Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Hobbes-Leviathan  (Okunma sayısı 8121 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 27, 2010, 10:30:17 ös
Yanıtla #10



Günümüzde neo-liberal devletin sosyal devletin yerine ikamesi sürecinde ortaya çıkan en önemli tehlike, her ne kadar neo-liberalizmin bireysel özgürlüklere verdiği değer önemli olmakla birlikte, güçsüzlerin siyasal yaşamın dışına atılmalarıdır ki bu da belirgin bir ayrımcılık hatta dışlama politikasıdır. Daha belirgin söyleyelim, neo-liberalizmin getireceği-getirdiği siyasal bir seleksiyondur. Habermas'ın anlatımıyla neo-liberalizmin refah devletinin altını oymasının getirdiği sonuç son kertede toplumsam çözülme eğilimidir.


Toplumsal çözülme, bence yukarıda örneklediğim gibi, sosyal devlet suistimalleri ve ne olursa olsun "özlük hakları" korunması için bağırıp çığıran insanları beslemek ödeviyle ortaya çıkar. Çünkü bu bir zarardır. Sürekli pozitif geri beslenen bir "hak etmeden alma" eğilimi, söz konusu değerleri üreten üretici kesimin iflası ve yetersizliğiyle sonuçlanacaktır.

Halbuki kapitalizmde, siyasi bir seleksiyon yoktur, fakat bireye yüklediği "kendi hayatının sorumluluğunu kendisi alma" durumu ile, her bir bireyi kendisini ve davranışlarını denetlemeye zorlar.

Başbakan 3 çocuk yapın diyor, fakat bu 3 çocuğun nasıl bakılacağına dair bir yöntem söyleyemiyor. Mesela, kendi hayatını kendisi sürdürmesi gerektiğine inanmış, kimseden kendisine yardım etmek zorunda olmadığının ayırdına varmış bir birey, bakamayacağı çocuğu yapmayacaktır. Fakat sosyal devlette "nasıl olsa sosyal devlet asgari imkanları sağlıyor" diye, bunun gibi bir çok bireysel sorumluluk, sürekli büyük garantör olan devletin üzerine atılmaktadır.

Kapitalizm, bu nedenle güçsüzleri dışlamaz. Güçsüzleri silkindirir, ve kendine getirir. Onların irrasyonel davranışlarından doğacak zararı kimsenin ödemek zorunda olmadığını bireye hissettirerek, bireyin kendi davranışlarına karar verirken düşünmesini sağlar. Bu, güçsüz insanları imkanı ölçüsünde yaşamaya itecektir. Eğer daha fazla istiyorsa, çok çalışmak zorunda olacaktır. Ve bence zaten doğal olan da budur. Kapitalizm, güçsüzü dışlamak için özel bir çaba içine girmez. Onun böyle bir edimi yoktur. Sadece uzun süreçte sosyal darvinizme olanak tanır, ve bu da uzun vadede demografik bir denge yaratarak sistem istikrara kavuşacaktır.

Son paragrafta devletin ekonomiye müdahalesinin insanlık onuru için gerekli olduğunu söylemişsiniz.

Devletin ekonomiye müdahalesi daima verimsizlikle sonuçlanmıştır. Çünkü her bir insan teki adına karar verme yetkisi kısıtlıdır. Gerçek ihtiyaçlara değil, sanal ihtiyaçlara çözüm getirebilir. Bu konuyu en iyi Ludwig Von Mises "sosyalizm" adlı kitabında incelemiştir. Ben burada bu konuyla ilgili bir link vermekle yetineceğim. Yoruldum :)

http://www.sonerhoca.com/category/politik/page/2/


Saygılar.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Mayıs 27, 2010, 11:02:58 ös
Yanıtla #11
  • Ziyaretçi

Çok uzatmak da istemiyorum ancak kısaca bir şeyler eklemek istiyorum

Sn poperist, belirttiğiniz gibi devletin ekonomiye müdahale noktasının sosyalist ekonomilerdeki yansımaları yanlış bir örnek olur. Zira tam anlamı ile sosyalist sistemi gerçekleştirebilmiş bir örnek olmadığından mukayese olarak tutarlı bir sonuç vermez.

Sadece şahsi düşüncem, dikkat çeken bir nokta, ki benzer tartışmalarda gözardı edilmemesi gereken bir vakadır bu, devletin ekonomiye müdahalesi zorunludur. Aksi halde piyasanın görünmeyen el ile düzenlenmesi hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir ütopyadır. Aynen ütopik sosyalist dünya gibi...

ABD örneğinize gelirsek, ABD o bankaları kurtarmak zorunda idi, ve ha kurtaramayacak ve vergi verenlerin sırtına yüklediği yük çok da ağırlaşacak. Ancak sistemin realitesi olarak, finans sisteminin çöküşü altında Amerika devletinin ve neredeyse tüm dünya nezdindeki finans sisteminin daha beter çatırdamaması için zorunlu bir eylem... Yozlaşma bunun neresindedir? her yerinde... Göz göre göre türev piyasalar ile ellerinde olmayan paralarla cambazlık yapmanın sonudur....daha da teferruatlı tartışılabilir uygun bir vakitte.... Bir açıdan da bakıldığında, finans sistemine aktarılan kaynak, piyasanın büyük başlarını koruyarak onlara parasını bağlayan halkı korumak olarak da açıklanabilir, zira ekonomik güç olarak bakıldığında, batması muhtemel firmalara aslında devlet ortak olmaktadır Amerikada(kurtarma paketi çok detaylı ve teferruatlı)

Son olarak, sn CanVaris, sorunuz herhangibir araştırma (ödev makale vs) için mi yoksa sadece tartışma amaçlı mıdır?

saygılar


Mayıs 28, 2010, 12:43:39 öö
Yanıtla #12
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

sosyal devlet, sosyalist devlet demek değildir. sosyal devlet, kapitalist sistemin bir aracıdır ve liberal demokrasinin siyasal temellerini de değiştirmez.  Dolayısıyla Mises örneklemelerinin ya da sosyalizme vurmanın konuyla ilgilisin çözemedim.

İnsan haklarının temeli insan onurudur. işin ilginci bunu sosyalistler söylememiştir tam aksine liberaller söylemiştir. insan hakları, insanın bir yaşam sürmesi ile ilgili değildir insanın insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesi ile ilgilidir.

vergi sosyal devletle ilgili değildir. vergi, haklar kümesi içerisinde siyasal haklar-ödevler içerisinde yer alır. ki nihayetinde devletin para alması sosyal devletten yüzyıllar evvelinde de vardır, jandarma devlet dönemi de buna dahildir. Verginin kanuniliği ilkesi var mesela ta Magna Carta'ya dayandırabilirsiniz temelini. Vergi adaleti var, işte bu sosyal devletle ilgili. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınması olarak adlandırılır vergi adaleti.

liberal devlette bir siyasal seleksiyon vardır. daha da ötesi günümüzün bütün gelişmiş endüstriyel demokrasileri aslında oligarşik demokrasilerdir. dinamik bir oligarşinin zaferini büyük servete ve servete tapınmaya odaklanmış, seçenekleri sınırlayarak orta ve üst sınıfların devamını sağlayan, seçimler aracılığıyla da meşruiyet inşa eden bir yönetimi temsil etmektedir.

görüşlerimi yinelememe gerek yok yukarıda açıkladım zaten. ama sadece bir iki noktaya vurgulamak istedim o kadar.


Mayıs 28, 2010, 01:22:22 öö
Yanıtla #13
  • Ziyaretçi

Evet sn skullg, popperistin sosyalist devlet örneği üzerinden hareket ettim, vurguladığınız üzere eksik yazdığımı anladım. Zira sosyal devlet olgusu aslında kapitalizm/serbest piyasanın bir şekilde karşıtı sosyalizm ile rekabeti sonucu ortaya çıkmıştır da diyebiliriz ek bilgi olarak....


Mayıs 30, 2010, 01:20:10 ös
Yanıtla #14

Ben Sosyalizm ile sosyal devletin ideallerinin birebir örtüştüğünü, ve aralarında ulaşılmak istenen nihai nokta açısında hiçbir farklılık olmadığını söyleyebilirim.

Mesela sosyal devlet taraftarı biri ile, sosyalizm taraftarı biri, herkesin sağlık hizmetlerinden eşit bir şekilde yararlanma hakkı olduğunu, herkesin eğitim hizmetlerinden eşit yararlanma hakkı olduğunu, herkesin barınma hizmetinden eşit yararlanma hakkının olduğunu aynı anda iddia edebilirler. Herkese bir iş sağlanması gerektiğini iddia edebilirler.

Zaten Sosyalizm de bundan fazla bir şey değildir. İster sosyal demokrat, ister sosyalist olsun, yukarıda söylediğim taleplerde bulundukları sürece - ki bulunuyorlar- Mises'in bu tür bir ekonomide karşılaşılan güçlükler üzerinde söylediği her şey de geçerlidir. Mises'in konuyla ilgisi de buradadır.

Bu arada "insan hakları" kavramına da değinmek istiyorum kısaca. İnsan hakları, bir hakkın nesnesinin o insana birileri tarafından sağlanması demek değildir liberalizme göre. Mesela barınma hakkı, devletin kişiye ev sağlamak zorunda olması demek olmadığı gibi, sağlık hakkı da devletin bireyin tedavilerini üstlenmesi demek değildir. Bu haklar, liberal anlamda "negatif özgürlük" haklarıdırlar. Ve evet, insanlık onurunu en iyi bu şekilde, insanlara negatif özgürlük vererek koruyabilirsiniz. Çünkü aksi takdirde birilerine ev sağlamak için, benim alın terimin gaspı söz konusudur. Benim hakkımın gaspedilerek, bir başkasına ev sağlanması, maaş sağlanması ne kadar "onurlu" bir eylem olabilir ki? Tam aksine onursuz ve parazit insanlar teşvik edilir bu şekilde.

Bu söylediklerimde devletin vergi alması çelişmiyor. Bu söylediklerimle, devletin "başkalarına bir şeyler sağlamak" amacıyla vergi alması çelişiyor. Yoksa herkesin ortak olarak yararlandığı kurumları ve hizmetler için (güvenlik, bayındırlık, baraj, yol yapımı, kolaylaştırıcı organizasyonlar, hukuk, vb.) devlet vergi alabilir ve zaten almalıdır da. Zengin olanın malı mülkünün korunması için devlete yoksul olandan fazla vergi ödemesi de meşrudur. Fakat Robin Hood'culuğa soyunmadan.

Saygılar.

Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare