Bu konuda güzel ve yararlı belirtmelerde bulunuldu. Benim yazacaklarım ise onların hiçbirini yadsımadan daha teknik yaklaşımlı olacak. Aslında keşke bu teknik anlatımı başta yapmış olsaydık. Diğerleri bunun ardından geleydi daha anlamlı olurdu.
Neyse, bu aşamadan sonra yapacak başka bir şey yok.
Şayet bu sitedeki Mason Sözlüğü’ne değil, çok daha geniş kapsamlı olan Ansiklopedik Mason Sözlüğü adlı yapıta bakarsak, orada “Hiyerarşi” başlığı altında bir anlatım görürüz. Orada masonik açıdan hiyerarşi, masonların, mabette yaptıkları çalışmalar sırasındaki protokolün sırası olarak tanımlandıktan sonra şöyle deniyor: “Masonlar, özellikle mabette çalışırken eşit sayılır. Buna karşın hiyerarşiden söz edilişi, eşitlik kavramına aykırı değildir. Hiyerarşi, Masonluğun genel ve geleneksel kural, düzen ve disiplinin gereğidir. Masonların bireysel eşitliğini bozmaz ve engellemez.”
Nitekim bu başlık altında Sayın Symbol de, birer mason olarak bu konudaki açıklamalarını yaparken aynı konulara odaklandı.
İlgili rehber yapıtta daha sonra bir mason örgütünde yönetim düzenine bağlı olan hiyerarşinin, iligili kuruluşun tüzüklerinde belirtilen protokol sırası ile belirlendiğinden söz ediliyor. Demek ki Masonlukta hiyerarşiyi anlayabilmek için protokolü de bilmek gerekiyor. Bir masonik birimin kendi içindeki hiyerarşi uygulaması üçe ayrılıyor.
a) İnisyatik Hiyerarşi:
b) Derece Hiyerarşisi:
c) Görev Hiyerarşisi:
İnisyatik hiyerarşi için deniyor ki; bu hiyerarşi, bir masonun, bir masonik dereceyi, bir diğer masondan daha önce almasıyla doğar.
Bir de uyarıda bulunuluyor: (İlginç!) “Bu hiyerarşi, kimi zaman yanlış değerlendirilerek bir kişinin mason sıfatını ilk kez alma tarihine bağlanır. Oysa bu ancak çırak derecesi için geçerli olabilir. Çırak derecesindeki bir mason kalfa derecesine Masonluğa kendinden daha önce girmiş bir diğer çırak kardeşinden önce geçebilir. Böyle bir durum ile, Masonluğun daha sonraki derecelerinde de karşılaşılabilir. Bunun nedeni ya berikinin çok yetenekli ve üstün niteliklerle donanmış olması ya da ötekinin bulunduğu derecede yeterince verimli bir çalışma gösterememesidir.”
Demek oluyor ki inisyatik hiyerarşi, Masonluğun her derecesi için ayrı ayrı olmak üzere, yalnızca o dereceyi en eski tarihte almış olanlardan en son almış olanlara doğru sıralanıyor.
Ancak böyle bir hiyerarşi ne kardeşliği zedeliyor ne de eşitliğe aykırı düşüyor. Bir diğer deyişle, eskilerin yeniler üzerinde bir hegemonyası söz konusu değil.
Bundan sonra derece hiyerarşisi geliyor ki, o da şöyle tanımlanmış: “Daha yüksek derecelerden ilk dereceye doğru inen bir sıralama.”
Bu ikinci konuda pek bir ayrıntıya girilmemiş ama daha yüksek derecede bulunan masonların daha alt derecelerde olanlara hükmetmesi diye bir şey olmadığını biliyoruz. Nitekim Sayın Symbol buna da değindi ama konuya sadece büyük loca örgütlenmesi açısından baktığı için bir şeyi noksan bıraktı: Bir ritin egemen otoritesinin durumu… Örneğin Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nde Süprem Konsey ya da Yüksek Şura olarak anılan bir kurul ya da organın yetkisi, bunun kullanımı ve bu kurul ya da organın üyesi olmayanların durumu.
İsterseniz bunu bir başka yana koyalım çünkü Masonluğun simgesel derecelerinde çalışan ve demokratik yöntemle örgütlenen bir büyük loca ya da benzerinde böyle özel bir durum söz konusu değil.
Hiyerarşilerin üçüncüsü olan görev hiyerarşisi ise ilgili mason kuruluşunun tüzüklerinde belirtilen protokol sırasına göre işliyor. Kitapta buna “İşlevsel Hiyerarşi” ya da “Fonksiyonel Hiyerarşi” dendiği de belirtilmiş. Bunun gerekçesi ise, özellikle görevlilerin kendi aralarında, ayrıca görevli olanlar ile olmayanlar arasında daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmasının, düzen ve disiplinin sağlanmasının gereği… Örneğin bir locadaki Üstad-ı Muhteremin ve nazırların diğer loca üyelerinden farklı oluşu, bir büyük locada Büyük Üstat ve diğer Büyük Görevlilerin farklı bir statüde bulunmaları gibi…
Ancak görev hiyerarşisinde çok önemli bir durum var. Büyük Loca ve benzeri örgütler ile onlara bağla localar demokratik oluşumlardır. Görevlilerini seçim yöntemiyle kendileri belirler. Görev süresi belirlidir. (Eskiden bazı görevler yaşam boyu yürütülürmüş. Artık öyle şey yok.) Dolayısıyla locada Üstad-ı Muhterem, Büyük Loca’da Büyük Üstat gibi bir görevlinin ve diğerlerinin görevleri bakımından doğan hiyerarşik düzen ve disiplin, görev süresiyle bağlantılıdır. Görevi resmen üstlenme gününde başlar (seçim gününde değil) görevi devretme gününe kadar devam eder ve sonra biter. O görevli kişi önceki statüsüne döner.
Kuşkusuz bu bağlamda bir de Önceki Üstad-ı Muhteremler, Önceki Büyük Üstatlar, Önceki Büyük Görevliler gibi birtakım özellikle kişinin daha önce o görevi yerine getirmiş olmasından ötürü Masonluğun kendine özgü bir saygı ve sevgi gösterme düzeni vardır. Ancak dönüp dolaşıp aynı yere geliriz. Bu iş askeri kuruluşlardakine benzer bir emir-komuta zinciri tarzında değildir. Hep eşitliğe, kardeşlik sevgisine, güvene, paylaşıma ve saygıya dayanır.
Bunun bir diğer uzantısı, başmka loclardan ya da yüksek dereceleri yönetin örgütlerden kişilerin konuk olarak bulundukları ortamlardır. Onları belki dış dünyadaki diplomatik ilişkilerdeki protokol uygulamalarına benzetebiliriz. Onların de kendi aralarında bir hiyerarşi (birinin ötekine oranla önceliği) vardır.
Konu önceki görevlilerin pratikteki işlevine de gelebilir. Ancak bu konunun Masonluktaki hiyerarşi ile bağlantısını kurmanın ne denli doğru olabileceğini pek bilemiyorum.
Elbette her şeyi bilmem olanaksızdır. Bildiğim, okuyup öğrendiğim kadarını aktardım. Bildiğimi anladığımı yineleyeyim; kimilerinin ileri sürdüğünün eksine, öyle hükmedici, düşyünceleri yönlendirici, ilkeleri zorla benimsetici, dogmalar oluşturucu bir hiherarşik uygulama söz konusu değil.
Geriye ne kaldı?