Yılmaz Erdoğan'ın söylediklerinden hareketle genel bir değerlendirme yapmak ne kadar doğru olabilir ? Sanatın bir çok dalı ve bu dallara ilişkin farklı yorumlar bulunmaktadır.
Plastik sanatlar içerisinde estetik kaygılar bulunmakta, beğendiğiniz bir fotograf, film veya görsel herhangi bir eserin sanatsal değeri üzerine değerlendirme yaparken içsel karşılığına baktığınız gibi aynı zamanda bazı genel ölçütlerden de yararlanırsınız. Yani sanatı gene onun sahip olduğu disiplinlerden süzülerek gelen ölçütleri kullanarak değerlendirirsiniz. Hangi akımın içerisinde nasıl bir yeri olduğunu değerlendirirken salt olan sadece sizdeki karşılığı değildir. Yazılı eserleri değerlendirirken de benzer şeylerden bahsedilebilir. Orhan Veliyi değerlendirirken Garip akımı ve düşüncesi ile değerlendirmek zorundasınızdır. Yoksa sadece içsel değerlendirme eserin sadece sizdeki karşılığı ile sınırlı kalacak ve asla rasyonel olmayacaktır. Kubistlerin resim sanatı üzerindeki etkisini değerlendirmek için sadece sizdeki karşılığı değildir yeterli olan. Picasso'nun eserlerini değerlendirmek için Kubist akımının macerası hakkında da biraz düşünmek gerekir. Bireysel bir eserin değerlendirmesi, ancak o eserin yaratıcısının etkileşim içerisinde bulunduğu baskın akımın değerlendirmesi içerisinde rasyonel bir anlam kazanmaz mı ?
O zaman sanatın kendi iç disiplini, evrilme süreci, eserin anlatımı, kaygısı üzerinde etkili değildir diyebilir miyiz ?
Sanat eserinin kristal etkisi, yani herkesde ayrı bir anlam bütünlemesi yaratması, onun zenginliğidir bence. Bu zenginliğin insanlar üzerindeki etkisini esas alarak, sanat toplum içindir demek ne kadar doğrudur ?
Sanatçı eserini yaratırken, etkilendiği disiplin, kendi yaratım kaygısı, anlaşılma kaygısı gibi sonsuz kaygılar içeriside hareket edebiliyor olsa da, sanatçının değerlendirilmesi, eserin ortaya konduğu zaman dilimi içerisinde etkin olan anlamlandırma dünyasının etkisinden bahsetmeden sanatçıyı ve eserini nasıl değerlendirebiliriz. Bir rus yazarın, sizi soğuk duvarlar içerisinde zorlukla nefes halır haldeymişsiniz gibi esir eden romanın yazarının kendi gerçeği etkin değil midir eserin yaratımında. Bir saray bestecisinin eserindeki şatafatlı ezgilerin, sarayın şatafatından etkilenmediğini söyleyebilir miyiz. Bu etkileşim, sanatçınıneseri üzerindeki etkisini, üretim sürecinin üzerinde etkili olan kaygıları anlamamızı sağlar.
Eser sanatçının üretim süreci sonunda artık sanatçının değildir. Gemi limandan ayrılmıştır artık. Evrensel anlamlar denizinde limandan limana gezecektir artık. Herkes ayrı bir anlamı yaşayacaktır çoğu zaman. Kendi gerçeği, sanatçının gerçeği, kendi anlam dünyası, sanatçının anlam dünyası birbirine karışacaktır. Bu post modern anlamdırma süreci sanatın tanımlaması üzerinde etkili olan tartışma alanını yaratır bence.
Sanat eseri üzerinden sanata dair bir değerlendirme yapmak ne kadar doğrudur ?
"Babam ve oğlum"u izleyip ağlayanlardanım ben. Sinemada herkes ağlıyordu. Babası genç yaşta ölenler, o dönem siyasi acıları yaşayanlar, kardeşini kaybetmiş olanlar, babasıyla kavgalı olanlar, çocuğu olanlar ve sonsuz bireysel gerçekliklerin o sanat eserinden etkilenmesinin sonucu hepimiz ağlıyorduk. Film herkesde ayrı bir anlam yaratmıştı.
Bu eser üzerinden gidelim. Filmin yöneten kişi, senaryo yazarı, filmin teknolojisi, rejisörü, görüntü yönetmeni, kostümcüsü, makyözü hangi kaygıyla çalıştı ? Bu eserin yaratım sürecinde hangi kaygı domineydi. Bulunulan zaman dilimi içerisindeki film teknolojisi kullaılarak, bulunulan zaman dilimi içerisindeki anlamlandırma dünyası ve estetik değerler ile çekildi bu film. Gişe kaygısı elbette vardı. Ama bence yönetmen ve tüm ekip, mevcut disiplinler içerisinde sanatsal zenginliği yüksek bir eser yaratmak için çalıştılar daha çok. İsimlerinden bahsedilmesi, kariyerlerinde yer alacak her eser, onları değerlendireceğimiz bir referans noktası değil midir ?
Bundan 100 yıl sonra o filmi seyredenler, bizim şimdi 1950'lerde çekilmiş Spartacus'ü seyrederiken seyrettiğimiz gibi izleyecekler. Belki onlar ağlamayacaklar, belki o zaman anne- baba- cocuk- ihtilal gibi kavramların etkisi şimdiki gibi olmayacak. Filmin değeri ve önemini belirleyen bulnduğu disiplin içerisindeki scala ile olacak. Bizim zaman dilimimizden, bizdeki karşılığından çok daha rasyonel bir değerlendirmeye tabi olacak. Sanat kendi eserini kendi cetveli ile ölçer.
Filmin başarısı bizim ağlamamız mı, bizim gözyaşlarımız onun sanatsal değerine delalet midir ? Bence cevap buradadır.
Selamlar.