Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Masonluğun Evrenselliği -I  (Okunma sayısı 19019 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 25, 2010, 08:43:58 ös
Yanıtla #10
  • Ziyaretçi

Sevgili Isabella,

Hiç bir olumsuz duygum yok, öncelikle bunu ileteyim istedim.
Hem cins olarak ne demek istediğinizi iyi anladığımı sanıyorum ancak ben de kendimle ilgili durumumu içtenlikle ve inanarak belirttim, bunun cinsimle ilgisi yok.
Bilginin erkek egemenliğinde olduğu görüşünüze katılmıyorum, bilgi edinmek isteyen herkes için tüm zamanlarda orada öylece duruyordu, ancak cinslerin hepsi belli bir sosyal zümre içinde değillerse bilgiye erişmeyi düşünmedi, sonra cinslerden biri farketti ve bilgiyi edinerek önemli toplumsal değişimleri yaptı.Cinslerden diğeri ise istisnalar hariç bu bilgiyi edinebileceğini unutmuştu bile o yada bu nedenle. Bu kadarcık bir özetle görüşümü iletmemi kabul edin lütfen, ilerleyen zamanda ZAMAN bu konuyla ilgili paylaşımını hazırlamaktadır diyeyim şimdilik. :)
Sizinle karşılaşmak ve iletişime geçmiş olmaktan çok mutlu olduğumu söyleyerek,
Saygılarım ve sevgilerimle


Ekim 25, 2010, 08:57:11 ös
Yanıtla #11

Bu kadarcık bir özetle görüşümü iletmemi kabul edin lütfen, ilerleyen zamanda ZAMAN bu konuyla ilgili paylaşımını hazırlamaktadır diyeyim şimdilik. :)


Anlıyorum, o mutluluk bana ait:) en başta açıklayıcı bi özetle beni daha çok aydınlattınız. Çok teşekkür ederim. Merak etmeyin, sabırsızlıkla bekliyor olacam.

Saygılar benden..
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ekim 26, 2010, 12:06:57 öö
Yanıtla #12
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

Masonluğun evrensel olduğunu evrensel değerleri sıralayarak ve görebildiğimiz, inceleyebildiğimiz yaşam formlarıyla karşılaştırsak daha doğru olmaz mı?
Burada evrensel olanın kısa bir tanımını yapayım; Zamana ve mekana bağlı kalmayan herşey evrenseldir.
Mesela herhangi bir din için evrenseldir diyemeyiz çünkü evrenin başka bir yerinde yada bundan 20.000 yıl önce olmadığını biliyoruz. Aynı şekilde masonluğada evrensel diyemeyiz.
Evrensel olan şeylere bir kaç örnek vereyim, sevgi, korku, kızgınlık, paylaşım, BİLGİ,..vb.
Başka yaşam formlarında masonluk varmı? yok
Masonluk evren kurulduğundan beri varmı? yok
Yani kısaca masonluğa evrensel demek büyük hata olacaktır.
Ancak, masonluk evrensel değerleri hedef almış olabilirmi? elbette
Masonluğu övmektense değerlerini konuşsak daha doğru olmaz mı?
Gelelim masonluğun evrensel değerlerine, gerçekten varmı? bilmediğimiz şeyler ilave edebiliyormu?
Bence etmiyor....  bırakın bütün dinlerin sevgi, kardeşlik, bilgi, gelişme,eşitlik değerlerini herhang bir dernek, parti tüzüğünü inceleseniz aynı şeylerle karşılaşırsınız. Yani masonluk söylemde bize farklı hiçbişey vermez.

Yanlış anaşılmasın, ben masonluğun karşısında değilim, hatta bana katabileceği şeylerin olduğunu düşündüğüm için burada zaman ve emek harcıyorum. Hatta bu güne kadar girdiğim her inanç, kültür, kuruluş, yapılanma, adına ne derseniz deyin bir çok yerden daha fazla güzel insanlar gördüm, üstelik kısacık bir dönemde. Tek eksik tarafı, buradaki insanların kibarlıktan, incelikten kırılmaları. (Kırılmalar hakkında da bazı bilgi kırıntılarına sahibim, paylaşmayı düşünüyorum).

Gelelim masonluğa ve evrenselliğine, ketum olduunu kendisi belirten bir yapılanma nasıl evrensel olabilir? Hayır değil, olamazda. Taşıdığı evrensel amaç ve değerler zaten bilmediğimiz, hiç duymadığımız şeyler değil. Yani en kötü dini yaplanmalardan farklı bir söylemi yok.(En azından şimdilik)

Peki neden masonluk o zaman?
Sizin benim veya diğeri için neden masonluk olsun?
İşte burası muamma, benim gibi(harici mi oluyorum?) cennet gibi bir dünya hayali kuran, bilgi diye eşşek gibi çabalayıp uykusuz kalan insanlar için bir umut ışığı. Size evrensel bir yasa söyleyeyim. "Her zaman ve yer için, aydın insanlar toplumda azınlıktır." Masonlarında böyle olduklarını düşünüyor ve çok istiyorum. Çünkü yaşadığım zaman içerisinde denemediğim yol, yöntem, gurup, inanış, vb.. kalmadı.

Burada öyle çok yazı okudum ki, anlatamam. Siteden kovulmuş birinin mesajlarından masonluğun majiyle bağlantısını araştırdım. Popperist denen arkadaşın güzel ve mantıklı yazılarından Albert Pike hakkındaki dehşet iddialara ulaştım.
Ulaştığım bilgiler benim kafamda masonluğu şekillendirmedi. Masonluk majiylede alakalı olabilir, bunu kabul eder ve denerim. Kaldı ki majiyle ilgili tecrübelerim var. Masonluğun illüminati ile bağıda olabilir. Hedefleri yüzünden bunuda seve seve kabul edebilirim. Sorun değil.
Hatalarını görüp bağırsamda, doğrularını görüp peşinden gitmeye hazırım. Bütün insanlağın yüzbinlerce verdiği bedelden çok daha fazla değil ki bunlar. Ölürüm bile.
Bakın, site girişinde çöldeki düz bir yol kadar uzun gelen yazıda bile sizden aldığım şeyi alamadım.(Yazı kötüydü demiyorum, hatta sizin yazılarınızın %99 u onun kopyası gibi) Sizin düşünme odası ile anlattıklarınızı daha yeni duyuyorum, benim için çok şeyi değiştirdi. Resmin eksik parçalarından biriydi sanki. Bilgi hala koşarak gelmiyor insana

Masonların henüz tanımlamasından haberi olmadığı bir "kök sap" uygulamasını becerdiklerini biliyorum. Bu kök sap ilkel insaların yaşadıkları bir şeydi. Şimdiki yapılanmaların neden kısa ömürlü olduğu, bu kök sap yapılanmasından uzak olmasıdır. Bir çocuk bile bunu görür.
Yani masonlar yüzyıllar boyunca bu "Kök sap" yapılanması ile ayakta kalmışlardır. Kök sapın yapısında hücreler arasında içsellliğini bozmayan bir dış bağlantı(örümcek ağı) vardır. Sanırım masonlar bunuda yüzyıllar boyunca yaptılar. Kök sapda sistemi yıkmanız için  geride hiçbirşey bırakmamak kaydıyla yoketmeniz gerekir. Yoksa kalan tek bir hücre bile geri kalan sistemi yeniden yaratır.

Konuyu dağıttım özür dilerim. Ancak her kelimesini açıklayabilirim.

Sonuç olarak,
Masonluk evrensel değildir. Evrensel değerleri herkes gibi iddia ve hedef edinebilir. Masonluk uygulamada maji veya illüminati veya hiç bilmediğimiz bir sistemle de hareket edebilir. Sonuçda bizim evrensel hayallerimize bir sebep, güzel bir dünya için yol olabilirler.
Neyseki benim güzel bir dünya için sabrım ölesiyedir, seve seve beklerim. Yeterki birileri bişeyler yapsın, dünya gözyşının unutulduğu bir yer olsun.

Burada bu tarz basma kalıp bilgiler masonluğu yüceltmiyor. Zaten bunlarla yücelecekse, kalsın. ,
Artık sizleden daha içten olmanızı, bize yol gösterecekseniz, inançlarınızı korkmadan açık açık söyleyip savunmanızı rica ediyrum. Yanlış olmaktan, deşifre olmaktan kormayacağınızı düşünüyorum.
Çünkü yarın rüzgar olmayacak.
« Son Düzenleme: Ekim 26, 2010, 12:09:33 öö Gönderen: Prometheus »
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Ekim 26, 2010, 01:23:11 ös
Yanıtla #13
  • Ziyaretçi

Sayın Promethus,

"konuyu dağıttım galiba..." İyi ki dağıttınız, hiç bir şey dağılmadan toplanmaz. Bence çok olumlu oldu, açılım olanağı sundunuz.

Ben tartışabilmek için tanımların birliğine inananlardanım. Neredeyse her yazımın bir yerlerine de bu tümceyi eklerim. Bu sefer atlamışım ve Evrenselliği tanımlamamışım, sayenizde tanımların birliği meselesinin önemini bir kere daha somutladık.
Ne demektir Evrensel?
Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre Evrensel sırasıyla şöyle açıklanmaktadır:
1. Evrenle ilgili
2.Bütün insanlığı ilgilendiren, alemşümul, cihanşümul, üniversal (S.Hilav'ın şu tümcesiyle de bu açıklamayı kavratmak istemiş T.D.K. Çağımızın evrensel bir yaşantısıdır yalnızlık, çünkü bütün insanlar yalnızdır.)
3.Dünya ölçüsünde, dünya çapında. T.D.K. nın bu anlamı kavratma tümcesi de şöyle: Evrensel düşünüyor.
Başka bir sözlüğe de baksak, örneğin felsefe sözlüklerini karıştırsak en genel anlatımla evrenle ilgili, evrene ait olma hali gibi  açıklamaları görürüz.
Evrenselliğe "zaman ve mekana bağlı kalmayan her şey" şeklinde bir tanımlama getirmek size özel bir metaforik anlatım ki bu çok yaygın ve sonuçları itibariyle bir çok olumsuzluğun temel nedenlerinden biri bence. Öyleki İşitilmeyen Dil adlı bir seriyi forumda paylaşmamın altında da metaforik anlatımlara dikkat çekmeye ve tartışmaya açma isteğim var.
Evrensellik tanımını burada noktalayıp, yanıtladığınız yazıda Masonluğa sadece amacı bütün insanlığı kapsadığından ve sadece bu bağlamda evrensel nitelemesi yapıldığını hatırlatmak isterim. Zaman ayırıp, II ve III bölümü okursanız sonra bu evrenselliği nasıl bir yaklaşım ile yorumladığımı da görme şansınız olur.
Bir Mason olmadığınızı söylediğinizden, masonluğun evrensel değerlere katkısı konusunu sizle tartışmayı uygun görmüyorum ama beni bağışlarsanız Sayın Adam'ın Masonlukta Tolerans, Özgürlük,... serisini okumadıysanız okumanızı önereceğim, okuduysanız da bir kere daha okuyun lütfen. Bu anlamda tek cevabım, cevaplamadan iyi düşüneceğinize inanarak size bir soru sormak ile olacak? "Masonluk dışında farklılıkları belirleyen ama farklılıkları ayraç yani tercih konusu yapmayan ve amacını da bu şekilde belirleyen başka bir kurum biliyor musunuz?"
 Arayış içinde olduğunuzu belirtiyorsunuz. Ne güzel ve ne önemli bir duruş diye düşünüyorum. Yine bağışlarsanız minik bir hatırlatma yapacağım: Arayış iki türlüdür. O (şahıs zamiri O) ları ararsınız ya da Bu ları.
“Yasalar, adetler ve gelenekler gibi insanların ürettiklerinin dışında, yaşamın insandan bağımsız olarak, her şeyi düzenleyen kurallarının olup, olmadığı?” nı arıyorsanız bu doğal güven arayışı içinde olmaktır ve O ları aramaktır. Arayışı seçenler, soruyu “O bu mu?” diye sorarlarsa, yaşam boyunca O’nun sadece o an için anlamlı olacağını reddetmiş olacaklardır. Oysa yaşam değişirken O’lar hep değişir. Yani Bu'ları aramak gerekir bireysel evrimleşme için.
Cevap uzadıkça uzuyor onun için nezaket meselesine gelip cevabımı sonlandıracağım.
Sayın Prometheus nezaket bir yaşam biçimidir ve maalesef edinilmesi de oldukça meşakkatli bir süreci yaşamayı gerektirir. Zaman çok hızlı akarken bazıları nezaketin bir çeşit mazeret veya görüşsüzlük belirtisi olduğunu düşünürler. Eh insan, insandır sahip olamadıkları veya sahip oldukları ama öylesi bir duruşu sergilemenin bedelini ödemek istemediklerinden en önemli insani niteliklere bile  olumsuz nitelemeleri yapıştırıverirler. Anlıyorum.
Bilgilerin basmakalıp olup olmadığını okuyanın bilgisi, bilgilerinin bilimsel olup olmadığı vs vs. belirler görüşüme katılacağınıza eminim. Takdir edersiniz ki hala elma ile armutu tartan bir terazi bulunmadı. Her halde diliniz sürçmüş ve maksat aşılmış.
Bana Masonluğun Evrenselliğini bir kere daha düşündürttünüz, teşekkür ederim.
Saygılarım, sevgilerimle






Ekim 27, 2010, 11:19:42 ös
Yanıtla #14
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay


Öncelikle işlerim yüzünden cevaplarımı geciktirdiğim için kusuruma bakmayın.

Alıntı

 "Masonluk dışında farklılıkları belirleyen ama farklılıkları ayraç yani tercih konusu yapmayan ve amacını da bu şekilde belirleyen başka bir kurum biliyor musunuz?"

Tabiî ki biliyorum deyip çok güzel bir örnek vermek çok kolay. Mesela sufizm.

Ancak ben insanın özgürlüğü bilmediğini düşünüyorum(bende dahil) Bu bakış açısıyla özgür insan aidiyet hissi içinde olamaz. O doğanın, doğallığın bir parçasıdır. Aidiyet hissetme ihtiyacı insanın zayıf yönüdür. Oysa insan güçlüdür, güzeldir, kudretlidir(Tabiki doğada olan her şeyi insanla eş tutarak anlatıyorum).
Yani hiçbir kuruluş, kurum yada yapı tam isabet olarak binlerce kişiye birden gerçeğin yolunu gösteremez. Gerçek herkesin kendisine özel bir şeydir. Bir başkası tarafından bulunamaz, tanımlanamaz, ölçülemez.
Yoksa dünya tarihi boyunca bunca zeki insan geldi geçti, gerçek tek ve somut, sabit bir şey olsaydı birisi bu güne kadar bulur bizde faydalanırdık.
Sufizmde bunu söyler zaten. Sufizmde kitap, peygamber, tanrı ayrı ayrı şeyler değildir. Tanımlamak için uğraşmaz bile, onun derdi birisine bunları öğretmek değildir. Onun derdi seni şekle sokmak değildir, ne olursan ol gel der. Sevgiyi, kalbi koyar sadece ortaya, ben buyum, bu şekilde, bu kadar, sevebiliyorum der. Gerisi onun ilgi alanı dışındadır, detaydır,
Onun derdi insanı evrenin merkezine koymaktır. Her bireyi bir evrenin, varoluşun merkezi sayar.

Ancak ben yol gösterici olarak seçtiğim binlerce şeyin içine masonluğu zevkle katabilirim. Lütfen beni masonluk karşıtıymış durumlarına düşürmeyin :)

Alıntı
“Yasalar, adetler ve gelenekler gibi insanların ürettiklerinin dışında, yaşamın insandan bağımsız olarak, her şeyi düzenleyen kurallarının olup, olmadığı?” nı arıyorsanız bu doğal güven arayışı içinde olmaktır ve O ları aramaktır.

Her şeyi düzenleyen kuraları bu kadar basit bulmanıza şaşırdım. Kabul edebileceğim bir doğru değil. İnsanın dışında olan yani doğa kanunları, varoluşun sebepleri falan sanırım bahsettiğiniz. Kaldı ki aradığımız bu değil mi?
Ayrıca O larınız bence detay :). Eleştirilebilir, hiç kabul edilmeyebilir. Yada tam tersi. Mesela, O ların an be an değişmesi sizin zaman algınızdan kaynaklanıyor olmasın? Tabiî ki değişmeyen her şey ölüdür. Ama içimizdeki güzellik duygusu, yaşam sevinci, dansımızdaki coşku değişmez.

 :)neyse

Alıntı
Sayın Prometheus nezaket bir yaşam biçimidir ve maalesef edinilmesi de oldukça meşakkatli bir süreci yaşamayı gerektirir. Zaman çok hızlı akarken bazıları nezaketin bir çeşit mazeret veya görüşsüzlük belirtisi olduğunu düşünürler. Eh insan, insandır sahip olamadıkları veya sahip oldukları ama öylesi bir duruşu sergilemenin bedelini ödemek istemediklerinden en önemli insani niteliklere bile olumsuz nitelemeleri yapıştırıverirler. Anlıyorum.

Hayır bence anlamıyorsunuz 

Tek bir yaşam biçimi vardır. Doğallık, yani içten gelen. Sevgiyle nefret aynı duygusal tepkidir. Bize ait olan her şey bizi oluşturur. Bize ait olan sevgi kadar nefretimize de sahip çıkmak erdemliktir.
Kimse mükemmel değildir ve gölgesinde oturamaz. Nezaket bir yaşam biçimi olamaz. Nezaket doğal değildir. Hiçbir yaşam türünde göremezsiniz.
Ha bakın, saygı ayrı şeydir. Sevgiden doğan bir yumuşaklık hepimizin ihtiyacıdır. Ama ha bir maço gurubuna girip küfür etmişsiniz, ha sosyeteye girip abartılı nezaketler sunmuşsunuz. Bunların hiçbiri size ait şeyler değildir. Maçoysanız maçovari hareketler size aittir. Aşırı yumuşaksanız, aşırı nezaket size aittir. Bunları anlayışla karşılarım Ama şekle gireceğim diye uğraşırsam, kendime ihanetten başka bir şey yapamam ve içimdeki coşkuları dizginlemiş olurum.
Yeri geldiğinde hepimiz muzipizdir, yeri geldiğinde hepimiz(içimizden bile olsa) küfür ederiz. Ve yeri gelir hepimiz harika bir coşkuyla severiz. Yeri geldiğinde içten, yeri geldiğinde politiğizdir.
Sevgimizi bağırırken, bize öğretilen “nefret” nedense bi yaşam tarzımız olmaz, olamaz.
Oysa hepimizi oluşturun duvarın bir tuğlasıda nefrettir.
Kızın bana, bağırın, yanlışsın deyin. Bunlar kötü şeyler değil. Yeter ki içten olmayı bilelim, inanın nezaketten daha güzeldir hepinizin içi.
Kalıpları içinde safça bir nezakete girmek ancak zaman kaybıdır. Beni kırmamak adına, yada aman ne kaba(terbiyesiz) demesinler diye, söylemeniz gereken ama söyleyemediğiniz usturuplu bir laf beklide kaçırdığımız bir fırsattır. Hiçbirimiz doğarken terbiyeyle doğmadık, kaldı ki terbiye 10 km içinde bile 20 kere değişebilecek bir kavramdır.
Hayır….
Ben terbiyeli insanlar görmektense, içten insanları görmeyi yeğlerim.

Hem şöyle de bir şey var  şoktaki insanları kendine getirmek için tokat atarlar mesela. Beklide ben şoktayım ve sizin dank diye söyleyeceğiniz bir laf beni uyandıracaktır. Bunlar sadece bir varsayım tabiî ki.
Ancak, benim inançlarım insanın doğal olması gerektiğidir. İçten kahkaha diye bir tanımımız var, nedense hepimizde bi tebessüm oluşturur. Bazen kulakları tırmalar ama kimse tebessüm etmeden geçemez.
Bizim büyük unutuşumuz bu. “Kaynayan kurbağa” yazımı da hemen ilave edeceğim foruma ve “Değerlerin çöküşü” bence üzerinde oturup günlerce düşüneceğimiz şeyler bunlar.


Saygılarımla...
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Kasım 01, 2010, 11:25:50 öö
Yanıtla #15
  • Ziyaretçi

Ben de tam onu diyorum. Bilinç nasıl doğuştan değil insanın sonradan edindiği bir olgu ise, nezaket de öyle. Ediniliyor veya edinilemiyor. Kim nasıl isterse.
saygılar


Kasım 01, 2010, 04:22:09 ös
Yanıtla #16
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay


Bilincin sonradan edinildiğini ilk defa duyuyorum. Çok dikkatimi çekti, açıklamanız mümkünmü?


Saygılarımla..
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Kasım 01, 2010, 06:58:02 ös
Yanıtla #17
  • Ziyaretçi

İşitilmeyen dil adlı dizimde bilincin edinilme aşamaları da yer alıyor. Zamanınız varsa bir göz atın, sonra üzerinden tekrar geçeriz.
Saygılarımla,


Kasım 01, 2010, 11:40:41 ös
Yanıtla #18
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

O yazıyı okudum. Baştan aşağı bütün bilgiler eski ve yanlış şeyler. Tek bir cümlesine katılabilirim, insanın gerçekten farklı olduğuna. Hiçbir canlının yapmadığı kadar zalim, açgözlü ve saldırgandır. Ancak bunu sizin insanlık tarihi dediğiniz süre içinde değil, şu hakim kültürün süresi içinde yapmış olduğudur. Yoksa sizin insanlık sandığınız kültür, insalığın çok çok kısa bir zaman dilimidir. Bu kültür insanlık değildir, sadece tek bir türüdür.

Lütfen sitede bulunan "Büyük unutuş" , "Kaynayan kurbağa"  ve "Değerlerin çöküşü"adlı yazıyı okuyun ve neleri unuttuğunuzu görün.

Ve konuyla alakalı olarak, bilinç insana sunulmuş tanrısal bir sonradan edinim veya insanın doğduktan sonra geliştirdiği birşey değildir.  Her canlıda mutlaka bilinç olmak zorundadır ve bu doğuştan gelir.

Nezaket konusuna gelince,
Doğanın nezaketi, sizin bir şey içerken küçük parmağınızı kaldırmanızdan yada bir bayanın kapısını açmaktan  daha değerlidir.


Saygılarımla...
« Son Düzenleme: Kasım 01, 2010, 11:46:01 ös Gönderen: Prometheus »
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Kasım 02, 2010, 01:36:57 öö
Yanıtla #19
  • Ziyaretçi

O yazıyı okudum. Baştan aşağı bütün bilgiler eski ve yanlış şeyler. Tek bir cümlesine katılabilirim, insanın gerçekten farklı olduğuna. Hiçbir canlının yapmadığı kadar zalim, açgözlü ve saldırgandır. Ancak bunu sizin insanlık tarihi dediğiniz süre içinde değil, şu hakim kültürün süresi içinde yapmış olduğudur. Yoksa sizin insanlık sandığınız kültür, insalığın çok çok kısa bir zaman dilimidir. Bu kültür insanlık değildir, sadece tek bir türüdür.

Lütfen sitede bulunan "Büyük unutuş" , "Kaynayan kurbağa"  ve "Değerlerin çöküşü"adlı yazıyı okuyun ve neleri unuttuğunuzu görün.

Ve konuyla alakalı olarak, bilinç insana sunulmuş tanrısal bir sonradan edinim veya insanın doğduktan sonra geliştirdiği birşey değildir.  Her canlıda mutlaka bilinç olmak zorundadır ve bu doğuştan gelir.

Nezaket konusuna gelince,
Doğanın nezaketi, sizin bir şey içerken küçük parmağınızı kaldırmanızdan yada bir bayanın kapısını açmaktan  daha değerlidir.


Saygılarımla...


Yani insan beyni öyledir ki durmadan bilinç salgılar. Ne mutlu size buna inanarak, herkezin bilinçli eylemde bulunabildiğine de inanıyorsunuz. !!!!!!!
Size herhangi bir felsefe ansiklopedisini alıp bilinç konusunda metafizik ve eytişimsel bakış açılarını incelemenizi önermeme müsade edin lütfen. Yine de canlıların beyni bilinç salgılar diyorsanız...
Saygılarımla,


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
14 Yanıt
10642 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 08, 2010, 10:17:45 öö
Gönderen: ZAMAN
21 Yanıt
15572 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 04, 2010, 02:39:28 öö
Gönderen: ZAMAN
4 Yanıt
4225 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 21, 2013, 08:02:02 ös
Gönderen: karahan
7 Yanıt
3782 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 30, 2014, 07:00:54 ös
Gönderen: Kajmeran
4 Yanıt
4584 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 23, 2018, 02:02:57 öö
Gönderen: Zennn
3 Yanıt
4994 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 12, 2015, 07:58:06 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
1863 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 13, 2015, 03:27:43 öö
Gönderen: Risus
8 Yanıt
5004 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 24, 2015, 10:53:36 ös
Gönderen: Risus
3 Yanıt
3045 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2015, 08:23:53 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3135 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 25, 2015, 03:25:09 ös
Gönderen: mbulut