Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ruhun eğitimi  (Okunma sayısı 4632 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 20, 2011, 12:32:02 öö
  • Ziyaretçi

Çağdaş-laik Türk kültüründe eksik olduğunu düşündüğüm bir konudan bahsetmek istiyorum. Ruhun eğitimi, maneviyat adı her neyse. Bu yazıyı yamamdaki sebep kişisel tarihimdeki aşabildiğim veya hala aşmaya uğraştığım deneyimler olduğu için oldukça subjektif bir yazıdır. Önce biraz megalomanlıkla başlayalım.
 
Bildiğimiz 20. yüzyıl bilimi açısından baktığımızda oldukça dolu birisi sayılırım.İyi yetiştirildim. Öğrenmek, bilimsel bakmak, olayları sebep sonuç içerisinde değerlendirmek konusunda ustayım.Yapmaya çalışıpta bilgi anlamında öğrenemediğimden ötürü başaramadığım hiç olmadı. Küçüklüğümde sadece bilgi ile donatılmadım, öğrenmeyi de öğrendim. Kendi başıma olduğum zamanlarda da nasıl yapacağımı biliyordum.

Fakat mutluluğun tek çözümü pozitif bilimlerde uzmanlaşmak değil. Benim yetiştiğim ortam kişilik gelişimim
ile ilgili olarak bir bacakta çok başarılı, diğerinde ise sınıfta kaldı. Yani işin manevi kısmında. Manevilikten kastım bilimsel olmamak değil. Sadece şu ; Bir insanın kompleks dünyasındaki parametreleri bilim anlayabilir. Gün geçtikçede bunu ilerletecek. Fakat biz bütünüz. İster yaradılış mitlerine ister evrime inanalım sonuçta bu doğa şartlarında yaşamaya göre tasarlanmış bir kişiliğimiz var. Sosyal canlılarız. Mutluluğumuz, zenginliğimiz, güçlülüğümüz hep toplum içinde anlamlı.Yazı konum dürüst ve saygılı olmak ile alakalı değil. Çünkü bu ruhani değerler ile ilgili çağdaş insanımızda bir eksiklik görmüyorum. Konu daha çok cesaret, kardeşlik, mutluluk hissi, anlamlandırma şekli,dinginlik ile ilgili.

Çocuk yetiştirirken ve kendimizi yetiştirirken bazı önemli konuları ihmal ediyoruz. Örneğin kararlı,azimli,mücadeleci olmak. Bir insanın kararlı olmasını sağlamak istiyorsak bunu fizikle, matematikle yapamayız. Motivasyon işidir. Ruhanidir. Zeki ve pozitif bilim tarafı dolu bir birey mutlaka hayatının bir döneminde nihilizmle tanışır ve sonra bir şekilde o psikolojiden çıksa bile hayatının genelinde davranışları anlamlandıramama devam eder. Çünkü pozitif bilim yöntemi ile anlam arar. Motivasyonun tam tersi bir durumdur. Bir şeyle mücadele ederken neden diye sormaya başlar. Ve salt analitik yanıtlar aradığı için saçmalar. Bir bilim kurulu meselelere böyle yaklaşmalıdır. Ama gayesi mutlu başarılı ve insanlara faydalı bir ömür sürmek olan birey böyle yaklaşmamalıdır. Bu da öğrenilen bir şeydir. Aynen pozitif bilim eğitimlerine zaman ve maliyet ayırdığımız gibi bunlara da ayırmalıyız.

Eskiden otacıların, şamanların, kırık çıkıkçıların ilgilendiği bir konu olan tıp zaman içerisinde bilimsel düzleme oturdu ve şu anda akademik bir dal. Eskisinden fersah fersah ileride. Üstüste metodlar geliştirildi araştırmalar yapıldı. Ama kişiliğin manevi tarafı ile ilgilenen modern mekanizmalar çok az.  Evet psikoloji diye bir dal var. Fakat bence çok güdük kalıyor. Herhangi bir örgütsel ritüel bile en etkili psikoloğun tedavisinden daha güçlüdür. Örneğin yıllar süren bir anksiyete tedavisi ile bir babanın oğluna öylesine cesur olmasını öğütlemesini kıyaslayın. Hangisi daha etkilidir.

Galiba fen eğitiminin eskiden sadece belli profosyonel gruplara verilmesi gibi günümüzde de ruhani eğitimler aynı amaçla daha etkin kullanılıyor.Bir antrenörün sporcularını motive etmesi kısmen bu gruba girer. Bunu antrenörlere öğretirler ve bilinçli olarak sporculara uygulanır. Bir başka örnek savaşçılardır. Normal hayatta çok az insan bu kadar cesur davranır.Ama savaşta öleceğini bile bile mücadeleye devam ederler. Bu onları zekalarını değil ruhlarını muhattap alarak olur. (Söylemek istediğim tabii ki insanların beyni ile oynanıp savaşa gönderilmesi veya dünyanın acılarını hissetmemek için dinden faydalanması değil.)

Özellikle hindistan menşeyli meditasyon vb. uygulamalar günümüzde de varlığını sürdürmekte. Ülkemizde tarikatlar ve dini kurumlar veya aile içindeki gelenekler bu ruhani kısmı doldurmaya çalışmakta. Fakat bilime değer veren, şehirli, çağdaş değerlere sahip çevreler bu kısmın ne kadar farkında?

Pekiştirici birkaç örnek vermek istiyorum. Ortalamanın üstünde algı ve problem çözme yeteneğine sahip bir mühendis düşünelim. Çok fazla şey bilmekte ve çoğu insanın anlamakta zorlanacağı kavramlarla dans edebilmektedir. Birinci tespitim şu: bu insan bu kadar şeyi öğrenebildiğine göre öğrenmek istemiştir. Yani zekasının yanında demek ki mücadele gücüde yüksektir. Fakat aynı insan evde karısı ile olan sorunlarını bir türlü yoluna koyamaz. Ya da trafikte kavga ettiği bir adam çok fazla kafasına takılır.

Cesaret. İnsan kendini cesur hissetmiyorsa çok mutsuz olur. Aynı zamanda başarısız da olur. Bu pozitif eğitimlerle sağlanamaz. Manevi bir eğitim gerekli. Salt zeka ile bakıldığında kimse kendini riske atmaz. Ama sosyaliz ve aslında doğalımızda bulunan tepkiler var. Karşı cins için kavga ederiz. Evet medeniyiz ve sorunlarımızı dövüşerek çözmemeliyiz. Fakat bu içgüdülerimizi gözardı ederek değil, bilakis yine ruhani şekilde çözülmeli.

Evet bütün davranışlarımız bazı kimyasal salgılarla sağlanıyor. Mutluluğumuzda bu şekilde olabilir. Fakat en azından bilim bunu tamamen çözene kadar (bence hiç bir zaman) sağlıklı bireyler olmak istiyorsak, kendimizin ve çocuklarımızın ruhani tarafını da eğitmeliyiz.


Saygılarımla


Ağustos 20, 2011, 08:16:06 öö
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Sayın Sidiyez, yazınıza genel oranda katılmamak mümkün değil.

Bir belgeselde izlemiştim budist rahipleri üzerinde bir deney yapılıyordu. Et vb. ürünlerin depolandığı büyük ve soğutulan bir odada yarı çıplak rahipleri meditasyon pozisyonunda otururlarken onları bilgisayara bağlayıp vücut ısılarını, kalp atışlarını filan gözlemliyorlardı. Soğuk arttıkça normal insanda görülebilecek soğuk algınlığı belirtilerin olmadığını gördüler. Sınırları daha zorlamak için budist rahiplerinin üzerlerine ıslak çarşaf gibi bir şey örttüler. Normal şartlar altında zatürre olmaları beklenirken vücut ısılarında bir anormalleşme dahi gözlemlenemedi.

Modern tıp, bu gibi olaylara anlam vermekte gücü yetmediği için itelemeyi tercih ediyor.

Yazınızı okurken ruhsal eğitim eksikliği denilince kafamda canlanan bir diğer konu da psikiatri kliniğinde masörlük yaparken, hipokrat yemini etmiş biri olduğumdan dolayı sanırım masaj yapacağım hastaların dosyalarını önceden incelememi istemişlerdi. Bunu masaj anında iyi niyetle söyleyeceğim bir cümleyle hastayı intihara sevkedebileceğim için çok dkkatli olmam gerektiği için istemişlerdi. Masajı hastaların rahatlaması amacıyla yapmıyorduk, beyin eeg filmi çekimi öncesinde masaj almayan hastanın eeg si net çıkmıyordu. Bu nedenle hemen hemen her hasta elimden geçmek zorundaydı.  Pahalı ve ilaçsız bir tedavi şekli uygulayan bir tedavi merkezi olduğu için genelde elit ve kültürlü kesimin geldiği bir merkezdi. Günde ortalama 15 hasta geldiği için hepsini dosyalarına bakamıyordum ayrıca özel hayatlarına dair çok fazla detay olduğu için etik görmediğimden bir kaç gün baktım ve dosyalarına bir daha bakmadım. Dosyalarına baktığım hastalarda dikkatimi çeken husus ise, hastaların ortak noktası "hayattan zevk alamamak".. Aslında çoğunun bir sorunu yoktu. Kariyer, para, aile sıfır sorunla yaşayan insanlar hayattan zevk alamıyorlardı. Özellikle elit kesimin geneline yakınının kokain ya da yasal uyuşturucu olan antidepresanlarla tanışmasının nedeni belki de bu boşluğu doldurma çabası olabilir diye düşünüyorum.

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Ağustos 20, 2011, 09:15:15 öö Gönderen: Masor1976 »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
6226 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 07, 2007, 01:43:45 ös
Gönderen: Kaan
0 Yanıt
3700 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2010, 12:33:05 ös
Gönderen: Halsond
2 Yanıt
4684 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 21, 2016, 10:30:11 öö
Gönderen: muratmazman
3 Yanıt
12982 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 29, 2010, 10:52:50 öö
Gönderen: oasis
1 Yanıt
5391 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 04, 2010, 03:25:52 ös
Gönderen: ceycet
2 Yanıt
7070 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 22, 2010, 10:00:05 öö
Gönderen: karahan
31 Yanıt
12965 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2011, 03:04:45 öö
Gönderen: ruzber
58 Yanıt
25082 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 18, 2019, 11:00:00 ös
Gönderen: Surgeus
0 Yanıt
2551 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 25, 2015, 12:13:32 öö
Gönderen: Risus