http://sanat.milliyet.com.tr/performansta-seks-surprizi/sahnesanatlari/haberdetay/03.12.2010/1321607/default.htmBir başka saçmalık.
Sözde sanatçı yaptığı işi şöyle tanımlıyormuş;
"Röportajında sanatta ve sanatında göze almayı, kendini riske atmayı sevdiğini belirten ve bu performansın seyirci üzerinde sarsıcı bir deneyim yaratacağından söz eden Şükran Moral’ın, tam da dediği gibi oluyor. Seyirci sarsıcı bir deneyim yaşayarak ayrılıyor."
Sarsıcı bir deneyim yaşatmak. Yani fonksiyonu sadece sizin herhangi bir şeyleri hissetmeniz. Belirli bir şeyi değil. Herhangi bir duyguyu hissetmeniz. Ne hissettiğiniz de pek önemli değil.
Modern sanat, sanatı işte bu kadar ucuz hale getirmiştir. Modern sanatta yaratıcı zeka ürünü eserler yoktur. Çünkü modern sanatçıların böyle bir arayışı yoktur; onların arayışı yeni, denenmemiş, farklı bir şeyi ilk defa seyirci / okuyucu/ sanatseverin önüne getirmektir. Beklediği tek şey de "ilgi"dir. Başka bir şey değil.
Bu sanatçıların yaptığının alasını siz de yapabilirsiniz, ama sizin eserinizden çok kendinizle ilgilenirler. Nerede okuduğunuza bakarlar, hangi sergileri açtığınıza bakarlar, bugüne kadar ne gibi çarpıcı eserler verdiğinize, referanslarınıza falan bakarlar. Çünkü siz, size verilen ilgiyle değerlendirileceksinizdir; yarattığınız eserle değil. Moda ile değerlendirileceksinizdir; isim yapmış mısınız yapmamış mısınız? Bu önemlidir.
Orada bir okuyucu yorumunu da almak istiyorum;
"Kaç kişi?Yorum yazanların kaçının evinde pahalı ya da ucuz ama orjinal bir tablo var? Herhangi bir sanat galerisini ziyaret eden kaç kişi var? Son bir yılda müze gezmiş olan var mı? Senede kaç kez klasik müzik konserine gider? Demek istiyorum ki, ilgi ve bilgi sahibi olmadan fikir beyan etmek boş iş
"
Adam yapılan bu sanatı savunuyor. Ama nasıl savunuyor bakın; sanat eserini o da anlamlandıraca kbir alan bulamıyor. Tek yaptığı bunu eleştirenlerin sanattan anlamadığı imasını vermek (ama kendinin anladığına dair tek bir ipucu vermemek), diğerlerini "sanattan anlamıyorsunuz" diye korkutmak, ama kendinin anladığına ve gerekirse anlatabileceğine dair hiçbir ipucu vermemek.
Bunlar yeni çağın taş devri insanları.
Sorulması gereken soru "sanat sanat için midir, sanat halk için midir?" sorusu olmamalı. Bir kere bu sorunun gerekliliği nerede? Hangi sorun size bu soruyu sorduruyor? Bu sorunun gereklilik temeli yok ki. Bu soru irrasyonel.
Sorulması gereken asıl soru; bu çeşit sorulara gerek olup olmadığı, ve sanatı neyin sanat yaptığıdır. Sanatı estetik değer sanat yapar. O ister halkın sorunlarını ironik olarak ortaya döker, ister halkla hiç ilgilenmez bireye yönelir, isterse tanrıya, veya sanatın kendisine; zevk ve hazza yönelir. KONU SERBESTTİR. Sanatta konu sınırlanamaz. Dolayısıyla böyle bir soru sormak abesle iştigaldir.
Fakat konunun serbest olması, uslubun da serbest olması anlamına gelmez. Uslup yaratıcı olmalıdır, anlamlı olmalıdır, zeka ürünü olmalıdır. Çabası insanın iyi duygularını desteklemek, iyiyi iyi, kötüyü kötü göstermek olmalıdır, veya en azından bir amaca sahip, bir kaygısı olan eserler olmalıdır. İster halka, ister estetiğin kendisine yönelin; bakıldığında, izlendiğinde, insanda hayranlık uyandıracak eserler olmalıdır. Ucuz eserler zaten ancak kendi çapında bir evrensellik yakalar.