Günümüzde çoğu mason örgütleri "Özgür (Hür) ve Kabul Edilmiş Masonlar" diye bir terim kullanıyor. Dolayısıyla bundan yapılan bir çıkarsama şöyle: «Demek ki bir özgür masonlar var bir de kabul edilmişler.» Masonluğun genel tarihini yeterince bilmeyenler bu bağlamda bir anlayamama olgusuna düşebiliyor. Acaba olası birtakım sorular ve yanıtlarıyla bu konuya bir açıklık getirebilir miyiz?
Spekülâtif Masonluğu oluşturanlar “kabul edilmiş masonlar” mıdır?
Meslekten olmamakla birlikte localara katılan salt spekülâtif nitelikli kimseler, kendi kültürlerini, görüşlerini, inanışlarını, benimseyişlerini, daha önceden bağlı oldukları bir ezoterik kurum ya da tarikat varsa bunların ilke ve geleneklerini localara getirmişlerdir. Localarda bu kişilerin sayısı arttıkça, bu spekülâtif nitelikli öğelerin hem çeşitliliği hem de ağırlığı artmıştır.
Kimilerine göre; işte bu birikim ve gelişim, giderek Spekülâtif Masonluğun oluşumunu hazırlamıştır.
Bana soracak olursanız hayır; bu birikim vardır ama Spekülatif Masonluk tüm bunların dışında kendi kendine, belirli kişilerin amaçlarının gerçekleştirilmesi doğrultusunda çalışmalarda bulunmak üzere oluşturulmuştur.
Kabul Edilmiş Masonlar arasında ne gibi kişiler vardır?
Bunların çoğunluğunu soylular, yazarlar, bilim adamları ve düşünürler oluşturmuştur. Fakat aralarında özellikle Alşimistler ile Rozikruacılar bir yer tutar.
Alşimistler kimlerdir?
Alşimi (Simya), gizemci (mistik) nitelikli bir eski bilim dalıdır. Modern kimyanın temelini atmıştır. Alşimistler, birtakım kimyasal deneyler yaparak, özellikle birtakım madenleri başka madenlere dönüştürmeye çalışırken, gizemci niteliği ağır basan bir felsefeyle de uğraşmışlardır. Tarihteki birçok ünlü bilim adamı, aynı zamanda bir alşimisttir.
Rozruacılar kimlerdir?
Bir Orta Çağ efsanesi üzerine 17. yüzyıl başlarında kurulmuş olan gizemci nitelikli bir tarikatın üyeleridirler. Yalnızca gizemcilik ile değil, bilim ile de uğraştıklarından, dünya çapında pek ünlü birçok düşünür, yazar ve bilim adamı bu tarikatın üyeleri arasında yer almıştır.
Günümüzde de dünya yüzünde tarihçesini aynı kaynaktan aldığını savunan bir Rozkrua Tarikatı vardır. Ancak çağdaş Masonluğun bu tarikat ile herhangi bir bağlantısı yoktur.
Spekülâtif Masonluğun kurulmasını bunlardan asıl hangisi sağlamıştır?
Bunların hepsinin de Spekülâtif Masonluğun gerek kuruluşu gerekse sonraki gelişimi üzerinde bir etkisi vardır ama Spekülâtif Masonluğun kurulması, tek başına bunlardan hiçbirine mal edilemez.
17. yüzyıl sonları ve 18. yüzyıl başlarında Avrupa, sosyal özellikleri bakımından zaten “Spekülâtif Masonluk” ya da yalnızca “Masonluk” olarak andığımız bir kurumun doğmasına gebedir. Fakat o tarihlerde bunu örgütlemek zor hatta olanaksızdır. Krallıklar böyle bir olguya göz açtırmaz. Özgürlükler sınırlıdır.
Genel benimseyişe göre; o sıralarda Operatif Masonluk zayıflamaya yüz tutmuştur. İngiltere’de bu zayıflama bir çöküntü boyutuna varmıştır. Bu durumdan yararlanan kabul edilmiş masonlar, "Royal Society" olarak anılan ünlü bilim araştırma kurumuyla da iş birliği ederek, öteden beri saygınlığı, hatta ayrıcalıkları olan bu hazır kurumu ele geçirmiş, adına bile sahip çıkmışlardır.
Yaptığım ayrıntılı araştırmaların bir sonucu olarak benim bireysel ileri sürüşüme göre ise Spekülatif Masonluğu asıl oluşturanlar, gerek Royal Society gerek Rozkruacıların arkasına saklanmış olan politik eğilimli kişilerdir. Operatif Masonluğu bir kalıp olarak kullanıp ona sahip çıkmışlardır. Ancak gelin görün ki Türkiye’deki bir kişinin bu bağlamdaki savını dünya çapında büyük bir mason topluluğuna kabul ettirebilmek neredeyse olanaksızdır. Bu nedenle ben de masonların çoğunluğuna uyarak aslında gönlüm pek elvermese de Operatif Masonluktan söz etmeyi sürdürmekteyim.
Operatif Masonluk niçin zayıflamıştır?
16. yüzyıldaki dinsel çatışmalar ve bunlardan kaynaklanan savaşların oluşturduğu ekonomik krizler, diğer birçok meslek ve zanaat kurumunu olduğu gibi operatif mason localarını güç duruma sokmuştur. Buna Rönesans’ın etkisiyle gelişen bilimsel ve teknik ilerlemeler de eklenmiştir. Zaten iş bulmakta güçlük çeken masonlar, meslekleri ve zanaatları bakımından kendilerini bir türlü çağdaşlaştıramamıştır. Geleneksel yapı tarzına ve uygulamalara bağlı kalmakta direttikleri için, bu mesleğin tarihe gömülmesi âdeta kaçınılmaz olmuştur.
Operatif Masonluk tümüyle tarihten silinmiş midir?
18. yüzyıl ortalarına kadar Spekülâtif Masonluk ile Operatif Masonluk, sadece Britanya’da örgütsel çekişmelere karşın bir arada yürütülmüşlerdir. Spekülâtif Masonluk giderek gelişip yaygınlaşmasını sürdürürken, geleneksel yapıcılık mesleği ve sanatı varlığını tümüyle yitirme yolunu tutmuştur. Kıta Avrupası’nda bu çöküşün tarihi zaten daha öncedir. Bununla birlikte 19. yüzyıl ortalarında bile yer yer bu geleneksel meslek ve sanatı sürdüren localar görülebilmiştir.
Operatiflerle spekülâtifler arasındaki çekişme nedir?
Bu çekişme genel değil İngiltere’ye özgüdür. Spekülâtifler, İlk örgütlenmelerini sağladıktan hemen sonra, öteden beri kullanılan “kabul edilmiş mason” terimini kaldırıp “özgür mason” sıfatını doğrudan sahiplenmeye yönelmişlerdir. Operatifler buna büyük tepki göstermişlerdir. Öylesine ki; bazı operatif mason locaları “kabul edilmişler”i üyelikten çıkarmaya bile girişmişlerdir. Bu birbirine karşıt locaların aralarını bulmak isteyenlerin girişimleri sırasında da “Özgür ve Kabul Edilmiş Masonlar” diye bir bileşik terim doğmuş, ancak bu terim de yalnızca spekülâtiflerce kullanılmıştır.
Bence bu konu üzerindeki sorular bu kadarla kalmamalı. Ötesini forum katılımcılarının üretmesini bekliyorum.
Sevgiler.