Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İlk insanlarla aynı dili konuşuyorduk...  (Okunma sayısı 4640 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 23, 2007, 01:07:56 öö
  • Ziyaretçi

Dilbi­lim­ci­le­r, gü­nü­mü­zün mo­dern ko­nuş­ma dü­ze­ni­ni, ilk in­sa­nın di­li­ne u­yar­la­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar. 30.000 Yıl öncelerde İnsanlık tek bir yerde aynı dili konuşuyordu. Bilimcilere göre, genetik farklılıklar yüzünden çağlar boyunca dillerde ayrılıklar oluştu. Linguistikler yani dilbilimciler "Ana Dil"i ya da verdikleri adla "Ön Dünya Dili"ni ortaya çıkarmaya çalışırken ana dilin ilk kez Anadolu´da konuşulduğunu buldular.

1786 yı­lın­da İn­gi­ltere a­dı­na Hin­dis­tan’da ha­kim­lik ya­pan Sir Wil­li­am Jo­nes, in­san do­ğa­sı­ ile ilgili raslantıların peşinde. Do­ğu fel­se­fe­si e­ği­ti­mi al­mış ba­zı bil­gin­ler gi­bi Sir Jo­nes, önce bü­tün Hint des­tan­la­rı­nı ve di­ni ya­zıt­la­rı­nın dili olan Sans­krit­çe´­yi öğ­ren­di. Jo­nes, Sans­krit­çe´­de La­tince ve Yu­nanca´da kul­la­nı­lan ba­zı gra­mer ya­pı­la­rı­nın ve söz­cük­le­rin ben­zer­li­ği­ni bul­du. Öy­le ki, Jo­nes’a gö­re hiç­bir dil bi­lim­ci, bu ya­zıt­la­rın bir kay­nak­tan çık­tı­ğı­na i­nan­ma­dan bun­la­rı in­ce­le­ye­mez­di. Char­les Dar­win’in de id­di­a et­ti­ği gi­bi Jo­nes da in­san di­li­nin ve fi­zi­ği­nin za­man i­çin­de ken­di ana so­yu­nu yok et­ti­ği­ni dü­şü­nü­yor­. Bu­gün bi­lim a­dam­la­rı, di­lin kök­le­ri­ni a­raş­tır­ma ko­nu­sun­da bir dev­rim peşindeler. No­am Chomsky ve yan­da­şı dil bi­lim­ci­le­r, dilin psi­ko­lo­jik bir bi­lin­meyen ol­du­ğu­nu dü­şü­nür­ken, bil­gin­le­rin bir kıs­mı da di­lin kül­tü­rel ev­ri­min ü­rü­nü ol­du­ğu­nu söy­lü­yor­lar­. Mo­dern dil­le­ri, bir in­ce­le­me­den ge­çi­rir­sek gra­mer ya­pı­la­rı­nın ve ba­zı söz­cük­le­rin 5000 dil için­de ben­zeş­me­si bi­zi ta­ri­hi a­na dil­le­re kadar gö­tü­rür. Bir­kaç ra­di­kal dil bi­lim­ci, da­ha da i­le­ri git­miş ve bü­tün bu dil­le­ri tek bir a­na di­le bağ­la­mış­tır. Elde edilen dil bi­li­mi bul­gu­la­rı, ar­ke­o­log, an­tro­polog ve di­ğer sos­yal bi­lim­ci­ler i­çin ya­rar­lı­dır. Bü­tün dil bi­lim a­dam­la­rı dün­ya top­lum­la­rının hi­ka­ye­si­ni çö­züm­le­mek is­ti­yor­lar. Way­ne Ü­ni­ver­si­te­si’nde in­ce­le­me­ler ya­pan A­le­xis Ma­nas­ter Ra­a­mer, bir bağ­lan­tı nok­ta­sı­na gel­dik­le­ri­ni, di­lin i­çin­de­ki so­ru­la­rın an­tro­po­lo­jik, sos­yo­lo­jik ve psi­ko­lo­jik ko­şul­lar i­çin­de ol­du­ğu­nu söy­lü­yor. Dil, top­lu­mu bir­bi­ri­ne bağ­la­yan bir ya­pış­tı­rı­cı gi­bi­dir, di­lin ev­ri­mi­ni in­ce­ler­ken, es­ki in­san­la­rın na­sıl ya­şa­dık­la­rı­nı, göç­le­ri­ni, yi­yip iç­tik­le­ri­ni an­la­ya­bi­li­riz. Hat­ta söz­cük­le­ri in­ce­ler­sek, top­lu­luk­lar a­ra­sı i­liş­ki­ler hak­kın­da da bil­gi­ler e­di­ne­bi­li­riz. Çünkü ye­ni bul­gu­lar, bir­çok fark­lı böl­ge­nin bir­bi­riy­le i­liş­ki­si ol­du­ğu­nu or­ta­ya çı­kar­dı. Dil­ler i­çin o­luş­tu­ru­lan kö­ken a­ğa­cı, in­san­la­rın a­i­le a­ğa­cı­na ben­ziyor. Böy­le bir a­ğaç o­luş­tu­ru­lup in­ce­len­di­ğin­de tüm in­sa­noğ­lu­nun ve bel­ki de tüm dil­le­rin tek bir yerden, 200.000 se­ne ön­ce Af­ri­ka’dan çık­tı­ğı görülü­yor.

İn­gi­lizce´deki Hintçe kö­kler;

Bir görüşe gö­re; dil ev­ri­mi­nin in­ce­len­me­si­ne İn­gi­liz­le­rin kö­ken­le­ri­ne i­ne­rek baş­lan­ma­lı­dır. Sha­kes­pe­a­re dö­ne­min­de 16. yüz­yıl­da ko­nu­şu­lan İn­gi­liz­cey­le, Cha­u­cer dö­ne­mi 14. yüz­yıl İn­gi­liz­ce­si çok de­ği­şik­lik gös­te­rir. Dra­ma­tik ses de­ği­şik­lik­le­ri tek bir dil i­çe­ri­sin­de ol­du­ğun­da nor­mal ka­bul e­di­le­bi­lir. İn­ce­le­me­ci Mer­ritt Ruh­len’e gö­re; ke­li­me­ler bo­zuk pa­ra gi­bi­dirler yani de­ğe­rleri dü­şe­bi­lir. Top­lu­mun ta­le­bi­ne bağ­lı­dır.”Kö­pek” söz­cü­ğü, dört a­yak­lı, kuy­ruk­lu her­han­gi bir­şe­yi i­şa­ret e­de­bi­lir a­ma hi­po­po­tam ya ­da dağ ke­çi­si gibi sabit bir an­lam ta­şımaz. “ Ses­ler ve an­lam­lar a­ra­sın­da­ki bağ, dil bi­li­mi­nin geç­mi­şi­ni o­luş­tu­rur” di­ye an­la­tı­yor Ruh­len. Çün­kü, her­han­gi bir sa­yı­da­ki ses­ler bir­çok an­lam ta­şı­ya­bi­lirler, i­ki fark­lı dil­de ke­li­me­le­rin ses­le­ri­nin ve an­lam­la­rı­nın u­yuş­ma­sı, bir kök­ten gel­di­ği­ne i­şa­ret e­di­yor o­la­bi­lir. Ör­ne­ğin; bir müş­te­ri, her­han­gi bir İtal­yan, Fran­sız, ya­ da İs­pan­yol res­to­ra­nın­da kah­ve­si­ni “a­u la­it”,”con lec­he”, veya “lat­te” o­la­rak ıs­mar­la­ya­bi­lir. Bu ben­zer ses­te­ki söz­cük­ler, kar­deş gi­bi­dir­ler ve hep­si “süt” an­la­mı­ndadırlar ve la­tin­ce “lac­te” den ge­lirler. Her dil, ev­rim sü­re­ci­ne bağ­lı o­la­rak de­ği­şim gös­ter­miş­tir ve hep­si, kö­kü bi­lin­me­yen Ro­ma di­lin­den doğ­muş­tur. Ben­zer kar­şı­laş­tır­ma­lar Jo­nes’i La­tin­ce, Yu­nan­ca, ve Sans­krit­çe’nin da­ha es­ki bir a­na dil­den or­ta­ya çık­tı­ğı fik­ri­ne it­miş­tir. Ör­ne­ğin; “thre­e” ya­ni üç sayısı, La­tin­ce’de “tres”, Yu­nan­ca’da “tre­is” ve Sans­krit­çe’de “tryas” o­la­rak ya­zı­lır. Jo­nes’in bu fik­rin­den yo­la çı­ka­rak, araştırmacılar İn­gi­liz­ce, Al­man­ca, Rus­ça, Hint­çe, Pers­çe, İs­veç­çe, Gal­ler­ce, ve Li­tvan­ya­ca dil­le­ri­nin tek bir dil kö­kün­den tü­re­di­ği ka­nı­sı­na var­arak, Hin­t-Av­ru­pa a­dı­nı ver­di­ler. Bu a­na dil 8000 yıl ön­ce ya­zı­nın bu­lun­ma­dı­ğı za­man­lar­da ko­nu­şul­muş­tu, ve iz­le­ri, kar­deş dil­le­ri iz­le­ye­rek sü­rül­dü. Dil bi­lim­ci­le­r, ka­lın­tı­lar­dan ya­rar­la­na­rak Hin­t-Av­ru­pa a­na di­li­nin tüm Av­ru­pa halk­la­rın­ca ko­nu­şul­du­ğu­nu bul­du­lar. Sov­yet bi­lim a­dam­la­rı ise, son o­la­rak hay­van i­sim­le­rinden ve ta­rım­sal bit­ki ad­la­rı­ndan yo­la çı­ka­rak bu di­li ko­nu­şan­la­rın ta­rım­la uğ­raş­tık­la­rı­nı or­ta­ya çı­kar­dılar. Dağ, çi­çek ve a­kar­su isim­le­ri bu in­san­la­rın dağ­lık böl­ge­de ya­şa­dık­la­rı­nı gös­te­riyor.

 Herşey Anadolu´da başladı;

İpuç­la­rına ve ve­ri­le­re gö­re; Rus a­raş­tır­ma­cı­lar, Hin­t-Av­ru­pa di­li­ni ko­nu­şan­la­rın Tür­ki­ye sı­nır­la­rı i­çin­de o­lan A­na­do­lu’da ya­şa­dık­la­rı­nı, bu di­lin da­ha son­ra Av­ru­pa’ya ve kı­ta­nın or­ta­la­rı­na ya­yıl­dı­ğı or­ta­ya çık­ardılar, di­lin Rus­ya’dan çık­tı­ğı­ ve sa­vaş­lar yo­luy­la Av­ru­pa’ya ya­yıl­dı­ğı­ dü­şü­nü­lüyor. A­ma Gam­kre­lid­ze, I­va­nov ve di­ğer Rus dilbi­lim­ci­le­ri, Hin­t-Av­ru­pa di­li­nin, Me­zo­po­tam­ya ve Ya­kın Do­ğu’dan çık­tı­ğı­nı, çün­kü bu di­li ko­nu­şan in­san­la­rın yaşadıkları coğ­ra­fi ko­şul­la­rı­n bu böl­ge­le­re ben­ze­di­ği­ni söy­lü­yor­lar. Örneğin, Hin­t-Av­ru­pa di­lin­de­ki “wi­ne” (şa­rap) söz­cü­ğü, Hin­t-Av­ru­pa di­li dı­şın­da­ki bir dil­den “Wan­ju”dan yani Mı­sır­ca’da­ki “wns” söz­cü­ğün­den gel­miş­tir. İn­gi­liz ar­ke­o­log Co­lin Ren­frew, Ruslar´ın te­o­ri­si­ni ka­bul e­di­le­mez bul­uyor. Renfrew, ar­ke­o­lo­jik ça­lış­ma­la­r so­nu­cunda, Hin­t-Av­ru­pa di­li­ni ko­nu­şan­la­rı­n yur­du­nun A­na­do­lu ol­du­ğu­nu i­lan ederken, ay­rı­ca bu in­san­la­rın hiç sa­vaş yap­ma­dık­la­rı­nı sa­de­ce ta­rım­la uğ­raş­tık­la­rı­nı dü­şü­nü­yor­du. Ren­frew, di­lin A­na­do­lu’dan Av­ru­pa’ya ya­yıl­ma­sı­nın 1500 yıl sü­rdüğünü he­sap­la­mış­tı. Çün­kü, ta­rım ya­pan in­san­la­rın, is­ti­la­cı­lık yap­ma­dan do­ğal sü­reç i­çin­de an­cak bu ka­dar i­ler­le­yebilirlerdi. Hin­t-Av­ru­pa di­li­nin keş­fin­den son­ra bi­lim­ci­ler, yıl­lar­ca bu dil ü­ze­rin­de a­raş­tır­ma yaptıktan son­ra da­ha da ge­ri­ye gi­dil­me­si ge­rek­ti­ği­ni anladılar. A­ma Gam­kre­lid­ze ve di­ğer Rus bi­lim­ci­ler, Hin­t-Av­ru­pa di­li­nin, Me­zo­po­tam­ya ve Ya­kın Do­ğu’dan çık­tı­ğı­nı coğ­ra­fi ko­şul­la­r nedeniyle savunurken dün­ya­nın baş­ka böl­ge­le­ri­ni de a­raş­tır­dı­lar. Ör­ne­ğin; Al­tik ya­kın­la­rın­da Ko­re­ce ,Ja­pon­ca ve Or­ta As­ya dil­le­ri­nin o­luş­tu­ğu Asya dil­le­ri­ni in­ce­le­di­ler (bu dil­ler “se­mi­tik” di­l so­yun­dan ge­lir). Hin­t-Av­ru­pa di­li ve As­ya dil­le­ri hak­kın­da a­raş­tır­ma ya­pıl­dı­ğın­da, Ruslar bun­la­rın çok da­ha es­ki bir a­na dil­den gel­di­ği­ni an­la­dı­lar. Bu di­lin a­dı “nos­tra­tic”di ve “bi­zim di­li­miz” an­la­mı­na ge­li­yor­du. Bu es­ki a­na di­l gü­nü­mü­ze u­yar­la­nırken, Rus bil­gin­ler, en çok kul­la­nı­lan söz­cük­le­re a­ğır­lık ver­di­ler. Vü­cut bö­lüm­le­ri, şa­hıs ek­le­ri ve do­ğal nes­ne­ler gi­bi.

Kızılderililer Asya´dan geldi;

Ses­le­ri a­na­liz e­der­ken, Nos­tra­tic di­li­n bir­çok fark­lı di­lin o­lu­şu­mun­da yer al­dı­ğı­nı gö­rü­rüz. Örneğin, Nos­tra­tic di­lde genç er­kek an­la­mı­na ge­len “maj­ra” de­ğiş­miş ve Hin­t-Av­ru­pa di­lin­de “me­ri­o” ol­muş­tur. Da­ha son­ra an­lam de­ği­şik­li­ği ge­çi­rip, ko­ca er­kek an­la­mı­na ge­len Fran­sız­ca söz­cük yani “ma­ri” ol­muş­tur. İn­gi­liz­ce­´de de ev­li­lik an­la­mın­da “marry” o­la­rak kul­la­nı­lır. Nos­tra­tic söz­cük­ler in­ce­len­di­ğin­de, konuşanların ne za­man ve na­sıl ya­şa­dık­la­rı da or­ta­ya çı­kıyor, ta­rım bit­ki­si ad­la­rın­dan, on­la­rın ta­rım­la uğ­raş­tı­ğı­nı an­lıyoruz. Ama e­v­ri­min na­sıl ge­liş­ti­ği her za­man bi­lin­me­ye­bi­lir. Ör­ne­ğin; “kuy­na” söz­cü­ğü Nos­tra­tic di­lde kö­pek­le kurt a­ra­sı bir­şey­dir. Da­ha son­ra “k” har­fi Al­man dil­le­rin­de “h” ye dö­nüşerek, so­nun­da İn­gi­liz­ce´­de ki “ho­und” söz­cü­ğü or­ta­ya çık­tı. İlk kö­pek 1400 yıl ön­ce or­ta­ya çık­mış­tı ve bu Nos­tra­tic di­li­n ko­nu­şul­du­ğu za­ma­na rast­lar. Böylece bir di­lin o­luş­ma­sın­da ko­şul­la­rın ö­ne­mi­ or­ta­ya çıkıyor. Nos­tra­tic­ler se­ya­hat e­den bir top­lu­luk­tular, bu­nu “u­zun yol­cu­luk” an­la­mı­na ge­len söz­cük­le­rin var­lı­ğı bir ya­na, di­lin ya­yıl­dı­ğı As­ya ,Av­ru­pa ve Hin­dis­tan gi­bi böl­ge­ler­deki izlerinden de an­lı­yo­ruz. Bu arada, Jo­seph Gre­en­berg, yer­li A­me­ri­kan dil­le­ri hak­kın­da a­raş­tır­ma yap­mış­tı. O’na gö­re; yer­li A­me­ri­ka­lı­lar yani Kızılderililer üç grup ha­lin­de bin­ler­ce yıl ön­ce As­ya’dan gel­miş­ler­di. İlk ve en güç­lü grup o­lan A­me­rind­ler Gü­ney ve Or­ta A­me­ri­ka’da ko­nu­şu­lan di­li o­luş­tur­du­lar. Di­ğer i­ki grubu o­luş­tu­ran Na­de­ne­ler, Ku­zey Ba­tı’da A­pa­çi­le­r´in, Es­ki­mo­la­r´ın ko­nuştuğu di­li ge­liş­tir­di­ler ve on­lar A­me­ri­ka’ya en son ge­len­ler­diler.

A­raş­tır­ma­cı­la­rın tar­tış­ma­sı;

Gre­en­berg’in te­o­ri­si, a­raş­tır­ma­cı­lar a­ra­sın­da tar­tış­ma ya­rat­tı. Bo­ul­der’de­ki kon­fe­rans­ta dil­bi­lim­ci­ler Gre­en­berg’in me­to­du­na kar­şı çık­tılar çün­kü Gre­en­berg tüm dil­ler­de­ki ses ben­zer­lik­le­ri­ni, tek bir di­le bağ­lı­yor­du. On­la­ra gö­re tüm dil­ler za­ten bir­bi­ri­ni et­ki­lemişlerdi. 20 se­ne ön­ce de bu­na ben­zer bir tar­tış­ma ya­pıl­mış­tı ve o zaman ko­nu Af­ri­ka dil­le­riy­di. Gre­en­berg’in te­o­ri­si ar­ke­o­log­lar a­ra­sın­da da kar­ga­şa ya­rat­tı çün­kü yer­li A­me­ri­ka­lı­lar hak­kın­daki fi­kir­leri de­ğiş­miş­ti. Ar­ke­o­log­lar u­zun sü­re Ye­ni Dün­ya’ya göç­le­rin 12.000 yıl ön­çe ya­pıl­dı­ğı­na i­nan­mış­lar­dı. Gre­en­berg bir çok yer­li di­li­nin A­me­rind di­lin­den tü­re­di­ği gö­rü­şün­dey­di a­ma değişik bir ve­ri vardı çünkü ar­ke­o­lo­jik bul­gu­lar 12.000 yıl­dan da­ha ön­ce göç ol­du­ğu­nu bul­muş­tu ve bu da dil­le­rin ya­yıl­ma­sı­na da­ha çok za­man ve­ri­yor­du. Ör­ne­ğin; 16.000 yıl­lık mağara yaşamından son­ra Şi­li’de 33.000 yıl ön­ce­den ka­lan bir baş­ka ba­rı­nak­ bul­unmuş­tu. Ye­ni ça­lış­ma­lar yer­li a­me­ri­ka­lı­la­rın gen­le­ri­nin de­ğiş­ti­ği ta­ri­hi kar­şı­laş­tı­rı­yor­lar ve bu da 60.000 yıl ön­cesine raslıyor. Ame­ri­ka­da’ki a­raş­tır­ma­lar, İn­gil­te­re’de­ki gi­ze­me de ı­şık tu­tu­yor. Hin­t-Av­ru­pa dil a­i­le­sin­den ol­ma­yan bir li­sa­nı ko­nu­şan Baskla­r´ın ner­den gel­di­ği a­raş­tı­rı­lı­yor. Rus bi­li­ma­dam­la­rı, Bask di­li­nin Na­de­ne’in bir ko­lu ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yor, bu dil Çin­ce´­ye ve es­ki Ak­de­niz di­li o­lan “Et­rüs­kan”a da­ya­nı­yor aynı di­le da­ha son­ra “De­ne ­Ca­u­ca­si­an” a­dı ve­ril­di ve dil kı­ta’nın i­ki ya­nın­da ve Av­ras­ya’da ko­nu­şul­muş­tu. Tıp­kı Bask’la­rın di­li gi­bi; baş­ka dil­le­re çev­ril­se bi­le sa­bit kal­ma­yı ba­şar­dı, eg­zo­tik dil­bi­li­mine göre di­l ba­zen gen­lerde olduğu gi­bi, bir top­lu­lu­ğun be­lir­gin ö­zel­li­ği o­labilir. Ta­rih­sel dil a­raş­tır­ma­la­rı, bi­li­m a­dam­la­rı­nı il­ginç araştırmalara yöneltiyor. Gen­ler in­ce­len­di­ğin­de, dil ve gen a­ra­sın­da bir bağın ol­du­ğu or­ta­ya çık­tı. Stan­ford Üniversitesi ge­ne­tik uz­ma­nı Lu­i­gi Ca­val­li Sfor­za; “in­san­lar 50.000 yıl ön­ce dün­ya­ya ya­yıl­dı­ğın­da; çok sa­yı­da grup o­luş­muş­tu ve bu grup­lar bir ­da­ha ge­ne­tik ve dil o­la­rak bir­le­şe­me­di­ler. Gen­ler de­ğiş­ti­ği i­çin dil­ler de de­ğiş­ti” di­ye a­çık­lı­yor. Sfor­za ve ar­ka­daş­la­rı,42 mil­let­ten gen ör­ne­ği al­dı­lar ve bir a­i­le a­ğa­cı ya­rat­ma­ya ça­lış­tı­lar, a­ğaç in­san­la­rın ya­yı­lı­şı­nın ta­rih­çe­si­ni, tek bir top­lu­luk­tan bin­ler­ce­si­ne na­sıl ay­rıl­dı­ğı­nı gös­te­ri­yor.

"Ön Dünya Dili" yayılıyor;

Da­ha da ö­nem­li­si Sfor­za ge­ne­tik de­ği­şi­min di­li de et­ki­le­di­ği­ni bul­du. En es­ki kay­naş­ma Af­ri­ka ve di­ğer dün­ya in­san­la­rı a­ra­sın­da ol­muştu, o­lay Ho­mo­ Sap­i­ens­le­r´in Af­ri­ka­dan çı­kış­la­rı­nı da a­çık­lı­yor. Ge­ne­tik kay­naş­ma, dil­de­ki kay­naş­ma ve et­ki­le­şi­mi be­ra­be­rin­de ge­tir­di. Af­ri­ka di­li Kho­san’ın bir ko­lu o­lan Kung San dili di­rekt o­la­rak ö­bür dil­le­ri de et­ki­le­di. Ya­kın Do­ğu’da pa­le­o­-an­tro­po­log­la­rın yap­tı­ğı fo­sil in­ce­le­melerinde: ilk ay­rıl­manın ve bü­tün­leş­me­nin ta­ri­hi be­lir­len­di; bu dönem 92.000 yıl ön­ceydi. Ben­zer şe­kil­de ge­ne­tik a­raş­tır­ma­lar ya­pan bir di­ğer grup, bü­tün dil­le­rin 200.000 yıl ön­ce ya­şa­mış olan kü­çük bir grup­tan çık­tı­ğı­nı söy­lü­yor. ”E­ve” hi­po­te­zi de­ni­len bu gö­rüş Ca­li­for­ni­a Üniversitesi ge­ne­tik­çi­le­ri ta­ra­fın­dan savunuluyor. On­la­ra gö­re; tüm in­san­la­rın gen­le­rin­de Af­ri­ka’da ya­şa­yan Ho­mo­ Sap­i­ens­le­r´in ö­zel­lik­le­ri var.E­ğer in­san­lık bu kü­çük grup­tan tü­re­miş­se hep­si­nin ay­nı di­li kul­lan­mış ol­ma­sı müm­kündür. She­ve­ros­kin’e gö­re, ge­ne­tik ça­lış­ma­lar yoluyla or­ji­nal a­na di­le u­la­şı­la­bi­lir. Ör­ne­ğin; Nos­tra­tik di­lde yap­rak an­la­mı­na ge­len “la­pa”, De­ne­Ca­u­ca­si­an di­lin­de­ki “tla­pa” ve A­me­rind di­lin­de­ki “dap” i­le ben­ze­şir. A­me­rind­ler­de ka­dın an­la­mı­na ge­len “ku­ni” Nos­tra­tik di­lin­de­ki “kü­ni” ye ben­zer. İn­gi­liz­ce´­de ka­dın hü­küm­dar an­la­mı­na ge­len “qu­e­en”de bu­ra­dan tü­re­miş ola­bi­lir. She­ve­ros­kin ve di­ğer dil bi­lim­ci­ler bu­na ben­zer dü­zi­ne­ler­ce söz­cü­ğün şe­ce­re­si­ni çı­kar­dı­lar ve or­ji­nal a­na di­le “Ön Dün­ya Dili” a­dı­nı ver­di­ler.

Ön­ Dün­ya Di­li a­dı ve­ri­len or­ji­nal a­na dil in­ce­le­nir­ken, söz­cük­le­rin ge­li­şi­mi ve tür­le­ri de in­ce­len­di. Bu dö­nem­de, bi­lim ve ma­te­ma­tik ol­ma­dı­ğı i­çin, ör­nek ü­re­tir­ken ge­nel kav­ram­lar e­le a­lın­dı. Ör­ne­ğin; ”Niw­ha” ya­ni ”ha­yat” söz­cü­ğü in­sa­noğ­lu­na a­it tüm ha­ya­ti kav­ram­la­rı kap­sı­yor­du; ha­va, kan ,kalp gi­bi, di­lin söz­cük­le­ri da­ha çok in­san ha­re­ket­le­riy­le il­gi­liy­di, kök­le­rin bu­lun­ma­sın­dan son­ra, dilin na­sıl o­luş­tu­ğu da in­ce­len­di, di­lin o­lu­şu­mu ta­bi­i ki i­le­ti­şi­me da­ya­lıy­dı. Fa­kat ha­la a­ta­la­rı­mı­zın dil o­luş­tu­rur­ken ne­ler­den et­ki­len­dik­le­ri me­rak ko­nu­su.

Sayfa 60
A­ta­ların sesi

Or­tak ke­li­me­ler ve gra­ma­tik ya­pı­lar araştırırken, dil bi­lim­ci­ler mo­dern di­llerin kök ağacını yeniden oluşturuyorlar. En çok ka­bul e­di­len a­i­le a­ğa­cı, Hin­t-Av­ru­pa dil a­i­le­si­ne a­it­tir. Bu­gün bil­gin­ler, Hin­tAv­ru­pa di­li­nin bu a­ğa­cın sa­de­ce bir ko­lu o­la­bi­le­ce­ği­ni söy­lü­yor­lar.

Say­fa 62
Ke­li­me­le­rin ya­yı­lı­şı

Ye­ni a­raş­tır­ma so­nuç­la­rı­na gö­re; ataların dili, Av­ru­pa’ya çift­çi­ler ta­ra­fın­dan ya­yıl­mış­tı. İn­gi­liz ar­ke­o­log Co­lin Ren­few’e gö­re; Hin­t-Av­ru­pa di­li de­nen bu li­san şim­di mo­dern Tür­ki­ye o­lan A­na­do­lu’da 8.000 yıl ön­ce or­ta­ya çık­mış ve İn­gi­liz­ce, Fran­sız­ca gi­bi bir­çok di­lin te­me­li­ni o­luş­tur­muş­tu.

Say­fa 63
Hep­si ay­nı a­i­le­den

Dün­ya in­san­la­rı­nın gen­le­ri­ni in­ce­leyen bi­o­log­lar so­nu­çta bir a­i­le a­ğa­cı o­luş­tur­du­lar. İn­san so­yu ta­ri­hi göç­ler so­nu­cunda or­ta­ya çık­an 7 bü­yük bö­lü­me ay­rı­lı­yor, hep­si. Ge­ne­tik ça­lış­ma­lar so­nu­cunda an­la­şıl­mış­tır ki; dil­le­rin li­san a­ğa­cı, ge­ne­tik ay­rı­mla pa­ra­lel­ gelişmiştir.

Say­fa69

Ho­mo Sa­pi­en­´ler, ko­nuş­ma i­çin ge­rek­li a­no­to­mik ya­pı­ya sa­hip­ti­ler.

Or­ji­nal te­laf­fuz: may­mun­lar, yu­nus­lar, ve ilk in­san­lar

Ta­ri­h-dil bi­lim­ci­le­ri, te­laf­fuz ve ek ya­pı­sı­na da­ya­na­rak, han­gi dil­le­rin ilk olarak ne­re­de ko­nu­şul­du­ğu­nu a­raş­tı­rı­yor­lar. Brown Üniversitesi a­raş­tır­ma­cı­la­rın­dan Phi­lip Li­e­ber­man il­kel in­san­la­rın bu­gün­kü in­san­la­ra ben­zer bir gırt­lak ya­pı­sına sahip ol­du­ğu­nu söy­lü­yor. Fo­sil a­raş­tır­ma­la­rı gös­ter­miş­tir ki; ge­liş­kin bir di­le ve mo­dern gırt­lak ya­pı­sı­na 200.000 yıl ön­ce u­la­şıl­mış, göç­ler­le i­le­ti­şim sağ­lan­mış­tır. Bel­ki de ger­çek an­lam­da di­le ya­kın bir i­le­ti­şim for­mu bun­dan da­ha ön­ce­ye de gi­di­yor. Fo­sil ka­fa­tas­la­rı in­ce­len­di­ğin­de anlaşıydı ki; ko­nuş­ma­ya ya­ra­yan ve gü­nü­müz in­san­la­rın­da bu­lu­nan bir be­yin bö­lü­mü il­kel in­san­lar­da mil­yon­lor­ca yıl ön­ce de var­dı. Bu­na gö­re; a­ta­la­rı­mız az da ol­sa ko­nuş­ma ye­te­ne­ği­ne sa­hip­tiler. Li­e­ber­man, ye­ni ki­ta­bı, “Dil­ler ve Çe­şit­le­ri”nde ilk in­san­la­rın ko­nuş­ma­ya baş­la­ma­sı­nın ne­de­ni­ni, i­le­ti­şim kur­mak bir ya­na, dün­ya­ya e­ge­men ol­ma is­te­ği­ne bağ­lı­yor. An­la­dı­ğı­mız ka­da­rıy­la o za­man­lar­da; bir i­ki ke­li­me­lik ko­nuş­ma­lar ve ge­nel an­lam­lar ta­şı­yan söz­cük­ler kul­la­nı­lı­yor­du. May­mun­lar ve di­ğer a­kıl­lı hay­van­lar a­ra­sın­da da pay­la­şı­lan bir dil for­mu var­dır. Şem­pan­ze­ler­le ya­pı­lan ça­lış­ma­lar­da, sı­nır­lı za­man i­çin­de, sem­bol ve şe­kil­ler­le i­le­ti­şim ku­ra­bil­dik­le­ri göz­len­di. Ca­li­for­ni­a Üniversitesi araş­tır­ma­cı­la­rı; 5 bu­çuk ya­şın­daki Kan­zi a­dın­da­ki may­mu­nun 2 ya­şın­da bir ço­cuk dü­ze­yin­de gra­mer ku­ral­la­rı­nı öğ­ren­di­ği­ni açıkladılar. UC­LA psi­ko­lo­ğu Pat­ri­ci­a Gre­en­fi­eld ve Su­e Sa­va­ge; Kan­zi’nin sem­bol­ler yo­luy­la i­le­ti­şim ku­ra­bil­di­ği­ni a­çık­la­dı­lar. Yu­nus­lar ve de­niz as­lan­la­rıy­la ya­pı­lan ça­lış­ma­lar­da ise, ke­li­me­le­ri ve e­mir­le­ri an­la­dık­la­rı göz­len­di. A­raş­tır­ma­cı­la­rın ba­zı­la­rı hay­van­la­rın ko­nuş­ma­la­rı an­la­dık­la­rı­nı söy­ler­ken, bir kıs­mı­ da on­la­rın ye­meklere ulaşmak ve ih­ti­yaç­la­rı­nı gi­der­mek i­çin şart­lı ref­lek­se uy­duk­la­rı­nı söy­lü­yor. Co­lom­bi­a Üniversitesi psi­ko­lo­ğu Her­ber Ter­ra­ce “Tüm a­raş­tır­ma­lar ka­nıt­la­mış­tır ki; hay­van­lar so­fis­ti­ke bir dil kul­la­nı­yor­lar.” di­yor. Ter­ra­ce, hay­van­la­rın­ da in­san­lar gi­bi i­le­ti­şim kur­duk­la­rı bir dile sahip ol­du­klarına i­na­nı­yor. Fa­kat ö­nem­li o­lan ko­nu­şa­bil­me­le­ri de­ğil, böy­le bir ye­te­ne­ği kul­la­na­bil­me­le­ri­dir. Hay­van­lar­da ko­nuş­ma fi­zik­sel ih­ti­yaç­lar­la il­gi­li­dir, in­san­lar i­se sa­de­ce dün­ye­vi maddi ih­ti­yaç­ları için de­ğil, dü­şün­ce­lerini ve duy­gu­larını i­fa­de etmek için de dil kullanıyorlar.

Hesap tutmaktan e­de­bi­ya­ta...

MÖ 35.000´den son­ra İn­sa­noğ­lu ken­di­ni, du­var­la­ra re­sim­le­ye­rek i­fa­de et­ti. Fa­kat MÖ 35.000´den ön­ce Me­zo­po­tam­ya’da ku­ru­lan bü­yük uy­gar­lık­ta; ver­gi­le­ri kaydetmek ve mal­la­rı he­sap­la­mak i­çin bir i­le­ti­şim sis­te­mi kul­la­nı­lı­yor­du. Bu­na çi­vi ya­zı­sı de­ni­ldi. İlk ya­zı, çi­vi­ler­le yu­mu­şak taş­la­ra sem­bol­lerin çi­zilmesiyle or­ta­ya çık­tı. 2.000 ka­dar sem­bol var­dı. Bun­lar sa­de­ce def­ter tu­t­mak a­ma­cıy­la de­ğil, tıb­bi bil­gi­ler, des­tan­lar ve di­ni ya­zıt­lar i­çin de kul­la­nı­lı­yor­du. İlk ya­zı­, çi­vi ya­zı­sı o­la­rak ka­bul e­dil­me­si­ne rağ­men, baş­ka ya­zı sis­tem­le­ri de ge­liş­ti. Bun­lar fark­lı yön­tem­ler­di ama tümü de İn­sa­noğ­lu­´nun ya­zı­ya ne­den ge­rek­si­nim duy­du­ğu­nu a­çık­lı­yor­du. Bir­çok ya­zı sis­te­mi­nin do­ğu­şu, ye­ni me­de­ni­yet­le­rin güç­le­ri­ni ka­nıt­la­ma ve e­ge­men ol­ma is­te­ğin­den doğ­du. Ör­ne­ğin; Mı­sır’da, ya­zı, hü­küm­da­rı öv­mek i­çin kul­la­nıl­dı. Çin’de bu­lu­nan es­ki dö­kü­man­lar­da, a­nıt­lar ü­ze­ri­ne fe­tih­le­ri ö­ven ya­zı­ların ya­zıl­dı­ğı gö­rü­lü­yor­du. Or­ta A­me­ri­ka’daki Ma­ya ya­zıt­la­rı i­se mev­sim tö­ren­le­ri­ni ve im­pa­ra­tor­luk me­ra­sim­le­ri­ni an­la­tır. Ya­zı, ön­ce­le­ri seç­kin­ler ve soy­lu­lar i­çin or­ta­ya çık­tıy­sa da son­ra­la­rı hal­k tarafından kul­la­nılmaya başlandı. Ya­zı sis­tem­le­ri ön­ce­le­ri bu­lut, gü­neş, yağ­mur, ö­küz gi­bi re­sim­ler­den ya­ni hi­ye­rog­lif­ler­den o­lu­şu­yor­du. Bu, ba­sit gi­bi gö­rün­se­ de her re­sim, bir di­ğe­ri­ne ek­le­nip fark­lı an­lam­lar ya­ra­tır­dı, ve an­lam­lar, ya­zan ki­şi­ye gö­re de­ği­şir­di. So­nuç­ta; ya­zı­lar, doğ­ru­dan doğ­ru­ya fik­rin i­fa­de e­dil­di­ği “i­de­og­ram­lar” ha­li­ne dö­nüş­tü. Gü­neş sim­ge­si, da­ha son­ra ateş ve ı­şık an­la­mı­na gel­me­ye baş­la­dı. Ses­ler i­se, fo­ne­tik o­la­rak bir­leş­me­ye baş­la­dı. Ör­ne­ğin; İngilizce´deki “bee” (a­rı) ve “le­af” (yap­rak) bir­le­şe­rek “be­li­ef” ya­ni i­nanç an­la­mı­na gel­di. Bu so­nuç di­lin ko­lay­laş­ma­sını ve i­le­ti­şim sis­te­mi ha­li­ne gel­me­si­ni do­ğur­du. M.Ö. 1500 yı­lın­da ilk ger­çek al­fa­be ya­zıl­dı. “Es­ki Ca­na­a­ti­e” al­fa­be­si sis­temli i­le­ti­şi­mi ko­lay­laş­tır­dı ve ge­nel bir al­fa­be haline geldi. İlk kez bir ya­zı sis­te­mi, ta­ma­men fo­ne­ti­ğe uy­gun­du, ve o­kun­ma­sı ko­lay­dı. Fa­kat yi­ne ­de ses­li harf­le­rin ek­sik­li­ği o­ku­ma­yı güç­leş­ti­ri­yor ve ya­zı çö­zü­cü­le­ri­ni zor­lu­yor­du. Ör­ne­ğin; “dbt” söz­cü­ğü ses­li harf­ler ol­ma­dı­ğı i­çin “dept” (borç), “de­bit” (zim­met), ya­ da “do­ubt” (şüp­he) an­la­mı­na ge­le­bi­lir­di. M.Ö. 740’da ilk kez Yu­nan­lı­lar, ses­li harf­le­ri kul­lan­dı­lar. Bu her­kes i­çin ko­lay­lık­ oldu, ya­zı­nın do­ğu­şu in­san­la­rın ken­di­le­ri­ne i­fa­de et­me­le­rin­de çı­ğır aç­tı. Ya­zı, her sos­yal sı­nıf i­çin ö­nem­li bir a­raç olduğu kadar de­mok­ra­si ve e­de­bi­yat i­çin de ger­çek bir ha­zi­ney­di, .

1 Kelime: (Su)

HA­KU-Ön Dün­ya Dili

HAWK-A­me­rind Di­li

KWA-De­ne Ca­u­ca­si­an Di­li

HA­KU-Nos­tra­tik Di­li

HAKW-Hint Av­ru­pa Di­li

A­QU­A-La­tince

WAZ­ZAR-Es­ki Al­manca

WA­TER-İn­gi­liz­ce

2 Kelime: (Yemek)

Hİ­TA-Ön Dün­ya Dili

HİT-A­me­rind Di­li

İ­TA-Nos­tra­tik Di­li

HED-Hint Av­ru­pa Di­li

ED­ME­NA­İ-Eski Yu­nanca

E­DE­RE-La­tince

EZ­ZAN-Es­ki Al­manca

E­AT-İn­giliz­ce

3 Kelime: (Köpek)

KU­JAN- Ön Dün­ya Dili

KUY­NA-Nos­tra­tik Di­li

KU­ON- Hint Av­ru­pa Di­li

HO­UND- İn­giliz­ce

4 Kelime: (Kraliçe)

KU­Nİ-Ön Dün­ya Dili

KÜ­Nİ-Nos­tra­tik Dili

GWEN-Hint Av­ru­pa Di­li

QU­E­EN-İn­gi­liz­ce


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
6104 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 14, 2008, 06:56:38 öö
Gönderen: farmason82
2 Yanıt
4683 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 05, 2018, 12:16:30 ös
Gönderen: vendor
2 Yanıt
7122 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 03, 2009, 03:09:11 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
5848 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 21, 2011, 12:14:04 ös
Gönderen: oasis
1 Yanıt
4229 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 05, 2013, 08:31:08 öö
Gönderen: ceycet
10 Yanıt
10436 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 19, 2013, 01:27:20 ös
Gönderen: Felix Steiner
0 Yanıt
2503 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 14, 2014, 01:43:30 ös
Gönderen: edebiyat_ogr
1 Yanıt
3355 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 15, 2014, 11:02:35 öö
Gönderen: symbol
2 Yanıt
4794 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 10, 2014, 02:59:23 ös
Gönderen: VARLIK
0 Yanıt
3223 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 20, 2015, 03:59:56 öö
Gönderen: Risus