gore Hace Bektasi Veli Anadoluya Aleviligi getiren degil, Aleviligi kurumlastiran, açiga çikaran, toplayan, orgutleyen, çesitli takiyyelere basvurarak islam ile iliskilendiren kisi oldugu anlasilmaktadir. Cunku, Hace Bektasi Velidende once Anadoluda yasayan bazi topluluklarin içrek bilgilere, kadim inançlara, ezoterik olgulara hiçte yabanci olmadigi gerçegi var.
Bektasi Veliden 1770 yil once yasayan bu içrek inanç neydi?
Bektasi Veliden 17 yy once yasamis bu inancin savunucu Pisagor idi. Pisagor ile Bektasi Veli arasinda yapilmasi gereken derin arastirmalar birçok gerçegide gun yuzune çikaracaktir.
Pisagor egitim hayatina Tales ve Anaksimandres ile baslar. Yine antik Misirdan aldigi bilgilerle Orfe tarafindan kurulan Delf Mabedinde egitime baslayarak ezoterik dunyaya açilir. Oda tipki Antik Yunan Madeniyeti kuruculari olan "Orfe, Euclides, Ciçeron, ve Eflatun" gibi Misirin unlu "Osiris Mabedine" giderek "inisiye" edilip "inisiyateur" olacaktir. Inisiye demek gizlenmis bilgi, inisiye edilmek gizlenmis bilgiyi ogrenmek, inisiyateur demek ise gizlenmis bilgiyi gizliyerek tasiyan demektir. Bu olay Alevilikte vardir. Alevi Piri hayatinini bu yola adayip bilgileri tasiyan ve gizleyen oldugu için bir anlamdada inisiyateur (gizli bilgileri tasiyici) dur. Delf Mabedinin en dikkat çekici yonu uzerinde yazan "Kendini Bil" mesaji ile Dort sutun uzerine uçgen bir çati ile kurulu olmasidir. Bu yapi dizayni bizi kolaylikla Misir yapitlarina goturecektir. Cunku eski kadim zamanlarda etkilesim sureklilik içinde eskiden yeniye dogru yasanmistir. Surekli yeni eskiden almistir. 4 sutun 4 elementi, 4 yonu, 4 gucu betimler. 3'gen çati ise Tanri Evren Insan birlesteligi ile teslisi anlatiyor. Dortlerin ve uçlerin çarpimi onikileri verir. Iste Yunan antik doneminin 12 tanrilarininda, bizdeki 12 Imamlarinda, 12 Meleklerinde, 12 Sovalyelerinde, 12 Havarilerinde surekli sahip olup tamamlamak zorunda kaldiklari 12 rakaminin çozumu budur. Bugun Anadolu Aleviliginin Sii ekolundeki imamlari kullanarak hala ayakta tuttugu "12 rituelininde" (12 imam) hikayeside budur. Bugun Anadolu Aleviligindede halen var olan "dortler, uçler, onikiler ve tanri evren insan" tanimlari Hace Bektasi Veliden 17 yy once bu cografyada, bu insanlarca bu sekilde yasamaktadir. Bugun gorebildigimiz birçok Anadolu Alevi dergahi yapilari ve anitlarinin 4 sutun uzerinde 3 gen çatili olmalari birer rastlanti degildir. Yada birçok ornekleri oldugu gibi 4 sutun uzerinde 3gen, 4gen, 5gen, 7gen, 8gen çatilara sahip olmalarida.
(Anadoluda Bir Alevi Aniti)
Pisagordan Hace Baktasa (1770), Hace Baktastan gunumuze geçen (800) zamanin toplami 2570 yildir. Gunumuzden 2570 yil once Aleviligin bugun sahip oldugu ve halen deyislerinde aktardigi
Tanri-Evren-Insan uçlusunu, Uçleri
Tanri-Evren-Insan'a adanan uçgen çatili yapitlari
Dort sutun ile betimlenen 4 elementi, Dortleri
Dort sutun ile betimlenen 4 element ile patlamayi, Varolusu,
12 leri ve "Kendini bil" ogretisini rahatlikla gorebiliyoruz.
Istanbula Dikilen Iki Antik Tas / Kendini BilGunumuzden 2570 yil oncesinde karsilastigimiz bu bilgiler Aleviligin kokenlerinin nereye kadar uzandigini kolaylikla seriyor. Yanliz bu kadar degil. Tarih sandukasi garip olaylarla dolu. Eskiden yeniye akan bu bilgi alisverisleri Misir ile Yunan Medeniyetleri yakinlastirirken yapitlarinida etkiler. Bu iki medeniyetin onemli birkaç yapitlari ise en onemli mabetleri onunde durur. Yada daha dogrusu bir zamana kadar durdular.
Uzerinde "KENDINI BIL" yazisi bulunan Sultan Ahmet Meydaninin ortasindaki 5000 yillik dikilitas dikilitas Antik Yunanin Delf Mabedinden
yine Sultan Ahmet Camiinin 6 minaresine bakan dikili tas ise Antik Misirdan getirilmistir...
Biz, bugun her iki antik Tas ilede Istanbul'un Sultan Ahmet'ine yapacagimiz kisa, guzel, zahmetsiz bir ziyarette karsilasabilirken;
Pisagor kendi yasadigi donemlerde yani gunumuzden 2 bucuk bin yil once bugun Sultan Ahmet Meydaninda olan dikili tas ile Antik Yunaninin DELF Mabedinde,
yine Sultan Ahmet Camisinin 6 minaresine bakan dikili tas ile ise Antik Misirin inisiye merkezlerinde karsilasmistir.
23 Yillik Içsel EgitimPisagor Misirli kesislerin egitimine girmeyi hak kazandiktan sonra hayatinin 23 yilini burada geçirir. Bu 23 yil içinde ileride kuracagi Pisagoryen felsefe ve Pisagorik Okullarda verecegi bilgileri Misirli kesislerden alarak kendisini gelistirir. Gunumuz Matematik dalinda halen Pisagorun inkar edilemeyecek etkisi degerini korumaktadir. Pisagor "Sayilar Bilimi" diye daha sonralari kendi okulunda aktaracagi bilgilerin kaynagini 23 yilini geçirdigi bu rahiplerden ogrenmistir.
23 Yilin ardindan yani mo 547 de Pisagor ulkesine donecegi sirada Misirin isgali ile karsilastigi donemdir. Bu isgal onu ulkesi yerine zorunluluk içinde Babile goturur. Babilde kendisiyle getirilen diger misirli rahipler ile tam 12 yil mecburu iskan edilir. Pisagor burada kaldigi 12 sene içinde tipki kendisi gibi ezoterik inancin ayri bir kaynagina sahip olan Zerdustiler ile alisimlarda bulunur. Zerdust rahipler ile bulusmasi bir anlamdada hem tarihin ne denli sasirtici oldugunu gostermekte hemde Zerdust ogretinin içrek ogretilerdeki onemini vurgulamakta.
Magi UygulamariMO 547 de babil topraklarinda yaygin olan Zerdusti rahipler Pisagoru içlerine alarak onunla bilgi alisverislerinde bulunurlar. Pisagor Zerdustlerin "magi" alanindaki pratiklerini gorunce sasisir. Osiris mabedinde teorilerini gordugu maginin pratikte kullanicilarini gormek bilgilerini pekistirir. Buradan çikan sonuç tam anlamiyla sasirtici. Cunku Zerdustilerin kullandigi Magi pratikleride Pisagorun teorilerini ogrendigi Osiris Mabedinden geliyor. Yani ikisininde çikis yeri ayni. Ezoterik Bilgiler Anadoluyada, Yunanada, Mezepotamyayada, Asyayada Misirdan yayiliyordu. Ana kaynak ve serçesme Misirdaydi.
Benim kanimca gelen son 4 semavi dinin Peygamberleri Osiris mabetinden yada Zerdusti rahiplerden edinlikleri magileri kullandilar. Bundaki amaçlari, insanlari ayricalikli olduklarina inandirmakti. Kitaplarda paygamberlerin gosterdikleri muciler diye geçen olgularin bunlarla alakalari olabilir. Magi nin turçe okusu "MAJI" dir. Anlami ise BUYU'dur. Yabanci dillerdeki "Magisien" (majisyen) kelimesinin anlaminin bizde buyucu oldugu gibi. Eski Zerdusti rahipleri pratikte uyguladiklari bu uygulamalara bugunku anlamda "buyu" diye yaklasmamaktaydi. Onlara gore buyu hayal urunu yada imkansiz olaylarin olmasi degildir. Buyu bir cadinin gucude degildir. Buyu, bir bilimdir. Halk kesiminin anlayamayacagi sadece gorsellikle beyinlerinin alabilecegi uygulamalardi. Insanlar akillarinin alamadigi olgulara doga ustu tanimlayarak buyu demistir. Zerdusti rahipler Astral enerjileri belirli bir yere yonlendirebiliyor, yerkureye ait manyetik akimlardanda yararlanarak halkin doga ustu olarak gorecegi birçok mucize gerçeklestirebiliyorlardi. Oysaki halk tabaninin mucize, doga ustu yada buyu diye adlandiracagi tum bu uygulamalarin mutlak deger içinde bilimsel açiklamalari vardi. Ornegin barutun patlamasi, kimyevi maddelerin isik saçmasi gibi...
Iste tum bu uygulamalari Osiris Mabetlerinde ogrenen Pisagor ile Zerdust rahiplerin aralarindaki ortak bag yine içrek ogreti ile ezoterik inanç idi.
Pisagorun Babilden Donusu ve Pisagorik Felsefenin AçilimiPisagor Babilde geçirdigi 12 yildan sonra ulkesine gider. Nitekim Misiri yerle bir eden guç ulkesindende geçmistir. Politik savaslar surmektedir. 35 yillik içsel ogreti egitiminin ardindan tek amaci ulkesinde Orfe ogretisinin yeniden gelistirilmesi için çalismalar yapmaktir. Delf Mabedini yeniden diriltir ve geçmisinden daha guçlu hale getirir. Simdi Pisagorun okullarinda yaymaya çalistigi felsefese ve dusuncelerinden birkaçini gorup Alevilik ile aralarindaki derin baglari farkedelim;
• Ruh ölümsüzdür.(Islamdada ruh olumsuzdur diyeceksiniz. Fakat Pisagorda ruhun olumsuzlugu dunyada geçerlidir. Ruh beden oldukten sonra baska bir bedene girerek tanri-insan olma vasfina ulasana degin devirlerden geçer. Biz buna Alevilikte Devriye yada Dolanis diyoruz. Oysaki Islamda bu yoktur. Islamda Ruh beden oldukten sonra sorgulanmak uzere meleklerce alinir. Bu dunyadaki rolunu bitirir. Cennet yada cenehheme gider. Pisagorda ve Alevilikte Cennet/Cehennem yoktur. Ruhun gidecegi bir cennet cehennemde yoktur. Ruhun cenneti dongulerini tamamladiktan sonra Tanrisal nura kavustugu gundur. Ikisi arasindaki buyuk fark bu.)
• İnsan ruhu, İlâhi Ruh'un bir cüzzü, bir kıvılcımıdır.(Pisagorik dusuncede olsun, Alevilikte olsun butun içrek ogretilerde Insanin ruhu Tanrinin yeryuzundeki gorunusudur. Oysaki Islamda Insani, insan bedenini ve insan ruhunu tanri yaratirken Platonik akimda ve Alevilikte durum boyle degil. Onlara gore Insan Tanri tarafindan yaratilmamismidir. Insan camurdan ve az bir sudan olusmamistir. Kadin erkegin sol kaburgasindan yapilmalistir. Insan Tanridan FISKIRMISTIR. Insan Tanrinin yeryuzundeki goruntusudur. Yaratilmamistir. Ondan kopmustur. Ona donmek için çabalamaktadir. Islamdaki YAratilis olayiyla Tanri-KUL, Pisagordaki Varolus olayiyla Tanri-INSAN anlayisi arasindaki farkta budur.)
• Ruhlar arasındaki farklılık, yaşamların çoğulluluğuyla açıklanabilir. Tekrardoğuş bu nedenle kaçınılmaz bir kaderdir.(Islamda bir insan sadece bir kere dogar, yasar ve olur. Ikincisi asla olanakli degildir. Islam anayasasi olsun, kitabi olsun, peygamberi olsun bu konu hakkinda çok açik cevaplar vermektedir. Oysaki Pisagorik akimda ve Alevilikte insan tanrisal sudura ermek için dongulerini tamamlamak zorundadir. Bu nedenlede devriyeler ve dolanis sarttir. Beden olsede ruh olmez. Olmeyen ruh dunya disina çikmaz. Ruhu bekleyen cennet yada cehennem yoktur. Ruh yeni bir bedende yenden dirilir. Alevilikte bu olaya devriye yada dolanis deniyor. Bunu anlatan, aktaran, dogrulayan yuzlerce kanit deyis bulunmaktadir.)
• Ruh ve madde birbirleriyle etkileşim içinde birlikte tekamül etmektedir.• İnsanlık basamağı tekamülün bir aşamasıdır. Ama sonu değildir. İnsanlık aşamasından sonra geçilecek olan safha İlâhlık aşamasıdır.(Ve iste son. Islam ile Pisagorik dusunce ve içrek ogretiler arasindaki nokta. Islamdada tipki diger semavi dinler gibi iyi insan oldukten sonra Allaha doner, fakat *O olmaz... Iyi insan ruhu Allahin ona mukafat olarak sundugu cennete girer ve sonsuza degin burada yasar. Fakat pisagorik dusuncede ve Alevilikte ise Insan ruhu, kamil insan olma asamasina geldikten sonra artik Tanrisal Nur ile birlesir. Kendisine geri doner. Tanrisal makama ulasir. Tanriya kavusur. Kendisinden koptugu parçayla butunlesir.. Kendisinden koptugu parça Tanri oldugu için parçasiyla butunlestikten sonra TANRI OLUR. Alevilikte durum ayniysada belirli formuller vardir. Bu formul bize insan ruhunun tanrisal nura kavusmasi için 4 kapi 40 makamdan geçmesi seklinde aktarilmistir. 4 kapinin ardindan ulasilan yer Ilahlik makamidir. Iste boyle;
Kurei har Ates (SERIAT) Bir anadan doğmak (ILK OKUL) = Aslan
Kurei hava Hava (TAKIKAT) Ikrar verip bir yola girmek (ORTA OKUL) = Merdan
Kurei ma Su (MARIFET) Hakkı kendi özünde bulmak (LISE) = Mucize Sahibi
Kurei hak Toprak (HAKIKAT) Tanrisal Makama Ulasmak (UNIVERSITE) = Alla)
• İlâhlar Alemi'ni anlamanın yolu insanın kendi sırlarına ulaşmasıyla mümkündür. Bu, Fisagor'un Ogretisi'nde "kendini bilmek" olarak nitelendirilmiştir.
(Alevilikte ise "Okunacak En Buyuk Kitap Insandir"
"Ne ararsan Kendinde Ara" gibi birçok ornegi olan açiklamalarin benzeridir.
Pisagorun felsefesine gore nasil ki Tanrisal guce ulasmanin yolu evvela insanin kendisini tanimasindan geçiyorsa, tipki ayni sekilde Aleviliktete insan koptugu yere donabilip Hakla Hak olabilmesi içinde evvele kendisini tanimasi sarttir.)
• İnsanlık aşamasından ilâhilik aşamasına geçişi inisiyasyon sağlar. Bu aşamada tekrardoğuş zorunluluğu ortadan kalkar. Bu aşamaya ulaşabilenler için artık dünyaya tekrar doğma zorunluluğu ortadan kalkar. Ancak bu düzeye erişebilmiş varlıklar dünyaya özel görevlerle yeniden gönderilebilirler. Bu tür varlıklar bedenli oldukları halde Tanrısal nuru bünyelerinde barındırabilirler ve dünyaya bu ışıklarını saçarlar.
(Aleviliktede insanin Hakka yurumesi, Hakla Hak olmasi, Hak olmasi diye adlandirabilecegimiz durum boyledir. Insan ruhunun kendisinden koptugu Tanriya geri donmesi için 4 kapi 40 makami geçmelidir. Bu sureci tamamlayabilmek içinde tekrar dogus kaçinilmazdir. Kisi ne zaman ki bu geçisi tamamlarsa iste o zaman tekrar dogus sarti ortadan kalkar ve ruh kendisinden koptugu ana parçaya yeniden kavusur.)
• Evren tümüyle canlıdır.
• Tüm evren matematiksel olarak düzenlenmiş bir bütündür. Sayılar üzerine kurulu bir düzene sahiptir. Bu sayısal düzenle ilgili bilgiler sayısal sembolizmde gizlenmiştir. Bu sembolizimin şifresi inisiyasyonla çözülebilir.
• Tekamül hayatın yasasıdır. Sayı evrenin yasasıdır. Birlik ve Teklik ise Tanrı'nın yasasıdır.
• Alemleri şekillendiren ve kozmik cisimleri muazzam kütleler halinde yoğunlaştıranlar ruhlardır.
• Alemler İlâhi Ruhlar tarafından yönetilir sevk ve idare edilir
• Dünya altı tufan geçirmiştir Bu tufanların kaotik gibi görünen periyodik bir devreselliği vardır. Her bir tufanla bir devre (sikius) kapanmış ve yeni bir devre açılmıştır.
• Her bir tufanın adem ve havvaları vardır Bir zamanlar yeryüzünde de yaşamış olan üstün düzeyli varlıklar, zamanı geldiğinde evrensel yasalar uyarınca yeni canlı türlerinin ortaya çıkmasnı sağlarlar
• Uyku, rüya ve vecd Öte Alem'in açık olan üç kapısıdır Ruh ilmi ve kehanet sanatı bu kapılardan gelir.
Karan