Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İSLAM'DAN KORKMAMAK  (Okunma sayısı 5138 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 24, 2010, 01:04:32 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 439
  • Cinsiyet: Bay

  Dün yatmadan Önce İslam ve Evren adlı bir kitap okurken kafama bazı sorular takıldıydı. Kitapta İslam'ın dünya üzerinde kimi kesimler tarafından insanlığa tehdit ve korku saldığı üzerine konular ele alınmakta. Yatağa uzanırken bugün bunun ile ilgili nerden nasıl bulgular bulabilirim diye araştıracaktı. kahvaltıdan sonra apartman görevlisinin kapıma her sabah bırakmış olduğu gazateleri alıp, koltuğuma kurulurken elime bir gazetede yer alan makale gözüme ilişti. Kendi kendime keşke yılbaşı gecesi çekilecek olan 35 milyon lirayı dileseydim dedim.

 bu konuyla ilgili makaleyi sizlerle paylaşmak ve katılım olursa tartışmak isterim. Makale aynen şu şekilde; 
(Alıntı; Yasin Ceylan ulusal bir gazete)
 İslam veya Müslüman'dan korkmama anlamında kullanılan islamofobia son on yıl içerisinde yerli ve yabancı medyada sıkça kullanıldı. Bu olgunun bir sebebi de, 11 Eylül terör saldırıları idi. Gerçi bu tarihtrn önce de gerek Avrupa'da gerek Amerika'da Müslüman azınlığa karşı ırkçı ve dışlayıcı tavırlar mevcuttu. Ancak 11 Eylül olayı bu tavrı hem daha keskin hem de daha belirgin hale getirdi.

  İslam'dan ve Müslüman'dan korkmanın asıl nedeni, İslam dininin ve Müslüman'ın kendisi mi, yoksa Batı insanının ırk ve kültür merkezli bakışı mı konusu.tartışmak gerekir.


(makalenin en somut cevapları ile ilgili bölümü biraz tartıştıktan sonra paylaşıma sunmak istiyorum)

saygılarımla,


Ekim 24, 2010, 01:29:24 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

  İslam'dan ve Müslüman'dan korkmanın asıl nedeni, İslam dininin ve Müslüman'ın kendisi mi, yoksa Batı insanının ırk ve kültür merkezli bakışı mı?

Öncelikle merhaba sayın lucifer. Benim çokça aklımı kurcalayan bir takım konuların yandallarından birinden bahsetmişsiniz, bunu görmek beni gülümsetti açıkçası. Sonuç olarak Avrupa ülkelerinde Müslümanlara karşı olan tepkilerin sadece İslam dünyası farkında değil, bütün Dünya farkında. Dünya diyorum, çünkü devletlerin ayakta kalması için planlanan neredeyse bütün oyunlar ses getirici şeyler olur. Bu yüzdende Avrupa'da Müslümanlara karşı olan tepkininde bazı devlet politikaları neticesinde oluştuğuna inanıyorum. Kendi görüşümü sorunuzun ters düzleminden dile getiricem.

"Batı insanının ırk ve kültür mekezli bakışı,"

Batı insanı olarak söz ettiğiniz Avrupa devletleri ve ötesinde ki kıtalarda yaşayan toplumların sosyal yaşam anlayışlarında etik kuralların dışına çıkmayan bireylerin haricinde büyük bir saygı gördükleri kuşkusuz doğrudur. Bu durum nasıl bozulabilir diye sorduğumuzda ise elbet 2. hatta 3. bir gücün bu duruma müdehale etmesi gerektiği konusunda umarım mütabık kalırız.

"İslam dininin ve Müslüman'ın kendisi mi?"

Toplumların düşünce şekillerine müdehale etmek epey zordur. Bunu sağlamak için milliyetçi duygular eskidende başarı kazandığı üzere tekrar kullanmak oldukça yerinde olacaktır. Yinede milenyumda göze daha katı gelen milliyetçilik yerine kültür düzeyiyle ırkları ayırabilen bir çizgi koyarak onları insanların gözüne sokup kabul ettirdikten sonra bu çizgi sayesinde ırksal bir ayrım yaparak toplumları yönetmek daha kolay ve yerinde bir tercih olur. 11 Eylül ve terörü benimseyen Müslüman devletlerinin bazı hareketleriyse bu düşüncenin Avrupa popülasyonunun üzerinde yaymaya çalıştığı düşünceye tabiri yerindeyse pastalarının en tepesine vişne koymak gibi süsleyici maddeler olmuştur.

Sonuç olarak benim düşüncem şudur ki, halklar birbirine büyük ve genel yanlışlar dışında olumsuz bir tepki koyacak kadar evrensel düzeyde taktik ve fikir beyan etmek zorunda kalan yönetimsel sıfata doğrudan bağlı değillerdir. Bu yüzdende düşünceler muhakkak başkaları tarafından enjekte edilmek istenir. İnsan.. Kendini bilmedikten sonra güdülmeye mahkumdur. Kim olursa olsun.

Saygılar.


Ekim 24, 2010, 01:55:39 ös
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 439
  • Cinsiyet: Bay

sn Vinnie

öncelikle konuya olan hassasiyetiniz ve katılımınız için size teşekkür etmek isterim.

Konu gerçekten üzerine çok şeyler konuşulabilecek ve çeşitli olasılıklar ve hikayeler üretilebilecek nitelikte. Bu hikayeler gerçekçi yada kurgu ürünü buda ayrıca tartışılır. Sizin de bahsettiğiniz gibi 2. 3. güçlerin bu duruma müdahale etmesi konusunda tabiki de görüşlerinize katılıyorum. Toplumları harekete geçirmek yada belli bir konuda heyecanlandırmak için milliyetçi duygular en zayıf yönlerdir. Bu duygu bizim ülkemizde de söz konusu olmaktadır. Örneğin sabahları kalktığımızda gazetelerde veya tlevizyonlar da şehit haberleri duyduğumuzda hep beraber şehit olup hep beraber inanç kökeni ne olursa olsun omuz omuza vermiyormuyuz. Yada bu omuz omuza veren iki farklı inanç birbirlerinin çıkarlarına ters düşecek durumlarda da milliyetçi duygularını unutup karşı karşıya gelmiyor mu?
   Bu örnekleri sadece Türkiye den veriyorum. Bunun gibi örnekler dünya üzerinde de İslam'a karşı olmakta. Aynı şekilde aslında bu konu tartışılacağı gibi İslam dininin de yahudilerden korktuğu aynı şeyleri onlar için de düşündüğü ayrıca tartışılabilir.

  11 Eylül saldırıları Amerika için son derece milli duyguları körükleyici bir durum oluşturmuştur. Bu durum da İslamda yazarın da belirttiği gibi son 10 yıl içerisinde daha fazla korkulur hale getirmiştir. Ama 11 eylül saldırıları öncesinde de bu durum içinde değilmiydik?

  Konuyla ilgili makale üzerinde daha fazla durmamızı sağlayacak ve düşünüp kendi kendine insana dünyada neden böyle bir durumun söz konusu olduğunu sormasına engel olamayacak. umarım biraz daha katılım olursa konu daha ayrı görüşlerle genişleyecek tam o sırada ben yazının devamını sunacağım ve tekrar konu bir bigbang ginbi genişlediği yerde patlaycak tekrar konu içerisinde konu doğuracak

saygılarımla,


Ekim 24, 2010, 02:32:21 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 439
  • Cinsiyet: Bay

   Konu bir batı insanı açısından veya orada yaşayan bir Müslüman açısından veya üçüncü bir gözlemci tarafından ele alınabilir. Konuya felsefi yada sosyolojik açılardan da bakılabilir. Olaya bu farklı açılardan bakan araştırmacıların, muhtmelen üzerinde uzlaşacakları hüküm, bir Müslüman ile bir Avrupa insanının yada Amerikalının birlikte yaşamayı başaramadıkları olabilir. Bu hükmün doğru analizi, İslamdan oluşan korkuların nedenleri hususunda doğru bilgi edinmemizi sağlayabilir.

  Batılının sosyolojik yaşam tarzı Tanrının yerine insanın daha çok ön plana çıkarılmış olması yatar. İyilik ve kötülük kavramı metafizik, aşkın bir aleme kadar uzanmayışıdır. İslamda ise merkezde tanrı yatar. Emirlerinin esas oluşu vardır. bu emirler sadece bütün dünyanın mutululuğunu değil bir sonraki dünyanında mutluluğunu sağlamaya çalışır. Yazının diğer kalan bölümünde de bu konuyu daha dein bir şekilde işlemiş benim kafamda soruları bu şekilde cevapladığım bir zamanda konu irdelenmiş .


İslam dininde demokratik özgür toplumlar sınırlıdır. batı inanç sisteminde bu esastır ve dinamik bir evrilme görülür.islam dinine ters düşen yaşam tarzları batı inançlarında özgürlük olarak nitelendirillir. Tabi bu olayı Hristiyan-İslam farkına indirgemek yanlıştır. Batı insanı üç asırdır Hristiyanlıktan koptu Hristiyanca yaşamıyor. Her ne kadar Hristiyanlık, kültürlerinin önemli bir unsuru olmakta devam etse de.

 Bu temel farkları var sayarak iki dünya insanının bu şekilde bir arada, yaşamasını sağlamak için çatışmalar yerine uzlaşma, dışlama yerine yanyana var olma projeleri üretmek gerekir. Daha başka bir açıklama gerekirse bugün Almanya'nın kaybetmiş olduğu çok kültürlülük bilincini insan aklına yadsımak gerekir.

saygılarımla,


Ekim 24, 2010, 02:58:15 ös
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 439
  • Cinsiyet: Bay

Şimdi yazının devamını paylaşmak istiyorum.

Uluslararası alanda medeniyetler barışı insiyatifi, buna bir örnek. Ancak bu, sadece bir irade beyanı olmaktan öte bir şey değil.

    Huntington'un çağdaş yaşam modellerini birer medeniyet olarak tehakki edip bunların bir çatışma içinde olduklarını iddia etmek, çok sayıda itiraza rağmen, isabetli bir öngörü. Batı ile diğer dünya görüşleri arasındaki çatışmaların en sert ve bariz olanı İslam dünyası ile olan çatışmadır. Bu çatışmanın vuku bulmasının sebeplerinden biri de aynı zemini paylaşma çabası. Başka bir deyişle, aynı coğrafya davar olma mücadelesi. Halbuki iki dünya birbirinden uzak, ayrı kıtalarda, birbirine dokunmama anlayışıyla var olabilselerdi bu çatışma olmazdı. günümüzde, tüm yeryüzü tek coğrafyaya indirgendiğinden bu çatışma kaçınılmazdır.
 
   Aslında, bir coğrafyada, sadece bir medeniyet egemendir. Diğer medeniyetler, marjinal konumdadır. çağımızın dünyasını tek zemin kabul ettik, çünkü iletişim ve ulaşım o kadar yoğun bir düzeye ulaştı ki, yeryüzünde birbirinden kopuk iki kıtayı bırakın iki ada kalmadı. Batı dünya görüşü ve yaşam modelinden tecrit edilmiş bir mekan yok denilebilir. Bu sebeple, her zeminde insanların yaşamına hükmetmeye çalışan Batı medeniyeti, yalnız Avrupa ve Amerika'da yaşayan Müslüman azınlıkların yaşantılarını allak bullak etmekle kalmıyor, İslam diyarında yaşayan Müslümanları da etkiliyor. En modern şehirdeki insanın yaşantısından tutun, en ucra bir köyündeki Müslüman'ın sade yaşamına kadar gidin, egemen bayı medeniyetinin izlerini görebilirsiniz.

       Kazanan Batı

   Bu durum İslam'a rağmen böyle. Genellikle zemin kazanan Batı, kaybeden İslam'dır. Bunu genç kuşakların yaşam düşünce ve pratiklerinde görmek mümkün. Bazen Avrupai yaşam, zihinden önce fiziki yaşantıda yerini bulur.  Zihinsel teslimiyet sonradan gelir. Genç nesillerin ekseriyetinin batılı yaşama özenmesi, mutemelen, bu dünya görüşünün, dünya nimetlerine öncelemesi, birçok şaibeli sayılabilecek haz ve özgürlüklere cevap vermesidir. Batı medeniyetinin bu yüzü nedeniyle, İslam dini yasaklayıcı bir yaklaşım modeli ile karşımıza çıkıyor.

  Bir mukayesenin neticesinde ortaya çıkan bu bakış, İslam'ı yalnız Avrupalının gözünde korkulan bir din haline getirmekle kalmıyor, birçok Müslüman'ın gözünde de aynı etkiyi yapıyor. Şeriat kavramı ve İran modeli İslami yaşam, birçok samimi Türk Müslüman'ını ürkütüyor.


Ekim 24, 2010, 03:29:14 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 439
  • Cinsiyet: Bay

     
              Osmanlı'dan Geri

  19. asırdan beri İslam dünyası Rusya, Japonya ve hindistan gibi birçok farklı kültür, batılılaşma sürecine girdi. bu örneklerin en başarısızı İslam Alemi oldu. halbuki, gerek coğrafi gerekse tarihsel ilişki bakımından batıya en yakın olan islam alemidir. Bu başarıslığın kaynağını iki şeyde bulmak mümkündür. Birincisi, İslam Dininin insan yaşamının tüm yönlerini kapsayan bir sistem olması, ondan çıkışı imkansız hale getirmesi, ikincisi, Cumhuriyetin kuruluşundan beri dayatılan modernlik ve aydınlanma denilen kavramların orjinallerinden çok farklı olmaları. Moderniteyi ve aydınlanmayı müslüman Türk halkına uygulamaya çalışan bu yeni rejimin kurucularının çoğu, modern ve aydın değillerdi.

   Yeni Cumhuriyetin çocuklarına tanıdığı özgürlükler, kötü ve geri diye tanımladıkları Osmanlı'nınkinden daha gerideydi. İttihat ve Terakki dönemini Osmanlı'dan saymazsak veya bu dönemi, Cumhuriyet'in habercisi veya öncüsü sayarsak, bu yeni yönetimler de yapılan zulüm ve katliamlar, Osmanlı döneminde yapılanlardan  kat kat fazlaydı. Bugünkü temel sorunlarımızın hemen hepsi, bu yeni rejimi kuranların, çoğu zaman basiretten yoksun olmalarındandı. yabancı kaynaklar, Türkiye'de 12 Eylül'de yapılan anayasa referandumunu, "sessiz bir devrim" olarak nitelendirdi. Neye karşı devrim diye sorulursa buna çok ilginç cevaplar verilebilir. Devrimi yapan iktidarın, İslamcı bir kesimden gelmesi, bu devrimi daha da manidar kılıyor. Bu soru şu şekilde sorulabilir. Bu "sessiz devrim" Cumhuriyet'in temel unsuru olan Batılılaşmaya karşımı yapıldı, yoksa Batılılaşmayı uygulama biçimine karşı mı?

  İktidarın Avrupa birliğine Katılma projesine bakılırsa bu devrim, Batılılaşma yerine onun uygulamasına yapıldı. Ancak bundan daha vahim bir soru var: İslami değer ve yaşam biçimine bağlı halihazırdaki iktidar, Avrupa Birliğine katılma uğruna, şart koşulan müktesebatı kabullenerek, "insan merkezli" bir dünya görüşüne geçebilecekmi? Geçerse bu, İslami yaşam modelinden bir taviz değilmi? Yoksa iktidar AB'ye girmenin tam olarak nedemek olduğunu bilmiyormu? İslam ile AB müktesebatının ne demek olduğunu iyi bilen bir müminin, bu geçişikabullenmesi mümkün değil. Avrupalının bizler için ileri sürdüğü "entegrasyon" şartı, aslında dünya görüşünün değişimi şartıdır. Gecikme ve oyalanma bu yüzdendir. Bu geçişin , bir müslüman toplum için ne kadar zor bir mesele olduğu hadisesidir. Avrupa tarafı bunu çok iyi kavradı. Ama bizimkilerin bu büyük meseleyi yeterince kavradıkları kanaatinde değilim.

   İslam ve Batı medeniyetleri konusuna dönecek olursak, "bir toprakta bir medeniyet yaşar" kuralı gereğince ve yeryüzünün tek bir coğrafya haline geldiği gerçeğine baktığımızda Batı medeniyetinin, diğer medeniyetlere kıyasla daha avantajlı olduğunu söyleyebiliriz. Öok kültürlülük veya çok seslilik, bir orkestra içindeki farklı ses ve aletler gibidir, bir medeniyetin bütünlüğünü bozmaz. Başka bir medeniyet, başka bir orkestradır; diğer bir medeniyetin içine veya yanına yerleştirilemez. Başka bir deyişle çokkültürlülük, çok medeniyetlilik değildir. Batı medeniyeti hala,bilim ve teknoloji alanında, sosyal bilimler alanında, bilgi ve değer üretiyor. Ona, henüz, görünürde bir rakip de görünmüyor. Uzun vadede ne olur bilinmez. Ancak, kendini yenileyebilen, eleştiriye açık, kendi kendini sorgulayabilen bir dünya görüşü, insanlık tarihinde yeni bir hadisedir. Böyle bir dünya görüşü, devrimlere zemin hazırlamaz. Dinamik özünden dolayıi devrimleri içinde barındırır.

   Çünkü sürekli değişim içindedir.

saygılarımla,


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3563 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 04, 2013, 02:22:16 ös
Gönderen: karahan
2 Yanıt
2853 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 05, 2013, 10:51:15 öö
Gönderen: Samuray
0 Yanıt
2417 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 05, 2013, 11:22:55 öö
Gönderen: Samuray
İslam'da Yeni Akım

Başlatan ADAM « 1 2 » Islam

19 Yanıt
7925 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 31, 2014, 10:59:20 ös
Gönderen: Tubalkain
0 Yanıt
2011 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 11, 2014, 06:03:17 ös
Gönderen: Etimolog
0 Yanıt
2277 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 15, 2016, 04:10:08 ös
Gönderen: kurt